Bu metnin ilk versiyonunun başlığını aşağıdaki gibi yazmak istediysem de, uzunluğu yüzünden, gerçekleştirememiştim bu arzumu. İşte mezkûr ilk edisyonun başlığının gönlümde yatan o uzun versiyonu:
'Türkiye'nin en zengin fauna ve florasına sahip olan Artvin'e kıymayın efendiler!'
Derken dün (14 Eylül 2016), medya organlarında, ABD Büyükelçisi John Bass'in Arvin'in çeşitli yerlerini sessiz sedasız ziyaret ettiğine ve HES inşatlarına karşı çevreci duyarlılık gösteren köylülerle görüşmeler yaptığına dair çok sayıda haber ve yorumlar boy gösterdi.
Bu durum, dün paylaştığım satırlara şunları eklemeye icbar etti beni:
Eyyy emperyalist ABD;
Eyy insanlığın başına onlarca yıldır sayısız çorap ören vahşi kapitalist ABD;
Eyy şu yıkılası müesses nizamın temel direği ABD;
Eyy insanlığın sömürülmesinin baş mes'ulü ABD;
O pis, o kirli, o kanlı elini çek memleketimden; sokma o kahrolası mağrur burnunu Artvin'ime; gölgeleme, lekemele, şaibe düşürme onların meşru mücadelesine!
Seni Artvin'den önce kendi ülkendeki benzer vak'alarda, meselâ Missouri Nehri'nin Kuzey Dakota eyaleti hudutları içinde yer alan kısmının hemen yanında inşa edilmeye başlanan bir petrol boru hattının neden olabileceği ekolojik sıkıntılara karşı aslanlar gibi savaşan Sioux yerlilerinin mücadelesini desteklerken görmek istiyor gözlerimiz eyyy John Bass (http://ziyaversencan.blogspot.com.tr/2016/09/kzlderililer-abddeki-vahsi-kapitalizme.html#more).
İnancım odur ki, Artvin'in yurtsever, memleketperver, basiretli, sağduyulu halkı ABD'nin (ve tabii ki AB ve diğer küresel güç odaklarının da) tezgâhlamaya çalıştığı bu çeşit emperyalist tertiplere, provokasyonlara alet olmayacak; toprağını, havasını, suyunu, ağacını, böceğini, börtüsünü yerli kapitalist yamyamlara karşı korurken bu çeşit oyunlara maşa olmayacak, emperyal kumpasların kullanışlı salaklığını icra etmeyecektir.
ABD'nin, Artvin halkının verdiği onurlu, haklı, vicdanlı memleket ve toprak ve çevre mücadelesini ifsad etmesine dair hissiyatımı paylaştıktan sonra, Artvindeki ekolojik mücadeleyle ilgili satırlarıma devam ediyorum.
Argümantasyonuma malûmu ilam ederek, herkesin bildiği olguları muhtasaren sıralayarak devam ediyorum efendim:
1 - Türkiye büyüyor, nüfusu artıyor; bu resim 'daha çok enerjiye, daha çok madene, daha çok hammaddeye ihtiyacımız var' diye de okunabilir.
2 - Dillendiren kaynaklarda olabildiğince kendine yetmenin, bunları mümkün mertebe kendi coğrafyamızdan temin etmenin stratejik önemde olduğu aşikâr.
3 - Bu yüzden de, Türkiye Toplumsal Formasyonu olarak, toprak altı ve toprak üstü kaynaklarımızı olabildiğince rasyonel ve etkin kullanmak zorunda olduğumuzda inkâr edilemez bir realitedir.
4 - Ekonomik ilerlemeyi / büyümeyi ve (bunlarla aynı anlamlarda olmak üzere ikame kavram olarak kullanılsa da, daha geniş bir anlam dairesini kucaklayan) kalkınmayı gerçekleştirirken, bunun (ekolojik bir şuur kuşanmış şekilde, çevreci kaygılarla techiz edilmiş olarak, yâni) sürdürülebilir olması da bir o kadar hayati bir unsurdur.
Mercek altına alarak sorguladığım alana dair işin abc'si niteliğindeki bu antitelerin ülkemizde sahaya / pratiğe nasıl uygulandığına baktığımızda, ortaya çıkan resmin, ne yazık ki, çoğunlukla ekolojist anlayışların tezahürü olmadığı, sürdürülebilir bir kalkınma projesinin müktesebatıyla örtüşmediği görülecektir.
Bir diğer deyişle, Türkiye büyürken, (bu süreç sürdürülebilir bir zihniyette dizayn edilmediğinden) insanlarının o nispette kaliteli yaşayamadıkları bir ülke olarak devam etmekte yoluna.
Son yıllarda ülkemizin birçok coğrafyasında olduğu gibi Artvin'de de yaşadıklarımız işaret ettiğim hususları destekler mahiyettedir ne yazık ki.
Türkiye'ni, yukarıda da altını çizdiğim üzere, en zengin fauna ve floralarından birisine sahip olan Artvin'de (çok geniş alanları kapsayan) maden arama ve işletme ruhsatlarının verilmeye devam ettiğine dair haberler yer almakta basında.
Bu gelişmeler yaşanırken, doğayı koruma reflekslerinin gereği olan pratik ve söylemleri hayata geçiren çevrecilerin dillendirdikleri bir söz, aslında meseleyi çok güzel özetlemekte:
Artvin'in üstü altından çok daha değerlidir, zengindir, faydalıdır.
Karar alıcıların, gelecek kuşaklara yaşanılabilir bir Türkiye bırakmak adına, burada referans verilen hakikatlar ışığında söylemler ve eylemler geliştirmelerini bekliyorum, diliyorum, istiyorum.
Okunulan satırların başlığında da dillendirdiğim üzere:
Artvin'e kıymayın efendiler; ABD, sen de çek o kirli, kanlı, pis, emperyalist elini Artvin'imden, memleketimden!!!
https://twitter.com/temavakfi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder