seyhan erözçelik de terk etti bizi ve işte gitti. şiir atı hem öksüz ve hem de süvarisiz kaldı şimdi


pic.twitter.com/5z2rhB2
Seyhan Erözçelik ve Nilgün Marmara, 1980'lerin başı, Boğaziçi Üniversitesi 


‘Sansar’ da yok, artık, o da terk etti bizi
Şiir, ama sahicisi, ama hasbisi, zaten terk etmemiş miydi bizi? Dürüst olalım ve samimi, hangimiz epeydir şiir gibi şiirle besleniyordu ki? Ortalıkta dolaşan, sakızlara bile yakışmayan mânilerdi, ve onlar harbi şiire de mâni değil miydi ki? Şairler bu zulme dayanabilemezlerdi, öyle de oldu nitekim; biiir bir çekiliyorlar işte aramızdan, biiir bir.

Mecazlar rahat eder mi bundan böyle; ‘ohh’ der mi imgeler ve heceler? ‘Sansar’ da yok artık, malûm; kelimeleri teşrihe yatıracak kim kaldı ki aramızda, kim?!

Artık, inanın bana, hangimiz seslense ‘eeeyy, Şair!’ dese ardından hangimiz, ne Seyhan döner ve bakar bir daha geriye ve ne artık o ister ve gelir bu yere. Didem Madak gibi, Nilgün Marmara gibi, Hulki Aktunç gibi, Seyhan Erözçelik de icabet etti şiirin çağrısına ve terk etti bizi. Yıktığı ve kurduğu faili muhayyelin ve fiili mutasavverin tutkulu eyleyicisi, her has şair gibi, bir büyük utku kazandı ve bizzat şiir olmaya gitti.
Lejyonerden ve tacirden ve bir de taife-i lâfazandan başka kim hükümran olur ki şimdi bu yerde?
Ey beni bedbin diye tekfir edecek olan okur, bekle, dur! İnan bana, edeceğim lâkırdı kehanet değil, gelmekte olan gelecektir, hakikat budur!
Yani ki..

...ne süvarisi kalacak yakında Şiir Atı’nın, kendisi, ne de!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder