Demokrasi nöbetinin küçük nöbetçisi



15 Temmuz 2016 başarısız darbe teşebbüsünden sonra milletimizin tuttuğu demokrasi nöbetini hafızalara nakşeden çok sayıda etkileyici görsel var. Oyuncak kamyonuna diktiği bayrağımızla meydanda nöbet tutan büyüklerine katılan küçük çocuğu resmeden yukarıdaki fotoğraf bunlardan birisi işte.

Yeni bir askeri darbe tehdidine karşı eylem yapan ebeveynlerini ve yakınlarını tebrik ediyor, onlarla olan beraberliğini bu derece anlamlı kılmayı başaran yavrumuzun da gözlerinden öpüyorum.

Çok sıkıldım, daraldım diyene Kozmik Yolculuk fırsatı






1 - Yordu bizi bu hayat; o vakit zorunludur seyahat!

İnsanın başını alıp öylece çekip gitmeyi, bir başka deyişe, nereye olduğunu çok da düşünmeden yolculuk yapmayı istediği durumlar, haller vardır, bilirsiniz. Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun son yıllarda yaşadığı (sadece birisi bile köklü, durmuş, oturmuş toplumları paralize etmeye, felce uğratmaya yetebilecek olan) müşküller, sıkıntılar, krizler silsilesinin, onun birçok ferdinde, yukarıda tarife ve tasvire yeltendiğim 'mekân değiştirmek, alışıldık - bildik ekosferlerden / ortamlardan kaçıp kurtulmak' tarzındaki duygu durumlarına, his tezahürlerine, arzu ve irade görüngülerine neden olmuş olabileceği varsayımından hareketle, enteresan, farklı ve bir o kadar da heyecan verici bir seyahat teklifim var.

Üstelik de bu seyahat için harcanması gereken yegâne kaynak, ona hasredilmesi icap eden (birkaç dakikayı aşmayacak olan) bir zaman diliminden ibaret olacak. 

Dijital ortamda yapacağınız sanal bir yolculuktan; izleyicisini evrenin en küçük varlıkları olan Planck uzunluğu mertebesindeki miniminnacık sicimlerden, varoluşun en büyük unsurunun / parçası olduğumuz evrenin sınırlarına, hatta, onun da dışına kadar götürecek olan bir 'Kozmik Seyahat'ten bahsediyorum.

'Peki be, varım böylesi bir yolculuğa!?!' diyenlerdenseniz şayet, (ilki sizin tarafınızdan mobilize edilen, ikincisi ise video show formatında olan) şu linkleri bir zahmet tıklayıverin lütfen:

http://htwins.net/scale2/

https://www.youtube.com/watch?v=uaGEjrADGPA

Evrenin (kâinat, kozmos) en minicik parçasından, kozmos'un ötesine doğru yaptığınız bu gezi hem heyecanlı, hem de öğreticiydi; öyle değil mi?

Hakiki bir görsel şölen olan yukarıdaki videoların müziğine gelince; onun bende kâh trankilizan ve kâh psychedelic bir ajan tesiri bıraktığını itiraf etmeliyim doğrusu. 

Görmek istediğimiz diyaloglar bunlar işte :) :) :)



Yukarıdaki diyalogları gerçekleştiren güzel memleketimin güzel insanlarını ve bu hoşluğu Facebook hesabından paylaşan sevgili dostum Cihangir Bayburtluoğlu'nu en kalbi duygularımla selâmlıyorum efendim :) :) :)

kaynak:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10153913422549151&set=a.39654579150.50680.686954150&type=3&theater

Kusura bakma kardeş, takımı bozamıyoruz



Koptum valla, ne güldüm ama :) :) :)

İlerde güzel günler göreceğiz demişlerdi; daha ne kadar gideceğiz?



An itibarıyla ruhsal durumum bu kamyon arkası yazısının dillendirdiği gibidir.

Evet, ben tam da şimdi soruyorum varoluşa ve hayata ve tarihe ve kendime:

İlerde güzel günler göreceğiz demiştiniz bize; söyler misiniz Allah aşkına, o güzel günler için daha ne kadar gideceğiz?

Tarihçilerin kutbu, hocaların hocası Halil İnalcık'ı kaybettik



Hayatını arşivlerde titiz ve yorulmak bilmez bir tempo ile Osmanlı Tarihi araştırmaları yapmaya, okumaya, yazmaya ve insanlığı aydınlatmaya hasreden, çok sayıda ufuk açan ve ezber bocan ilmi eserin müellifi olan, küresel akademik alemde 'tarihçilerin kutbu', 'şeyh - ül müverrih' ve 'hocaların hocası' olarak anılan Halil İnalcık (26 Mayıs 1916 - 25 Temmuz 2016) aramızdan ayrıldı. 

Dünyanın en prestijli üniversiteleri tarafından fahri doktora ünvanı ile taltif edilen Halil İnalcık, Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi (Cambridge International Biographical Center) tarafından sosyal bilimler alanında küresel ölçekte önemli olan 2000 bilim insanından birisi olarak gösterilmişti.


What does brexit mean for UK and EU?



...yorumsuz...

fetö zulmü yüzünden intihar eden Albay Ali Tatar'ın son mektubu

Edvard Munch: Çığlık / Skrik / Scream

Yağlı boya, sulu boya, pastel ve mum boya ile yapıldı, 1893.

Norveçli ressam Edvard Munch'un (12 Aralık 1863 - 23 Ocak 1944) başyapıtı olan ve halk arasında Çığlık (Skrik (Norveççe), scream (İngilizce)) olarak tanınan yukarıdaki eser sanatçı tarafından 1893 - 1910 periyodunda tamamlanan aynı temalı birkaç eserden ilkidir. Sanat tarihindeki adı ise Boğuntu'dur.
Sulu boya, 1893.

23 Temmuz Üsküdar Kitap Müzayedesi



Değerli kitap dostu; bildiğiniz gibi geçen Cumartesi, 16 Temmuz 2016 günü, 14.00 - 17.00 saatleri arasında, Üsküdar'daki Üsküdar Mezat Salonu'nda (Kanaat Lokantası'nın üstünde) kitap müzayedesi yapacak idik.

Hepinizin malûmu olduğu üzere, 15 Temmuz Cuma gecesi, FeTÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan ve çok şükür ki, çok kısa bir sürede bastırılan askeri kalkışma teşebbüsü yüzünden, bu müzayedemizi ertelemiştik. Ertelenen müzayedemizi 23 Temmuz 2016, Cumartesi günü, yine aynı saatlerde, yani 14.00 - 17.00 arasında, aynı yerde, Üsküdar Kanaat Lokantası'nın üstündeki Üsküdar Mezat Salonu'nda gerçekleştireceğiz inşallah.

Okunulan satırların yazarının, Ziyaver Şencan'ın moderatörlüğü ve münadiliği altında gerçekleştirilecek olan bahse konu müzayedede, kitap dostlarıyla buluşturulacak olan yüzlerce eserin tamamı sadece 3 (üç) lira açılış (başlangıç / muhammen) bedeli ile açık arttırmaya çıkarılacak.

Bahse konu etkinliğin 'okumadan, araştırmadan, biriktirmeden ve de sohbetsiz yapamam' diyen kitapseverler için bir cazibe merkezi olmasını diliyorum.


Müzayedeye konu eserlerin bazılarının görselleri şunlardır:

Rusya'dan çok tık alıyorum, neden acaba?



Blogumun Rusya'dan her zaman okuru olmuştur. 

Son birkaç gündür gerçekleşenler ise bunu aşan bir duruma, bir fevkalâdeliğe işaret etmekte. Öyle ki, Rusya'dan aldığım tıklama miktarı (bir günü aşan bir süreç için söylüyorum) ilk defa Türkiye'deki okunma miktarımın 2 katını aşmış durumda.

Dediğim gibi, bu ilk defa başıma gelen ve bu yüzden de alışık olmadığım bir haldir. 
Böyle olunca da, Rusya'da yaşayan Türklerin, daha genel konuşacak olursam, Türkçe bilenlerin (Türkçe bilmeyenlerin, teknik nitelikleri bakımından çok da cazip olmayan, görselleri de vasat olan bir bloga ilgi göstermez diye düşünüyorum), şu son günlerde yazılarıma normal rutinin / trafiğin çok üzerinde bir ilgi göstermelerine dair extradan kafa patlatmak ihtiyacını hissetmem farz olmuştu. Nitekim öyle de yaptım ve bahse konu süreçte paylaştığım yazıları 'bunlar Rusya'yı ve Rusya'da yaşayanları doğrudan ilgilendiriyor mu?' diye dikkatlice gözden geçirdim.


İhtiyacımız olan şey: KARDEŞLİK



Çok şükür akim kalan, başarısız olan 15 Temmuz 2016 kalkışmasından sonra, içinde bulunduğumuz aktüel uğrakta milletimizin, ulusumuzun, Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun en çok ihtiyaç hissettiği şey zıtlaşma, dikleşme, kamplaşma, bölünme ve çatışma değil anlayış, hoşgörü, tölerans ve KARDEŞLİK'tir.

Pangram, izopangram ve Windovs font testi




Pangram, herhangi bir dilin alfabesindeki bütün harfleri içeren ve anlamlı olan cümlelere verilen jenerik isimdir. İzopangram ise her harfin sadece bir kere kullanıldığı en kısa ve mükemmel pangramlara verilen isimdir.
Kelimenin kökenine bakıldığında, onun Grekçe bütün demek olan "pan" ile harf anlamına gelen "gramma"nın birleşmesinden oluştuğu görülecektir.
İngilizcede ‘The quick brown fox jumps over the lazy dog." cümlesi;
Türkçede "Pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi." cümlesi;
Almancada "falsches üben von xylophonmusik quält jeden größeren zwerg" en başarılı ve popüler pangramlardır.

Gerçek bir Cesuryürek (The real Braveheart): Ieshia Evans

Dünyanın konuştuğu kadının kim olduğu ortaya çıktı

Geçen hafta ABD'nin Baton Rouge kentinde African - American bir ABD vatandaşı olan Alton Sterling'in polis tarafından öldürülünce yeni bir ayaklanma dalgası sardı ülkeyi. Olayın cereyan etiği bölgede yapılan gösterilerin birisinde genç bir siyahi kadın, sergilediği tavırla bahse konu olaylara damgasını vurdu.

Robocop ve Terminatör kırması olan tepeden tırnağa zırhlı ve silahlı  iki polisin karşısında sakince dururken görüntülenen ve sivil haklar hareketinin simgesi durumuna gelen bu kadın 28 yaşındaki hemşire Ieshia Evans'tı.
Braveheart filmiyle hafızalarımıza nakşolan Mel Gibson filmin bir karesinde görülmekte.


Diego Armando Maradona ezilenlerin sesidir



Diego Armando Maradona işte bu çeşit lâfları samimiyetle edebildiği için adam gibi adamdır;

Maradona işte bunun gibi sözleri candan söyleyebildiği için dünya halklarının hakiki, halis, harbi ve hasbi evlâdıdır;

Maradona işte bu ve benzeri söylemleri yürekten dillendirebildiği için emekçilerin, ezilenlerin, mağdurların, mazlumların, mâdunların sesidir, nefesidir, ruhudur, yüreğidir.

Maradona'nın yukarıdaki lâfını yılda milyonlarca lira kazanan futbolcularımız bıkmadan usanmadan ve her gün ama her gün okusunlar; onu kâğıtlara yazıp muska niyetine üzerlerine assınlar; çerçeveletip en çok kullandıkları yaşam alanları duvarlarına ve masalarının üzerine ve aynalarının bir köşesine iliştirsinler ve bu sözün üzerine bol bol da düşünsünler ve bundan böyle de buna göre davransınlar ve konuşsunlar derim.

Berlin Panteri Turgay Şeren (15 Mayıs 1932 - 7 Temmuz 2016) vefat etti



Galatasaray'ın ve Türk futbolunun efsanevi isimlerinden, 17 Haziran 1951'de Berlin'de oynanan ve Türkiye'nin 1 - 2 kazandığı Batı Almanya-Türkiye karşılaşmasında yaptığı kurtarışlar yüzünden 'Berlin Panteri' ünvanını kazanan Turgay Şeren aramızdan ayrıldı.

Emanuele Dascanio: hiperrealist bir ressam




1983 Garbagnate, Milanese doğumlu İtalyan sanatçı Emanuele Dascanio, siyah - beyaz ve renkli resimlerini tamamlamak için tuvalinin karşısında yüzlerce saat çalışmasıyla tanınmakta.

Fotorealizm (fotogerçekcilik, hiperrealizm, hipergerçekcilik, süpergerçekcilik, aşırıgerçekçilik) ekollerinde yaptığı aşırı gerçekçi resimlerle tanınan sanatçı, çok sayıda uluslararası yarışma ve sergide boy gösteren çalışkan ve başarılı bir ressamdır.



Onun siyah - beyaz ve renkli resim ve desenlerinden oluşan aşağıdaki görsel galerinin, türün meraklıları için tam bir artistik ve plastik şölen olduğunu düşünüyorum:

Ramazan (şeker) Bayramı'nız kutlu olsun



Ramazan Bayramı'nız kutlu olsun; bayram insanlık aleminin tamamına sağlık, mutluluk, barış ve esenlikler getirsin.

Voltaire o lâfı asla söylemedi!



Düşünme ve düşündüklerini paylaşma hürriyeti söz konusu olduğunda çokça tekrarlanan ve Voltaire'in nispet edilen bir söz vardır:

'Düşüncelerinize katılmıyorum ama, onları serbestçe ifade edebilmeniz için gerekirse ölümü bile göze alabilirim'.



Yönetim istifa; Galatasaray derhal halka açılmalıdır!



Meşaleleri yakın, yarın demokratik, meşru, anayasal hakkımızı kullanacağız ve tepkilerimizi dile getireceğiz; 17.00'de Galatasaray Lisesi'ne barışçıl bir şekilde yürüyecek ve yönetimi istifaya davet edeceğiz.


Zenginlik insanı mutsuz, huzursuz, köle ve yoksul yapar (mı?)



'Zenginlik insanı mutsuz, huzursuz, köle ve yoksul yapar mı?'

Bu soru saçma gelebilir muhatabına. Öyle ya, paranın satın alamadığı çok az şey olduğunu hepimiz zaman zaman tekrarlarız. Sadece bunun bile insanların ezici çoğunluğunu mutlu ettiğine dair neredeyse genel bir mutabakat var gibidir insanlık aleminde.

Bu lâfı (bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, zenginlerin ve muktedirlerin mutlak manada hakimi oldukları ve domine ettikleri verili düzeni kutsamak adına) hayatın en esaslı hakikatlerinden ve varoluşun tunç yasalarının birisi olarak kabul ederek, onu, yoksulluğunuzla ve muktedir olamamaklığınızla barışık yaşamanıza ideolojik, fikri ve psikolojik zemin yapabilirsiniz; ya da onu, (verili olan gayri adil sistemi yıkmak, sizi çok rahatsız eden ve değişmesini arzuladığınız aktüel uğrağı radikal bir şekilde dönüştürmek ve daha adil olan bir başkasını yerine ikame etmek istediğiniz cari tarihsel momenti demonize etmek adına) baştan aşağıya bir safsata ve zenginlerin yoksulları manipüle ederek rahatça yönetmelerinin bir zihni enstrümanı olarak tarif ve tavsif edebilirsiniz; tercih sizin.