12 milyar ışık yılı uzakta devasa bir su kütlesi bulundu diyorsunuz ama; çoktan yok olmuştur o, aldatmayın lütfen insanları!

12 milyar ışık yılı ötede gözlenen o devasa su kütlesi var ya, o artık yok! 
Yukarıdaki başlık, Hürriyet gazetesinin 24 Temmuz 2011 tarihli nüshasında okuduğum bir kozmoloji (evrenbilim) haberinden sonra ‘zınkkkk!’ diye düşüverdi belleğime ve hayalhaneme. Akabinde de dedim ki kendime ‘bu spotun vaat ettiği kozmoloji yazısını mutlaka yaz ve paylaş meraklısıyla’
     
Önce Hürriyet’te çıkan söz konusu yazının linkini vereyim: http://www.hurriyet.com.tr/planet/18324808.asp
Bazılarınızın okuduğunu sandığım, okumayan meraklıların ise yukarıdaki linki tıklayarak erişebilecekleri mezkûr yazı öylesine özensizlikler, anlam kaymaları (ve hatta yer yer fahiş hatalar) içermekteydi ki, yukarıda da değindiğim gibi, bu temelde cevabi bir metin inşa etmek farz olmuştu adeta bana.
Çok da uzun olmayan o kozmoloji haberi, yerküremizden 12 milyar ışık yılı uzakta, bir kuasar (quasar)ın etrafında döner vaziyette gözlemlenen ve dünya okyanuslarının içerdiğinin 140 trilyon katı su ihtiva eden devasa bir su buharı bulutu hakkındaydı.
İşte bu kozmoloji haberini aşağıda otopsi (teşrih) masasına yatırıp, okuyanda yanlış anlamalara yol açabilecek bazı noktalara açıklık getirmeye çalışacağım.
Öncelikle şunun altın çizmek zaruridir bana göre:
Şayet kozmolojiye dair asgari bir temeliniz yoksa, yukarıda linki verilen haber sizi; gerçeklerle mutabık olan kimi bilgilerin arasına sıkıştırılmış bazı fahiş hatalar içeren argümanlarıyla ciddi olarak yanıltmaya namzettir.
  Yok, konuyu aç çok biliyorsanız, bu kez de yazıdaki doğru önermeleri, bunların altı yeterince doldurulamadığından, gerçek bağlamlarına oturtarak anlamlandırmakta zorlanacaksınız demektir .
   
   Bu yüzden de bahse konu yazı esas olarak kötü, faydasız, hatta yer yer zararlı bir metindir.
Yazının kozmolojiye dair bilgisi olmayan, ya da çok az olan okurda oluşturacağı kanaatin kabaca şu şekilde şekillenmesi riski yabana atılamayacak denli yüksektir:
‘Evrenin bir yerlerinde, orası oldukça uzak da olsa, devasa boyutlarda su bulunmuş. Demek ki evrenin en azından o mıntıkası canlı yaşama elverişliymiş ve de su kıtlığı yaşadığımızda da gidip alacağımız neredeyse sonsuz miktarda su varmış elimizin altında. Bu iyi haber, zira bizlerin, çocuklarımızın temiz su sıkıntısı çekmeyecekleri gün gibi ortada’
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değildir.
Yazının içerdiği sayılı doğru unsurdan olan şu informasyona dikkat:
Bulunan su kütlesi dünyadan 12 milyar ışık yılı uzaktadır. 
      theory of relativity
Bu demektir ki, yolculuğumuzun tamamını saniyede 300,000 km hızla yapmamız durumunda [1]su kütlesine erişebilmek için (öyle böyle değil) tam 12 milyar yıl seyahat etmemiz gerekmektedir. Diyelim ki, Rölativite Teorisinin ışık hızına dair kat’i kısıtını ‘bir şekilde’ aşmayı başardık. Bu durumda 12 milyar yılda, bunun tamamında ışık hızıyla hareket etmemiz durumunda, alacağımız yolun km cinsinden karşılığı şudur:
300,000 x 60 x 60 x 24 x 365.25 x 12,000,000,000
bu devasa mesafenin tam olarak kaç km'ye karşılık geldiğini hesaplamayı (yazının içine çekerek tartışmanın tarafı haline getirmek adına) okuyucuya bırakıyorum :-)
Dolayısıyla bu derece uzaktaki bir kaynaktan güncel fizik müktesebatı ve bunların temelinde gerçekleştirdiğimiz teknolojik alt yapı ile yararlanmamız mümkün değildir.
Sorunlu ve özensiz diliyle, yukarıdaki iddiayı, sanki söz konusu kaynaktan yararlanmamız pratikte mümkünmüş gibi bir intiba edinmemize yol açacak şekilde argümante etmesi, didiklediğimiz metnin içerdiği hataların aslında en tehlikelisi değildir. Buradaki asıl vahim anlam kayması, bana göre, zamana dair oluşturduğu yanlış algıdır.
Einstein’in Genel Rölativite Teorisiyle kozmolojiye kattığı yeni boyut, zamanın (mekâna dair olan o 3 adet klasik Newtonian boyuta ilâve olarak) 4. boyut şeklinde evrenin mimarisine dahil edilmesiydi. Bir başka deyişle zaman, Einstein’le birlikte artık sadece birbirini belirli bir neden – sonuç ilişkisi içinde izleyen olayların kronolojik sırasını veren (psikolojik, kozmolojik ve termodinamik tesirleri ve veçheleri de olan kompleks) bir fiziksel entite olmaktan çıkmış, bizatihi bir mekânsal boyut, doğrudan bir uzaklık ölçüsü haline gelmişti.
Her geçen gün menzili artan ve elde ettiği görüntü kalitesi daha da mükemmelleşen gözleme sistemleri sayesinde astronomlar, son 100 yılda giderek evrendeki daha uzak noktaları gözleyebilir hale geldiler.
Öyle ki, 13.7 milyar yıl olduğu varsayılan ve kozmologlar ve kozmogonistlerce kozmosun da müsebbibi olarak gösterilen Big Bang’ten kısa bir sonrasının bile yakın zamanda uzaya gönderilecek olan gelişmiş teleskoplarca gözlenebileceği düşünülmektedir.
Nitekim, burada mercek altına aldığımız gözlemin 12 milyar ışık yılı öteye ait olması yukarıdaki savı teyit eder mahiyettedir.
Kozmosta ne kadar uzağa bakarsak aslında zamanda o kadar geriye gideriz demektir. Meselâ, güneşe her bakışımızda onun baktığımız sıradaki durumunu değil, aslında 8.5 dakika önceki halini görüyoruz anlamına gelir bu.
12 milyar ışık yılı öteye dair yapılan bir gözlem de haliyle, gözlediğimiz lokasyonun ya da fenomenin 12 milyar yıl önceki halini yansıtacaktır bu durumda.
Einstein’ın Genel Görelilik Teorisinin 4 boyutlu uzay – zaman sürekliliğini anlamlandırmamıza getirdiği  bu devrimci yeniliğin kozmolojiyi bir bilim haline getirdiği hem bilim tarihçileri, hem kozmologlar ve hem de fizikçiler tarafından ittifakla kabul edilen bir husustur.
Bu teorik zeminden, Hürriyet’in haberindeki o en tehlikeli anlam kaymasına sıçramanın aslında tam zamanıdır.
Haberde iddia edildiği üzere, gözlemin yapıldığı o lokasyonda, yani 12 milyar ışık yılı uzakta (Einstein’ın, ışığın kat etiği yolu geçen zamana eşitlediği o ufuk açıcı transformasyon kaidesi sayesinde) artık ne o gözlemlenen olgunun merkezinde olduğu varsayılan kara delik, ne onun tesiriyle oluşan kuasar (ak delik) ve ne de etrafındaki yörüngede kümelenmiş olan o devasa su buharı kütlesi mevcuttur artık. Bunlar çok büyük bir ihtimalle geçen 12 milyar yıl içinde evrenin içine dağılıp gitmişlerdir.
Hürriyet’in anlam kaymalarıyla malûl, bu yüzden de yanlış anlamalara neden olma olasılığı çok yüksek olan sorunlu haberine güvenip sakın ola ‘elimizin altında bol bol su kaynağı var’ şeklinde bir iyimserliğe gark olmayalım.
Zira o su kaynağı çoktan başka moleküller ve başka formlar haline dönüşmüştür bile.
Demek ki neymiş, 12 milyar ışık yılı ötede gözlemlenen o su kütlesi var ya, o artık yokmuş!
Bu durumdan çıkarılabilecek muhtemel vazifeleri, konunun önemine binaen, tekrarlamakta yarar görüyorum:
1 - Dünyamızdan çok ötelerde, öyle emrimize amâde devâsa bir su kütlesi falan yoktur. Evrenin 12 milyar yıl önceki haline güvenip dünyamızdaki suyu çarçur etmeye kalkmayalım, sonra susuz kalıverir ve pişman oluruz! 
2 - Medyadaki popüler bilim haberlerininin bilimsel gerçeklerle mutabık olup olmadıklarını ciddi manada sorgulamamız gerekir,
Aman dikkat!


[1]Son 90 yılda sayısız kereler sınanarak kesin surette ispatlanmış olan rölativite teorisine göre; atom altı partiküller düzeyinde değil, fakat en az moleküler düzeyde kütlesi olan bir malzemenin dahi hareketi sırasında ışık hızına yaklaşması mümkün değildir. Bu durumda, 12 milyar ışık yılı uzaktaki bir su kütlesinden faydalanmak için ona doğru yapılacak yolculukta kullanılacak olan uzay aracının, bırakınız ışık hızıyla seyahat edebilmesini, bu hıza yaklaşmasının dahi söz konusu olamayacağı aşikârdır. Bu ise, söz konusu aracın yukarıda verilen uzaklıktaki lokasyona erişmek için harcayacağı zamanın yüzlerce milyar yıla erişmesini bulmasına neden olacak bir fiziki kısıttır.   
  

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Gecenin bu saatinde gülümsetti bu haber beni. Haberin, denetimden geçmeden bu haliyle yayınlanmış olmasına inanmak çok zor geliyor. Safi ütopik olan uzay filmlerinde bile böylesine desteksiz, fütursuzca sallayıp atıldığına hiç şahit olmadım.
    Daha iyimser, olasılığı bu haberden çok daha güçlü bir hayalim var, 12 milyar ışık yılı değil de, 50 - 100 ışık yılı yol katedebilseydik, bu zaman içindeki birçok faili meçhul olayların yansımalarını, uzayın boşluklarında yakalayıp nihai sonuca ulaştırabilirdik.( çevre kirliliğinin önüne geçilmiş, su kaynakları tükenmemiş, barış dolu bir dünya hayal ederek...)
    Dikkatiniz ve duyarlılığınız için tebrik eder verdiğiniz bilgiler için teşekkürlerimi sunarım.

    YanıtlaSil