Can cümleden azizdir, ya da,sağlık, hastalık, tıp, eczacılık, ilaç endüstrisi hakkında bir okuma önerisi: Kütüphanedeki Beden




Can cümleden azizdir

İnsan dediğimiz varlığın, sağlıklı olmak ve hayatta kalmak merkezli çabaları, üzerinde yaşadığı ve eko-sisteminin / ekosferinin (sanılandan daha az öneme sahip) bir parçacığı olduğu mavi plânet üzerindeki on binlerce yıllık o destansı hikâyesinin ve medeniyet diye vasıflandırılan çok katlı okumalara müsait o görkemli ‘anlatı’nın merkezi unsurlarındandır. Bu keyfiyet, yeryüzünün hemen bütün dillerinde, sağlık sorunsalı etrafında örülmüş sayısız deyişin ortaya çıkmasını tetiklemiştir. 

Türkçede de, bu alana dair zengin bir toplam mevcuttur. ‘Can cümleden azizdir’, ‘Önce can, sonra canan’, ‘cana gelmesin, mala gelsin’, ‘neren acıyorsa, canın ordadır’, ‘canın sağ olsun’ deyişleri bunun ilk elde akla geliveren örneklerindendir. Hiç kuşku yok ki, Türkçedeki sağlığa dair deyişlerin şahikası, Kanuni’nin, bu topraklarda çok popüler olan ‘halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’[i] dizeleridir.  

Kütüphanedeki Beden

Edebiyat denen o büyük külliyat, yukarıda paylaştığım dizelerde de görüldüğü üzere, insan sağlığına dair problemler ve bunların çözümüne dair olguları konu edinen hemen her dilden yazılmış çok sayıda eserle doludur. Bunlar, ister istemez, eczacılığın, tıbbın, ilaç sanayinin, sağlığını kaybeden bireyle, onun etrafında yaşanan kompleks sıkıntıların ve kamu sağlığının çok çeşitli ilgilerine, sorunlarına, çözümlerine ve bazen de yetersizliklerine işaret eden oldukça zengin bir olgular koleksiyonunu barındırır. 


Bu devasa külliyata makro kozmos diyecek olursak,  okunmakta olunan metnin objesi olan ‘Kütüphanedeki Beden: Edebi Bir Modern Tıp Antolojisi’[ii] isimli eser, bahse konu fenomenin adeta minyatür bir modeli ve mezkûr sahaya dair bir mikro kozmos olarak nitelendirilebilir.

Doktor Iain Bamfort iyi iş çıkarmış doğrusu

Söz konusu eserin derleyicisi (aynı zamanda ona kapsamlı, derinlikli ve hoş bir de önsöz kaleme almış) olan Iain Bamforth[iii] bir hekim. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin yanı sıra, Avustralya’da da hekimlik yapan Bamforth, kalemi oldukça kuvvetli olan sağlıkçılardan[iv].  


British Journal of General Practice, PN Review, The Lancet, Times Literary Supplement, London Review of Books, New York Times ve Bulletin of the World Health Organisation onun akademik ve popüler mesleki yazılarının yanı sıra, edebiyatla insan sağlığının kesişim alanına dair olan makale ve denemelerinin boy gösterdiği tanınmış yayın organlarının başlıcalarından. İskoçya Sanat Konseyi Kitap Ödülüyle Eric Gregory Ödülü sahiplerinden olan Iain Bamforth, bir çok uğraşının yanı sıra, 2005’ten bu yana, Güney-Doğu Asya’nın Güney Filipinler ve Batı Papua gibi çeşitli yörelerinde halk sağlığı alanında danışmanlık da yapmaktadır.

Kütüphanedeki Beden: Edebi Bir Modern Tıp Antolojisi kitabı, Dr. Bamforth’ın kapsamlı önsözünü takip eden ve başta Charles Dickens, Georg Büchner, Johan Peter Hebel, Nicolai Gogol, Gustave Flaubert, Soren Kierkegaard, Samuel Butler, Friedrich Nietzsche, Anton Çehov, Arthur Conan Doyle, Marcel Proust, G. K. Chesterton, Mihail Bulgakov, Alain, Franz Kafka, Georges Duhamel, Bertolt Brecht, Alfred Döblin, Jules Romains, Robert Musil, Virginia Woolf, George Orwell, Karl Kraus, Louis-Ferdinand Celine, Paul Valery, Albert Camus, Samuel Beckett, Raymond Queneau, John Berger, Oliver Sacks, Susan Sontag ve Jonathan Kaplan gibi edebiyat, sanat ve düşünce evrenlerinin çok sayıda önemli simasının eserlerinden alınmış olan toplam 54 metinden oluşmaktadır. 


Belli bir sıraya göre okunması çok da mecburi olmayan bu metinlere daldığınızda, iyi edebiyatın insan üzerindeki o kaçınılmaz (benliği sağaltıcı, muhatabını kanatlandıran, ilham veren, mucizevi) etkisini icra ettiğini hissedecek; bir diğer deyişle, hastalıklara karşı asırlardır verilen sağlık mücadelesinin estetize edilmiş ve ‘yüksek fikir’ prizmasından kırılmış haliyle gündeminize girip sizi içine çektiğine, adeta büyülü dünyalara doğru seyahate çıkardığına şahit olacaksınız.

Kütüphanedeki Beden: Edebi Bir Modern Tıp Antolojisi’ni okuyalım, çünkü….

Bu kitabı sindire sindire okuyup bitirdiğinizde, ilkin Horace tarafından dillendirilen, ancak, düşünce hayatının en popüler deyişlerinden biri olmasını, Kant’ın onu ‘aydınlanma nedir?’ sorusuna cevaben kullanıma sokmasına (1784) borçlu olan ‘Sapere aude! (bilmeye, kendi aklını kullanmaya cesaret et)’ mottosunun (savsöz, slogan, aforizma, özlü söz), hekimler ve eczacılar tarafından Romalı hekim Bergamalı Galen’den bu yana mesleki düstur edinildiğini; 
İtalya Padua Üniversitesi’nde anatomi kürsüsüne atanan genç hekim Andreas Vesalius’un Basel’de yayınlattığı ‘İnsan Vücudunun Yapısı Üzerine’ (1543) isimli eserinin, Descartes’ın analitik yaklaşımının felsefede, Francis Bacon ve Galileo Galile’nin gözlem ve deneyi esas alan anlayışlarının ise doğa felsefesinde (mekanik, fizik, astronomi, kozmoloji vd) neden olduğu devrimci atılımı tıpta ve eczacılıkta tetiklediğini, bu suretle de, 2000 yıllık yerleşik tıbbi anlayışların nasıl da altüst olduğunu; 
Müslüman bilginlerin, altın çağları olan 8. -12. asırlar arasındaki göz alıcı atılımların, Batı’nın, diğer birçok alanda olduğu gibi, tababet ve eczacılık alanlarında da, bugün eriştikleri seviyeyi yakalaması üzerinde etkili olduğunu; 
insanı, evren denilen o külli yapının (makrokozmos) minyatür bir modeli (mikrokozmos) olarak gören kadim Çin bilgeliğinin, hastalıkların teşhis ve tedavisini ‘beden-psikoloji-insan-sosyal çevre-kozmoz- bilgelik’ boyutlarının tamamını kapsayan bütüncül (holistik) bir anlayışla ele aldığını, bu çok yönlü ve köklü bilgelik mirası sayesinde de, geleneksel Çin tıbbının 3,500 yıldır insanlığa işer yarar, kullanışlı ve güvenilir çözümler sunmaya devam ettiğini; 
Fransız İhtilâlinin (1789) ve takip eden Napoleon döneminin, modern tıp eğitimi ve halk sağlığı alanlarına getirdiği radikal değişim ve dönüşümleri; 
gerek kamusal alanda ve gerekse de tıbbi süreçlerde hijyen koşularının dikkate alınmasıyla uyuşturucu kullanımının, tıbbın önünde açtığı yeni imkân ve ufukları; 
Freud’ın, insan ‘ruh’unu anlamak için yaptığı bütün o (oldukça tartışmalı) çalışmaların, sadece tıbbi teşhis ve tedavide değil, neredeyse hayatın bütün alanları üzerindeki kuvveti yadsınamaz tesirlerini; 
sosyal güvenlik sisteminin kamu sağlığı üzerindeki etkilerini; savaşların, hastalıkların teşhis ve tedavisinde neden olduğu göz kamaştırıcı başarı öykülerini; 
kapitalizmin küreselleşmesiyle birlikte hastanın ‘müşteri’, tıbbi ünitenin ise ‘ticarethane’ olarak algılanmasının sonuçlarını; 
ilaç sanayinin ‘yeni hastalıklar’ ve bunları iyileştirecek ‘yepyeni moleküller’ icat etmek noktasındaki inanılmaz yaratıcılığını ve ‘gayretini’ ve daha birçok enteresan, yararlı, kışkırtıcı, ufuk açıcı, kuşatıcı analiz, yorum, eleştiri ve malûmatı bilgi haznenize katacak, kavrayışınıza mal ederek içselleştirecek, bu suretle de zenginleşeceksiniz. 


Algılama ve idrakinizdeki kayda değer bu mezkûr genişlemeye, derinleşmeye ve belki de sıçramaya sebep olan metinlerin edebi lezzetinin, onları bir solukta okunur kıldığı eklenmezse, bahse konu kitaba dair verilen malûmat eksik, esere dair çizilen resim ise yarım kalacaktır hiç kuşkusuz.

Kitabı bulmak zor ama, buna dair minik ve faydalı bir tüyom var

Okumanızda ısrarcı olduğum kitabın ne yazık ki baskısı tükenmiş durumda[v]. Bu yüzden de onu sahaflarda, ya da dijital platformlarda[vi] bulabilirsiniz. Son söz olarak, (tabii aramızda kalmak koşuşuyla) bahse konu kitaba masrafsız ve zahmetsiz bir erişim yolundan bahsedeceğim. 


Bu tanıtım yazısını, mezkûr kitabın kütüphanemdeki lüks baskısı üzerinden ‘kaleme’ aldım[vii]. Bez ciltli, şömizli ve 1. hamur kâğıda basılı olan bu edisyon, Novartis’in 14 Mart 2004 Tıp Bayramı nedeniyle sosyal paydaşlarına armağan ettiği tertiptendir. Söz konusu firmanın bazı bölge müdürlüklerinde ve buralardaki bazı dolapların diplerinde, bu kitaptan arta kalan nüshalar olabilir. Tanıdığınız Novartis’çilere bunu bir sorun derim. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.


[i] Kanuni Sultan Süleyman, ya da Muhteşem Süleyman (1494 – 1566) olarak bilinen 1. Süleyman, Osmanlı İmparatorluğunun en parlak dönemine, Osmanlı Klasizminin zirvesine damgasını basmış çok önemli bir tarihsel figürdü. Birçok meziyetinin yanı sıra o, edebiyat insanlarınca çok olgun ve başarılı olarak nitelen şiirlere de imza atmayı bilmişti. Muhibbî mahlasıyla yazdığı şiirlerinden birisi, bahse konu deyişi içeren dizelerle başlar. İşte o şiiri:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi / 
Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır / Olmaya baht u saadet dünyada vahdet gibi /
Ko bu ıyş u işreti çün kim fenadur akıbet / Yâr-ı baki ister isen olmaya tâat gibi /
Olsa kumlar sagışmca ömrüne hadd ü aded / Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir saat gibi /
Ger huzur itmek dilersen ey Muhibbî fârig ol / Olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi



[ii] Kütüphanedeki Beden: Edebi Bir Modern Tıp Antolojisi Agora Kitaplığı, derleyen: Iain Bamforth, çeviren: 
Begüm Kovulmaz. xxvııı sayfa (önsöz) + 442 sayfa = 480 sayfa.

[iii] Yazar hakkında ayrıntılı ve güncel bilgi için http://www.iainbamforth.com/

[iv] Müzikten resme, edebiyattan felsefeye, politikadan sivil toplum liderliğine, teoloji mütehassıslığından 
haberciliğe, iş adamlığından şovmenliğe kadar çok çeşitli varoluş sahalarında başarıyla boy gösteren tıp mezunlarının verdiği bu renkli ve enteresan resmi temsilen söylenen ‘tıp fakültelerinden her şey çıkar, bazen de doktor!’ lâfını anımsatan bir hayatı var yazarın.

[v] Üç önemli dijital kitap portalından biri olan D&R’ın sitesinde eserin kaydı bile yoktur: 
http://www.dr.com.tr/00001,2,999/Ara=iain+bamforth ; diğer önemli portallardan İdefix 
http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=VMXSBXT497BD43PJZP0D&searchstring=k%FCt%FCphanedeki%20beden
ve Kitap Yurdu’nda ise http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=80425&sa=114019932 
kitabın mevcudunun kalmadığı bilgisi vardır.

[vii] Esasen selüloz temelli olan kalem ile kâğıt çağının mensubu olduğumu, dijital cumhuriyetin uyruğuna, 
enformasyon toplumunun oldukça ileri bir evresinde, adeta metazori olarak geçtiğimi (daha doğrusu geçmeye 
mecbur edildiğimi) ele veren bu deyişin ‘net-citizen’ için mütekabili klavyeye almak olsa gerektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder