Levent Kırca - Hülya Avşar polemiğinde mutabık olduğum Ertuğrul Özkök, Fahriye Abla filminde Müjde Ar’ın oynadığını unutmuş!

v
 
Problem yaratıp etrafında kapışmaya çok meraklıyız
 
Türkiye toplumu, problem yaratmakta ve bunların üzerinden kamplara ayrılarak, bölünerek sert saflaşmaların ve tartışmaların ortaya çıkmasına neden olmakta çok üretken, çok maharetli bir topluluk doğrusu. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jüri başkanının tespiti, toplumumuzun bahse konu niteliğini ve potansiyelini bir kez daha gözler önüne seren bir ‘turnusol kâğıdı’ işlevi görmekte[i].
Hatırlanacağı üzere, Hülya Avşar, Antalya Büyükşehir Belediyesi’yle Antalya Kültür ve Sanat Vakfı tarafından, 6 – 12 Ekim 2012 tarihleri arasında 49.uncusu gerçekleştirilecek olan Antalya Altın Portakal Film Festivali[ii] Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisine başkan seçilmesi sert tartışmaların fitilini ateşlemiş ve hemen akabinde de jüri üyeliğine seçilenlerden Levent Kırca ve Kutluğ Ataman bu görevlerinden istifa etmişlerdi.
 
Kutluğ Ataman, kendisi hakkında ağır eleştiriler içeren bir yazısından dolayı mahkemelik olduğu Mine Kırıkkanat’ın da jüri üyesi olmasını gerekçe gösterirken; Levent Kırca ise, Hülya Avşar’ın entelektüel donanımının böylesi bir pozisyonun gereklerini yerine getirmeye yeterli olmadığını dilendirmişti.
 
Hülya Avşar – Levent Kırca polemiğinde doğru tutum nedir?
 
Bazılarının iddia ettiğinin aksine, (‘Türkiye medyasının aktüel kondisyonu ve verili genel resmi’ göz önünde bulundurulduğunda) yazılı basının ‘amiral gemisi’ vasfını taşıdığına şüpheyle yaklaştığım Hürriyet Gazetesinin eski genel yayın yönetmeni ve hali hazırdaki başyazarı olan Ertuğrul Özkök, 25 Temmuz 2012 tarihli yazısında[iii] bu konuyu ele aldı. Özkök, mezkûr metninde Avşar’dan yana tavır alırken, Levent Kırca’yı da sert bir şekilde eleştirmekten geri durmadı. 
 
Doğrusunu söylemek gerekirse, benim, Hülya Avşar merkezli bu minik ‘jüri başkanlığı krizi’ne dair olan fikrim ve tutumum SİYAD Başkanı Tunca Arslan’la ve Tarık Akan’la örtüşmekte[iv]. Bir diğer deyişle, ben, Hülya Avşar’ın jüri başkanlığı pozisyonunu rahatlıkla doldurabileceğine ve o pozisyonun icaplarına uygun bir ‘şov’u da başarıyla yapabileceğine inananlardanım.’Şov’ kavramının altını çizmem boşuna değil. Antalya Altın Portakal Film Festivali niteliğindeki bir organizasyonun (Sundance Film Festivali [v] hakkında görüş serdetmediğim unutulmasın); hiç kuşkusuz entelektüel, estetik, sosyolojik, ideolojik, politik ve psikolojik veçheleriyle ve ama en çok da ‘şov’ boyutuyla öne çıktığına inananlardanım. Şayet bu festival esas olarak ‘şov’ dünyasının ve endüstrisinin bir bileşeni olmasıyla hayat bulmaktaysa, Hülya Afşar, böylesi bir etkinlik için doğru bir tercihtir diye düşünmekteyim.
 
Levent Kırca’nın tutumu, mesleki olmaktan çok siyasi ve ideolojiktir bana kalırsa. Kırca, politik duruşu itibarı ile ‘ulusalcı solcu’ bir sanatçıdır. Bu siyasal pozisyonu Kırca’yı, AKP iktidarına destek veren Hülya Avşar’a karşı kategorik olarak muhalefet etmeye zorluyor olsa gerektir. Leven Kırca, dışlayacağına, en az kendisi kadar ‘ulusalcı solcu’ olan Tarık Akan gibi davranarak kucaklayıcı olsaydı, Hülya Avşar’ı da siyaseten etkileyebilirdi. Dediğim gibi, ana muhalefet partisi CHP’nin en iddialı belediye başkanlıklarından olan Antalya Büyükşehir Belediyesinin patronajında yapılan bu etkinliğin arkasındaki aklın gösterdiği ‘kucaklayıcı, sağduyulu ve basiretli’ tutumu doğrusu Levent Kırca’nın da sergilemesini beklerdim. Bu noktadaki görüşümün, yukarıda paylaştığım üzere, sadece Tunca Arslan ve Tarık Akan’la değil, linkini verdiğim gazete makalesinde dillendirdiği üzere, kısmen Ertuğrul Özkök’le de örtüştüğünü belirtmek durumundayım. 
 
Ertuğrul Özkök fahiş bir bilgi hatası daha yaptı
 
Hürriyet Gazetesinin basının ‘amiral gemisi’ olduğu kabulüne mesafeli yaklaşsam da, bu mevkuteyi ve epeydir, eski muktedir pozisyonun çok uzaklarında konumlanmış olan başyazarı Ertuğrul Özkök’ü okumaya devam edenlerdenim. Okumalarınız, satır aralarına saklanmış kodları dekode etmeye, manşetlerin söylediği ya da ‘örttüğü’ şifreleri deşifre etmeye yönelik oldu mu, Türkiye’de ‘medya okuryazarlığı’ gerçekten çok verimli, heyecanlı ve hatta eğlenceli bir uğraş olmaktadır. İşte, böylesi bir zaviyeden yaptığım Hürriyet ve Ertuğrul Özkök okumalarının sonuçlarını zaman zaman blogumda paylaşırım[vi]. 
Yukarıda paylaştığım link üzerinden erişilebilecek olan ayrıntılı eleştiri metninde de dillendirdiğim üzere; 20 Haziran 2012’de yazdığı köşe yazısında[vii] Özkök; çok beğendiğine, İslâm’ın kutsal kitabını anlamasına ve üstüne üstlük bir de hatim indirmesine vesile teşkil ettiğine vurgu yaptığı Kur'an Mealinin tercümanının ismini iki kere yanlış yazmasından dolayı, ilâhiyatçı Mustafa Öztürk'ten özür dileyeceğini düşünmüştüm.
Ne yazık ki minicik bir düzeltme ve özür notunu okuruyla paylaşmaya dahi 'tenezzül etmedi' Özkök! İlk bakışta basit bir hata gibi duran bu olayı böylesine yadırgamama ve mercek altına alarak paylaşmama neden olan hassasiyetimin arka plânını, yukarıda linkini verdiğim yazımda değindiğim kimi noktalar üzerinden olmak kaydıyla, yeniden paylaşmakta fayda görüyorum.
Çok beğendiği Kur’an mealinin mütercimi olan Mustafa Öztürk’e yaptığı saygısızlığı affettirecek minicik bir adımı bile atmaktan imtina eden Ertuğrul Özkök, aynı duyarsızlığı şarap fiyatında yaptığı hatada sergilemedi. Özkök, 10 Temmuz 2012 günü yazdığı 'İçtiğim en iyi Türk şarabı' başlıklı yazısındaki[viii] basit bir şarap fiyatı hatasını, hemen ertesi gün, yani 11 Temmuz 2012'de kaleme aldığı 'Yalvarırım, bir de Rusya'yı sarma başımıza' başlıklı yazısının dipnotunda çok hızlı ve cevval bir şekilde düzeltmesini bildi[ix]. Onun bu tutumundan ‘Ertuğrul Özkök için, bir şişe şarabın fiyatının yanlış yazılması; çok beğenerek ve faydalanarak okuduğunu, hatta hatim indirmesine vesile olduğunu itiraf ettiği Kur'an Mealini çeviren ilâhiyatçının ismini (bir kez değil, üstelik iki kez) yanlış yazmaktan çok daha önemlidir’ sonucunu çıkarmanın aşırı bir yorum olmadığına ve bu yorumun da, mezkûr hatanın müellifine yapılmış bir haksızlık olarak yorumlanmayacağına inanıyorum.
Son yıllarda umreye giden, 2012 Ramazan’ı öncesinde ise ‘Mukaddes Emanetler’ hakkında günlerce süren bir yazı dizisi kaleme alan Özkök, İslâm’a dair yaptığı hataları düzeltmeye gerek görmezken, 25 Temmuz 2012 günü Hürriyet’te yayınlanan yazısında yaptığı fahiş bilgi hatasını en kısa zamanda düzeltirse, buna hiç şaşırmayacağım doğrusu. Bahse konu yazıyı okumayanlarınızın ‘Özkök gene hangi hatayı yapmış?’ dediğini duyar gibiyim. 
Ertuğrul Özkök’ün en son hatası, bahse konu yazısının finalinde ‘Sinema bir halk sanatıysa, bu mahallenin en güzel ‘Fahriye Ablası’ o jürinin başkanlığına yakışır.’ deyişinde yatmaktadır. Besbelli ki o, Yavuz Turgul’un 1984’de çektiği Fahriye Abla filminde[x] oynayan başrol oyuncusunun Müjde Ar olduğunu unutmuşa benzemektedir. Cumhuriyet döneminin hece temelli yeni şiirinin ‘az ama öz’ yazmış, yazdıkları da toplumun sosyal belleğinde ve kolektif şuuraltında kendisine kuvvetlice yer bulmuş olan şairlerinden olan Ahmet Muhip Dranas’ın[xi] ‘Fahriye Abla’ şiirinden[xii] ilham alınarak çevrilen filmde Müjde Ar’ın başarılı bir oyunculuk sergilediği, sinema meraklılarının belleğindedir. 
 
Ne güzel şiirsin sen Fahriya abla
 
Kıtaları ‘Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!, Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!, Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!, Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!, şeklinde biten şiirin son kıtası, modern şiirimizin en popüler kimidizelerine de sahip olması bakımından, sadece edebiyat tarihçileriyle edebiyatçıların ve edebiyatseverlerin değil, edebiyat sosyolojisine ve edebiyat psikolojisine meraklı olanların da ilgi alanına girmektedir. Şimdi gelin, lâfın bu son
geldiği merhalede, söz konusu şiirin final kıtasını birlikte okuyalım:
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın, Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!
Ertuğrul Özkök tez zamanda Müjde Ar ve Hülya Avşar’dan özür diler bu gidişle
Hülya Afşar’a ‘bu mahallenin en güzel ‘Fahriye Ablası’ diye seslenerek, Müjde Ar’ın başrolünde oynadığı Fahriye Abla filmi hakkında yanlış bilgi aktaran Ertuğrul Özkök’ün, çok kısa bir zaman içinde, meselâ bir yazısının dipnotu üzerinden, bu hatasını düzelteceğini sanıyorum. İslâm’a dair yazdıklarında yaptığı hataları düzeltmek noktasında hiç de istekli ve iştahlı davranmamasına karşın; ‘hedonist ve pornografik[xiii]’ alt okumalara izin veren seküler yaşam tarzına ve onun maddi zevklerine gönderme yapan leitmotivleri hakkında yaptığı hataları titizlikle düzelten Özkök’ün, bu sefer beni yalancı çıkarıp çıkarmayacağını çok kısa zamanda göreceğiz.

[i] 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jüri başkanı seçiminin neden olduğu tartışmaların ayrıntılı bir dökümü için http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/21054188.asp
[ii] Uluslar arası uzun metraj, ulusal uzun metraj, belgesel, gençlik, kısa film dallarındaki ödüllerin yanı sıra; SİYAD, seyirci, ‘Halkın Portakalı’, ‘Yaşam boyu onur ödülü’ gibi çok sayıda ödülün de sahiplerini bulacağı festival hakkında ayrıntılı bilgiye erişmek için http://www.altinportakal.org.tr/tr/index.html
[iii] Ertuğrul Özkök’ün Hülya Afşar’ın yanında ve Levent Kırca’nın karşısında konumlandığı yazısı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21060779.asp
[iv] SİYAD Başkanı Tunca Arslan’ın konuya dair görüşleri için http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/21054188.asp
[v] Sundance Film Festival’i için http://www.sundance.org/festival/
[vi] Hürriyet’in gazeteciliği ve Ertuğrul Özkök yazarlığı hakkındaki son kapsamlı etüdüm için http://ziyaversencan.blogspot.com/2012/06/ertugrul-ozkok-islama-dair-yazlarnda.html
[vii] Özkök’ün 20 Haziran 2012 tarihli yazısı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20521256.asp
[viii] Özkök’ün bir şarap markasının fiyatında hata yaptığı yazısı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20949560.asp
[ix] Özkök’ün, bir gün önce yaptığı şarap fiyatı hatasını düzelttiği yazısı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20957424.asp
[x] Başrollerini Müjde Ar ve Tarık Tarcan’ın oynadıkları Fahriye Abla filmi hakkında http://www.beyazperde.com/filmler/film-186830/
[xi] Ahmet Muhip Dranas hakkında bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmet_Muhip_D%C4%B1ranas
[xiii] ‘Pornografi’ kavramı, kelimenin o bildik ve sexüel uyarıma neden olan dar anlamıyla değil, http://ziyaversencan.blogspot.com/2012/06/ertugrul-ozkok-islama-dair-yazlarnda.html linkiyle erişilebilecek olan metinde çizilen teorik çerçevede tasarruf edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder