Daima meşruiyet içinde kal, şiddeti kategorik olarak reddet!

no violence ile ilgili görsel sonucu

Çeşitli konulara dair yazılarımı okuyan dostlar zaman zaman sordukları için paylaşıyorum;

Hayat prensibim, temel yaşamsal mottom nettir ve kısacıktır:

Babalar, babalarımız



Babalarımız doğrusu böyledir biraz da. Zaman makinesini bulup insanlığın ve hatta evrenin tarihini kökten değiştirmiş olsanız bile, babanızın bu coğrafyada 'sürt bakalım evlâdım sağda solda, boş gezenin boş kalfası oldun çıktın başımıza, Allah sonunu hayr eylesin!' deme ihtimali hiç de düşük değildir doğrusu.

Erzurum'da dün gece sıcaklık - 50 dereceyi mi gördü?



Erzurum'da sıcaklık bir iddiaya göre sıfırın altında 50 dereceyi gördü. 

Facebook hesabında yukarıdaki görseli paylaşan Yasemin Deveci'ye göre, Erzurum Atatürk Üniversitesi kampüsündeki bir ısı ölçer dün gece yukarıdaki sonuca işaret ediyordu.

İnsan var olanların en vahşisidir!



Hiç şüphe yok ki ve ne yazık ki, var olan bütün canlıların en vahşisi, en acımasızı, en zalimi biz insanlarız...

Buradayız, çünkü ülkemizi yok ettiniz!



Beşiktaş'ın, zulmün her türlüsüne karşı sergilediği ilkeli ve omurgalı duruşuyla mâruf olan sıra dışı ve küresel şöhret sahibi taraftar grubu Çarşı'nın, dünya gündeminin baş sıralarını uzunca bir süre daha işgal edecek gibi gözüken mülteciler meselesiyle, Batı Medeniyeti'nin bu meseledeki dahli ve sorumluluğuna işaret eden yukarıdaki mesajı şöyle de okunabilir:

ya cihandan şu derin zulmü kaldır, al aklımı başımdan ebediyen ya da!



gördükçe insanın insan kardeşine yaptığı zulmü, bilmemeyi özlüyor, cahillere
özeniyorum. bilim ve teknoloji geliştikçe gerileyen vicdan ve merhamet, 'ya dehre
gelmeseydim, ya aklım olmasaydı!' dedirtiyor insana. bilmeyenin kayıtsız ve
deliksiz uykusuna hasret kaldım epeydir. bildiklerinin altında ezilen benliğim ve
ruhum 'al ilmini, ver neşesini bilgisizin' kipinde ikamet etmekte epeydir.

Murat Özmemiş'i kaybettik

Murat Özmemiş (1968 - 22 Ocak 2016)

Koleksiyonerlerin, özellikle de yeme - içme kültürüyle ilgili efemera ve obje toplayanların yakından tanıdıkları Murat Özmemiş'i (namı-ı diğer Barmen'i) kaybettik.

Doğrusu merhumu yakından tanımazdım; ilişkimiz, çeşitli müzayede ortamlarında karşılaştığımızda selâmlaşmak ve karşılıklı iyi dileklerimizi paylaşmak düzeyindeydi. Ancak bu kadarcık bir yakınlık bile Murat'ın nazik, kibar, mütevazi birisi ve tutkulu bir koleksiyoner olduğunu anlamam yetmişti.

Cosmic Code (talk show) 23 Ocak Cumartesi akşamı Çiçek Bar'da


Satır içi resim 1'cosmic code' başlıklı talk show'um beklentilerimin ötesinde olumlu tepkilere neden olunca, yeni performansım için içerik hazırlıklarına başlayıverdim vakit geçirmeksizin.

23 Ocak gecesi gerçekleştirdiğim performansı bir hatırlayalım diyorum:

'23 Ocak 2016, Cumartesi gecesi, 20.00 - 21.00 saatleri arasında, Taksim'deki Sinema Sevenler Derneği'nde (Çiçek Bar & Restaurant) Cosmic Code başlıklı bir performans sergileyeceğim (i).

Bahse konu performansımla, talk show alanında Türkiye Toplumsal Formasyonunda daha önce çok da denenmemiş olduğunu sandığım farklı bir içeriği sahnelemeye; daha önce kullanılmamış, izlenmemiş olduğunu düşündüğüm yeni bir yolu / kulvarı açmaya çalışıyorum. 

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu performansın hazırlığı sırasında, Kartacalı büyük asker ve devlet adamı Hannibal'ın o immortal maximi, kelimenin gerçek anlamıyla, rehberim oldu:

'Ya bir yol bulacağım, ya da bir yol yapacağım!'

Görsel yanılsamalar (optical illusions)



Görsel yanılsamalar (Optical İllusions), yarattıkları belirsizlik, kararsızlık, bulanıklık ve paradokslar üzerinden sanki bize 'görsel algınıza çok da fazla güvenmeyin; aksi halde, güvendiğiniz dağlara, öyle bir kar yağar ki, feleğinizi şaşırırsınız, iflahınız kesilir!' der gibidirler.

İnsanoğlunun 'gözümle görmeden inanmam!' deyişinde somutlaşan o 'en güvenilir algı biçimi'nden, görme duyusundan şüpheye düşmesine neden olabilecek olan bir görsel yanılsamalar galerisinde şöyle minicik bir tur atmaya ne dersiniz?

İşte o görsel yanılsamalar galerisi:

Bulunmayan önemli kitaplar yeniden basılmalı


Zaman Gazetesi kültür muhabiri Erkam Emre piyasada epeydir bulunmayan ve aynı zamanda da ülkemizin ve insanlığın kültür hayatı bakımından önem arz eden kitaplar hakkında, aralarında şu hakirin de bulunduğu, bazı kitapperest eşhas ile söyleşiler yapmış idi. Emre, bu röportajlardan derli toplu bir metin çıkarmasını bilmiş. Mezkûr gazetenin 16 Ocak 2015 tarihli nüshasının Cuma ilâvesinde yayınlanan söz konusu çalışmayı aynen paylaşıyorum:

'Kitapların satışı ve sayısı her geçen sene artarken, buna mukabil nitelikli eserler bulabilmek zorlaşıyor. Halbuki eskinin raflarında unutulmuş, iyi kitap okuyucusunun arzuladığı pek çok kitap yeniden yayımlanmayı bekliyor.

Socrates, Hippoctates, Herodotus, Thales, Toilets



Fotoshop mu gerçek mi ayırt edemedim. Eğer görsele bir şekilde müdahale edilmemişse, bu durumda, bahse konu tabelayı yazanın, onu asanın ve her gün önünden geçenlerin dikkatsizliğine de diyecek bir şey bulamadım doğrusu. Öte yandan, her durumda hınzırca bir manzarayla karşı karşıya olduğumuzda aşikâr.

Glenn Frey öldü, Hotel California yaşıyor


ABD'li efsanevi rock topluluğu The Eagles'ın kurucularından şarkıcı, gitarist, şarkı sözü yazarı, bestesi ve oyuncu Glenn Frey öldü. Onu, grubun bana göre başyapıtı olan Hotel California ile selamlıyorum.

R.I.P Gleen...

https://www.youtube.com/watch?v=lrfhf1Gv4Tw

Kitap müzayedelerim ve kültür performanslarımda şekilden şekile girerken ben



Pazar günleri 14.00 - 19.00 saatleri arasında Tophane'deki Dersaadet Müzayede'de yaptığım kitap müzayedelerini ve kültür performanslarını gerçekleştirirken öylesine konsantre oluyor, o derece işime odaklanıyorum ki, ister istemez şekilden şekile, halden hale giriyor ve sonradan gülümsememe neden olan (bu blogda paylaştıklarım gibi) resimler veriyorum (http://ziyaversencan.blogspot.com.tr/2015/11/pazar-gunu-tophanede-kitap-muzayedesi.html).





Ziyaver Şencan'ın (şu hakir kardeşinizin) kitap müzayedesi moderatörlüğü / münadiliği ve kültür performer'ı olarak kuşandığı diğer görünümleri görmek isteye devam etsin lütfen...

Av turizmi yasaklansın!



Biz insanlar doğanın efendisi ve dünyanın sahibi değiliz; gezegenimizi diğer milyonlarca ve milyonlarca canlı türüyle birlikte paylaşıyoruz, hepsi bu. 

Unutmayalım ki, diğer canlı türleri olmasaydı biz de var olamayacaktık.

İşte bu yüzden yaban hayvanlarının zevk için öldürülmeleri düpedüz ve apaçık bir barbarlıktır. 

Lütfen bu sorumluluk şuuruyla davranalım ve av turizmine karşı çıkalım, lütfen...

İstanbul'dan lodos manzaraları



Güzel İstanbul'umuzun son günlerde lodosun etkisiyle girdiği haller bir taraftan yaşamımızı zorlaştırırken, diğer yandan da seyir zevki yüksek manzaraların oluşmasına neden olmakta.

İşte son günlerde İstanbullular tarafından çekilen fotoğraflarla 'Payitaht-ı Cihan'ın lodosla imtihanı:



Mümin Sarıkaya: ben yoruldum hayat, gelme üstüme

Mümin Sarıkaya

Hayattan sille yemişlere, yuvasından kovularak yersiz - yurtsuz bırakılanlara, ilişkilerinde kazık yemişlere, sevdiklerince terk edilmişlere, dost bildiklerinin ihanetine uğramışlara gelsin 'yetim gönüller - ben yoruldum hayat' parçası.

İlkin Mümin Sarıkaya'nın yorumu:
https://www.izlesene.com/video/mumin-sarikaya-hayat/7578435

Asla cep telefonunu kullanma, asla!!!


Eğer canını / kendini / hayatı / yaşamayı / ve 'hayatımın amacısınız; sizleri seviyorum' dediğin yakınlarını gerçekten seviyorsan, eğer kendine özen gösterdiğini düşünüyorsan, eğer hayatının senin için gerçekten bir anlamı varsa, eğer 'yapacak daha çok işim var' diyorsan, eğer başta sevdiklerin olmak üzere, insanları üzmek istemiyorsan....

Albert Camus: kıyamet gününü bekleme, o gün bugündür!



Kıyamet gününü beklemeyin zaten her gün yaşanıyor (Albert Camus, 7 Kasım 1913 – 4 Ocak 1960).

Albert Einstein zekâsını neye borçluydu?



Dürüst olmak gerekirse, sosyal medyada yapılan paylaşımların bilgimi, kültürümü arttırmama çok katkı sağladığını itiraf etmeye mecburum efendim.

Meselâ, Einstein'ın o efsanevi zekâsını neye borçlu olduğunu yıllardan beri çok düşünmüş ve fakat, yaptığım onca araştırmaya karşın, buna dair herhangi bir bilgiye ne yazık ki erişememiştim.

Mona Lisa selfie çekerse



Mona Lisa'yı selfie çekerken gösteren yukarıdaki fotoshop marifetli görsel bana kalırsa bu konuda yapılabilecek en kitsche çalışmalardan birisi olmuş. 

Bu görsel insanı selfie'den soğutuyor resmen, o derece itici olmuş bana kalırsa.

Van - Bahçesaray yoluna kar yağmış, gördün mü?



Bir karış kar yağdı mı, 'bu ne kar YâHû; bu sene kış amma da sert geçiyor, öyle dil mi?' diye yakınan biz İstanbullulara gelsin yukarıdaki Van -Bahçesaray yolunun karlı fotoğrafisi (https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10205427688988372&set=a.10202506864009573.1073741842.1134412828&type=3&theater).

Bu vesileyle oraların çilekeş insanına selâm olsun.

Erkek ve kadın tuvaletlerinin Bülent Ersoy ile imtihanı



Yukarıdaki enteresan görseli facebook hesabında paylaşan Cihad Cuma'ya teşekkür ederim.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10153812316802760&set=a.10152367875567760.1073741833.629812759&type=3&theater

Sabah Gazetesi Salih Memecan'ı işten çıkardı (mı?)


Sabah Gazetesi'nin, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla, 26 yıldır kadrosunda bulunan ünlü karikatürist Salih Memecan'ın işine son verdiği iddiaları bugün basında, özellikle de internet medyasında, geniş bir şekilde yer aldı.

Memecan'ın Sabah'ın ilk sayfasında yayınlanan Bizimcity karikatürlerinin sonuncusu 22 Nisan 2015 tarihini taşımakta (yukarıdaki karikatür 

Sanatçının, çok uzun bir süredir söz konusu gazetenin son sayfasında yayınlanan, Zeytin ve Limon tiplemelerinin baş rollerinde olduğu, bizimkiler isimli bant karikatürlerinin sonuncusu ise 28 Aralık 2015 tarihinde yayınlanmıştı (http://www.sabah.com.tr/cizerler/sizinkiler/2015/12/28):


Basında konuya dair çıkan haber ve yorumlar; Salih Memecan'ın 1 Ocak 2015 günü Sabah Gazetesinde yayınlanan geleneksel yılbaşı karikatürünün (http://www.sabah.com.tr/cizerler/bizimcity/2015/01/01), gazetenin yönetiminde huzursuzluğa neden olduğu, akabinde gelişen süreçte ise, karikatürist ile Sabah Gazetesi patronajı arasındaki soğuk iklimin bir türlü giderilemediği ortak paydasında buluşmaktaydı (Cumhuriyet Gazetesi'nin internet sitesinde yer alan ve bu merkezdeki iddialara yer veren bir haber - yorum  yazı için bknz. 

Ünlü karikatürist, hakkındaki spekülasyonların yoğunlaşması üzerine, sabah.com.tr'ye bir açıklama yaptı. Memecan, bahse konu açıklamasında '1 Ocak 2016'dan itibaren, kendi isteği ile, Sabah Gazetesi'nden emekliye ayrıldığını, bundan böyle aktüel politik karikatür çizmeyeceğini, Limon ve Zeytin tiplemelerinin yer aldığı karikatürlerinin ise gazetede yayınlanmaya devam edeceğini' belirterek, merkezinde olduğu bu tartışmalara kendisi açısından noktayı koymuş oldu (http://www.birgun.net/haber-detay/salih-memecan-sabah-tan-kovuldugu-haberleriyle-ilgili-konustu-99474.html).

Bir yıl önce burada paylaştığım bir blogda, Salih Memecan'ın, bütün bu gelişmelerin fitilini ateşleyen 1 Ocak 2015 tarihli geleneksel yılbaşı karikatürünü, içerdiği (aleni ve örtük) mesajların ve alt metinlerin tamamını kucaklamaya gayret ederek, mercek altına almış ve ayrıntılı bir analizin (otopsi / teşrih) konusu kılmaya çalışmıştım.

Konunun kazandığı güncellik üzerine, söz konusu Salih Memecan yazımı, bir kere daha dikkatlerinize sunmayı faydalı buldum:


1 - 'Sınırsız angaje olmuş politize sanatçı problemi'

Salih Memecan'ın muhalif kesimler tarafından eleştirilmesi, bu metnin üstüne yerleştirilen 1 Ocak 2015 tarihli karikatürü yayınlanana kadar, alışıldık bir durumdu (1). İktidara şu veya bu şekilde muhalefet eden bütün kesimleri, sanatın muhatabına vaat ettiği pozitif değerler ve imkânlardan çok; nezaket sınırlarını aşan bir nobranlık ve zaman zaman da ötekileştirme ve nefret suçu sınırlarına yaklaşan bir nadanlık ve hoyratlıkla 'hicveden' birisine; sosyo-politik faylarla derin bir şekilde bölünmüş olan Türkiye Toplumsal Formasyonu gibi anomik bir yapıda, başka türlü tepki verilmesini beklemenin gerçekçi bir tutum olmadığını teslim etmek gerekir.