kırkambar - 7; İnanç ya da inançsızlık, yüzleşme *

Umberto Eco, Kardinal Martini, 1001 Kitap, Aralık 2005, 112 sayfa
Dünyanın en popüler düşünür ve akademisyenlerinden Umberto Eco ile Vatikan’ın, Katolikliğin zirvelerindeki bir din adamının, Kardinal Martini’nin acilen ve altı çizilerek okunası mektuplaşmaları. İnanç, inançsızlık, din, laiklik, bilim, evrim teorisi, aile, kürtaj, boşanma, eşcinsellik gibi önemli konu ve olgularda ufuk açıcı metinlere bigane kalamayacaklar için.

Uyanmışlar Tarikatı Jacques Attali, Truva Yayınları, Aralık 2005, 320 sayfa
12. asr. Egzotik mekanlar: Endülüs, Kurtuba, Fas. Fikir aleminin şahikaları, çok önemli simaları: İbn Rüşd, Musa Bin Meymun. 1149-1165 arasında izleri kaybedilen, ne yaptıkları meçhulümüz olan bu iki dahi muvaffak olsalardı dünyamız bugün bambaşka olabilirdi. Mesela, İbrahimi dinlerin müntesipleri romanda hikaye edilen dönemi takip eden 9 asr boyunca birbirilerinin boğazlarına çökmeyebilirlerdi. Yaşadıklarımızı ve yaşayabileceklerimizi daha manalı yorumlamak isteyenler için.
Dahiler ve Deliler Mehmet Niyazi, Ötüken Neşriyat, 2001, 303 sayfa
Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Sedat Umran, Mükrimin Halil Yinanç, Ali Saip Atademir, Erol Güngör, Zziya Nur Akın, Mehmet Genç gibi milliyetçi, muhafazakar, mütedeyyin kesimin fikri önderlerinin, kültürel-ideolojik uç beylerinin bir solukta okunan anekdotları. İnsanımızı, tercihlerini, umutlarını, hayal kırıklıklarını doğru okumak için okunması gereken bir metin.
Dünyanın En Ünlü Yahudisi Sör Moses Montefiore
Eugen Wolbe, Aksoy Yayıncılık, 2000, 128 sayfa
19 asra damgasını vurmuş bir abide şahsiyet. Her şeyini dişiyle tırnağıyla kazıyarak yapmış bir mucize adam. ‘Üzerinde güneş batmayan imparatorluk’un efsane siması Kraliçe Elizabeth’in takdirini kazanıp sir’lükle onurlandırılmıştır. Londra’nın ilk Musevi asıllı belediye başkanı ve dünyanın ilk sigorta şirketi Allianz’ın da kurucusudur. Hayatı boyunca zenginliğini hayır işlerine hasretmiş bir gönül adamı. Okuyalım, örnek alalım.
Fotoğraflarla 20. Yüzyılın Sosyal Tarihi Nick Yapp, Getty images, 10 kitap, Literatür Yayınları, 2005
Toplam 4000 sayfaya sığdırılmış bir 20. yüzyıl özeti, gerçek bir kültür hazinesi. İyi baskılı, tamamı resimli ve ‘vaktim yok, okuma alışkanlığımı yitirdim, gözlerim ağrıyor’ mazeretlerini de geçersiz kılıyor. Zira bu set azıcık yazılı. Yani, okumak için değil bakmak için. Sayfalarını çevirdiğinde iyi çekilmiş bir belgesel tadı alıyorsun. Üstelik de İdeefix’de 170 lira yerine 99 lira ve kredi kartına 12 aya varan taksitle satılıyor. Almayanı döverler vallahi!

Müzeler ihmale gelmez
Yakın zamana değin çok az müzeye giderdim. Sebebi benim tembelliğim ya da duyarsızlığım değil, devletin müze işletmeciliğinin kötü, hatta çok çok kötü olması idi. Ne zaman ki özel müzeler birbiri ardına kurulmaya başlandılar, ben de tam bir ‘müze kuşu’ oldum çıktım. Öyle ki, Koç’un, Sabancı’nın, Eczacıbaşı’nın ve Kıraçların tesis ettikleri özel müzeleri kaç kere gezdiğimi vallahi unuttum. Son zamanlarda basında yer alan bir haber beni bu bakımdan çok sevindirdi. Buna göre, hükümet, tasarrufundaki bütün müzelerin işletim hakkını özel girişimcilere devretmeye hazırlanıyormuş. Düşünsenize, Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Resim ve Heykel Müzesi ve diğerleri işletmeciliğini alan ciddi özel kişi ve kurumlar tarafından şu andaki mevcut döküntü, itici, gecekondumsu, perişan ve pejmürde durumlarından kurtarılıyorlar ve dünya çapında müzeler halini alıyorlar! Ne keyifli, ne hoş bir dönüşüm değil mi? Evet, bu projenin bir an önce hayata geçirilmesini diliyor ve Kırkambar okurlarına ‘Pera Müzesini, Sadberk Hanım’ı, Sakıp Sabancı Müzesini ve İstanbul Modern Sanatlar Müzesini her fırsatta gezelim. İstanbul’da yaşamıyorsak bile buraya geldiğimizde mutlaka müzeleri de içine alan bir program yapalım. Hatta, Sakıp Sabancı’daki ‘Picasso Sergisi’ gibi, sıra dışı bir durumda kaynaklarımızı seferber edip sırf müzeleri ziyaret için İstanbul’a gelelim’ diyorum efendim.

Sinefil’in DVD kolleksiyonu
İflah olmaz bir film tutkunuysanız ya ufaktan ufaktan DVD koleksiyonuna başlamışsınızdır, ya da başlamak üzeresinizdir. Bu yola koyulanlar için, bundan önce de önerdiğim filmlerden bazılarına yine vurgu yapacağım. Bana göre, her film meraklısının elinde, evinde, arşivinde, lab-top’ında, hatta artık cebinde mutlaka olması gereken filmler şunlar: 1 - ‘Blade Runner (‘Bıçak Sırtı), Ridley Scott; 2 - ‘2001: a Space Odyssey (2001: Bir uzay Destanı),S.Kubrick; 3 - Sonsuzluk ve Bir Gün (Eternity and a day), Theo Angelopoulos; 4 - Matrix Üçlemesi(Matrix, Reloaded, Revolution),Wachowski Kardeşlerin); 5 – Amarcord, F. Fellini. Bu listeyi her yazımda zenginleştirmeye devam edeceğim.

Discography
Bitkilerin ve hayvanların dahi müzikten olumlu etkilendikleri deneylerle sabit. Hal böyle olunca bizlerin müziksiz yaşamasının neredeyse imkansız olduğu hükmüne varırsam umarım abarttığımı düşünmeyeceksiniz. O vakit, aynen film arşivi gibi bir şahsi müzik arşivimiz de olmalı, öyle değil mi? Zaman zaman böylesi bir arşiv için önerilerim olduğunu hatırlayacaksınız. Bundan önceki yazılarımda bir kısmını sizlerle paylaştığım, vazgeçemediğim için yine paylaşacağım bir arşiv için önerilerime devam ediyorum:
Birol Yayla ve Şenol Filiz’den ‘Bab-ı Esrar’, King Crimson’dan ‘İn The  Court of Crimson King’, Jean Michel Jarre’dan ‘Oxygen’, Ahmet Sinan Hatipoğlu’ndan ‘Musiki’, Chuck Mangione’den ‘Children of Sanchez’.
*Daha önce Hedef Sağlık dergisinde ve http://www.tahinpekmez.org/ 'ta yayınlandı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder