Hareket durursa zaman da durur mu problematiği



Filozoflar, teologlar, bilim insanları ve bahse konu disiplinlere meraklı bu satırların yazarı gibi sıradan insanlar binlerce yıldır şu soruların cevaplarını arıyorlar:

Hareket ve zaman arasında nasıl bir ilişki vardır? 
Zaman hareketin bir fonksiyonu mudur? Yoksa 'vice versa' mıdır?
Hareket ve zaman arasında koparılamayan bir korelasyon varsa şayet, hareket durursa zaman da durur mu? 
Hareket ve zaman, bazı felsefeci ve bilim insanlarının iddia ettikleri üzere, maddi dünyada karşılığı olmayan birer yanılsamadan ibaret olmasın sakın?(1)

Bu sorulara dair fizik - kozmoloji ve felsefe sahalarına ait olan görüşler paylaşacağım.
Bunlar birbirlerini inkar eden, bir diğer deyişle, taban tabana zıt olan ve fakat enteresandır (pozitivist ve katı bilimselci yaklaşımların kabul etmekte zorlanacağı üzere), her biri de itibar gören bilimsel ve felsefi iddialardır.

Felsefede bir şeyin hem kendisinin, hem de zıttının muteber sayılması alışıldık bir haldir. Fenomenolojik, epistemolojik, ontolojik, metafizik ve değerlere dair (etik) argümanları bakımından birbirleriyle tamamen çelişen felsefi akımların, ekollerin her birinin, söz konusu alanın tarihçileri ve sistematik felsefeciler tarafından makbul addedilmesi felsefe disiplini içerisinde alışıldık bir durumdur. Bilimin ise, sadece (kuramsal fizik, matematiksel fizik ve kozmoloji gibi) tecrübi ol(a)mayan, bu yüzden de önemli oranda spekülatif sayılabilecek iddialar barındıran disiplinlerinde rastlanılır bu dilemaya.

Hareket - zaman ilişkisine dair birbiriyle çelişen fizik - kozmolojik argümanları (f-k-a) paylaşmadan önce, bazı kavramlara değineceğim.

Hareket kabaca üç farklı varlık düzleminde (ontik seviyede) gerçekleşir:
1 - Kuantum seviyesi: elektron, proton, nötron, pozitron, nötrino, foton gibi atomaltı parçacıklar dünyasındaki hareketlerin incelendiği düzeydir bu. Kuantum Dalga Mekaniği bu düzeyi analiz eden fizik dalıdır. 
2 - Gündelik yaşam seviyesi: her gün deneyimlediğimiz sıradan yaşam pratikleri düzeyidir. Newtonian Paradigma bu düzeyi analiz etmeye elverişlidir.
3 - Kozmik seviye: nötron yıldızlarının, kara deliklerin, galaksilerin ve galaksi kümelerinin aktörü olduğu süreçlerin gerçekleştiği düzeydir. Genel Rölativite Teorisi tarafından analiz edilir. 
Bu hareket türleri içinde ilki temel olandır. Hareket orada, kuantum seviyesinde başlar ve daha üst varlık düzlemlerine (ontik level) yol açacak konfigürasyonların ortaya çıkmasını tetikler.

Kuantum düzeyinde hareketin durması için, malzemenin sıcaklığının 'Mutlak Sıfır'a (–273,15 °Celsius) inmesi gerekir. Pratikte bu sıcaklığa erişilemez. Erişildiğinde, temel parçacıklar bütün iç enerjilerini kaybeder ve mutlak bir hareketsizliğe kavuşurlar (2).
Verilen linkte de işaret edildiği üzere, bu sıcaklığa erişilemeyeceğinden, mutlak hareketsizlik söz konusu değildir.

Küçük bir parantez açıyorum: Genel Göreliliğin Kuantum Teorisi ve Sicim Teorisi yukarıdaki üç düzeyi açıklayan üç kuramı da birleştirme iddiasındadır. Bu yüzden de bu teorilere Her şeyin Teorisi deniz. 

Bu girişten sonra, bahsettiğim, birbirinin zıttı olan görüşleri paylaşıyorum:

f-k-a 1***Her şey, tabii zaman da, hareket halindedir

4 boyutlu uzay-zaman (u-z) sürekliliği, madde-enerji, informasyon, entropi (s) (3).
Bunların hepsinin aynı anda, 13.8 milyar yıl önce, Big bang (BB) sonucunda ortaya çıktığı genel kabul gören bilimsel iddiadır.
BB'in ardından ilk Planck Zamanı'nda s sıfırdır (4);
Akabinde s sürekli artar (bunun, evrenin kapalı olduğunun en önemli kanıtı olduğunu savunur bazı kozmolog ve kuramsal fizikçiler).
u-z sürekliliği genişler (5), Evren'deki madde-enerji miktarı, (u - z sürekliliğinin dokusunu oluşturan sonsuz sayıdaki kuantum köpüğü tarafından sürekli üretildiği için) artar. Bunlara bağlı olarak, söz konusu olguların bilgi karşılıkları da, data ve informasyon, artar.
Artış trendi başlı başına hareket demektir.
Evren durdurulamaz, yatıştırılamaz bir şekilde ve giderek de artan bir hızla hareket etmektedir. 13.8 milyar yıllık tarihine bakılınca 'bu süreç gelecekte de, genişleme karakterini koruyarak, devam edecektir, evrenin hızı sürekli artacaktır' demek (eldeki verilerden hareketle) bilimsel bir iddia olarak görülebilir.
Kuantum kuramı, rölativite kuramı, sicim kuramı her şeyin hareket halinde olduğu argümantasyonu temelinde geliştirilmiş disiplinlerdir. One arrow of time to rule them all? | Ars Technica

f-k-a 2***Hem zaman hem de hareket yanılsamadır.

Haziran sonu 2020 itibarıyla sayıları 7,850,000,000'e erişen homo sapiens sapiens'ın her biri, kozmolojik olarak uzay -zaman sürekliliğindeki farklı u - z koordinatlarında, coğrafi olarak ise Yeryüzü'ndeki farklı kartografik adreslerdedir. 
Şu anda dünyada insanların olduğu ve olmadığı sayısız u - z koordinatı ve coğrafi konum vardır. Her birimiz, verili bir anda u - z koordinatlarının, ya da coğrafi konumların (bir yerdeyken, diğer sayısız yerde olmama / olamama keyfiyeti yüzünden) sadece birisini işgal ederiz. 
Öte yandan, aktüel olarak Yeryüzün'de bulunduğumuzun dışındaki sayısız u - z koordinatlarının varlığından da bir şekilde haberdarızdır, onların varlığına dair de asla bir kuşku taşımayız. Bir diğer deyişle, işgal ettiğimiz coğrafi konumun dışında kalan sayısız coğrafi koordinatın varlığını, onlarda olmadığımız için, inkâr etmeyiz. Bu koordinatların  da, işgal ettiğimiz koordinatlar gibi, (a-oralarda bir ara bulunmuş olduğumuzdan, b-hiç bulunmamışsak bile, o koordinatlarda / coğrafi konumlarda bulunanlardan bilgi aldığımızdan, c-hayatımız boyunca aldığımız eğitimlerden, d-izlediğimiz film, dizi, belgesel ve haberlerden, e-okuduğumuz metinlerden hareketle) bir tür farkındalığını taşırız.

Coğrafi koordinatlar üzerinden tanımlamaya çalıştığım patterni zamana uygulamadan önce, onun niteliklerine dair bazı argümanları paylaşacağım. Bir küçük parantez daha açıyorum: 
Bilim insanları ve filozoflarla birlikte, düşünce tarihinde iz bırakan bir çok önemli teolog da zaman hakkında çelişen iddialar atmıştır ortaya. Bu iddiaların bazılarında uzay gibi, insan tinine içkin olarak verili formlardan olan zamanın aktığını kabul etmenin sağ duyunun emri olduğunu savunulurken; diğer bazıları ise buna karşı çıkmıştır. 

Düşünce tarihinin bu gizemli ve anlatılması ve anlaşılması zor kavramını Hristiyanlığın ve Batı Medeniyeti'nin kurucu babalarından teolog ve filozof Augustinus (353 - 430) bakın nasıl tanımlamış: 

'Nitekim zaman nedir? Kim bunu kolayca ve hemen tanımlayabilir? Kim onu sözcüklere dökecek denli en azından düşünceyle kavrayacak? Ama konuşma sırasında zamandan daha yakın ve daha bilinir bir şey söyleyebilir miyiz? Ondan söz edilince kesinlikle onu anlıyoruz, bir başkası ondan söz edince de gene anlıyoruz. Öyleyse zaman ne? Eğer hiç kimse benden bunu sormasa biliyorum ama soran kişiye açıklamak istesem bilmiyorum.' (Augustinus, İtiraflar, 11 kitap, 14. bölüm).

Katolikliğiyle hesaplaşarak bu inancı terk eden Martin Heidegger, zaman ile Tanrı arasında enteresan bir analoji kurmuştur. Heidegger'e göre, en derin dindar düşünürlerde Tanrı ve zaman kontrol dışıdır ve Tanrı, zamanın gizemine verilen bir başka isim haline gelir.
Varlık ve Zaman'ın önsözünde 'Varlığın Çobanı', 'her bir varlık anlayışının olası ufku olarak zamanın yorumunu'ndan yola çıkarak bize 'Varlığın anlamı Zamandır' kavrayışını geçmeye çalışır. Esasen Heidegger'in Varlık ve Zaman'dan sonra hayatının sonuna kadar (1927 - 1976) olan süreçte 'varlığın anlamı = zaman' denklemini anlaşılır kılmaya çalışmıştır.

Nüfûz edilmesi gerçekten de zor olan mahiyetine dair bu ufuk açıcı tespitlerin ardından, zamanın akışının bir yanılsama olma ihtimalini fizik - kozmoloji penceresinden mercek altına alalım.

Zamanın 'geçmiş - şimdi - gelecek' istikametinde aktığını, onun, (teoloji'deki yaratan antitesinin mütekabili olan) bir süper kahraman tarafından varoluşun başlangıcında atılmış ve sonsuza kadar da yoluna devam edecek bir ok (arrowe of time) (6) olduğunu destekleyen belli başlı birkaç güçlü neden vardır:

Zamanın psikolojik etkisi: bütün olguların zamanla yaşlanır, eskir, çürür, ölür, yıkılır, dağılır olmasının sonucudur.
Zamanın nedensellik etkisi: Gerçekleşen olayların tamamının bir neden - sonuç zincirinin parçası oldukları algısına dayanır.
Zamanın termodinamik etkisi: termodinamiğin ikinci yasasına göre, kapalı bir sistem olan Evren'in entropisinin sürekli artmasına dayanır)
Zamanın kozmolojik etkisi: Evrenin sürekli genişlemesinin sonucudur.
Zamanın radyasyon etkisi
Zamanın kuantum etkisi

Şimdi, genel kabul gören bilimsel iddiaları bir kenara bırakalım ve tecrübe edilemeyen, bu yüzden de bilimin ve felsefenin spekülatif sahasında olan değişik ve oldukça da enteresan olan diğer bir zaman görüşünü, olabildiğince açık fikirli bir şekilde, mercek altına alalım.

u - z'a / coğrafi koordinatlara dair olan, 'bulunmadığımız - olmadığımız sayısız yerin nasıl aktüel olarak bulunduğumuz coğrafya ile aynı anda, birlikte ve bir arada olduğunu kabul ediyorsak, geçmişe ve geleceğe ait olan sonsuz sayıdaki bütün anların da, içinde bulunduğumuz zaman (yânî, şimdi) ile birlikte var olduklarını, aynı anda ve yan yana durduklarını kabul edebiliriz.

Bu görüşe göre geçmiş - şimdi- gelecek denilen süreci oluşturan 'sonsuz sayıdaki anlar / enstantaneler' uzay sürekliliğine yayılmıştır. Bunlar hep birliktedir, bir aradadır. Esasen yan yana, birlikte ve bir arada olmalarına karşın, bunların birbirlerini, akan bir zaman algısı yaratarak, takip ettiklerinin sanılması, bu patterni, bizim deneyimlediğimiz zaman boyutuyla 90 derecelik açı yapan bir sanal zaman üzerinden gözleyen bir 'meta-gözlemci' (teolojide yaratan idesine nispet edilen 'rabbani zaman' imkânına sahip olmanın sağladığı 'aşkın / metafizik bakış, kuramsal fizikte, meselâ süper sicim teorisinde, 11 boyutlu uzay-zaman sürekliliğinden bakan antitenin görüş açısı, marvel evrenindeki watchers'ın ve Interstaller filmindeki '5-Boyutlu u-z varlıklarının sahip oldukları algılama kapasitesi (7)) yüzündendir. Bu görüşe göre aslında bizler, yüksek boyutlu bir hologramın 2 boyutlu yansımaları olarak yayılmışızdır uzaya. Hareket etmeyiz, zamana tâbî değiliz, sonsuz sayıdaki donmuş anların bir arada, yan yana durduğu bir patternin / resmin içindeyizdir. Hareket ettiğimizi ve akan bir zamanın içinde olduğumuzu sanmamızın nedeni, yüksek (meselâ 11) boyutlu meta bir u - z sürekliliğinden bizi gözlemleyen gözlemcilerin varlığıdır.

Meta-Gözlemcinin ardışık olarak izlediği anlar (sabit resimler, pozlar...) bir akış illüzyonu yaratır. Sabit duran tekil resimlerin, birbirine eklenerek akması ve hareket ediyormuş izlenimi vermesi, esasen Meta-Gözlemcinin zihninde oluşan bir algıdır sadece. Bu olay, 24 fotoğrafın arka arkaya bir saniyede gösterilmesi sonucunda 'hareketli resim - sinema (motion picture) oluşmasıyla aynı mantık ve mekanizmaya sahiptir. Şu farkla ki, filmi izleyen bizken, bizi ve diğer her şeyi (Evren, Cosmos, Universe) izleyen, zamanımızla dik açı yapan alternatif bir zamanın hüküm sürdüğü yüksek boyutlu bir meta evrenden bakan bir antite olduğudur.

Bu varsayımda, parçası olduğumuz evrenin temel niteliklerinden olan hareket de zaman da yanılsamadan ibarettir ve esasen yokturlar.

Gelin şimdi de bu fizik - komolojik argümanların kısaca felsefesini yapalım. İşte yukarıdaki o zıt fizik anlayışlarının felsefe dünyasındaki mütekabilleri:

f-a 1*** Felsefede 'zaman akıyor' demek geçmiş - şimdi - gelecek ayrımını gerçek kabul etmek demektir. Bir diğer deyişle, 'bu zaman kipleri, bu vakit halleri bizim zihnimize ait olan içgörülerden ibaret değildir; onlar, dış dünya'da vardır' der bu felsefe hizbi.
Düşünce tarihinde iz bırakan, ekol olmuş felsefe akımı inşâ etmiş düşünürlerin büyük kısmı bu başlık altında toplanırlar.
Felsefede bunun adı 'Dinamik Zaman Teorisi', ya da 'Kipli Zaman Teorisi'dir.
Kip, geçmiş - şimdi - gelecek fazlarına referans verir.

f-a 2*** Geç modern dönemde (1850 sonrası çağ) Albert Einstein (hayatının bazı dönemlerinde), Bertrand Russell (felsefi kariyeri boyunca) zamanın olmadığını, geçmiş - şimdi - gelecek akışının insan anlağının / sağduyusunun uydurduğu bir kurgu olduğunu savunmuştur.
Bu zaman görüşüne felsefede 'Statik Zaman', 'Kipsiz Zaman' deniz.
İdealist İngiliz filozofu J. MCT. E. mcTaggart, bu görüşün peygamberidir ve 20 yy'ın başında yayımlanan önemli eseri 'The Unreality of Time' da bu sahanın Bible'ıdır.

Türkçesi olmayan esere ve yazarının görüşlerine dair felsefe dergilerinde son yıllara birkaç çalışma yayımlanmıştır. Bunlardan, piyasada bulunabilecek, iki tanesini meraklısına öneriyorum:

1-Erdem, Engin,. Zaman ve Kip, Felsefe Tartışmalara Turkish Journal of Philosophy, 44,
Boğaziçi Üniversitsei Yayınevi, Temmuz 2010, s. 49 - 72
2-Topakkaya, Arslan. Zaman ve Varoluşun Dereceleri: Bir 'Dereceli Şimdicilik' Kuramı, Felsefe Tartışmalara Turkish Journal of Philosophy, 39, Bboğaziçi Üniversitsei Yayınevi, Temmuz 2007, s. 69 - 91

Hareket ve zamanın olup olmadığına dair birbirinin zıttı iki fizik kuramıyla, bunların felsefi tezahürlerinden, özetin özeti düzeyinde olmak kaydıyla, bahsettim. Bu konuya en kısa zamanda ve daha açımlayıcı - açıklayıcı metinlerle dönmeyi plânlıyorum.

dipnotlar:
(1): Bazen blogumdaki metinleri taşırım sözlüklere, bazen de tersi olur.
Bu metin 'tersi olur' dediğim hale tekabül ediyor. 'Hareket durursa zaman da durur mu sorunsalı' başlığını ekşi'de gördüm ve katkı yaptım. Aşağıda satırlar o girdi (entry)'nin edit edilmiş, geliştirilmiş halidir:
(2): https://tr.wikipedia.org/wiki/Mutlak_s%C4%B1f%C4%B1r#:~:text=Mutlak%20s%C4%B1f%C4%B1r%2C%20bir%20maddenin%20molek%C3%BCllerinin,459%2C67%20%C2%B0Fahrenhayta%20e%C5%9Fittir.
(3): https://tr.wikipedia.org/wiki/Entropi
(4): https://tr.wikipedia.org/wiki/Planck_zaman%C4%B1
(5): Kozmologlar, yapılan aktüel gözlemlerin ışığında, u-z'ın ışık hızından daha büyük bir hızla genişlediği iddiasını dillendirmiştir. Işık hızının evrensel bir sabit olduğu argümanı sadece maddeyi kısıtlayan bir kuraldır; u-z, ışık hızı limitinden müstesnadır. Bu yüzden de,
normalde 13.8 milyar ışık yılı yarı çapında olması gereken evrenin, gerçekte bundan çok daha büyük olduğu varsayılmaktadır. 
(6): https://tr.wikipedia.org/wiki/Zaman_oku
(7): a*** https://www.youtube.com/watch?v=oPf6OgFeqnY
      b*** https://www.youtube.com/watch?v=kcVdY-PKHdk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder