1 - Koalisyon da ne YâHû?!?
Gençlerimizin önemlice bir bölümünün 7 Haziran 2015 Genel Seçimi sonrasında durumu üç aşağı, beş yukarı şöyle gibi:
'Koalisyon mu? O da ne be; yenilir mi, içilir mi, giyilir mi, yoksa yeni bi akıllı telefon markası mı bu?!?'
Bahse konu durumu aslında yadırgamamak gerek. Öyle ya, zikrettiğim seçimde (çoğu ilk defa olmak üzere) oy veren milyonlarca gencin hayatlarının 13 yılı, AKP'nin tek başına iktidarı döneminde geçti. Bu yüzden de onların koalisyon olgusunu sorgulamalarından doğal bir şey olamaz. Bu sorgulamanın en bariz nişanesi, Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun bireylerinin, 8 Haziran sabahından beri, Google'da en çok aradıkları kelimenin 'KOALİSYON' olduğu gerçeğidir.
2 - Olay sosyal medyaya intikal edince...
Hal böyle olunca; başta Twitter ve Facebook gibi sosyal medya mecralarıyla, Ekşi Sözlük gibi dijital ortamlar olmak üzere, sanal alemin kısmı azamisinde, en çok tartışılan konunun koalisyon olması da kimseyi şaşırtmamalıdır doğrusu.
Meselâ, Twitter'da @hakirim nick'li kullanıcı, tarife çalıştığım bağlamda şu paylaşımı yaptı:
'bizim öğrenciler koalisyon görmedi tarif edeyim: aynı derse üç hoca giriyor aynı anda üçü birden anlatıyor ve sınavda hepsinden sorumlusunuz.'
Hemen akabinde, @ziyaversencan nick'ini kullanan bu satırların hakir müellifi de, muhterem dostu Doç. Dr. Abdülhamit Kırmızı'nın yukarıya aldığı tvitine (latife kipinde) şöyle mukabele etme cüretini gösterdi:
'gençler bilmez;koalisyon:aynı anda 2-3 güzel kadının sana ne emretmiştiniz demesinin hükümetçesidir.'
Bu cevabi tivitim, beklediğim üzere, hem muhatabı, hem de konuya müdahil olan diğer Twitter kullanıcıları tarafından cinsiyetçi bulundu.
Okunmakta olunan satırlar, mezkûr 'cinsiyetçi bagajla yazan kişi' etiketinden azat edilmesine hizmet ederse, müellifi, bahtiyarlığın şahikasına vasıl olacaktır, bundan mutmain olunuz efenim.
Aşağıda, bazı çevreler tarafından ötekileştirilerek zulmedilen, demonize edilerek tekfirin nesnesi kılınan 'koalisyon fenomeni'ne itibarını, metaforik dolayımlar üzerinden de olsa, iade etmeye matuf olan argümantasyonuma muhatap olacaksınız muhterem kârim. Sizlerin nasıl da latif, zarif ve akil bir formasyona sahip olduğunuzu ziyadesiyle bildiğimden, bu metnin bütünüyle latife olduğunu ayrıca yazmama gerek olmadığını düşünüyorum.
Bu cevabi tivitim, beklediğim üzere, hem muhatabı, hem de konuya müdahil olan diğer Twitter kullanıcıları tarafından cinsiyetçi bulundu.
Okunmakta olunan satırlar, mezkûr 'cinsiyetçi bagajla yazan kişi' etiketinden azat edilmesine hizmet ederse, müellifi, bahtiyarlığın şahikasına vasıl olacaktır, bundan mutmain olunuz efenim.
Aşağıda, bazı çevreler tarafından ötekileştirilerek zulmedilen, demonize edilerek tekfirin nesnesi kılınan 'koalisyon fenomeni'ne itibarını, metaforik dolayımlar üzerinden de olsa, iade etmeye matuf olan argümantasyonuma muhatap olacaksınız muhterem kârim. Sizlerin nasıl da latif, zarif ve akil bir formasyona sahip olduğunuzu ziyadesiyle bildiğimden, bu metnin bütünüyle latife olduğunu ayrıca yazmama gerek olmadığını düşünüyorum.
3 - Bir lokantaya gittiniz
Eşiniz ve çocuklarınızla bir lokantaya gittinizi farz edniz. Müşteri ful, mekân hıncahınç dolu; oysa ortalıkta hizmet veren sadece bir tane garson olsun. Garson mutfakla müşterilerin masaları arasında mekik dokumasına karşın, doğal olarak, onların taleplerine yetişemiyor. Üstüne üstlük, düşen servis kalitesinden şikâyetçi olanları gergin, sinirli, hatta yer yer öfkeli tavırlarla cevaplıyor. Müşterilerle sürekli polemiğe giriyor, eleştiri kabul etmiyor. Hesabını ödeyenleri ise daha yüksek bahşiş için taciz ediyor.Yukarıdaki iki görsel bu hikâyedeki garsonları temsil etmekte.
4 - Bir başka lokantaya gittiniz
Bu sefer de bir başka lokantaya gittiğini tahayyül ediniz. Bu lokantada masa başına 2, hatta 3 garson düşsün. Bu durumda da, ister istemez, gGarsonlar müşterilerin bir dediklerini ikiletmiyor; her şey mükemmel, garsonlar müşterileriyle saygılı ama sıcak ilişkiler geliştiriyor. Hesap öderken bahşiş vermeye kalktığınızda, garsonlar vazifelerini yaptıklarını ve bunun için elemanı oldukları lokantadan zaten maaş aldıklarını söyleyerek, müşterilerden ekstra bir ödenti almanın müesseselerinin teamüllerine aykırı olduğuna vurgu yapıyorlar. Ardından da lokantalarını tercih etmenizin kendileri için en anlamlı ödül olduğunu da eklemeyi ihmal etmiyorlar.
Yukarıdaki iki görsel ise burada paylaştığım senaryoyu resmetmektedir.
İlk lokantadaki manzara, tek parti yönetiminin olumsuz bir metaforu iken; ikinci lokantadaki durum ise, iki yada daha fazla ortaklı koalisyonların pozitif bir mecazına referans vermektedir.
5 - Bunlar da var tabii...
İyi bir tek parti iktidarı her öğünü en sevdiği tek 1 tatlıyla; iyi bir koalisyon ise her öğünü en sevdiği 2 ya da 3 tatlıyla bitirmektir.
İyi bir tek parti iktidarı en sevdiği müzik eserini; iyi bir koalisyon ise en sevdiği 2 ya da 3 müzik eserini sürekli dinlemektir.
İyi bir tek parti iktidarı en sevdiği tek 1 kitabı; iyi bir koalisyon ise en sevdiği 2 ya da 3 kitabı defalarca okumaktır.
İyi bir tek parti iktidarı en sevdiği filmi; iyi bir koalisyon ise en sevdiği 2 ya da 3 filmi döne döne izlemektir.
İyi bir tek parti iktidarı her gün mutlaka aynı yoldan gidip gelmek; iyi bir koalisyon ise her gün en 2 ya da 3 farklı yolu kullanmaktır.
İyi bir tek parti iktidarı hobi zamanlarını tek 1 meşgaleyle; iyi bir koalisyon ise 2 ya da 3 meşgaleyle değerlendirmektir.
İyi bir tek parti iktidarı sadece ve yalnızca 1 tek dostla; iyi bir koalisyon ise en az 2 ya da 3 dostla hayatını idame ettirmektir.
Umarım bu metinle ifa ettiğim hızmet sayesinde 'yaw hocam, koalisyon da ney allasen?', ya da 'koalisyon da ne ayol?!?' diyen gençler azıcık da olsa aydınlanmışlardır.
6 - 'Garson devlet mi, gardiyan devlet mi?'
Koalisyon ve tek parti iktidarı arasındaki farkı izaha çalışırken aklıma geliveren ilk metafor, enteresandır, 'iyi garson - kötü garson' dikotomisi oluverdi. Hafızamın, muhassılamın, tasavvur ve tahayyülümün bu metni ete kemiğe büründürürken mezkûr metafor üzerinden gitmesine şöyle hızlı bir psikanalitik metot tatbik ettiğimde; bunun, aslında yakın dönem siyasal hayatımızın unutulmaz aktörlerinden olan Merhum Necmettin Erbakan Hoca'dan neşvünema bulduğunu keşfediverdim (hatırlayıverdim diye de okunabilir).
Prof. Dr. Necmettin Erbakan (29 Ekim 1926 - 27 Şubat 2011) |
Erbakan Hoca, devleti kutsallaştıran, onu milletten daha önemli addeden statükocu, seçkinci, vesayetçi anlayışlarla hayatı boyunca mücadele etmişti. Hoca'ya göre devlet millete hizmetle mükellef olan görevlilerden (hademeler) oluşan; mistifiye edilmemesi ve kutsallaştırılması icap eden bir mekanizmadan ibarettir. Necmettin Erbakan bu görüşünü 'gardiyan değil, garson devlet' tabiriyle formüle ederek siyasal literatümüze özgün de bir tanım kazandırmıştı.
Latifeyle başlayıp öylece devam eden, hitamında ise, zihinsel bir arkeolojiye girişip ciddiyet kespeden yazımı, etrafında örüldüğü merkezi metaforun (gardiyan değil, garson devlet eğretilemesinin) müellifini, Erbakan Hoca'yı rahmetle anarak; yanı sıra da, ister tek parti, isterse de koalisyon olsun, bütün iktidarların ve onların kullandıkları devlet aygıtının, milletin hizmetkârları ve Hoca'nın güzel mecazıyla 'insanımızın gardiyanı değil, garsonu' olduklarının bilinciyle davranmalarını dileyerek tamamlamış olayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder