Arapça ve Farsça kavramları Anglo - Saksonlar gibi yazıp okumaya çalışmak esaslı bir aşağılık kompleksiyle açıklanabilir ancak.

Hürriyet’in 11 Eylül 2011, Pazar günü verdiği İnsan Kaynakları ekinde yer alan, Burcu Özçelik Sözer’in ‘Güzel İş Kapısı 185 bin kişiyi iş sahibi yapacak’ başlıklı habere ciddi itirazım var.
Söz konusu itirazımı dillendirmeden önce, gelin birlikte ana hatlarıyla habere bir göz atıverelim.
Suudi Arabistan kökenli Abdul Latif Jameel Group, toplumsal sorumluluk programı çerçevesinde kurduğu BRJ’in bir şubesini İstanbul Sancaktepe’de açtı. Ortadoğu’daki işsizlik sorununa çözüm olarak kurulan BRJ, işsizleri çalışan ya da müteşebbis olarak iş sahibi yapmayı amaçlayan bir çeşit özel iş bulma ve risk sermayesi kurumu gibi çalışmakta.
İtirazımın olduğu hususlar, hem yukarıya aldığım Arapça tamlamanın çevirisine ve hem de bu yazıda da karşımıza çıkan kelimelerin okunmasına dair olan tercihleredir.
Bunlardan ilk önce içeriğe, yani anlama ve çeviriye dair olanını mercek altına alalım.
Yazar, makalesinde, BRJ’yi şöyle açıklamış ve çevirmiş: Bab Rizq Jameel, yani Güzel İş Kapısı.
Her şeyden önce, BRJ’yi, şöyle telaffuz ederek okumayı tercih ederim: Bâb – ı Rızk-ı Cemil, yani Güzel Rızk Kapısı. Rızk yazıda (kuvvetle muhtemeldir ki söz konusu Suudi şirketin Türkiye’deki  yöneticilerinin tercihi sonucu) iş şeklinde tercüme edilmiş. Son derece yetersiz, eksik, rızk kavramının içerdiklerini kapsamak ve kuşatmak istidadından yoksun bir tercihtir onu iş ile Türkçe’ye aktarmak.
İslâm varlık, inanç ve değerler manzumesinde rızk; insanın (aslında sadece insanın değil, bütün canlıların), nesli devam etsin diye, bu dünyadaki bütün maddi ve manevi ihtiyaçları için Allah’ın lütuf, ihsan ve kısmet ettiği nimetlerin tamamıdır. Hiç kuşkusuz iş, İslâm itikatında, bu nimetlere erişmek için önemli bir imkândır. Ancak asla rızk’ın tamamı olmayıp onun sadece çok küçük bir parçasıdır.
Meselâ, bir kişi işsiz olmasına karşın, onun bütün temel ve zaruri ihtiyaçları; devlet, belediye, vakıflar, şirketler, özel kurumlar, ya da kişiler tarafından karşılanıyorsa, bu durumda onun rızkının teminine dair bir problem yok demektir. Bu örnekte de görüldüğü üzere, rızk kavramı; vaat ettiği çok katlı anlamlar sayesinde, işi de bünyesinde barındıran bir üst ifade olarak çıkmaktadır karşımıza.
Kelimenin en basit anlamıyla, rızk’ı işle mütekabil kılmak, anlamsal bir daralma ve eksikliği, dilsel bir fakirliği ve içeriksel bir noksanlık ve zayıflığı beraberinde getirecektir.
Çeviriden kaynaklanan içeriksel – anlamsal bu itirazımdan sonra, şimdi de kelimelerin – kavramların telaffuzuna dair  olan itirazımı dillendirmenin sırası geldi.
Batı Medeniyetinin merkez ülkeleri, özellikle de Anglo – Saksonlar, çevre ülkelerin kelime haznesine ait olan kavramları okurken, bunları kolaylarına geldiği gibi ve kendi gramer kurallarına göre yazıp okumakta – telaffuz etmektedir.  Bu durumda, kaynak kelime ile hedef kelime arasında bazen çok büyük telaffuz farklılıkları oluşabilmektedir.  Burada ele aldığımız Cemil’in Jameel şeklinde yazılması ve bunun icap ettirdiği şekilde okunması, telaffuz imkânları göz önünde bulunduğunda, Anglo – Saksonlar bakımından tutarlıdır. Ancak, aslı olan Arapça’ya çok yakın bir şekilde okuma imkânına ve istidadına sahip olan bizlerin, bu kelimeleri,  Anglo – Saksonlar gibi yazıp okumaya çalışmamız manasız bir özentiden ve taklitten öteye gitmemektedir.
Bu yüzen de, Hürriyet İnsan Kaynaklarında çıkan haberdeki şirket ismini Bab-ı Rızk-ı Cemil şeklinde yazmak ve yazdığımız gibi de okumak doğru olan tutumdur.
Böyle yapmayıp, onu, meselâ bir Amerikalı gibi yazıp okumaya kalkmak, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, aşağılık kompleksinden kaynaklanan bir tercihtir.

1 yorum:

  1. http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/781243-haji-waddaullah-mohd-kim-ola-ki

    YanıtlaSil