Türkiye'de Çizgi Romanın Serencamı - 2024 Z Raporu



 








1*** bidayet: Hayat Kısa, Sanat da!

‘Yarın, yarın ve yarın, / Derken sürünüp gider küçük adımlarla, /
Zamanın son hecesine kadar; / Dünlerimiz, aptalları / Toza dönüşen ölüme götürdü. / Sön, kısacık mum! / Hayat, yürüyen bir gölgeden başka bir şey değil, / Zavallı bir oyuncu, / Bir saat boyunca sahnede çırpınıp / Sonra duyulmaz olan, / Bir aptalın anlattığı bir masal bu, / Ses ve öfke dolu, ama hiçbir anlamı olmayan.’

William Shakespeare’in Macbeth trajedisinin V. perde, 5. sahnesindeki, ‘Macbeth'in karısının ölüm haberini aldıktan sonra söylediği ve hayatın anlamsızlığını, geçiciliğini vurguladığı’ bu derin, geniş, çok katlı ve ikonik monolog ‘olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!’ cümlesi kadar popüler olmasa da, müellifin müktesebatının alâmet-i fârikalarından biridir ve sadece edebiyat sahasında değil; felsefe, politika, teoloji ve bilimde de, minimum kavramla maksimum anlam (içerik) üretmek isteyenlere işaret fişeği ve rehber olabilecek niteliklere sahip demirbaş bir metindir.[1] Diğer birçok eserin yanı sıra, meselâ, William Faulkner’a da The Sound and The Fury / Ses ve Öfke romanının yaratılması sürecinde ilham kaynağı olan mezkûr monolog, okunan satırların müellifinin, bu metin özelinde, kelime ekonomisi yaparak sözü uzatmamak konusunda mürebbilerinden oldu. Bu yüzden de okunulan metin, Nodul Almanak’ın 2023’e dair olan ilk cildindeki çizgi roman etüdüm gibi, ‘doktora tezi’ hüviyetinde değildir.[2] Giriş bölümünün başlığı olarak hayat kısa, sanat da! mottosunu istihsal ve istîmal etmem biraz bundandır, biraz da çizgi romanla hayat arasındaki örtüşmelere, özdeşliklere işaret etmeyi istememden.[3][4]













2*** Yerli / telif çizgi roman: ‘Çok alâmetler belirdi, çook!’[5]II. Abdülhamit, Sultan Reşat ve VI. Mehmed dönemlerini deneyimlediğinden son Osmanlılardan, Cumhuriyet’in ilk 60 yılında yaşaması bakımından da ilk Cumhuriyet kadınlarından olan anneannem, namazında niyazında bir mütedeyyine olmakla birlikte, hayatının önemli bir bölümünde çok milletli, çok kültürlü kompozisyonu ve atmosferi yüzünden, bir 20. asır Babil’i sayılabilecek Pera’da yaşadığı için olsa gerek, damarına basıldığında Rumca, Ladinoca, Ermenice, İbranice, Arapça, Fransızca, İtalyanca ve Türkçe argo kullanarak canını sıkan muhatabını madara ve hatta paralize etmesini bilirdi. Kendisiyle aynı dalga boyundaki muasırları gibi, aktüel gelişmeler karşısında pençesine düştüğü hayret, korku, yadırgama, öfke ve inkâr hallerini karakterize eden ve sıklıkla tekrarladığı (öte alemde beraber olmak istediği bir ahbabıyla - aktüel ifadesiyle: kankasıyla - konuşuyorsa) ahretliğim / (çocuklara, gençlere nasihat ediyorsa) evlâdım, çok alâmetler belirdi çook, zuhuru yakındır kıyametin’ lafzını, onu rahmetle yâdederek, telif çizgi roman dairemize dercediyor ve çizgi roman sektörümüzün yerli ve milli segmentinin (gövdesinin içine çökmek, merkezine doğru infilak etmek, ya da, yatay veya dikey eksenlerinden biri üzerine katlanıp boyutlarını yitirmek yüzünden) kıyametini yaşamasına, giderek de bütünüyle yok olmasına çok az kaldı diyorum. Bu karamsar tespitimin altında, çizgi romanımızın 1990’den bu yana geçen son 35 yılda sergilediği gelişim çizgisinin ana karakterinin hem senaryolar ve hem de grafik / plastik boyut bakımından, bir gerilemeye nispet ediyor olması, bir diğer deyişle, bahse konu antitenin kondisyonunun günden güne kötüleşmesi ve 21. asrın ilk çeyreğinin tamamlandığı verili momentte de bu olumsuzluğun zirve yapmış olması yatmakta kuşkusuz. Çok mu karamsar buldunuz tespitlerimi? Şu sorunun sizde olumlu bir cevabı var mı peki: Bir ülkede yayımlanan çizgi romanlar içinde yerli / telif olanların oranı en iyi ihtimalle % 3.5 - %4 civarındaysa, ‘yerli ve milli’ çizgi roman adına olumlu bir şey söylemek nasıl mümkün olabilir?!?[6] Evrimsel biyoloji, sosyoloji ve antropoloji dairelerinin kesişim alanındaki bir ilmi kozmosa referans vererek yapacağım bir analojiyle söyleyecek olursam, ‘yerli ve milli’ çizgi roman sektörümüz 1950 – 1990 dönemindeki performansından giderek daha da geriye düşerek tersine bir evrim geçirmekte, âdeta Üner Tan Sendromu yaşamaktadır.[7] Bu olumsuz tablonun nedenlerini NODUL Almanak’ın ilkinde epeyce detaylı bir şekilde paylaşmıştım.[8] Bu nedenleri, yerli / telif çizgi romanımızın verili aktüel uğraktaki hali pür melâlini anlamaya vereceği katkı bakımından önemsiyor, başlıklar halinde de olsa, onları hatırlayalım diyorum. İşte mezkûr çöküşe yol açan o faktörler:

1-     Çizgi roman sektörünü besleyen disiplinlerin başında gelen karikatür sanatının 1940 – 2000 döneminde ülkemizde öne çıkan temsilcilerinden olan Ramiz Gökçe, Kozma Togo, Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan, Yalçın Çetin, Altan Erbulak, Mıstık (Mustafa Eremektar), Turhan Selçuk, Bedri Koraman, Cafer Zorlu, Mesut Yavuz, Ali Ulvi Ersoy, Tonguç Yaşar, Oğuz Aral gibi her biri ekol sayılabilecek grafik sanatçıların artık yetişmemesi, bunun doğal sonucu olarak karikatürümüzün, uzun süredir ülkemizde yapılan uluslararası karikatür yarışmalarındaki ödüllerin başta İran, eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden doğan kimi ülkeler ve Polonya olmak üzere, yurt dışından gelen sanatçılarca kazanılmasının da gösterdiği üzere, bilhassa son 20 yılda baş döndürücü bir şekilde gerilemesi (yerli çizgi romanımız gibi, yerli karikatür sanatımızın yaşadığı bu çöküş tablosu da araştırılmaya değer bir problem alanıdır);

2-     Oğuz Aral’ın patronajında geçirdiği 1972 – 1989 döneminde Türk mizahının, karikatürünün ve çizgi romanının amiral gemisi, istihdam merkezi ve meraklı ve istidatlı gençler içinde de gerçek bir mektep ve gayrı resmi bir akademi hüviyetinde olan Gırgır Dergisi’nin el değiştirmesinden sonra, mizah yazarı, karikatürist ve çizgi roman sanatçılarının, amip misali bölünerek çoğalan, çoğaldıkça okur kaybedip ekonomik sıkıntıya düşen ve kapanan dergilere dağılması;

3-     Sektöre yatırım yapabilecek dürüst, ilkeli, kültürlü ve sektörün küresel aktörlerinin network’lerinin parçası olan müteşebbislerin, 1940 – 1995 dönemine damgasını vuran ilkesiz, kalitesiz, özensiz, kopya, korsan çizgi roman yayıncılığı[9] yüzünden, bu sahaya fon aktarmaya sıcak bakmamaları;

4-     Öz kaynak yetersizliği yüzünden kaliteli çalışan istihdamının sağlanamaması, bunun çıktıları olan stratejik kazanımlara yol açacak projeksiyon ve previzyonların, pazar paylarını tahkim eden ve giderek de okur tabanını genişleten yayın skalasını çeşitlendirmek temelli yaklaşımların ve özgün reklâm ve pazarlama stratejilerinin geliştirilememesi;

5-    Mahmud Asrar, Hakan Tacal, Yıldırım Örer, Yıldıray Çınar, Sümeyye Kesgin, Emre Orhun, Ersin Karabulut gibi kaliteleri gezegen ölçeğinde kabul edilen yetenekli yazar ve çizerlerimizin ABD, Fransa, Belçika ve İtalya çizgi roman endüstrileri gibi, küresel çizgi roman kozmosunun önemli havzalarına iş üretmeleri, onların öykülerine / anlatılarına kalemleriyle, fırçalarıyla hayat vermeleri, ya da ülkemizi terk ederek bahse konu coğrafyalara yerleşmeleri. Bir diğer deyişle, beyin ve yetenek göçü;

6-    1950 – 1990 dönemine damga vuran Ratip Tahir Burak, Şahap Ayhan, Ayhan Başoğlu, Suat Yalaz, Sezgin Burak, Abdullah Turan, Ersin Burak, Talat Güreli gibi sanatçıların müktesebatlarının dinamosu diyebileceğimiz tarihi bir arka plân üzerinde eyleyen kılıçlı kahramanlar temelindeki protagonist işlerinin (37 yıl ara verdikten sonra 2016 – 2022 döneminde yayımlanan kılıçlı kahraman türündeki 5 ciltlik Karabala sagasıyla ‘sahalara’ muhteşem bir dönüş yapan Hikmet Yamansavaşçılar’ın kayda değer başarısı bir istisna olmak kaydıyla), 1990’lardan itibaren ‘eski moda’ bulunarak yeterince ilgi görmemesi; çizgi romana yönelen yeni nesillerin 1995 – 2015 döneminde Amerikan orijinli süper kahramanlar türünü, 2015’den bu yana önce Japon mangalarını, son 5 yıldır da mangaların yanı sıra Güney Kore manhwalarını tercih etmesi;

7-    En önemlilerini sıraladığım nedenler yüzünden endüstri olamayan, gelişemeyerek güdük ve kavruk kalan ve günden güne de gerileyerek inhitatın ve yok oluşun eşiğine gelen yerli / telif çizgi roman sektörümüzün bünyesine katabileceği genç sanatçıları sinema, dizi, reklâm, bilgisayar oyunu, endüstriyel tasarımcılık, mimari gibi rakip sektörlere kaptırması sürecin vahametini daha da derinleştirmiş, metaforik bir ifadeyle, ‘dokuzuncu sanatın yerli ve milli unsuru’nun tabutuna adeta son çiviyi çakmıştır.

Çizgi roman kozmosumuzun yerli / telif bileşeninin kuşatmaya çalıştığım bu günden güne daha da kötüleşen performans sergileme trendi; müzisyen, sinema ve dizi oyuncusu, yazar Feyyaz Yiğit’in, Okan Bayülgen’in Disco Kralı programının 16 Nisan 2010 gecesi yayımlanan bölümünde gerçekleştirdiği (Lost dizisiyle Survivor programına göndermelerde bulunan) ‘Lost çok bozdu!’ skecinde dillendirdiği hali hatırlatmakta çizgi roman meraklısına ve yerli çizgi romanımız çok bozdu, çook!’ dedirtmekte âdeta[10]. 2024’de yayımlanan yerli çizgi romanlardan okuduklarımı satış başarılarından çok, senaryo ve grafik / plastik bileşen kalitesi bakımından değerlendirdiğimde, onların ‘eli yüzü düzgün’ olanlarından iki liste yapmanın işlevsel olacağını düşündüm: a- kayda değer bulduklarımın tamamını içeren Uzun Liste; b- uzun listede yer alanların tamamını almaya, okumaya ve arşivlemeye / saklamaya ayıracak yeterince kaynağı (para, zaman, fiziki mekân) ve / veya niyeti, hevesi, isteği olmayanlar için ise mutlaka okunması gerekenler’den oluşan Kısa Liste.[11], [12] Kısa listeye dahil ettiklerimin seçiliş nedenlerine özetle yer verdiğim bu metodu takip eden 5 bölümde de (kısmen ya da birebir) kullanacağım.

A* Uzun liste; Kurmaca: 1- 3) Bozkurtların Ölümü 1 – 2 – 3, Atsız & Kandemiroğlu, Ötüken; 4) Ergenekon Destanı 3, Emre Erdur, Presstij; 5) Tatlı Limonlar, Burcu Türker, Sırtlan; 6) Caveman – Koleksiyon, Tayyar Özkan, Presstij; 7) Büyülü Gerzeklik, Tolga Hırsova, Presstij; 8) Ruhsuz, Erişcan Türk, Marmara Çizgi; 9) Harabe ve Labirent, Suat Gönülay, Karakarga; 10) Psikoloji Karikatürleri, Zehra Ömeroğlu, Karakarga[13]. 11) Ottopunk – Fasıl 1; Erim Şişman, Muhtelif Kitap.

Kurmaca dışı: 12) Yüzen Köşk’ün Anahtarı, Cem Dedekargınoğlu - Umut Şumnu & Bahadır Yazıcı, Karakarga; 13) Sultanahmet’te Var Bir Yılan, Cem Dedekargınoğlu – Umut Şumnu & Bahadır Yazıcı, Karakarga; 14) Opera’nın Hayaleti, Onur Kutluoğlu – Umut Şumnu & Onur Kutluoğlu, Karakarga; 15) Ankara Palas’ın Merdivenleri, Cem Dedekargınoğlu – Onur Kutluoğlu – Umut Şumnu & Umut Şumnu, Karakarga;[14], 16) 1914 – Sarıkamış’tan Çanakkale’ye, Hikmet Yamansavaşçılar, Çizgi Düşler; 17) Bir Karikatüristin Hatıra Defteri, Mümin Durmaz, Kara Karga;[15] 18) Ay Işığında Kadınlar, Ezgi Aksoy & Betül Yılmaz, Karakarga. 

B*Kısa Liste: 1- Ay Işığında Kadınlar: 12,000 yıllık erkek egemen düzenin olumsuz dayatmalarına, kısıtlamalarına karşın, son 2 asırda Dünyanın her bakımdan olumlu istikamette değişmesine katkı veren cesur kadınların hayat hikâyelerini kısa ve vurucu anlatılara eşlik eden sıcacık bir illüstrasyon üslubuyla veriyor. 2- 1914 – Sarıkamış’tan Çanakkale’ye: Osmanlının ilk Cihan Harbi’ndeki en ağır mağlubiyetinin trajik öyküsü, çoğu tablo mahiyetinde etkileyici ve epik kompozisyonlarla resmedilirken, tarihi hakikatlere yüksek sadakat dikkatlerden kaçmıyor. Sanatçının bu albümünün devamı olacak olan Çanakkale ve Gelibolu Muharebeleriyle ilgili eserlerini meraklısı sabırsızlıkla beklemekte. 3- Harabe ve Labirent: muhatabında delinin mi, yoksa dâhinin mi elinden çıktığı noktasında tereddütler oluşturan sıra dışı bir okültist, ezoterist, mitolojik, teolojik anlatının grafik versiyonu. Konunun meraklısına önerdiğim etkileyici desenlerle resmedilmiş ‘beyin yakan’ bir eser bu anlayacağınız.[16]

3*** Mangamanianın rakibi manhwamania!

NODUL 2023 almanağında manganın ortaya çıkışını, tarihsel arka plânını, alt türlerini, küresel çizgi roman marketinde öne geçmesini, giderek de bütün coğrafyalarda açık ara en çok satan çizgi roman türü olmayı başararak Japonya’nın hegemonik emellerinin taşıyıcı kolonlarından olan kültür emperyalizminin / yumuşak gücünün başat ögesi haline gelmesini ayrıntılı olarak etüt etmiştim.[17] 2024’de dış alemde mangamania kasırgası esmeye devam etti; Türkiye toplumsal formasyonunun çizgi roman marketinde de bununla örtüşen bir resim oluştuğu gözlemlendi. 2024’de, çizgi roman pazarımızda, yine küresel bir trendin coğrafyamızdaki izdüşümü olarak gerçekleşen bir diğer olgu da şuydu: birkaç yıldır Türkçeye çevrilen ve yavaş yavaş bir fan kitlesi de edinmeye başlayan Güney Kore çizgi romanlarına (manhwa) ve bunların (web cartoon’un kısaltması anlamında) webtoon denilen çevrimiçi uygulamalarına olan merak ve talepte bir patlama yaşandı.[18] Öyle ki, Kara Karga alt markasıyla ülkemizin en önemli çizgi roman yayımcılarından biri haline gelen Destek Medya Grubu, sadece manhwa ve webtoon derlemeleri yayınlayan Athica Books alt markasını oluşturdu, çok kısa sürede de birçoğu ülkemiz standartlarında gerçekten çok iyi denilebilecek satış grafikleri elde eden çok sayıda manhwa yayımladı.[19] Bu durum uzun süredir manga basan diğer yayınevlerinin de projektörlerini Güney Kore’ye çevirmesine, manhwa basmasına, ya da basmak üzere telif anlaşmaları yapmasına yol açtı. Önümüzdeki süreçte, an itibarıyla çizgi roman piyasamızın yaklaşık %50’sini oluşturan manganın pazardaki payının giderek artan bir kısmını manhwa ürünlerine kaptıracağı öngörüsünde bulunduğumuzda, yanılma payımızın küçük olacağını düşünenlerdenim. At yarışçılığı dünyasından ödünç aldığım kavramlarla argümante ederek, birbiriyle yakın akraba olan Japon, Güney Kore ve Çin çizgi romanlarına dair projeksiyon ve previzyonumu şöyle finalize ediyorum: manga bu pazar yarışında favori, manhwa plase, manhua ise sürprizdir.[20]

A* Uzun Liste; Kurmaca:  1 – 4) Monster 6 – 7 – 8 – 9, Naoki Urasawa, Marmara Çizgi; 5 – 7) Vinland Saga 4 – 5 – 6, Makato Yukimura, Kurukafa; 8) Eriyen Sınıf, Junji İto, Kayıp Kıta; 9) Ürperti, Junji İto, Gerekli Şeyler; 10) Yon & Muu, Junji İto, Gerekli Şeyler; 11 – 16) Berserk 1 – 2 – 3 – 4 – 5 – 6, Kentaro Miura, Athica; 17) Varoluş 1, Kwang Jin, Athica; 18 – 21) Blue Period 2 – 3 – 4 – 5, Tsubasa Yamaguçi, Gerekli Şeyler; 22 – 23) Gannibal 1 - 2, Masaaki Ninomiya, Felix Koleksiyon; 24) Look Back, Tatsuki Fujimoto, Gerekli Şeyler; 25 – 27) İyi Geceler Punpun 5 – 6 – 7, İnio Asano, Gerekli Şeyler; 28 – 29) Banana Fish 4 - 5, Akimi Yoşida, Gerekli Şeyler; 30) Gantz 17, Hiroya Oku, Kurukafa; 31) Ezilmiş, Junji İto, Gerekli Şeyler; 32) Aç Hayalet, Victoria Ying, İndigo; 33) Korku Dağı, Junpei Azumi & Junji İto vd. Tokyo Manga, 34 - 36) Buna Gizem Deme 2 – 3 – 4, Yumi Tamura, Gerekli Şeyler;  37 – 41) Beastars 1 – 2 – 3 – 4 – 5, Paru İtagaki, Kayıp Kıta, 42 - 44) Kehanet 1 – 2 – 3,  Tetsuya Tsutsu, Athica; 45 – 47) Leviathan 1 – 2 – 3, Shiro Kuroi, Athica; 48 – 51) Kedim Oyunlarım ve Ben 2 – 3 – 4 – 5, Wataru Nadatani, Athica; 52) Denizin Çocukları 2, Daisuke Igarashi, Marmara Çizgi; 53 – 56) Zom 100 – Ölülerin Yapılacaklar Listesi 5 – 6 – 7 – 8; Haro Aso, Marmara Çizgi; 57) Rooster Fighter 2, Shu Sakuratani, Yol Gezer; 58) Sığınak, Masasumi Kakizaki, Kayıp Kıta; 59) Wonderland 2, Yugo Ishikawa; Marmara Çizgi; 60) Dünyayı Değiştir – Artık Seri Katilim 5, Yuya Kanzaki, Kayıp Kıta; 61) Jizo, Mato Mo Tan, Beta BYou; 62) Ningyo, Mato Mo Tan, Beta BYou; 63 – 65) Çılgın Yemek Kamyonu 1 – 2 – 3,Rokurou Ogaki, Athica; 66 - 67) Seninle İçtiğim Sigara 1 - 2, Jinushi, Athica; 68) Ölümsüz Mesih 1, Gin Zarbo, Flipper; 69) Cyberpunk Momotaro – Kelebeğin Rüyası; AI & AI, Athica.[21], 70 - 72) Trace 5 – 6 – 7, Kei Koga, Athica; 73) Sakura Baharı, Marie Jaffredo, Athica.[22]

Kurmaca Dışı: 74) Yarının Öteki Yüzü, Tina Cho & Deb JJ Lee, Yuzu; 75) Ot, Keum Suk Gendry-Kim, Epsilon; 76) Bekleyiş, Keum Suk Gendry-Kim, Sırtlan[23]; 77) Savaş Sanatı, Sun Zi’den uyarlayarak çizen Chih-chung (C. C.) Tsai, Epsilon.[24] 

B*Kısa Liste: 1- Yarının öteki Yüzü: Kuzey Kore’den kaçmaya çalışan çocukların öyküsü kapalı kutu mahiyetindeki totaliter bir ülke hakkında, belgesel görünümlü epeyce bilgi içermekte; emperyalist Batı’nın dezenformasyonu olabileceği göz ardı edilmeden okumasında fayda var. 2- Ot: 2. Cihan Harbi’nde Japon ordusunun seks kölesi yaptığı Güney Koreli bir kadının yaşadığı büyük dram, ardalanındaki tarihsel olgu ve olaylara gömülmüş ve Güney Doğu Asya’nın binlerce yıllık estetik – plastik merceğinden süzülen bir grafik imkân uzayında resmedilmiş. Gerçek bir başyapıt. 3- Bekleyiş: Bir milleti ikiye bölen kanlı Kore savaşından 70 yıl sonra, savaşın insanlar üzerinde yol açtığı yıkıcı etkilere tarihsel gerçeklere sadık kalarak, âdeta belgeselci titizliğinde yer veren bir manhwa şaheseri daha. Ot’un yazarı ve çizerinin işi bu manhwa da. 4- Monster: Yaklaşık 4,000 sayfayı bulan 9 ciltlik bir psikolojik gerilim, polisiye, politik kurgu serisi bu. Naoki Urasawa’nın güzel sanatlar akademilerinde lisans, hatta doktora tezi olabilecek kalitedeki illüstrasyonlarının hayat verdiği senaryosu, muhatabında, komplo kuramlarının cazip ve bir o kadar da güvenilmez kozmosundan insanlık hallerinin ve Dünya vaziyetlerinin bazılarının hakikatiyle mutabık bir alt metin çıkardığı algısını yaratırken, beşeri ve sosyal ilişkilerin kaosla akraba o karmaşıklığını birçok veçhesiyle içeren bir başka alt metni de, olağanüstü başarılı bir polisiye gerilim örgüsü içerisinde mezkûr sağanın külliyatına entegre etmeyi başarmış. Anlayacağınız Urasawa’ya sırf meta-manga bir manga serisi olduğunu düşündüğüm Monster sagası yüzünden Nobel Edebiyat ödülü verilse, doğrusu ben bunu yadırgayanlardan olmam.[25] Naoki Urasawa, uzun listede 4 eseri yer alan Junji İto ile birlikte, sadece manga aleminin değil, gezegenin de en önemli çizgi roman yazar ve çizerlerinden. 5- Berserk: Karanlık güçlerle mücadele eden anti-kahraman bir paralı askerin 40 ciltlik fantastik maceraları bütün dünyada büyük başarı kazandı; anime serileri, filmleri, bilgisayar oyunları yapıldı, romanları yazıldı. Aşırı şiddet ve ölçülü erotizm içeren dizinin 18+ yaş grubu için olduğunun altını çizmeliyim. 6- Blue Period: Üniversitede resim eğitimi almak isteyen yetenekli gençleri güzel sanatlar sınavına hazırlayan okul ve kursları ve Japon güzel sanatlar ekosferini konu alan belgesel kıvamında bir manga serisi; ilgili müfredatımıza yardımcı materyal olarak eklenmesi yerinde olur. 7- İyi Geceler Punpun: Japon gençlerinin ergenlik problemlerine, iş hayatına eklemlenme sancılarına, insani ağlara, bilhassa da kadın – erkek ilişkilerine ve new age inançlar konularına dair epeyce malzeme içeren, gerçekle gerçeküstünün ustaca harmanlandığı insanın içini acıtan bir seri. 8- Trace: Tokyo polis teşkilatının olay yeri inceleme ekibindeki dahi bir uzmanın, çocukluğunda katledilen ailesinin katilini kovalaması, birimin polisiye olayları aydınlatırken kullandıkları en yeni ilmi metotlarla birlikte verilmekte. CSI tutkunları ve polisiye gerilim türü meraklıları için biçilmiş kaftan bu seri. 9- Gannibal: İzole bir Japon dağ köyüne atanan bir polisin esrarengiz ölümleri ve yamyamlık söylentilerini araştırırken ailesiyle birlikte karşılaştığı tehlike ve tehditleri içeren sert bir psikolojik gerilim, korku ve polisiye serisi. 10- Sakura Baharı: Japon annesini kaybetmiş Tokyo’nun hayhuyunda yaşayan küçük bir kızın Fransız babası tarafından bir süreliğine anneannesinin doğanın bağrındaki köy evine bırakılmasıyla tanıştığı doğallık, geleneksel Japon yaşam tarzı sayesinde benliğinde yaşadığı dönüşümler yalın ve samimi çizgilerin hayat verdiği harika panellerde canlandırılmış. Her bakımdan minimalist üsluplu bu başyapıtın ruhunuzda maksimum tesir yaratacağını düşünüyorum. 11- Savaş Sanatı: Çinli filozof, asker ve komutan Sun Zi (Tzu), bilinen en eski strateji kitabı olan Savaş Sanatı adlı yapıtıyla 2,400 yıldır yol göstermekte insanlığa. Çin çizgi romanının (manhua) yaşayan efsanesi kabul edilen C. C. Tsai tarafından uyarlanan ve çizilen eser hem içeriğinin derinliği ve önemi, hem de grafik yanının olağanüstü orijinal ve olgun oluşuyla baş tacı edilesi bir şah yapıttır. Kaçırmasın meraklısı, üzülür sonra, demedi demeyin![26] 

4*** Bulutlar içinden konuşan vahşi Western dünyası: fumetto 

Binlerce yıllık grafik sanatlar kozmosunun birçok unsurundan beslenen çizgi romanın kökenlerini epeyce önceye dayandırmak mümkünse de, onun o bildiğimiz modern versiyonun milâdının 5 Mayıs 1895’de strip (bant) formatında okuruyla buluşan Yellow Kid’in New York merkezli World Gazetesi’nde yayınlanması olduğunda konsensüs sağlanmıştır. İtalyan çizgi roman endüstrisinin (fumetti sektörünün) temelleri bu milâttan kısa süre sonra 20. asrın başında atıldı.[27], [28] Çizgi roman panellerindeki konuşma balonlarının bulutu andırması yüzünden İtalyancada fumetto (bulut), 9. sanat (çizgi roman) anlamında da kullanılmakta.[29] Tommiks (Captain Miki)[30], Teksas (Il Grande Blek), Kaptan Swing (Comandante Mark), Kinowa, Tom Braks gibi popüler Western fumettolarını yaratan İtalyan yazar – çizer topluluğu EsseGesse’nin bu işleri, arasında Türkiye’ninde olduğu gezegenin çeşitli ülkelerinde çok sevildi.[31] 1956 – 2008 döneminde coğrafyamızda yayımlanan bahse konu fumettilerle sürecin daha başında güçlü empati kuran çizgi roman okurumuz, Teksas – Tommiks’i uzunca bir dönem (Sana markası margarinin, Selpak markası kâğıt mendilin ve Gilette (jilet) de traş bıçağının ikâmesi nasıl olduysa) çizgi roman kavramı yerine kullandı.[32] Gianluigi Bonelli tarafından 1940’da kurulan mütevazı Redazio Audace’nin onlarca yıllık bir süreçte dönüştüğü CEPIM, aktüel ticari ünvanıyla Sergio Bonelli Editore S.p.A., halen sadece İtalya’nın değil, Avrupa ve hatta gezegenin de en önemli çizgi roman yayımcılarındandır. Mezkûr şirketin ürettiği ve en popülerleri Teks (Tex / Tex Willer), Kit Taylor (Piccolo Ranger), Zagor, Dylan Dog, Mister No, Martin Mystère, Nathan Never, Dampyr, Julia olan fumettolar, insanımızı avucuna alan EsseGessemaniadan sonra ülkemizde yeni bir fumetti kasırgası estirdi. Yeri gelmişken belirteyim: söz konusu periyotta çocukluğunu ve gençliğini yaşayan nesillerimiz, Kuzey Amerika’da 1750 – 1900 arasındaki Vahşi Batı (Western) dönemini, tarih kitaplarından çok Amerikan yapımı Kowboy filmleriyle zikrettiğim EsseGesse ve Sergio Bonelli çizgi romanlarından öğrendi. 1990 – 2010 döneminde Amerikan süper kahramanlarını konu alan comicsler karşısında mevzi yitirmeye başlayan, 2010 – 2025 sürecinde ise manga ve manhwalara karşı çok daha hızlı bir kan kaybı yaşayan genelde fumetto sektörü, özelde de alanın amiral gemisi olan Sergio Bonelli Editore eski günlerini, kelimenin hakiki manasıyla, mumla arıyor.  1993’de aylık toplam satışı 2 milyon olan Sergio Bonelli fumettisi, 2014’de ayda ancak 580,000 nüsha satabilmişti. Sağlıklı güncel verilere erişemememe karşın, satışın daha da düştüğünü söylediğimde, yanılma payımın epeyce küçük olacağını düşünüyorum. Fumettinin Türkiye satış rakamları ise tek kelimeyle facia. 1970’lerin ilk yarısında bir fumettonun aylık satışı on binlerle ölçülürken, 2025’de bu sayı 300 – 1,000 bandında gezinmekte[33]. Bu ticari başarısızlık, son 10 yılda, Lâl Kitap hariç, geri kalan bütün yayımcıların fumetti sahasından çekilmesine yol açtı. Önce 1999 – 2014 döneminin en önemli fumetto yayımcılarından Oğlak Yayıncılık sonlandırdı çizgi roman yayımcılığını. Çizgi Düşler Yayınevi 2023’de terk etti fumetto alanını. Halen birçok çizgi roman türünün başarılı yayımcısı olan İzmit merkezli Prestij Yayınları, 2014’de başladığı fumetto basımını aynı yıl sonlandırdı, Otto Manga ise 2023’de girdiği fumetto yayımcılığında 1 yıl bile tutunamadı.[34] Önemli ve tutkulu fumetti yayımcılarından Hoz Comics ve 1001 Roman Yayınları aynı yılda, 2015’de son vermişlerdi faaliyetlerine. En kaliteli fumettolardan Ken Parker’ın yayımcısı Rodeo Kitap, yayın haklarını elinde bulundurmasına karşın, 3 yıldır mezkûr Özel Seri’nin yeni sayılarını piyasaya veremediğinden, filen terk etti bahse konu alanı[35]. Mylos Kitap yayın skalasındaki tek fumetto olan Julia – Bir Kriminoloğun Maceraları serisini her ay yayımlaması gerekirken 6 ayda bir çıkararak fumettoperestlerin asabını bozmaya devam ederken; Lâl Kitap, her ay düzenli olarak (bazılarını birden çok seri halinde) yayımladığı Teks, Tex Willer, Zagor, Martin Mystère, Dylan Dog ile türün meraklılarının yegâne umudu ve fumettonun da kalesi olmaya devam etmekte.[36] Yaklaşık 60 yıldır fumetto okuyan bu satırların yazarı, 2024’de toplamda (fasikül ve ciltler halinde olmak üzere tamamını alıp okuduğu ve arşivlediği) 100 civarında fumetto yayımlayan Lâl Kitap’ın Julia’nın yayımcılığını da acilen üstlenmesini dileyenlerdendir.[37] Fumetto bahsini bitirirken, Lâl Kitap da diğer fumetti yayımcıları gibi kepenk kapatmasın ve söz konusu çizgi roman türünün ülkemizdeki varlığı devam edebilsin diye, A*Uzun Liste ve B*Kısa Liste ayırımı yapmaksızın, çizgi roman meraklılarına, benim de yaptığım üzere, bahse konu yayıncının Teks, Tex Willer, Zagor, Martin Mystère, Dylan Dog, Julia serilerini olabildiğince almalarını öneriyorum.[38] 

5***Bande dessinée: çizgi romanının 9. Sanat boyutu

Türe (diğer çizgi roman ekosferlerinin sahip oldukları pozitif karakteristik özelliklerin ufkunu aşan)  estetik – plastik – grafik – edebi boyutlar katarak çizgi roman = dokuzuncu sanat denkleminin maddi dünyada gerçeklik kazanmasını sağlayan çizgi roman havzalarının başında bande dessinée / frankofon olarak anılan ekosistem gelir.[39] Bağımsız çizgi roman başlığı altında inceleyeceğimiz frankofon albümler dışında kalan ve bahse konu grafik roman havzasının bütün kanonik, karakteristik ve genetik unsurlarını taşıması bakımından, onun alametifarikası sayılabilecek olan klasik bande dessinée’lerin son dönemde bizde yayımlananları Tenten (Tintin), Asteriks, Red Kit (Lucky Luke), Şirinler (Les Schtroumpfs / The Smurfs) ve Cedric’tir.[40] Bunların tamamı kurmaca türündedir. 

A*Uzun Liste: 1- 3) Tenten, Hergé, Alfa Kitap,[41]; 4 – 11) Asteriks, René Goscinny & Albert Uderzo, Alfa Kitap, 8 albüm; 12 – 23) Şirinler, Peyo, Alfa Kitap, 12 albüm; 24 – 28) Cedric, Raoul Cauvin, Alfa Kitap, 5 albüm.[42]

B*Kısa Liste: 1- Tenten: Sadece frankofon dünyanın değil, küresel çizgi roman kozmosunun tamamının en önemli serilerinden olan Tenten bu sıralamanın her durumda favorisidir. Belçikalı acar gazetecinin sadece bir albümünü, meselâ Tenten ve Pikarolar’ı okumanız halinde, geri kalan 23 albümü edinip okumanız yüksek olasılıktır[43].  2- Asteriks: MÖ 52’de Roma imparatoru Sezar’a Alesia muharebesinde yenilen Kelt medeniyet dairesindeki Galyalı bir kavmin efsanevi komutanı ve hakanı Vercingetorix’in hayatı ve mücadele azminden esinlenen Galyalı Asteriks’in Maceraları (Astérix le Gaulois) serisi önerdiğim diğer frankofon çizgi romanı. Tarihi gerçeklerle fantastik kurmacayı ustaca harmanlayan seri gerek emperyalizme ve kolonyalizme karşı yiğitçe direnen bir kavmin mücadelesine dair verdiği olumlu mesajları, gerek pre-Hristiyan pagan inanlılarının (Asteriks maceralarının temel karakterlerinden Druid rahibi – Büyücü – Otacı Büyüfiks’in eylem ve söylemlerinde kristalize olan) var olan her şey karşı gösterdikleri muhabbet, hürmet ve ihtimama sürekli ve şeddeli vurgu yapması ve gerekse de son derece ironik ve zekice dillendirilmiş esprileriyle her yaştan okurun gönül tahtında ikamet edebilecek bir kurmaca fenomenidir Galyalı Asteriks serisi.[44], [45] 

6*** Süper Kahramanlar kozmosu: kurmacanın ve idrakin insansızlaştırılması

ABD çizgi roman endüstrisi, Hollywood’un beyaz perdeye uyarladığı comics’lerin[46] sağladığı olağanüstü etkili tanıtıma ve bahse konu büyük bütçeli ‘üstün yapım’ mahiyetindeki prodüksiyonların elde ettiği etkileyici gişe başarılarına karşın, manga bahsinde işaret ettiğim üzere, gezegenin genelinde pazar kaybetmekte son 15 yıldır.[47] Arka Bahçe, Marmara Çizgi, Presstij, JBC, İthaki, Felix Koleksiyon, Kara Karga gibi yayıncılarımızın albüm ve fasikül formatında (ilgili dönemdeki toplam çizgi roman yayınının %10’undan fazlasına denk düşen bir nicelik olan) 100’ü aşkın comics yayımladıkları 2024 yılında, bizdeki satış trendi de, dış alemdekine paralel olarak, aşağı yönlü bir grafik çizmekte[48]. Bu türe dair uzun ve kısa listeleri paylaşmadan önce Comics’lerin beslediği ve büyüttüğü hayati bir problemi, insansızlaştırma / insanlıktan çıkarma (dehumanisation) sorununu, tarihsel - güncel olgu, olay ve süreçleri doğru anlamlandırmak ve bahse konu süper kahramanlar janrını yerli yerine oturtabilmek adına, mercek altına alacağım. ‘Erdem, etik ve empati ilkelerini gözetmeyen bir yaklaşımla, bazı bireylerin ya da grupların insani değerlere sahip olmadıkları, ya da bu bağlamda önemli eksikliklerle mâlûl oldukları kabulünden ve / veya inancından hareketle, onlara insan değillermişcesine davranmaktır insanlıktan çıkarmak / insansızlaştırmak’.[49] İnsanlar dahil bütün canlılara özensiz ve saygısız davranmayı, onlara şiddet uygulamayı, öldürmeyi ve ölmeyi, doğal ve mimari dokuyu tahrip etmeyi oyunlaştırarak sıradanlaştıran bilgisayar oyunlarının insanları şiddete özendirdiğine dair yapılmış çok sayıda bilimsel çalışma var literatürde. Dijital evrendeki bu antitelerin çıkış noktası ve beslenme zemini çizgi romanların bir alt türü olduğu edebiyatta, sahne sanatlarında ve sinemada kendisine yer bulan her türden şiddet görüngüleridir. Süper kahraman tarzı çizgi romanların gerek temel mantıkları gerek senaryoları ve gerekse de kurguları söz konusu şiddet olgularının sistematik olarak üretildikleri uzay-zaman sürekliliklerinin en önemlilerindendir. Süper kahramanlar ‘kötüler(!)’le ve kendi aralarındaki mücadelelerinde insan görmeyerek insanlıktan çıkardıkları (insanlığın büyük kısmını oluşturan) kişi ve grupları asla önemsemezler, (haşerelerden pek de bir farkları yokmuşçasına algıladıklarından olsa gerek!) sürekli olarak ve yığınlar halinde onların yok edilmesine neden olurlar ve bu durum ‘bir ideal uğruna katlanılması gereken sıradan zayiatlar olarak teorize / rasyonalize edilir, ahlakileştirilir, meşrulaştırılır.[50] Avrupalı sömürgeciler Güney ve Kuzey Amerika halklarının kurdukları uygarlıkları imha edip onlarca milyon yerliyi yok ederken ve ülkelerini istilâ ederken; yine Avrupalılar Afrika ve Asya uluslarını köleleştirirken ve coğrafyalarını kolonize ederken; Naziler Yahudileri ‘Nihai Çözüm’ yaftalı bir şeytani plânla yok etmeye çalışırken ve günümüzde demonik siyonist – evanjelik Netanyahu – Trump – Musk kliği Gazze’deki jenosidi gerçekleştirirken uyguladıkları politika ve projelere kumanda eden temeldeki işte tam da bu insanlıktan çıkarma / insansızlaştırma mantığı / ideolojisi / perspektifidir. Aşağıdaki listelerden kısa olanındaki comicslerin okunmasını, kayda değer bulduğum için uzun listeye almama karşın, diğerlerine ise kaynak ayrılmamasını öneriyor olmam bundandır.[51] 

A*Uzun Liste: 1) Batman; 2) Joker; 3) Daredevil; 4) X-Men; 5) Flash; 6) Iron Man; 7) Fantastik Dörtlü; 8) Titans; 9) Ms. Marvel; 10) Dr. Strange; 11) Spider Man; 12) Wolverine;[52] 13) Invincible – ilk 4 albüm (1 – 4), Rober Kirkman & Walker – Craptree, Athika; 14) The Boys – 3 albüm (1 – 3), Garth Ennis & Darick Robertson, Athica; 15) Ghost Rider – Lanetlenmeye Giden yol, Gartt Ennis & Clayton Crain;[53] 16) Rick and Morty, 12 fasikül (41 – 52), Zac Gorman & değişik illüstratörler; 17) StilWater - 3 albüm (1 – 3); Chip Zdarsky & Ramón Pérez, Kara Karga; 18) Kıyamet Saati – son 6 fasikül (7 – 12), Geoff Johns & Gary Frank, JBC; 19) Spawn 7; Todd McFarlane & Greg Capullo, Arkabahçe; 20) Swamp Thing Efsanesi 5, Alan Moore & Stephen Bisette vd, İthaki; 21) Decorum – Nezaket, Jonathan Hickman & Mike Huddleston, Presstij; 22; Air 2 albüm (1 – 2), G. Willow Wilson & M. Kutlukhan Perker, Kara Karga; 23) Ninja Kaplumbağaları Son Ronin, Kevin Eastman – Peter Laird – Tom Waltz vd, Marmara Çizgi; 24) BRZRKR, Keanu Reeves – Malt Kindt & Ron Garney, JBC. 

B***Kısa Liste: 1) Invincible: Senaristi Robert Kirkman’dan Yürüyen Ölüler’deki performansını beklemeden okunması gereken bir süper kahraman taşlaması; 2) The Boys: tekinsiz, edepsiz ve dâhî imajinatör Garth Ennis’den politik kurgu, komplo kuramı ve süper kahraman janrının kesişim kümesindeki müthiş bir anlatı; grafik yan da on numara. 3) Spawn: Eleştirdiğim şiddet merkezli eylem ve söylemlerin sadece kötülere uygulandığı bir korku ve polisiye klasiği. Bağımsız ABD comicsinin kurucularından Toddd McFarlene’in anlatısı destansı, grafik – plastik boyutu da yabana atılır gibi değil doğrusu.[54] 4) Swamp Thing Efsanesi: Nobel alsa yadırganamayacak Alan Moore’un çizgi roman tarihini kökten değiştiren sagasını sadece 9. Sanat tutkunları değil, edebiyatseverler de ıskalamamalı. 5) Decorum – Nezaket: Jonathan Hickman’ın özgün ve sağlam senaryosu şiddet ve insansızlaştırmayla malûl olmasına karşın, mükemmel ve orijinal grafik tasarımı ve illüstrasyonları yüzünden mutlaka alınmalı bu sıra dışı albüm. 6) Air: G. Willow Wilson’ın fantastik öyküsü uzun yıllar ABD’de yaşayıp grafik sanatlar alanında başarılı bir kariyer inşaa eden M. Kutlukhan Perker’in Eisner Ödülü Kısa Listesi’ne giren desenleriyle hayat kazanmış; sırf bu yüzden bile hak etmekte ilgiyi. 7) Ninja Kaplumbağaları Son Ronin: Eserin bu listede yer almasının belirleyici nedeni limitli ve artistinden imzalı varyant kapaklı fasikül seçeneğinin plastik sanat tutkunlarının estetik zevklerini doyuran mahiyeti ve koleksiyonerler için de âdeta bir ‘yatırım aracı’ niteliğinde oluşudur.[55] 

7***İrfanın ve vicdanın memleketi: Bağımsız Çizgi Roman Evreni

Bağımsız çizgi roman türü hakkındaki teorik çalışmalarda, bu kavramın sıklıkla politik, protest, alternatif, avangart, yeraltı nitelemeleriyle tarife çalışılan bir antite olduğunu görürüz. Konuya dair akademik metinlerde rastlanılan bir başka kavramsallaştırma da grafik romandır; söz konusu bilimsel metinlerde grafik roman ve bağımsız çizgi roman isimlerinin ikame kavram olarak kullanılmaları alışıldık bir kuramsal kuşatma metodudur. [56] Bu yaklaşımların tamamı gerçekliği şu veya bu oranda tarife ehil ve mümeyyizdir; lâkin, bağımsız çizgi roman olgusunu tüm veçheleriyle temsil noktasında noksanlıdır. Bana göre bağımsız çizgi roman: 1* üretilmesi, pazarlanması, dağıtımı ve satışı sermayenin değil yaratıcılarının imkân, kabiliyet, vicdan ve irfanının kontrolünde olan; 2* gerek senaryosu ve gerekse de estetik – plastik – grafik tercihleri esas olarak metin yazarı, illüstratör, grafiker ve editör kadrosunca belirlenen; 3* mümkünse tek albümden, ya da en fazla birkaç albümden oluşan bir hacmi olan, bir diğer deyişle sözü ‘pehlivan tefrikası’ gibi uzatmayan;[57] 4* orijinal bir insanlık halini ve / veya dünya vaziyetini başarıyla dillendiren bir senaryonun yanı sıra, grafik – plastik boyutuyla da muhatabında gündelik – olağan – rutin duygu ve düşüncelerin ötesindeki duygu ve düşüncelerin ortaya çıkmasına yol açacak nitelikte olan; 5* insana, diğer canlılara, gezegene ve giderek de canlı ve cansız bütün bileşenleriyle varoluş dairesindeki her antiteye karşı ihtimam gösteren bir kozmik şuurla mücehhez olan ve panellerinde / sayfalarında bunun izleri /ipuçları görülen / hissedilen; 6* bütün bunlar yüzünden de, maksimalist bir ifadeyle söyleyecek olursam, ‘İNSANLIĞI, GEZEGENİ DOKUZUNCU SANAT KURTARACAK!’ hissini oluşturabilecek nitelikte olan çizgi romanların jenerik adıdır.

A***Uzun Liste; Kurmaca: 1) Cinema Panopticum, Thomas Ott, Flanuer, 2. Baskı, ciltli; 2) R.I.P. Best of 1985 – 2004, Thomas Ott, Flaneur, 2. Baskı, ciltli; 3) Numara 73304-23-4153-6-96-8, Thomas Ott, Flaneur, 2. Baskı, ciltli; 4) Sıradan Zaferler, Manu Larcenet, Kara Karga, ciltli; 5) Seçilmiş, Lois Lowry’nin romanından uyarlayarak resimleyen: P. Craig Russell, Domingo; 6) Burada, Richard McGuire, Desen; 7) Piyango, Shirley Jackson’dan uyarlayarak resimleyen: Miler Hyman, Siren; 8) Juliette – Bahar Hayallerle Gelir, Camille Jourdy, Baobab; 9) Olasılıklar Yasası, Pascal Rabaté & François Ravard, Desen; 10) Pavil’in Sureti, Jeremy Perrodea, NADA; 11) Mavera, Léa Murawiec, NADA; 12) Grip, Lale Westvind, NADA; 13) Atalet, Antonio Hito, NADA; 14) Dehliz, Jesse Jacobs, NADA; 15) Moon Deer – Ay Geyiği, Yoann Kavege, NADA;[58] 16) Son Kraliçe, Jean-Marc Rochette, Baobab; 17) Sineklerin Tanrısı, Aimée de Jongh, Domingo; 18) Genç Aktör 1 – Vincent Lacoste’un Sinema Maceraları, Baobab; 19 – 20) Wunderwaffen 6 - 7, Richard D. Nolane & Milorad Vicanović-Maza, Alfa; 20) Borodino Trampetçisi, Simon Spruyt, Kara Karga; 21) Münchhausen – Yalanların Efendisi, Flix & Bernd Kissel, Sırtlan; 22) Fante Bukowski – Fante Bukowski’nin Tüm Eserleri, Noah Van Sciver, Kara karga; 23) Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım, Elena Ferrante’nin romanından uyarlayan: Chiara Lagani & resimleyen: Mara Cerri, Everest; 24 - 25) Kiraz’ın Günlükleri 1 - 2, Joris Chamblain, Baobab; 26) Hilda Yabandan Hikâyeler, Luke Pearson, Baobab; 27) BKŞH – Benim Kötü Şekillenmiş Hayatım, Gipi (Gian Alfonso Pacinetti), Kara Karga; 28) Monica, Daniel Clowes, Kara Karga;  29) Beni Böyle mi Görüyorsun? Jaime Hernandez, Kara Karga; 30) Habibi, Craig Thompson, Kara Karga; 31) Akademi İçin Bir Rapor, Franz Kafka’nın bir öyküsünden uyarlayarak çizen: Mahi Grand, Desen; 32) Dune Grafik Roman, 2. Kısım – Muad’Dib, Frank Herbert’ten uyarlayan Brian Herbert – Kevin J. Anderson & Raúl Allén – Patricia Martin, İthaki. 33) Suç ve Ceza, Fyodor Dostoyevski’den uyarlayarak çizen: Bastien Loukia, Epsilon; 34) Lulu Bir Kadın, Etienne Davodeau, Baobab; 35) 1984, George Orwell’dan uyarlayarak çizen: Frédéric Pontarolo, Epsilon; 36) Hakikat Bürosu, James Tynion IV & Martin Simmons, Kayıp Kıta; 37) Bir Savaş Hikayesi İçin Notlar, Gipi, Kara Karga; 38) Hayalleriyle Öldüler, Pascal Mesenburg (Mezzo) & Michel Pirus (Piri), Flaneur; 39) Caligari! Alexandre Teles, Flaneur; 40) Karga, James O’Barr, İthaki; 41 - 42) Deadendia 1 - 2, Hamish Steele, Kara Karga; 43 - 46) Cowboy Bebop – Süper Nova Patlaması 1 - 4, Dan Watters & Lamar Mathurin, Otto Manga; 47 - 48) Sihirli Ağaç Evi 4 - 5, Mary Pope Osborne, Domingo; 49) Gökevi Hayalet Gezileri, Sakana Sakatsuki, YUZU.

Kurmaca dışı: 50) Paisley Park’a Gitmeyeceğiz, Thomas Kotlarek & Jef Martinez; Kara Karga; 51) Nöromandiya – Beynin Gizemlerine Çizgilerle Yolculuk, Uta Frith – Chris Frith & Alex Frith, Domingo; 52) Simone de Beauvoir – Rahatsızlık Veren Genç Kız, Sophie Carquain & Oliver Grojnowski, Alfa; 53) Lucas’ın Savaşları, Renaud Roche & Laurent Hopman, Kara Karga; 54) Dünyadan Yansımalar 1 - Mücadele, Fabien Toulmé, Desen;  55) Sofie’nin Dünyası – Sokrates’ten Galileo’ya Felsefe Tarihi Üzerine Bir Çizgi Roman, Jostein Gaarder’in romanından uyarlayarak resimleyen: Nicoby Vincent Zabus, Pan; 56) Quentin by Tarantino, Amazing Ameziane, Kara Karga; 57) Arafta, Deb JJ Lee, YUZU; 58) Sonu Olmayan Dünya, Jancovizi – Blain, Kara Karga; 59) Unutulmazlar – 1, Fabien Toulmé, Desen; 60) Uygur Türkleri – Ölüme Kafa Tutan Bir Halk, Eric Darbre & Eliot Frangues, Kara Karga; 61) Sokrates, Francesco Barilli & Alessandro Ranghiasci, Kara Karga; 62) Alan’ın Savaşı, Alan Ingram Cope’un anılarından uyarlayarak resimleyen: Emmanuel Guibert, Kara Karga; 63) Kral Pele, Eddy Simon & Vincent Brascaglia, Kara Karga.

B*** Kısa Liste: 1- R.I.P. Best of 1985 – 2004, Thomas Ott’un muhatabını tekinsiz ve tehlikeli alemlere taşıyan scratchboard tekniğiyle yapılmış yazısız çizgi romanlarının en iyilerini derleyen albüm sanatçının dünyasını keşfetmek için anahtar niteliğinde.[59] 2- Sıradan Zaferler: Toplumcu gerçekçi edebiyat ve ironiyle güçlendirilmiş realist grafik sanat tarzını eserinin potasında başarıyla eriten sanatçı, varoluşun bin bir mihnetiyle başa çıkmamıza yardımcı olmakta. 3- Seçilmiş: Kusursuz gözüken karanlık bir distopik dünyada sıra dışı bir çocuğun kişisel hafıza ve toplumsal bellek melekeleri üzerinden totaliter sistemi yıktığı benzersiz bir bilimkurgu klasiği. 4- Burada: Zaman ve mekân lineer bir akış halinde midir, yoksa, bir an ve koordinat setiyle tanımlanan bir yer bütün bir geçmişi ve olası tüm geleceklerini mi içerir? sorunsalını düşündürten eser, bu albüm çizgi roman kozmosunu / tarihini sonsuza değin değiştirdi! deyişini klişe olmaktan kurtarıp maddileştiren benzersiz bir şaheser. Muhakkak okunmalı, sık sık da seyredilmeli. 5- Juliette – Bahar Hayallerle Gelir: Rosalie Blum üçlemesiyle gönlümüze taht kuran Camille Jourdy, sıradan insanların sıradan hayatlarını öylesine samimi, öylesine gerçekçi ama aynı zamanda da o denli şiirsel bir üslûpla resmetmiş ki, hayran olmamak mümkün değil doğrusu. Bu arada panellerin hepsi elle çizilmiş, suluboyayla renklendirilmiş, işin içine zerre teknoloji katılmamış. Sanat eserlerinin giderek daha fazla Yapay Zekâ katkısıyla gerçekleştirildiği aktüel uğrakta sanatçının bu tarzını çok kıymetli buluyorum.  6- Son Kraliçe: Benzer temaları ve alt metinleri işleyen grafik romanı Kurt’la beğenimizi kazanan Rochette, siyah-beyaz kotardığı usta işi bu albümünde ‘aşk, ekolojik duyarlık, sanat tarihinin evrimi, irade’ gibi çok güçlü antiteleri mistik bir atmosferde mükemmel mezcetmiş. 7- Wunderwaffen serisi: Çok ileri bir uygarlığın kurucusu zeki ve kötücül bir ırkın yardımıyla 2. Dünya Savaş’ından zaferle çıkıp küresel hakimiyet kuran Nazi rejiminin domine ettiği gezegenimizde olan bitenler komplo kuramı – alternatif tarih – politik kurgu – bilim kurgu türlerinin imkânlarıyla ve her biri tablo niteliğindeki panellerle olağanüstü başarılı olarak sunulmakta. 8- Borodino Trampetçisi: Napolyon’un Rusya seferi, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, salt fethetmek adına yapılan savaşın acımasızlığı ve anlamsızlığı ‘Yaradan (Evren?) masumiyeti ve güzelliği korur’ tezi temelinde ve mükemmel resmedilmiş el yapımı panellerle birleştirilmiş. Albümün finalindeki büyük sürpriz en az Olağan Şüpheliler, Dövüş Kulübü ya da 6. His filmlerinin finalleri kadar şaşırtıcı. 9- Monica: Dünyanın, yaşamın ortaya çıkışını betimleyen bir prologue ile başlayan, ABD tarihinin çeşitli evrelerini betimleyen 9 öyküyle devam eden albüm; bebekken babası tarafından, ardından da hippi annesince terk edilen, kendisini büyüten dede ve ananesini de arka arkaya yitiren albümün protagonist kahramanı Monica’nın geçmişinin izini sürerek varacağı menzilde özel biri olduğunu kendisine kanıtlamak, böylece hayatını anlamlı kılmak amacıyla çıktığı şahsi Odisea’sının sonucu istemeden Cehennem’in kapılarını açması ve ardından da … (spoiler olacağından devam etmiyorum). Dilimize kazandırılan 6 albümüyle Daniel Clowes ülkemizde az sayıda, lâkin (bu satırların müellifinin de arasında olduğu) sadık bir hayran kitlesi edindi. Kitabın satıldığı, yayımcısının sitesi de dahil, hiçbir yerde ve bahsinin geçtiği hiçbir zeminde içeriğine dair dişe dokunur açıklama verilmemesini, eseri özetlemenin / tanıtmanın çok zor olmasının yanı sıra, mezkûr albümün çok az okunmasına, okuyanların da çok azının anlamasına yoruyorum. ABD yakın tarihini; hippilik tarzı alt kültürlerle new age inançlarını; sözde liberal – demokrat, özdeyse kontrolcü – kripto otoriter – tüketim temelli olan verili düzene muhalif bir kimlik inşaasının yollarını komplo kuramı, bilinçaltı arkeolojisi, gerilim ve korku teknikleriyle harmanlayarak veren bu benzersiz grafik romanı okuyan zenginleşir, haberiniz olsun. 10- Habibi: Efendi – köle diyalektiği, cinsel kimlikler ve beden politikaları perspektifinden çocuk yaşta evlendirilen kız sorunsalı, çöl koşullarının, bilhassa da su kıtlığının beşeri ve sosyal ilişkilere etkileri, iklim krizi, kentleşme ve çevre kirliliği, aşk ve muhabbet farkı (ya da özdeşliği?), bir tezyin ve güzel sanat imkânı olarak kaligrafi ve ‘din vs. kötülük’ ile ‘özgürlük vs. otarşi’ dikotomilerini sıra dışı bir şiirsellikle ve zirvede ikamet eden bir grafik – plastik – estetik olgunlukla sunan Habibi, ABD’li yaratıcısı Daniel Craig’in onlarca yıla yayılan araştırmalarını tam 7 yıl süren bir yapım sürecinde kristalize etmesi nihayetinde kavuştu okur ve seyircisine. Esere dair istimal edeceğim son lâkırdım: okuyunuz, okutunuz efendim![60] 11- Hakikat Bürosu: Monica ve Habibi kritiklerim için harcadığım mesaide zihinsel enerjimi ve bu metne ayrılan yeri neredeyse tükettim, bu yüzden kısa kesiyorum: ‘alternatif tarih ve komplo kuramı ilgimi çeker’ diyorsanız Hakikat Bürosu’nun çıkan 2 albümünü ve çıkacak olan devam ciltlerini almalısınız NOKTA 12- Bir Savaş Hikayesi İçin Notlar: Son 25 yılda İtalyan kültür kozmosunun gezegenimize armağan ettiği çok ödüllü yazar, düşünür, illüstratör, karikatürist, çizgi roman sanatçısı ve sinemacı Gipi (mealen) şöyle diyor: ‘Dünya tekinsiz, belirsiz bir yer; her an bir dış ya da iç savaş çalabilir kapımızı ve girebilir taa yatak odamıza. Savaş beldeleri yıkar, insanları öldürür, daha kötüsü umutları da yok eder. Ve en kötüsü de sağ kalanların bazıları, travmaları yüzünden, kaybederler ruhlarını ve zombilere dönüşürler. Tek amaçları mevcudiyetlerini sürdürmek olan bu yaşayan ölüler suç makinesinden, kötülük aparatından başka bir şey değillerdir artık!’ Yugoslav iç savaşının etkisiyle yarattığı ve 2004’de yayımlanan bu albümüyle Gipi, yıllar sonra bugün Ukrayna ve Gazze’de yaşanan insanlık suçları hakkında da konuşuyor aslında.[61]13- Caligari: Yayıncısının ifadesiyle: Robert Wiene'nin 1920 tarihli çığır açıcı klasik filmi Das Cabinet des Dr. Caligari / Dr. Caligari'nin muayenehanesi, Alexandre Teles'in özenli ellerinde nevi şahsına münhasır bir grafik romana dönüşüyor.’ Sesiz sinema döneminin temel bir klasiğinin sözsüz grafik romana evrilmiş hali muhatabına benzersiz bir entelektüel ve estetik şölen vaat etmekte.[62] 14- Nöromandiya: 50 yıla varan başarılı kariyer sahibi karı – koca bilişsel bilimci ve nörobilimci Uta & Chris Frith’le oğulları Alex’in peşine düştükleri ‘Sosyal bir tür olmak ne demek? Gruplar oluşturduğumuzda beynimizde ne değişiyor? Kendimize benzeyen insanlarla mı yoksa farklı olanlarla mı bir arada olmalıyız? Birlikten gerçekten kuvvet doğuyor mu? Beyin neyi bildiğini nereden bilir?’ gibi basit ama temel ve hayati sorulara verdikleri cevapların oluşturduğu yetkin metni Daniel Locke resimlemiş ve ortaya benzersiz bir popüler bilim grafik romanı çıkmış.[63] 15- Lucas’ın Savaşları: George Lucas’ın hayatının çocukluğundan Yıldız Savaşları serisinin ilk filminin gişe başarısına şahit olduğu döneme kadar olan bölümünü büyük bir başarıyla anlatan eser, ortalama sinema meraklısından sinefil denilen sinemaperestlere değin geniş bir entervali kucaklayan bir popülasyonun yanı sıra, bahse konu alanın profesyonellerinin de başucu kitabı ve referans metni niteliğinde. 16- Sofie’nin Dünyası: Nicoby Vincent Zabus’un, Norveçli felsefeci Jostein Gaarder’ın yazdığı ve 1991’de yayımlanmasından sonra bir küresel kültür fenomenine dönüşen Sofie’nin Dünyası romanından uyarlayarak çizdiği aynı isimli grafik roman serisinin ilk albümü felsefeye, özellikle de Batı Düşüncesi tarihi okumalarına başlamak için anlaşılır, popüler, ama ciddiye alınması gereken bir giriş metnidir. 17- Sonu Olmayan Dünya: Küresel iklim değişikliği insan marifeti mi, yoksa gezegenin doğal döngülerinin sonucu mu? Karbon ayak izi, yenilenebilir enerji, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gibi olgular küreselcilerin insanlığı kontrol etmek adına gündeme getirdikleri şeyler mi? gibi sorular tartışılmakta sürekli. Christophe Blain’in Jean-Marc Jancovici’yle yaptığı söyleşiler sonucu yazıp çizdiği albüm bu soruları ve cevaplarını alıyor mercek altına. 18- Mavera: İnsanlığın ezici kısmının sosyal medya ve video paylaşım platformlarındaki patetik postlarıyla görünürlük kazanmak, izlenmek, daha fazla izlenmek, daha fazla etkileşim almak için çırpındıkları bir aktüel uğrakta yaşıyoruz. Adı unutulduğunda öleceğine inanan bir toplumda yaşayan Manel Naher’in hikâyesi bu problemi derin bir bilgelikle ve edebi bir lezzetle dillendirmekte.[64] 19- Fante Bukowski: Kendisini özdeşleştirdiği iki lanetli yeraltı yazarına, John Fante ve Charles Bukowski’ye nispetle Fante Bukowski adını alan ABD’li bir şairin çok çarpıcı ve fevkalâde sürprizli bir finale sahip olan biyografisi, onun Amerika’nın en has şairlerinden mi, yoksa kendini bilmeyen süzme bir salak ve iflah olmaz bir ezik mi olduğunu sordurmakta her sayfasında. 20- Kiraz’ın Günlükleri: Joris Chamblain’in yazıp çizdiği albümler romancı olmak isteyen akıllı, yetenekli ve çok meraklı 11 yaşındaki bir kızın gelişimini başarıyla resmetmekte. Yediden yetmiş yediye mââile okunabilecek sevimli çizgi romanlar anlayacağınız.[65]

8***Nihayet

Söze hayat kısa, sanat da!’ mottosunu içeren bidayet başlıklı bölümle başlamıştım. Açtığım parantezi argümanlarımı özetleyeceğim satırlarıma müteakip, kapatacağım. ***Çizgi romanla hayat, mevcudatla grafik roman arasında (neredeyse birebir denilebilecek) bir örtüşme / denklik / mütekabiliyet mevcuttur. ***Çizgi romana dair ön yargılar, olumsuz yaklaşımlar diğer ülkelerde büyük ölçüde düştüler gündemden; ülkemizde bunlar, eskisi kadar güçlü olmamakla birlikte, varlığını devam ettirmekte. ***Yerli çizgi romanımız 1990’ların başından bu yana her bakımdan irtifa kaybetmektedir; an itibarıyla telif çizgi romanımız için ‘can çekişmektedir’ dense, bu hakikatle mutabık bir tespit olur. ***Sektör bileşenleri mezkûr durumu değerlendirmeli, acil eylem plânı oluşturmalı, aksiyon almalıdır. ***2010 öncesinde ağırlıklı olarak Avrupa, Birleşik Krallık ve ABD çizgi roman havzalarının ürünleri domine ediyordu küresel çizgi roman endüstrisini; son 15 yıldaysa Japonya’nın ve Güney Kore’nin yumuşak güç aparatları / kültür emperyalizmi enstrümanları olan manga ve manhwalar kolonileştirmekte gezegende yaşayan her yaştan milyarca kadın ve erkeğin zihnini. ***Dünya genelinde gerçekleşen bir trend ülkemizde vahim bir varyasyonu dolayımıyla icra etmekte hükmünü: Fumetto türünü okumuyor artık insanımız, yakında sadece korsan çevirileri olacak burada bu janrın. ***Bağımsız çizgi roman çizgi romanın irfanıdır, vicdanıdır, ruhudur; türün mensubu olan çizgi romanların okunmasının değerli, önemli oluşu bundandır. ***Bizzat hayatın kendisi olan çizgi romanı hayatının parçası kılmayan ah bir bilse nelerden mahrum etmekte kendisini.[66] ***Çizgi roman okul öncesi çağdan ölene değin insana eşlik etmesi gereken bir imkândır. ***Genelde sanatın, özelde de Dokuzuncu Sanatın karşısında çaresiz kaldığı yegâne antite sonsuzluktur; öte yandan Âlem’in dört süvarisi olan İnsan – Dünya – Evren – Sanat’tan bahsettiğimizde sonlu ama sınırsız bir cümledir hakkında konuştuğumuz. Bu sınırsız cümlede ise çizgi roman işlevseldir, faydalıdır, gereklidir. *** ‘Öyleyse okumalı, okutmalı çizgi roman’ diyerek, açtığım bidayet / başlangıç / açılış / giriş parantezini kapatıyorum diyerek çıkış / kapanış / son / nihayet.



[1] Macbeth’i keşfetmemden neredeyse 40 yıl sonra okuduğum Ramachandran’ın Öykücü Beyin kitabında yer alan Ses ve Öfke diye bilinen o meşhur tirat (ana metinde monolog demiştim, ikisi de doğrudur) hakkındaki değerlendirmesi, tiradın aşağıdaki İngilizce orijinalini, paylaştığım ChatGPT çevirisini ve ilk baskısı 1962’de Çan Yayınları tarafından yapılan Sabahattin Eyüboğlu çevirisinin 1967’de Remzi Kitabevi tarafından basılan edisyonunu karşılaştırmalı olarak okumama neden oldu. 63 yıldır mezkûr eserin kanonik çevirisi kabul edilen Eyüboğlu’nun Türkçeleştirmesi şöyle:

‘Yarın, yarından sonra bir yarın, bir yarın daha / Sürüp gidiyor günden güne küçük adımlarla;/ Geçmiş günlerimiz ise nice sersemlere ışık tutmuş, / Ölüm yolunda toz toprak olmazdan önce. / Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki: / Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede: / Bir saat boy gösterip, boyun kırıp gidecek! / Bir daha da duyulmayacak artık sesi. / Bir aptalın anlattığı bir masal bu: / Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.Mezkûr tiradın (geç modern dönemde yapılmış nihai versiyon olarak anılan) orijinali ise şöyle: ‘Tomorrow, and tomorrow, and tomorrow, / Creeps in this petty pace from day to day / To the last syllable of recorded time; / And all our yesterdays have lighted fools / The way to dusty death. / Out, out, brief candle! / Life's but a walking shadow, a poor player / That struts and frets his hour upon the stage, / And then is heard no more. It is a tale / Told by an idiot, full of sound and fury, / Signifying nothing.’ Unutmadan ekleyeyim, Macbeth’in 1946’da Maarif Vekâleti tarafından basılan Orhan Burian çevirisine erişemediğim için, onu bu değerlendirmenin dışında tutuyorum. Görüleceği üzere, yeryüzündeki birçok ülkede olduğu gibi, bizde de her sene defalarca farklı rejilerle ve yorumlarla sahnelenen söz konusu trajedinin ikonik bir tiradı, en az 63 yıldır, aslına göre ciddi anlam değişikliğine, hatta anlam kaymasına uğrayarak, ‘ses ve öfke’ yerine ‘kuru gürültü’ şeklinde basılmakta, okunmakta, söylenmekte, sahnelenmekte. Edebiyat camiamızın ve tiyatro alemimizin bu çeviri sorununa eğilmesinin yerinde bir tutum olacağını düşünmekteyim. bknz:

***Ramachandran, Vilayanur Subramanian; Öykücü Beyin – Bir Nöroloğun Bizi İnsan Kılanın Ne olduğuna Dair Arayışı, çeviri: Ayşe Cankız Çevik, ALFA / BİLİM, 2. baskı, Aralık 2016, sayfa 12.

***Shakespeare, William; Macbeth, çeviren: Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, Dünya Muharrirlerinden Piyesler Serisi: 12, İstanbul, 1967, s. 123 – 124.

***Chat GPT.com

[2] Orijinali 150 sayfa olan metin önce tarafımdan 100 sayfaya indirildi, bilâhare editörler tarafından seçilen 54 sayfalık bölümü aşağıdaki almanağa alındı:

Şencan, Ziyaver; Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil; NODUL 2023 Kültür, Sanat, Edebiyat Almanağı; Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2024, s. 312 – 366.

[3] İlk olarak MÖ 5. asırda Hippocrates’in Aphorismi adlı eserinde tespit edilen ‘Ars longa, vita brevis, occasio praeceps, experimentum periculosum, iudicium difficile / (serbest bir üslûpla, ya da, Can (Yücel) Baba’nın deyişiyle, ‘Türkçe söyleyerek’ çevirdiğinizde) Sanat uzun, hayat kısadır, fırsat uçucu, deney tehlikelidir, karar vermekse zordur.’ aforizması bu uzun haliyle değil, ars longa, vita brevis şeklindeki kısa versiyonuyla bilinir ve paylaşılır. Argümandaki ars sadece güzel sanatlara değil, başta tıp ve eczacılık olmak üzere bütün bilimlere, zanaatların cümlesine ve bunların dışında kalan beşeri faaliyetler dairesindeki söylem ve eylemlerin de tamamına referans verir. Onto-epistemik bir şuuru kuşanmaya gayret eden herkes gibi ben de sanat, bilim, felsefe, teoloji gibi sahalardaki eserlerin, onları yaratan müessirlerin hayatlarından çok daha uzun hayat çizgilerine sahip olabileceklerini bilirim; ancak, bu sürelerin de sonsuzlukların nitelediği kozmik ölçekler göz önünde bulundurulduğunda, bir an bile sayılamayacağının farkındayım. Grek tabip ve filozofun argümanının manasını tepetaklak ederek metnimin başına eklemlememin niçini budur. Çizgi roman, temsil ettiği anlam dairesine yabancı olanlarca ‘gerçeklikten kopuk, sabun köpüğü niteliğinde, sorumluluklardan kaçışa hizmet ediyor’ şeklinde tarif, tasvir ve itham edilir. Bu yaklaşıma ‘hayat dediğimiz antite, varoluşun en derin temellerini oluşturan o meçhul HAKİKAT karşısında tam da böyle bir şey değil midir zaten?!?’ diyerek mukabele ediyor, itmam etmeden bu dipnotu, mercek altına aldığım hususa zenginlik katacağı, ilâve boyut getireceği için, şu detayı da atıyorum sahne ışıklarının altına: Amerikalı şair, yazar, ressam e(dward). e (stlin). Cummings’in kabaca 100 yıl önce okuruyla buluşan, hayatın kelebeklerin ömrü ve sabun köpüğü misali kısalığına karşın, sevginin irfan, hikmet ve sanat gibi kalıcılığına işaret eden so little remains / çok az şey kalır adlı şiirinde ars longa, vita brevis ifadesine yer vererek, bu deyişin popülerlik düzeyini arttırmıştı. İşte o güzel şiirin İngilizce aslı ve serbest tarzda yaptığım Türkçe çevirisi: ‘so much has happened / that we never dreamed, / but the sea always / arrives at the shore / and the stars (though / we may not see) endure. Ars longa, / vita brevis—love is. // o kadar çok şey oldu ki / asla hayal etmediğimiz, / lâkin deniz daima / ulaşır kıyıya / ve yıldızlar (görmesek de / biz), sürdürür varlığını. / sanat gibi sonsuzdur sevgi, hayatsa kısa.’

[4] İstîmal, istihsal, mezkûr gibi artık emisyonda olmayan / dolaşıma sokulmayan / tedâvülü tercih edilmeyen kelimeleri, bunların Türkçedeki yeni karşılıklarıyla ve / veya farklı dillerdeki anlamdaşlarıyla aynı metinde, aynı sayfada, aynı paragrafta ve dahi aynı cümlede birlikte kullanmam eleştirilir zaman zaman. Buna dair savunmam / apolojim / müdafaanamem için sevgili okur lütfen bknz. age, s. 318, dipnot 6.

[5] Bu bölümde ve takip eden 5 bölümde (bir diğer deyişle, 6 bölüm boyunca) 2024’de ülkemizde yayımlanan çizgi romanlardan edinip okuduklarımın en kayda değerleri, çizgi roman havzalarına / çizgi roman türlerine göre sınıflandırılarak listelenecektir. Sıklıkla birbirine karıştırılan bağımsız çizgi roman, kurmaca çizgi roman, kurmaca dışı grafik roman, fumetto, comics, manga, manhwa, süper kahramanlar türü, yeraltı / avangart grafik roman, politik / protest çizgi roman, frankofon, bande dessinée gibi kavramsallaştırmaların yerli yerine oturtuldukları, yanı sıra da çizgi roman havzası (coğrafyası) ile çizgi roman türü arasındaki fark(lar)ın netleştirildiği bir analiz için bknz. Şencan, age, s. 325 – 327, s. 330 – 332. Konuya dair bir ayrıntının, önemine binaen, altını çizeceğim: çizgi roman ve grafik roman anlamdaş kavramlardır, bu yüzden de, bu metinde yapıldığı üzere, ikâme olarak tasarruf edilebilirler.  

[6] 2024’de ülkemizde toplamda (telifsiz / ‘merdiven altı’ şekilde, dijital baskı tekniğiyle çoğaltılanlar da dahil) yaklaşık olarak 1,000 civarında çizgi roman yayınlandı; bu da sayısı taş çatlasın 35 – 40 bandına oturmuş yerli çizgi romanın mezkûr süreçte markete verildiği anlamına gelmekte. 2024’e dair olan bu 1,000 sayısı, sektör bileşenlerinden ve çevrimiçi kaynaklardan derlediğim veriler temelinde NODUL 2023 Almanağı’nda paylaştığım ‘2023’de ülkemizde 1,500 civarında çizgi roman yayınlandı’ tespitiyle çelişmekte. Erişebildiğim en son verilerden ve çeşitli yapay zekâ algoritmalarından aldığım destekle, an itibarıyla 1,000 dolaylarındaki bir sayının 2023 yılı için de daha gerçekçi olduğunu düşünmekteyim. Gözden geçirdiğim önceki tespitlerim hakkında bknz. Şencan, age, s. 356.

[7] İlk defa 2005’de yerel basınımızda, ardından da ulusal yazılı basınımızda ve tv kanallarımızda haberlere konu olan, BBC2’de yayımlanan The Family That Walks On All Fours / Dört Ayak Üzerinde Yürüyen Aile belgeselinden sonra ise küresel ilgi odağı haline gelen Hataylı Ulaş ailesinin dramatik hikâyesini bilmem hatırlar mısınız? Gelin hafıza tazeleyelim; İskenderun’un bir köyünde yaşayan Ulaş ailesinin19 çocuğundan yaşları 18 ila 34 arasında değişen beşi, başta konuşma olmak üzere ciddi bilişsel handikaplar sergiliyor, daha da önemlisi, kritik denge sorunları yaşadıklarından, ayakları üzerinde (bipedal) yürüyemiyor, ellerini de kullanarak, adeta hayvanlar gibi, dört ayak üzerinde (quadrupedal) hareket edebiliyorlardı. Yerli ve yabancı dergi ve seçkilerde yayımlanmış yüzlerce ilmi makalesi olan, küresel ölçekte çok sayıda muteber ödülün sahibi nöro-biyolog Prof. Dr. Üner Tan (1 Mayıs 1937 – 4 Şubat 2022), Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesörken konuyu mercek altına almış, yazdığı makale 2006’da International Journal of Neuroscience dergisinde yayımlanmıştı. Literatüre Üner Tan Sendromu olarak geçen bu anomaliyi temelde akraba evliliklerinin yol açtığı genetik mutasyona, yanı sıra da beslenme ve aile bakımı gibi çevresel / epigenetik faktörlere bağlayan Profesör Tan’a bilim camiasından destek geldiği gibi, çok ciddi itirazlar da yükselmişti. Günün sonunda geldiğimiz noktada Üner Tan Sendromu uluslararası camiada çoğunlukla ‘yanlış bir hipotez’ olarak nitelenmektedir. Bununla birlikte, Üner Hoca’nın Tersine Evrim argümanı ve adıyla anılan klinik tablo, yerli / telif çizgi roman sektörümüz gibi, sürekli gerileyen, mütemadiyen irtifa kaybeden olgu ve süreçleri tanımlamakta kullanılır olmuştur. Kaynaklar: ***https://www.indyturk.com/node/657906/bi%CC%87li%CC%87m/d%C3%B6rt-ayak-%C3%BCzerinde-y%C3%BCr%C3%BCyen-ula%C5%9F-ailesi-yeniden-d%C3%BCnya-g%C3%BCndeminde

***https://evrimagaci.org/uner-tan-sendromu-nedir-4-ayak-uzerinde-yuruyen-insanlar-geri-evrim-ornegi-mi-2512

[8] Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 338 – 347.

[9] Yayımcı mı, yoksa yayıncı mı doğru ifadedir? sorusu epeyce uzun bir süre önce gündeme yeni bir kronik münakaşa konusu sorunsalı taşımıştı. Aradan geçen onca zamana karşın Wikipedia, ChatGPT, değişik yayıncılar, sektörün farklı bileşenlerinin önemli kanaat önderleri ve başta dilbilimciler ve edebiyat eleştirmenleri olmak üzere farklı disiplinlerden uzman ve akademisyenler bu konuya dair gerçekleştirdikleri tartışmalarda henüz üzerinde mutabık kalınan bir cevap oluşturulabilmiş değiller. Bu yüzden de ben kendimi bu hususta bütünüyle hür ve müstakil addediyor, canım çektiğinde yayıncı, kafama estiğindeyse yayımcı diyerek devam edeceğimi beyan ediyorum.

[11] Hayatı listelere indirgeyerek şematize etmeye / basitleştirmeye çalıştığınızda, bilhassa da herhangi bir konu hakkında muhakkak / mutlaka kelimeleriyle başlayan bir limitli edimler / eylemler / olgular dizisini oluşturmaya kalktığınızda, bazı tercihlerinizi yapmakta, seçeneklerin bir kısmını dahilde, diğer bazılarını ise hariçte tutmakta çok zorlandığınız anlar olur. Bu zorlanmanın, iki evlâdıyla birlikte içine düştüğü bir belâdan, onların sadece birisini kurtarabileceğini anlayan ebeveynin, evlâtları arasında (Sophie’nin Seçimi’ni andırır şekilde) yapmaya itildiği o meşum, o trajik, o kahredici tercih kadar problemli olduğunu savunuyor değilim elbette. Bununla birlikte, bir liste düzenleyicisinin, tarife çalıştığım sıkıntısına karşı empati göstermenin şık bir tutum olacağına da işaret etmeliyim. Bu parantezi tamamlarken, onlarca yıldır tartışmaların odağında ikamet eden William Styron’un 1979’da yayınlanan Sophie’s Choice / Sophie’nin Seçimi romanını ve Alan J. Pacula’nın bu eserden hareketle yazdığı senaryo temelinde çektiği aynı ismi taşıyan 1982 tarihli filmini esas alan bir grafik romanın yapılması ne iyi olurdu diye düşünmeden edemedim doğrusu.

[12] Bu başlık altında ve ilerleyen bölümlerde yer vereceğim künye bilgileri: eserin ismi, yazarı, çizeri, yayımcısı sıralamasına göre tertiplenmiştir. Künyede tek isme yer verilmişse bu yazan ve çizenin aynı kişi olduğuna; isimler arasında ‘-’ (tire) varsa, yazma ya da çizme işinin ortaklaşa yapıldığına, arada ‘&’ (ve) işareti varsa, ilk ismin yazar, takip edeninse çizer olduğuna gönderme yapılmış demektir. Yayıncının unvanını belirtirken, isimden sonra gelen ‘kitap’, ‘kitapları’, ‘kitapçılık’, ‘yayınları’, ‘yayıncılık’, ‘book’, ‘books’, ‘dükkân’, ‘mağaza’, ‘shop’, ‘shopier’ gibi uzantılara yer vermedim. Ana metinde geçen yayımcı isimlerinde ise, bu uzantılara yer verdiğim bölümler oldu.

[13] Karikatür albümü olmasına karşın, Zehra Ömeroğlu’nun insan psikolojisine, bilhassa da beşeri münasebetlerin kavramsallaştırılmasına dair teorik formasyonunu, sınır tanımayan acımasız ve hınzır ironi yeteneğini ve bunlarla uyumlu ve sevimli bir kombin oluşturan naif ve savruk çizgilerini önemsediğimden ekledim bu grafik kitabı yerli / telif çizgi romanımız adına son derece verimsiz olan 2024’ün bilançosuna. Yeri gelmişken, eklemeden geçmemeyim: Yayınlanmış 3 kitabını edindiğim Ömeroğlu’nun başyapıtı, 2022 Eylül’ünde Marmara Çizgi etiketiyle okuruna kavuşan ve sayfaları arasında gezindiğim her seferinde beni yüksek sesle güldüren esprilerle tıka basa dolu olan bir önceki karikatür albümü Bitikler İçin Olumlamalar’dır. Basım tarihinden dolayı onu, 2023 dair olan NODUL Almanak’ın ilk kitabına ve 2024’ün kültür, sanat, edebiyat hasılasını değerlendiren, bu incelemenin de parçası olduğu, ikinci NODUL Almanak’a ekleyemememi telafi etmek düşüncesi de Psikoloji Karikatürleri’ne yer vermemde etkili oldu kuşkusuz.

[14] Kara Karga Yayınlarının en son paylaştığım dört grafik romanı, yayınevinin Çizgilerle Modern Türkiye Mimarlığı Serisi’ne dahildir.

[15] Durmaz’ın eseri çizgi roman, illüstrasyonlu kitap ve karikatür albümü türlerinin hepsine girebilecek hibrid formatta bir kitap.

[16] Suat Gönülay’ın okurunu belirsiz ve tekinsiz anlatıların tehlikeli ve derin sularında kulaç atmaya davet eden grafik romanı Harabe ve Labirent için (ana metinde de işaret ettiğim üzere) ‘sanatçı balata koparmış, kafayı kırmış; new age bir tarikatın şeyhi, hatta yer yer bir yalvaç gibi konuşuyor. Kesinlikle uzak durulması gereken bir abuklamalar, sayıklamalar ve saçmalıklar manzumesi!’ de denilebilir, ‘Gönülay’ın rehberliğinde ezoterizmin, okültizmin, psikanalizin, teolojinin ve mitolojinin dehlizlerinde dolaştığınızda, arasında erginleşmenin (tekris’in) de olduğu köklü ve önemli kazanımlarınız olabilir. Kasvetli ve karanlık havasına karşın, şayet kendinizi vererek ve gerçekten anlayarak okursanız, finalde aydınlığa erişmeniz, erginleşmeniz olası. Mezkûr konulara dair arka plânı olan konunun meraklısı kaçırmasın’ da. Muhatabına, birbirini yanlışlayan bu 180 derece zıt yorumları yaptırma olasılığı olan eseri kitapçınızda önceden inceleyerek almanızda işte bu yüzden büyük fayda var, demedi demeyin. Buna dair son bir detay: Harabe ve Labirent, Suat Gönülay’ın 2012’de Destek Yayınları tarafından yayımlanan Sonsuz Cuma Günü isimli ezoterik romanının çizgi roman uyarlamasıdır.

[17] Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, dipnot 15, s. 332 – 337.  

[18] https://tr.wikipedia.org/wiki/Webtoon

[19] Manga ve manhwalar 2024’de ülkemizde yayınlanan çizgi romanın takriben %55’ini oluşturmakta. Buradan hareketle mercek altına aldığımız 01 Ocak – 31 Aralı 2024 döneminde 550’ye yakın Japon ve Güney Kore çizgi romanının marketimize girdiğine hükmedebiliriz.

[20] At yarışlarında sıklıkla kullanılan bu terimlerin kısa açıklamaları şöyle: Favori: Yarışa katılan atlar arasında kazanma şansı en yüksek görülen, dolayısıyla da bilinmesi halinde ödenecek ikramiyenin en düşük oranlı olacağı seçenektir. Plase: Yarışın birincisini değil de ikincisinin ya da üçüncüsünün bilinmesi halinde kazanılan bahis türüdür. Sürpriz: İsmi favoriler ya da plaseler arasında anılmayan bir atın yarışta ilk üçe girmesi durumuna verilen addır. Bu üç tanımın işaret ettiği atlardan en yüksek ikramiye kazandıranı sürpriz olarak nitelenenlerdir.

[21] Senaryosu ‘Large Language Model / Geniş Dil Modeli’ne göre eğitilmiş üretken yapay zekânın, Japon folklorunun popüler bir unsuru olan Şeftali Çocuk Momotaro efsanesini aktüel şartlara uyarlaması sonucu oluşan eserin illüstrasyonları da yapay zekâya ait. ‘Yapay zekâ birçok şeyi başarıyla resmedebiliyor, ancak çeşitli pozisyonlardaki elleri çizmekte başarısız’ şeklindeki algının test edilmesi için bile ilgilenilmeyi hak etmekte.

[22] Sakura Baharı aslında bağımsız bir grafik roman; onu manga bahsinde değerlendirmem, mezkûr eserin grafik – plastik yanının geleneksel Japon grafik sanatlarından önemli ölçüde etkilenmesindendir.

[23] Üç kurmaca dışı grafik roman da Kore çizgi roman kozmosunun ürünü, yâni manhwa.

[25] Genel olarak Nobel ödülleri ve özelde de çizgi romanlara Nobel Edebiyat Ödülü verilmesi hakkında tespit ve yorumlar için bknz. Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 357 – 358.

[26] Tayvanlı çizgi romancı C. C. Tsai’nin Zuangzi’den uyarlayarak çizdiği Doğanın Yolu ve Konfüçyüs’den uyarlayarak çizdiği Konuşmalar isimli iki manhuayı daha 2025’de, hem de birinci hamur kâğıda basılı özenli edisyonlarla ve Çin Klasikleri İllüstrasyonlu Kitaplığı başlıklı bir seride dilimize kazandıran Epsilon Yayınevi aldığı bu aksiyonla faydalı bir iş yapmıştır, teşekkürü hak etmiştir. Bu arada bu üç manhua’nın, dilimize kazandırılmış ilk Çin çizgi romanları olduğunun da altını çizmiş olayım.

https://en.wikipedia.org/wiki/Tsai_Chih-chung

[27] Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 329 – 330.

[28] Fumetti fumetto’nun çoğulu olup, İtalyancada çizgi romanlar manasındadır.

https://eksisozluk.com/fumetti--236389?p=1

[29] Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 327 – 328.

[30] İlk isim ülkemizdeki edisyona, parantez içindeki İtalya’da basılan orijinal seriye aittir.

[32] Alpin, Hakan; Çizgiroman Ansiklopedisi, s. 583 – 586, s. 610 – 613.

[33] Paylaştığım satış rakamları şu istatistiki bilgilerle birlikte değerlendirildiğinde, durumun vahameti daha da netleşir: nüfusumuz 1975’de 40 milyon, 2025 Mart’ında (sığınmacılar ve düzensiz göçmenler hariç) 86 milyon; okuma – yazma bilenlerin oranı 1975’te %61.5, 2025 başında %98; kişi başına düşen milli gelir 1975’de 1,500 $, 2025 başında 15,000 $ (son açıklanan resmi milli gelir rakamlarına çeşitli çevrelerden ‘kurun baskı altında tutulduğu şartlarda oluşturulmuş makyajlı ve hormonlu veriler olup, ülkedeki büyük gelir ve servet adaletsizliğini gizlemeye hizmet ettiği’ şeklinde itirazlar geldiği de unutulmamalıdır).

[34] Presstij Kitap’ın yayımcılık ekosferimizin periferisinde yer alan İzmit’teki başarılı yayımcılığıyla ‘bu iş İstanbul’da, hadi bilemedin bir de Ankara’da yapılır; diğer kentlerde sürdürülmesi imkânsızdır!’ ezberini de bozmuş durumda.

[35] Hakan Şaşmaz, 6 Mart 2025’de yaptığımız Dokuzuncu Sanat ve Ötesi WhatSapp Grubu’nun aylık toplantısında ‘en son 19. albümünü yayımladığımız 26 albümlük Ken Parker Özel Seri’sinin en az iki albümünü bu senenin 2. yarısında yayımlayacağız’ mealinde bir paylaşımda bulundu; bu durumda bize de ’ay, aman inşallah!’ demek ve umutla beklemek düşüyor haliyle.

[36] cizgidiyari.com ve altinmadalyon.com gibi platformlarda yürütülen tartışmalara, Kadıköy’deki çizgi roman sahaf eko sisteminde dönen muhabbetlere ve yayımcılık piyasasından derlediğim verilere bakılacak olursa, Dylan Dog’un aylık net satışı 300’e ve Tex’inki de 500’e düşmüş durumda. Aylık periyodik bir yayının sürdürülebilirliği için çok yetersiz olan bu sayılar, fumettoseverlerde, türün ülkemizdeki yegâne yayımcısı olan Lâl Kitap’ın da alanı terk edebileceğine dair endişe beslemesine neden olmakta haliyle. Bu durumda da, Bahadır Zaimoğlu ve Ayşe Zaimoğlu benzeri şövalye ruhlu yeni yayımcı çıkmadığı koşullarda, çevrimiçi yayımlanan ve / veya dijital baskı olarak piyasaya verilen telifsiz (korsan olarak da okunabilir) yayınlarla yetinmek durumunda kalacak fumettoperestler.

[37] Şencan, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 351 – 352.

[38] 1970’lerden beri fumetto standardı haline gelen karton kapakları dahil 100 sayfa, siyah – beyaz ve 16 cm x 21 cm ebadında basılan ve ayda bir yayımlanan klasik fumettinin dışında renkli, ciltli, şömizli ve çok farklı boyutlarda olabilen ve Bağımsız Çizgi Roman başlığı altında inceleyeceğimiz çok sayıda grafik romanı da meraklısıyla buluşturan devasa bir endüstridir İtalyan çizgi roman sektörü aslında.

[39] age, s. 327 – 328, s. 330 – 332.

[40] Bu 5 frankofon seriden Red Kit Yapı Kredi Yayınları’nın çizgi roman yayımını durdurması yüzünden 2022 sonbaharından bu yana buluşamamakta meraklısıyla; diğerlerinin yeni albümleri ve eski albümlerinin yeni baskıları Alfa Yayınevi tarafından yapılmakta. Meraklısı söz konusu yayımcının Red Kit’i de bir an önce yayın skalasına eklemesini dilemekte ve beklemekte.

[41] Sekizi ciltli, 24’ü karton kapaklı olmak üzere yayınladığı 32 Tenten albümünün baskısı biten birkaç tanesinin yeni baskılarını yaptı Alfa Kitap. Bunların sayısını 3 olarak vermeme karşın, künye bilgilerinin hakikatle mutabıkından emin olamadığımı paylaşmalıyım. Söz konusu sayı 2 ya da 4 de olabilir.

[42] 2024’de Türkiye’de yayımlanan frankofon çizgi romanların mezkûr periyotta coğrafyamızda yayımlanan çizgi roman toplamının sadece %3’ü olduğu kaçmamıştır dikkatlerden. Başta Bécassine, Thorgal, Red Kit, XIII, Blueberry, Valerian, Jerry Spring, Michel Vaillant, Spirou et Fantasio, Gaston, Gil Jourdan, Largo Winch, Blacksad, Valérian et Laureline, Les Aventures extraordinaires d'Adèle Blanc-Sec, Alix, Incal, Iznogoud, Jeremiah, Luc Orient, Marsupilami, Rahan, Ric Hochet, Johan et Pirlouit, Natacha, Nero, Les Tuniques Bleues, La Caste des Méta-Barons olmak üzere, gezegenin bir çok coğrafyasında defalarca basılmış ve basılmakta olan yüzlerce kaliteli bande dessinée serisi olmasına karşın, hali hazırda bunların hiçbirisinin yayımlanmıyor oluşu, insanımızın frankofon çizgi roman kozmosuna olan ilgisini büyük ölçüde kaybetmiş olmasıyla açıklanabilir sanırım.

[43] Hakkında yazılmış sayısız kitap, makale, tez; yapılmış çok sayıda belgesel; çekilmiş animasyonlar ve filmler; popüler kültürün etkili unsurlarına dönüşen karakterleri; bu temelde inşa edilen kullanımlık (fonksiyonel), hediyelik,  koleksiyonluk objeler / nesneler, eşyalar endüstrisi; senaryolarının içerdiği zengin alt metinler, bunların yol açtığı politik ve kültürel tartışmalar; illüstrasyonlarının tarihi, doğal, sosyolojik, beşeri ve kültürel dokuları temsildeki olağanüstü grafik – plastik – estetik başarı; yaratıcısı Belçikalı yazar ve ressam Georges Prosper Remi’in (Hergé) mucidi olduğu özgün, basit, etkileyicitemiz çizgi (ligne claire)’ denilen illüstrasyon tarzıyla Tenten’in Maceraları külliyatı, sadece çizgi roman sahasında değil, genel olarak grafik sanatlarda ve kurmaca anlatılar evreninde oluşturduğu radikal tesirler yüzünden çizgi roman kozmosunun tartışmasız en sofistike ve rafine örneklerindendir. 50’den fazla dile çevrilen maceralarıyla 200 milyonu aşan bir satış rakamı yakalayan seri, bir diğer Frankofon serinin, 100 civarında dile çevrilerek 300 milyona yakın albüm satışına erişen Galyalı Asteriks’in Maceraları sagasının ardından gezegenin en popüler ikinci bande dessinée antitesidir. Bütün bu hususatın ışığında mezkûr seriyi tanımlamak adına, dönemin Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün, Fransa’nın, bağımsızlık mücadelesi veren Cezayirli yurtseverlere karşı 1960’larda yürüttüğü kirli savaşa karşı çıkan Jean-Paul Sartre’ın sağcılar tarafından ölümle tehdit edilmesi üzerine, onu desteklemek için ‘Mösyö Sartre Fransa’dır!’ demesine nazire olarak, diyorum ki: Mösyö Tenten Dünyadır!

https://tr.wikipedia.org/wiki/Herg%C3%A9

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tenten%27in_Maceralar%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tenten%27in_ideolojisi

[44] İlk 25 albüm Goscinny & Uderzo iş birliğinin mahsulüdür. 26 – 35 arasındaki 10 albümün hem senaryo ve hem de desenleri ise Uderzo’ya aittir. 36 – 39 arasındaki 4 albüm Jean-Yves Ferri & Didier Conrad’ın, son albüm olan Beyaz Süsen ise Fabcaro & Didier Conrad’ın marifetidir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Galyal%C4%B1_Asteriks%27in_Maceralar%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ren%C3%A9_Goscinny

https://tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Uderzo

[45] 1960’lar boyunca ve 1970’lerin başında yapılmış kalitesi yerlerde sürünen korsan ve kopya baskılarında Serteriks, Aster, Bücür isimleriyle ülkemiz okurunun karşısına çıkan Asteriks albümlerinin özenli çevirili, kaliteli baskılı ilk edisyonları 1973’den itibaren Kervan Yayınları, Tercüman Gazetesi ve Tercüman Çocuk Dergisi tarafından yapılmıştır. Bu edisyonların Halit Kıvanç ve Tevfik Ünsi’ye ait olan uyarlama / yerelleştirme temelli serbest çevirileri, senaryoların ruhunu başarıyla yansıtan kıvrak ve mizahi bir dile sahip olmaları sayesinde sevilip benimsenerek popüler kültürün kalıcı unsurları arasına katılmış; Halit Kıvanç’ın buluşu olan devegücütazıhızışerbeti gibi başarılı adaptiv yakıştırmalar ise serinin günümüze kadar gelen çeviri sürecinin standartlarını belirleyen kalıcı normlara dönüşmüştür. Unutmadan ekleyeyim: Bahse konu şerbetin 1973 öncesi yapılan korsan ve kopya baskılarındaki Türkçeleştirilmiş hali Hokus Pokus’du. Bknz. Alpin, Hakan; Çizgiroman Ansiklopedisi, İnkılâp Kitabevi, 2006, s. 54 – 56.

[46] ABD çizgi romanı / Comics = süper kahraman macerası denklemidir kastettiğim. İlerleyen satırlardaki tespitler de bu denklemin vaat ettiği anlam dairesi gözetilerek yapılacaktır.

[47] Bknz. Şencan, Ziyaver, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, dipnot 15, s. 322 – 323.

[48] Bunlar fasiküller halinde ya da ortalama 5 fasikül içeren karton kapaklı (soft cover / sc); ciltli, sert sıvama kapaklı (hard cover / hc) ve ciltli, sert kapaklı ve şömizli sınırlı baskı gibi 3 değişik formattaki albümler halinde sunuldular pazara.

[50] Sahip oldukları insanüstü güçler yüzünden süper kahramanların kendilerini antik dönemin çok tanrılı dinlerindeki titanlarla hatta tanrılarla eşdeğer gördükleri, bu yüzden de sadece bazı kesimlerini değil, homo sapiens – sapiens türünü toptan parazit olarak algıladıkları tespiti de ırak tutulmamalıdır gözden.

[51] Ortalama okura önermezken edinmem, okumam ve arşivlemem ‘sana haram, bana helâl!’ mealinde bir çifte standartı anımsatmış olabilir kimi okura. Mercek altına aldığım insanlıktan çıkarmak / insansızlaştırmak anlayışını içkinleştirmiş comics / süper kahraman çizgi romanlarına gösterdiğim mezkûr ilgi mesleğimin icbar ettiği sevimsiz bir zarurettir, isteyerek gerçekleştirdiğim bir tercih değil. Bu arada ‘önermem’ yerine ‘öneriyor olmam’ diyerek, son yıllarda revaçta olan ‘ABD dizisi dublajı Türkçesi’ni kullandığım kaçmamıştır dikkatlerden. Semantik coğrafyamızın / anlam topolojimizin gramerinde, sentaksın yerli ve milli kozmosunda ikamet edip mütemadiyen akıntıya karşı yüzmek çok yorucu; oyun sürerken aktif dinlenmek adına, zaman zaman işte böyle ‘sürü’ye katılmak elzem.

[52] İlk 12 süper kahramanlık serisinin bazılarından 1, bazılarından ise birkaç tane albüm yayımlandı 2024’de.

[53] Yayımcısı Hayalet Sürücü’nün birkaç macerasını fasikül, karton kapaklı albüm, ciltli albüm halinde olmak üzere üç farklı formatta bastı. Punisher ve Preacher serilerinde yarattığı anlatı  kozmosu olağanüstü olan Ennis’in senaryosu diğerlerinden bir tık önde.

[54] Dark Horse, Image Comics, Oni Press (son hali OLFPG) gibi büyük yayımcıları bağımsız işletme, işlerini de bağımsız çizgi roman olarak sınıflandırmanın, ‘BAĞIMSIZ’ kavramının içeriğiyle uyumsuz olduğunu düşündüğümden, onları endüstriyel (sermaye bağımlı) Amerikan çizgi romanları bölümünde değerlendirdim.

[55] Meraklısına popüler fasikül, limitli fasikül ve sert sıvama kapaklı, ciltli, sınırlı edisyon gibi 3 seçenek halinde sunulan eseri kısa listeye katma sebebim, yukarıda da işaret ettiğim üzere, ana kapağı çizen 2 artistin dışındaki 5 varyant kapak illüstratöründen biri olan Levent Çanga’nın Paralel Evren Çizgi Roman Dükkânı için yaptığı kapak kompozisyonunu taşıyan limitli ve Çanga’dan imzalı fasiküldür. Resim tarihimizin en pahalı tablosu olan ve ‘yerli ve milli Mona Lisa’mız’ olarak kabul edilen Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’ne saygı duruşu mahiyetindeki gerçekten fevkalâde başarılı kompozisyonu hâvi söz konusu edisyon, mezkûr çizgi roman satış noktası tarafından PARALEL EVREN EXCLUSIVE LEVEND ÇANGA KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ HOMAGE VARIANT olarak kodlanmıştır.

https://paralelevren.istanbul/turkce-cizgi-roman/bagimsiz/prd-ninja-kaplumbagalar-son-ronin-sayi-1-paralel-evren-exclusive-levend-canga-kamplumbaga-terbiyecisi-variant-on-siparis

[56] Şencan, Ziyaver, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, s. 325 – 327.

[57] Bir olayı anlatmak için normalde gerekenden çok daha fazla söz söyleyen, bunu da muhatabının odağında kalabilmek adına onun merakını sürekli tahrik edip, sinir uçlarıyla mütemadiyen oynayarak yapanların bu ekstrem tarzını isimlendirmek için kullandığımız güzel bir deyişimiz var: Pehlivan tefrikası gibi uzatmak! Türkiye radyolarının efsanevi güreş, boks ve futbol maçları anlatıcısı üstat Eşref Şefik’le, yazılı basının tarihi güreş tefrikalarıyla meşhur olan şahsiyetleri Murat Sertoğlu, M. Sami Karayel ve Ali Gümüş gibi yazarlar Türkçedeki bu deyişin ete kemiğe bürünen dillendiricileriydiler. Bazı araştırmacılar mezkûr deyişin Eşref Şefik’in anlatılarından, başka bazılarıysa Murat Sertoğlu günlük yazılarından kaynaklandığı savunur. Yazar, illüstratör, karikatürist ve gazeteci Ratip Tahir Burak’ın 1950  - 1970 döneminde gazetelerde tefrika edilen, aralarında çok sayıda geleneksel güreşimiz konulu tarihi çizgi romanın da olduğu (26’si arşivimde olan en az 27 çizgi romandan oluşan) müktesebatı, bahse konu deyişin 9. Sanat kozmosumuzdaki yansımalarıdır.

Şencan, Ziyaver; Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil / ***XI) Türkiye’de Çizgi Roman / çr tarihimizin en efektif ve en özgün 25 sanatçısı / Ratip Tahir Burak. https://ziyaversencan.blogspot.com/2025/01/cizgi-roman-bildiginiz-gibi-degil.html

***https://www.trakyagezi.com/yagli-gureslerin-arkasi-yarin-kusagi-pehlivan-tefrikalari/#:~:text=Bir%20t%C3%BCrl%C3%BC%20sonu%20gelmeyen%20bir,Pehlivan%20tefrikas%C4%B1%20gibi%E2%80%A6%E2%80%9D%20laf%C4%B1.

[58] Sıra numarası 10 – 15 arasında olan 6 kitabın yayımcısı NADA Kitap ülkemizin en enteresan ve orijinal butik çizgi roman yayımcılarından biri, belki de birincisidir. Bahse konu 6 bağımsız çizgi roman albümünün tamamı gezegenimizin paralel evrenlerden birindeki (bizim deneyimlediklerimizle alâkası olmayan niteliklere sahip ) bir halini betimliyor gibidir adeta; hiç ummadığınız karakterlerin beklemediğiniz şeyler yapıp söylediği, bilim insanlarının kutsal kâsesi olan her şeyin kuramı benzeri bir büyük hedefmişçesine ardından koşulan amaçların metafizik ve mistik dolayımların sisleri içinde belirsizleştiği, okuyanın / izleyenin âdeta psychedelic bir müzik eşliğinde psychedelic bir ajan kullanıyormuşçasına edinebileceği bir haletiruhiyenin kucağına düştüğü belirsiz, sabitesiz, tekinsiz dünyalardır bahse konu paralel evrenlerin sundukları. Özetle, nevi şahsına münhasır betimlemesinin cismanileştiği, sui generis kavramsallaştırmasının ete kemiğe büründüğü bir toplam NADA Kitap külliyatı.

[59] Desen ve yazıların siyah karton ya da resim kâğıdı gibi zeminlerin sivri bir aletle kazınmasıyla oluşturulduğu çok meşakkatli, ustalık kazanılması olağanüstü zor bir süreç sonunda gerçekleşen grafik teknik.

Şencan, Ziyaver; Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil / ***XI) Türkiye’de Çizgi Roman / çr tarihimizin en efektif ve en özgün 25 sanatçısı / Emre Orhun. https://ziyaversencan.blogspot.com/2025/01/cizgi-roman-bildiginiz-gibi-degil.html

[60] Seyirci dedim, zîra, her başarılı grafik roman gibi Habibinin de birçok paneli döne döne seyretme ihtiyacı hissedeceğiniz tablo mahiyetindedir. Eserin olağanüstü başarılı bir tanıtımı onun dilimizdeki ilk edisyonunu basan Flaneur’ün sitesinde yer almakta: https://www.flaneur.com.tr/product-page/habibi-limitli

[61] Kitabın eli yüzü düzgün bir tanıtımı için bknz.: https://www.k24kitap.org/kitaplar/bir-savas-hikayesi-icin-notlar-964

[62] Yayımcısının, yukarıda girişini alıntıladığım, gerçekten özlü ve yetkin tanıtım metni için bknz.: https://www.flaneur.com.tr/product-page/caligari

[63] Kurmaca olmayan Nöromandiya benzeri bilimsel metinleri çizgi romanlaştırdığınızda ortaya çıkan eser, parçası olduğu formatın bir diğer ismi olan grafik roman kavramını kuşanır. Roman olmayan bir bilimsel anlatının roman adıyla anılması doğrusu rahatsız ediyor beni, bu yüzden de kurmaca olmayan grafik romanlar için grafik kitap denilse daha iyi olmaz mı? sorusunu, dillendirdiğim sorunsal tartışılsın diye, şuraya bırakıveriyorum.

[64] Eserin Fransızca baskısının başlığı olan Le Grand Vide olumsuz içerikli, başlığın İngilizcesi The Great Beyond ise belirsiz içerikli, bağlamsal olarak olumlu ya da olumsuz kullanımları olabiliyor. Türkçeleştiren Melis Karadeniz’in Mavera tercihi akla mâverâ – mâsivâ diyalektiğini getirmekte. Dostum ChatGPT mevzuya şöyle girdi: https://ziyaversencan.blogspot.com/2025/04/mavera-vs-masva-dikotomisi.html

[65] 3 yerli, 11 manga, 6 fumetto, 2 frankofon, 7 comics / süper kahraman çizgi roman albümü ya da serisini eklemişken mezkûr türlerin kısa listelerine, bağımsız çizgi roman janrının 20 albümünü ya da serisini dahil etmem ilgili kısa listeye, bağımsız çizgi romanlara verdiğim önemdendir. Çizgi romanla tanışmak isteyen ancak vakit – nakit – mekân – heves’ten oluşan imkânlar seti kısıtlı olanlara tavsiyem, tercihlerini bağımsız çizgi roman lehine kullanmalarıdır.

[66] Şencen, Ziyaver, Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil, Xİİ) Çizgi Roman Sadece Çizgi Roman Değildir!, s. 357 – 358.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder