LeVan ismiyle bir Van depremi özel sayısı çıkaran ve bütün gelirini Van depremzedelerine bağışlayan Leman'a bravo!




Leman Dergisi, örnek bir sosyal sorumluluk refleksi gösterdi.

Dergi, 2 Aralık 2011 tarihli son sayısını bütünüyle Van depremine, özellikle de depremden sonra yaşananlara hasretti. Derginin ismi de çok yaratıcı doğrusu: LeVan.

LeVan’ın satış hasılatının Van depremzedelerine bağışlanması, Leman camiasının, yazımın ilk cümlesinde söz konusu ettiğim sosyal sorumluluk refleksinin tezahürüdür.

Van depreminden sonra Türkiye’de yaşayan hemen herkesin, depremzedelere yardımcı olmak için elinden geleni ardına koymadığını gördük. Yüreğinde Van depreminin acısını ve sorumluluğunu hisseden milyonlarca yurttaşımız, maddi ve manevi olarak ellerinden ne geliyorsa yaptılar Van’lı kardeşleri için. Bu süreçte; televizyondaki canlı yayınlarda yüklü meblağlarda yardım yapma vaadinde bulunup, sıra bu bağışı gerçekleştirmeye geldiğinde bundan vazgeçen ‘anlı şanlı’ işadamlarının ve şirketlerin çıkması gibi utanç verici olumsuzluklar da yaşanmadı değil doğrusu.

Aslında bu kabil olumsuzluklar epeydir yaşanıyormuş da bizim haberimiz olmuyormuş!

Ancak bu sefer, hem medyadaki vicdan sahibi habercilerin ve hem de başta Twitter olmak üzere, sosyal medyadaki aktivistlerin sayesinde tezgâhlanan bu iğrenç oyundan haberdar olabildik.

Sözünde durmayan gösterişçileri; vaat ettiği yardımı yapmaktan kaçınan sahte kahramanları; utanmaz caka satıcılarını; böylesine hassas bir konudan bile bir reklâm, güç simsarlığı ve duygu istismarı imkânı devşirmeye kalkan yüzsüzleri sorumluluklarına müdrik basın kuruluşları, sosyal medya aktivistleri ve vicdanlı yurttaşlarımız sayesinde öğreneceğiz elbette.

Leman dergisinin bu jestini önemseme nedenim, yukarıda kısaca özetlediğim üzere, zengin ve muktedirlerin bazılarının, Van depremzedelerine yardım çerçevesinde verdikleri iğrenç profildir. Bağışlamayı vaat ettikleri meblâğlar uçsuz bucaksız maddi varlıklarıyla karşılaştırıldığında devede kulak kalacak olan yüzsüzlerin bu tavrı, Leman’ın jestinden sonra daha da iğrenç geliyor vicdanlı ve insaflı insanlara.

Leman’ın yazar ve çizer ailesinin; günlerce uyumayarak, kelimenin gerçek anlamıyla sabahlara kadar beyin patlatarak, mecazen değil hakikaten alın teri akıtarak ve hiç mübalâğasız göz nuru dökerek LeVan dergisini çıkarmakla yetinmeyip, üstüne üstlük bir de bunun bütün satış gelirlerini Van depremzedelerine bağışlamalarına ben ‘az veren candan verir, az veren gönülden verir, az veren can-ı gönülden verir’ diyerek alkış tutuyorum.

LeVan özel sayısından hareketle Leman dergisini ve onu var eden camiayı takdire değer bulmama karşın, 2007 Haziran’ın da start alan Ergenekon Dava süreciyle birlikte derginin yayın politikasına hakim olmaya başlayan eğilime de bir kez daha değinmeden geçemeyeceğim.

İktidara yakın kanaat önderlerinin ‘askeri vesayet rejiminin adım adım geriletildiği bir süreç’ olarak vasıflandırdıkları son dört yıl boyunca Leman dergisi, aynen Penguen, Gırgır, Uykusuz (yayın hayatına yeni atılan feminist Bayan Yanı’nı da bunlara eklemek, kronolojik olarak olmasa da kategorik olarak mümkündür) gibi, oldukça sert ve tavizsiz bir tavırla AKP iktidarını eleştirmiştir.

Mizahın, mizahçının, karikatüristin ve bütün bunların asli mecrası olarak öne çıkan mizah dergisinin daha ziyade iktidarın icraatlarını eleştirmeye odaklandığı evrensel, aktüel ve kategorik bir gerçekliktir. Bu yüzden de, zikrettiğim mizah dergilerinin iktidarı eleştirmeleri hem mizahın mahiyeti ve hem de demokratik teamüller çerçevesinde alışıldık bir şeydir. Konuya dair çekincemi paylaşmadan önce, son aylarda bu merkezde yazdığım Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, Penguen'in son sayısının kapak karikatürünü gördüklerinde ne düşünürler acaba? ( http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/09/erdogan-ve-klcdaroglu-penguenin-son.html ); Türkiyenin ana muhalefet partisi Leman - Penguen - Uykusuz - Gırgır mıdır? ( http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/09/karikatur-ve-erdogan.html ); Mütedeyyinlerle ateistler bir arada yaşayabilirler mi? Fikir hürriyeti ile inançlara saygı birbiriyle çelişir mi? ( http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/09/mutedeyyinlerle-ateistler-birarada.html ); Mizah dergileri Türkiye'nin 'ana muhalefet odağı' mıdır? - 3
( http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/11/mizah-dergileri-turkiyenin-ana.html ) yazılarımı hatırlatmak isterim.

Konunun meraklısının yukarıdaki linklerden erişebileceği bu dört yazımda özetle; söz konusu mizah dergilerinin ülkemizin ‘ana muhalefet odağı’ gibi işlev gördüklerine, bu yüzden de siyasal partilerin, sivil toplumun, üniversiter sistemin, aydın ve kanaat önderlerinin, basının kısmı azamisinin adeta ‘rolünü çaldıkları’na, bunu yaparken de giderek ülkemizin büyük kısmını oluşturan mütedeyyin – muhafazakâr kesimin rencide olmasına neden olacak bir dil inşa ettiklerine işaret etmiştim.

Mizah dergilerinin, Türkiye toplumsal formasyonun neredeyse %65’ine tekabül eden söz konusu kesimleri üzme potansiyeli taşıyan bu üslûbuna verilebilecek en iyi örneklerden birisi sanırım 2011 Şubat’ında Penguen Dergisinde yayınlanan Bahadır Baruter imzalı karikatür olsa gerektir.

Mütedeyyinlerle ateistler bir arada yaşayabilirler mi? Fikir hürriyeti ile inançlara saygı birbiriyle çelişir mi? başlığını taşıyan ve (  http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/09/mutedeyyinlerle-ateistler-birarada.html ) linki üzerinden erişilebilecek olan yazımda oldukça ayrıntılı olarak mercek altına aldığım bu karikatür, zikrettiğim mizah dergilerinin muhalif tavır içinden konuşmak ve fikir ve ifade hürriyetini değerlendirmekle, halkın bir kesiminin kutsallarına, inançlarına özensiz ve saygısızca yaklaşmayı karıştırdıklarını gösteren önemli bir numunedir.

Anlayacağınız, benim açımdan bakıldığında; özellikle her sosyal kesimden ve düşünceden gençlerin favori yayın organlarından olan mizah dergileri, kâh en son LeVan dergisi olayında olduğu gibi övgüyü ve kâh Penguen’de yayınlanan söz konusu karikatür yüzünden de eleştirilmeyi hak etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder