işte budur en kötüsü



reflü kasırgasının yaktığı özofagus coğrafyası, yeknesak ve yekpare
bir vertigo bulantısı, damaktaki o kerih çürümüş yumurta tadı,
jeng-dâr bir rayihanın kıyasıya esr'aldığı gusto hassası...
hangisi, en kötüsü hangisi?

ele verdiğin yoldaşların gözlerinde beliren o 'bedeli elbet ödetilir' 
ifadesi; dünya için ahiretini berbat etmiş dekadans mütedeyyin 
gafleti, yaşlı ve çocuk ve kadın ve hayvan ve doğa sevmezin 
kuşandığı nobran ve nadan ve merhametsiz esfel-i safilin kipi...
söyler misin, en kötüsü hangisi?

ki, kuşkusuz bunların hiçbiri!

kuarklarıma değin beni paralel evrenlere dağıtan termonükleer 
bombalar patlat, sorun değil. sorun değil, tek tek çek tırnaklarımı 
ve mütemadiyen büyüsün yeniden onlar ve çek sen yine onları 
biteviye çek; dert değil! dert değil, çöküşüne kâinatın ve katrilyon 
sene geçişine şahit olmam uzay-zamanda ve aç ve susuz 
ve bî-ilaç kalmam ebediyen ve müebbeden, sorun değil.
söyle öyleyse, en kötüsü hangisi?

gradomu çiğnemen en kötüsü ve tağşiş etmen benliğimi.
tahammülfersa olan işte bu: değersizleştirmen beni.

malûm ve meçhul bütün gramerden ve dost ve düşman 
lisanın cümlesinden sesleniyorum bu yüzden: değersizleştirme beni! 
ruhumun thymos'tik veçhesi ile kapandım bak ayaklarına ve 
yalvarıyorum; kalb sikke, faydasız eleman, miyadı dolmuş ilaç ve
vakti geçmiş bilet muamelesi yapma; beni değersizleştirme!

beterötesi bu, ki kötününkötüsü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder