Merkel, Sarkozy, Putin, Belusconi, Clinton; İnsanlık yakında sizlere ve temsili demokrasiye 'By by!' diyecek ve doğrudan demokrasiye geçecek

G 20'nin 2010 Seul Zirvesinin aile fotoğrafı

İnsanlık Yeni Çağı bekliyor, insanlık yeni bir düzeni bekliyor, insanlık etkin ve şerefli bir parçası olacağı yeni bir sistemi bekliyor.
Dünya son 30 yıldır tanımayacak denli değişti. Sürekli kendisini yenileyerek ileriye taşıyan iletişim ve bilgi teknolojileri, her geçen gün yeni buluşlarla hayatımızı kolaylaştırmaya, eski alışkanlıklarımızı ve
yaşam tarzımızı yıkıp, yerine yenilerini ikame etmeye devam ediyor.
Bir diğer deyişle, iletişim ve bilişim sektörleri hem kendilerini ve hem de insanlığı 21. asra taşıdılar bile.
Teknoloji, özellikle bahsettiğim alanlarda, böylesine inanılmaz bir hızla gelişip değişirken, bazı olgular ve sektörler ise henüz ona ayak uydurabilmiş değiller. Bir diğer ifadeyle onlar, geçen asra takılı kaldılar, 20. asrın statükosuna sarıldılar.
Teknolojinin özellikle bilişim ve haberleşme alanlarında son 30 yılda kaydettiği patlamaya uyamayan alanların başında siyaset ve eğitim gelmekte. Hatta, şunu dahi söylediğimizde çok da yanlış yapmamış oluruz: Eğitim ve siyaset sektörleri, sahip oldukları birçok mekanizmayı, kurumu ve anlayışı 19. asırdan beri, yani neredeyse ortalama 150 yıldan bu yana, özünde çok da değiştirmeden kullanmaya devam ediyorlar.
Eğitim sektörünün nasıl olup da Yeni Çağ’ı, yani 21. asrı yakalayamadığı bir başka yazının konusudur.
Bu yazımda, siyaset sektörünün geçen asırda, 20. yüzyılda kalmasını mercek altına alacağım.
Demokrasi dediğimiz siyasal rejim, özünde 2 türlü uygulanmaktadır: 1 – Doğrudan demokrasi, 2 – Temsili demokrasi.
Halen Türkiye dahil dünyanın ezici çoğunluğunda uygulanan siyasal sistem temsili demokrasidir. İsviçre’nin nüfusu az bazı kantonlarında ise doğrudan demokrasi uygulanmaktadır.
Kaba hatlarıyla bunların arasındaki farka işaret edeceğim.
Temsili demokraside, yasama ve yürütme erkleri, yurttaşlar tarafında seçilen temsilciler eliyle yürütülürken;  bu faaliyetler doğrudan demokraside, yurttaşların tamamının aktif katılımcı olduğu süreçlerde, bizzat yurttaşların tamamı tarafından hayata geçirilir.
Bir beldede yaşayan yurttaşların, çocuk parkı inşası ya da ağaç dikilmesi gibi en basit ihtiyaçlarından; bir ülkeye savaş ilân edilmesi ya da yeni vergi konulması gibi ciddi ve hayati etkileri olacak dramatik kararlara kadar, hayatlarını şu veya bu düzeyde etkileyecek – değiştirecek olan bütün değişikliklere, araya yöneticileri, siyasetçi sınıfını, yani kendilerini temsil edecek temsilcileri sokmadan, bizzat ve doğrudan kendilerinin karar vermeleri demek olan doğrudan demokrasiye prensipte karşı çıkmak çok zordur.
Mevcut siyasal sistemden beslenen ve bu yüzden de temsili demokrasinin en ateşli savunucuları olan siyasetçi sınıfı ve kanaat önderleri bile doğrudan demokrasiye esastan karşı çıkamamakta, ‘doğrudan demokrasi bir fantezi ve ütopyadır ve asla gerçekleşemez’ dememektedirler. Şayet bunu savunmuş olsalar, bu, ‘yurttaşlar biz olmadan kendilerini yönetemez’ demek anlamına gelecektir.  Bunu dedikleri takdirde, yurttaşları alenen küçümsemiş, doğrudan aşağılamış, onları, kendilerini yönetmek becerisi ve iradesinden yoksun, erişkin olmayı becerememiş eksik canlılar olarak kabul ettiklerini de itiraf etmiş olurlar.
Hiç kuşku yok ki, siyasetçi sınıfından, Fransız İhtilâlinden 222 sene sonra, sırtından hâlâ babadan kalma metotlarla ekmek yedikleri yurttaşları böylesine aleni aşağılayacak denli basiret yoksunluğu sergilemesi beklenmemelidir. Nitekim onlar, kendileri bakımından ölümcül olacak bu gafı umumiyetle yapmamayı becermektedirler.
19. asrın siyaset tarzına sarılmış olan muhafazakâr, statükocu siyaset sınıfının, Yeni Çağın, 21. asrın siyaset biçimi, politika üslûbu olan doğrudan demokrasiye karşı çıkışı bu nedenlerden dolayı ilkesel ve ideolojik platformlarda değil, teknik yetersizlikler ve maddi imkânsızlıklar çerçevesinde dillendirilmektedir.
Siyaset sınıfı, yurttaşların doğrudan demokrasiyle kendilerini idare etmesine dair olan itirazlarını, ‘bir karar almak, bir yasa çıkarmak gerektiğinde, milyonlarca, hatta on milyonlarca kişiyi nasıl sürece dahil edeceğiz? Her seferinde referandum mu yapacağız?’ şeklinde meşrulaştırmaktadır.
Bilişim ve iletişim teknolojilerinin erişmiş olduğu seviye göz önünde bulundurulduğunda, temsilcilere gerek olmaksızın yurttaşların tamamının katıldıkları bir doğrudan demokrasi pratiği için artık referanduma ihtiyaç yoktur. bu işlem, ışık hızında, güvenli ve çok pratik bir şekilde internet üzerinden yapılabilir.
Evet, bilişim ve iletişim teknolojilerinin erişmiş olduğu düzey ve dünya nüfusunun internet erişiminin mevcut seviyesi göz önünde bulundurulduğunda, bu manzara doğrudan demokrasiyi dünyanın bir çok ülkesinde ve tabii ki bu arada Türkiye’de de mümkün kılmaktadır.
İnsanlık Yeni Çağı bekliyor, insanlık yeni bir düzeni bekliyor, insanlık etkin ve şerefli bir parçası olacağı yeni bir sistemi bekliyor.
İnsanlık, asırlardır kullandığı, bu yüzden de 19. yüzyıla ait olan temsili demokrasiyi terk etmek ve doğrudan demokrasiye geçmeyi bekliyor.
Temsili demokrasiden beslenen, nemalanan siyasetçi sınıfının, bu radikal dönüşüme küresel ölçekte karşı koymaya çalışacağı aşikârdır.
Ancak, bu karşı koyuş, insanlığın Yeni Çağ’la ve onun siyasal sistemi olan teknoloji temelli doğrudan demokrasiyle kucaklaşmasını ve bütünleşmesini uzun vadede engellemeyecektir.
Siyasetçi sınıfı adına üzgünüm. Zira, nasıl ki kil tabletlere yazı yazanların ve taştan balta yontanların dönemi kapandıysa, insanlığın ve teknolojinin haldeki gelişmişlik seviyesi yüzünden, politika erbabına da artık ihtiyaç kalmamıştır.
Teknolojinin ve bilimin insan hayatını radikal bir şekilde değiştirip dönüştürdüğü 21 asırda, siyasetin 1789’dan beri özünde değişmemiş olan verili temsili demokrasi mecrasında yapılacağını savunmak en basitinden  statükoculuktur, muhafazakâlıktır.
İnsanlık, eriştiği mental olgunluk, ilmi birikim ve teknolojik alt yapı sayesinde temsili demokrasiyi çoktan aşmıştır.
Dünya halklarının, 2 asırdan fazla bir zamandır kendilerine hizmet eden siyasetçi sınıfına teşekkür edip onları emekliye ayıracağı günler çok yakındır.
Bilimsel ve teknolojik gelişmişlik düzeyinin sağladığı alt yapı ve insanoğlunun eriştiği entelektüel gelişmişlik sayesinde, Yeni Çağ’ın, yeni düzenin, doğrudan demokrasinin şafağı sökmek üzeredir.
Kutlu olsun!

1 yorum:

  1. İlginç bir makale. Doğrudan demokrasi;politikacıların emekliliği, evet. Ama internetin güvenilir olacağı takılmadı desem yalan olur:)

    YanıtlaSil