kırkambar - 4: Samimi bir dertleşme

Hayatımızdaki yaman çelişkilerden birisi de ‘kaliteli şeyleri faydasının çok, müşterisinin az; kalitesiz şeylerin ise müşterisinin çok, faydasının az oluşu’dur. Hatırlayın, neredeyse bütün zararlı yiyeceklerin lezzeti mükemmeldir. Öte yandan, yenilmesi herkesçe önerilen faydalı besinlerin tadı genellikle tatsız-tuzsuzdur. Kırkambar’ın bu yazısı bahse konu dilemmayı aşmak doğrultusunda atılmış mütevazi bir adım olabilmeyi umuyor.

Okunulası metinler
Rüzgarın gölgesi Carlos Ruiz Zafon, roman, Altın Kitaplar
İspanyollar, iyi edebiyat yapmak doğrultusunda sebatla ilerlemekteler. Son yıllarda okuduğum üçüncü çok iyi İspanyol kurmacası bu. 19. ve 20. asrın büyük anlatı geleneğini sürdüren zengin tarihi arka planlı nefis bir sevda ve gerilim öyküsüne muhatabız anlayacağınız. Kadınlar, yan ısıra eski ve unutulmuş kitapların ardından yapılan gizemler Odisea’lara tutkun olanlar kaçırmasınlar derim.
Akademik yıllarım Ahmet Yüksel Özemre, otobiyografi, Boğaziçi Yayınları
Çok boyutlu bir kitapla karşı karşıyayız. 500 sayfalık bu hacimli eserin içinde, neredeyse, yok yok. Sayfalar arasındaki seyahatiniz sırasında, Özemre Hocanın, bir türlü yakasından düşmeyen sıhhi dertleriyle üzülüyor, ilme ve ilim hayatımıza yaptığı katkılara gıpta ediyor, ona yapılan haksızlıklara ise ‘yok artık, bu kadar da olmaz!’ tepkisini veriyorsunuz. İlim çevrelerindeki dedikoduların, ayak kaydırmaların, küçük hesapların tafsilatlı dünyasına şaşkınlıkla nüfuz ediyor; Türkiye ve dünyanın büyük beyinlerinin insanlığın entelektüel hamulesine yaptıkları katkıya şahit oluyor; ülkemizin 1940’lardan 2000’lerin başına kadar olan Cumhuriyet tarihine bilim insanlarının açısından bakıyorsunuz. Şimdi dikkat! Kitabın 347-396 sayfaları arasındaki teorik bölüm öyle yoğun ki, hakkıyla okuduğunuzda kainata, Alem’e bakışınız bile değişebilir. Eseri tamamladığınızda yazarın ilk okuldan itibaren okuduklarının, yediklerinin, içtiklerinin, gördüklerinin icmalini tutuğuna hükmederek ‘pes doğrusu, bu ne arşivcilik, bu ne titizlik, bu ne belgecilik!’ demekten kendinizi alamıyor ve Özemre’nin diğer kitaplarını edinmek için derin bir isteğe gark oluyorsunuz.
Fuji dağını nasıl taşırsınız? Microsoft’un bulmaca merakı William Poundstone, araştırma, ODTÜ Yayınları
‘Japonya’nın simgesi sayılan Fuji dağını nasıl taşırsınız?’, ‘Dünyada kaç piyano akortçusu var?’, ‘Amerika’nın bir eyaletini ayırmanız gerekse, hangisini tercih edersiniz?’, ‘Elinizde 4 tane iskambil kağıdı var ve üstlerinde A, 2, K, 7 yer almakta. Eğer ‘bir tarafında sesli harf olan kardın diğer yüzünde çift sayı vardır’ iddiasını test etmek isteseniz hangi kartların arkasını çevirmeniz yeterlidir?’ Bu ve bunlar gibi bir  çok mantık-matematik sorusu 30 yıldan uzun bir süredir başta Microsoft olmak üzere bir çok şirketin işe adam alma mülakatlarında soruluyor. Bu yöntem epeydir ülkemizde de kullanılmakta. Kitap, bu anlayışın tarihçesinin yanı sıra soruların yanıtlarını içeren bir bölümle de meraklısına zevkli anlar yaşatmaya namzet gözükmekte. Şirketlerin İnsan Kaynakları sorumlusu ve uzmanlarının, yöneticilerin, iş arayanların, mantık-matematik problemleriyle boğuşmaktan haz alanların ellerinden bırakamayacakları, neredeyse bir solukta okuyacakları şirin bir monografi bu.
Hayat Problem Çözmektir Karl Popper, bilgi-tarih-politika yazıları, YKY
20. yüzyılın etkili bilim ve politika felsefecilerinden olan Popper’in en son ve en çok okunan eseri. Kitaplarında bilgi kuramı, bilginin değeri ve sınırları, aydınların sorumluluğu, barış, özgürlük, açık toplum ve düşmanları hakkında çok etkili teoriler geliştiren düşünürün ağır ve anlaşılmaz yazdığına dair haksız bir ön yargı vardır. Bu kitap, bu yargının ne denli yanlış olduğunu, aslında Popper’in nasıl da kolay nüfuz edilebilir bir dünya kurduğunu kanıtlamakta. Popper okuması yapmak isteyip de buna bir türlü girişememiş olanlar için ideal bir başlangıç kitabı ‘Hayat Problem Çözmektir’.
Sandık içi Ersin Karabulut, çizgi roman, Doğan Kitap
Penguen dergisinin acar, sevimli ve yetenekli çizeri Ersin Karabulut’un dergi sayfalarında verimlerinin toplamı Doğan Kitapçılıktan çıktı. Kendisini ve ilişkilerini analitik bir yaklaşım ve hınzırca bir zeka ile didik didik eden çizer aslında akademili bir ressam. Özenli albümü elinize aldığınızda, Karabulut’un okullu, sıra dışı ve de ana kuzusu bir artist olduğunu anlamamanız mümkün değil. Ah, bir de yazılar o kadar küçük olmasalar ve rahatlıkla okunabilselerdi. Çizerin gelecekte kendisini tekrarlamak açmazına düşmediği koşullarda, daha iyi öykülerle severlerinin karşısına çıkacağına dair güçlü bir hisle tamamlıyorsunuz okumanızı.

İzlenilesi kordelalar
Vodka lemon Yönetmen: Hiner Saleem
Türü: Komedi-drama
Venedik Festivalinde ‘San Marco’ ödülü aldı. Sovyetlerin dağılmasının ardından Ermenistan’da yaşanan insani bir dram anlatıyor. Özelikle bizim film yönetmenlerimiz izlemeli. Büyük konuşmadan, felsefe paralamadan insan ruhunun derinliklerine nasıl bakılabileceğini gösteren samimi bir deneme.
Ölümcül Çözüm Yönetmen: Costa Gavras
Türü: Kara mizah-gerilim
Bencillik, bireysellik, ‘her koyun kendi bacağından asılır’ felsefesinin, kısacası liberal kapitalizmin sıkı bir eleştirisi. Hem bu temaların, hem de usta yönetmenin tiryakileri için kaçınılmaz bir seyirlik.
Cennetin Krallığı Yönetmen: Ridley Scott
Türü: Epik drama
Blade Runner, Gladyatör gibi meraklısının baş tacı ettiği kült filmlerin baba yönetmeni Scott’ın son çalışması bazı mahfillerce tezgahlanmaya çalışılan ‘Medeniyetler çatışması’na yerinde, zamanında ve dozunda bir yanıt olmuş. Ustanın, türün ve tarihi kitaplardan değil filmlerden öğrenmeye meyyal zevatın tercihi olmalı.
Yaratılış: Büyük sır (Genesis) Yönetmen: Claude Nouridsany
Türü: Belgesel
Microcosmos’la gönülleri fetheden Nuridsany ve Marie Perennaou çifti, Afrika’lı bir griot (kabilesinin sözlü tarihini ve geleneklerini kuşaklar boyu aktaran bilge kişi) açısından madde, doğum, aşk, ölüm, varlık, yokluk, hayat, canlı, cansız, evren, hayvan, yıldız…kısaca aklınıza gelebilecek her şeyi sorgulamış. Kafaya kakmadan felsefi olabilmeyi başaran bir baş yapıt. Özellikle de Microcosmos ve İmparatorun Yolculuğu filmlerini beğenenler için.

Dinlenilesi ezgiler
Bu yazımda sadece bizden sesler öneriyorum.
Mor ve Ötesi’nden ‘Dünya yalan söylüyor’, İlhan Şeşen’den ‘Şimdi bu şarkıları kime söyliyeyim’, Haluk Levent’ten ‘Annemin türküleri’, Murat Göğebakan’dan ‘Yaralı’ ve Cem Adrian’dan ‘Ben bu şarkıyı sana yazdım’ı dinleyelim diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder