yok yok, ben artık iyice kani oldum değerli tp* camiası, bu gidişler hayırlı gidişler değil, hiç ama hiç değil!
baksanıza son zamanlarda başımıza gelenlere: ekonomik kriz, domuz gribi derken şimdi de bu menhus, bu demonic facia vuku buldu!
freko** istediği kadar bana çöreklendiği posttan kostaklanıp 'tırsmayınız, tırstırmayınız arkadaşım!' desin, bütün bunlardan sonra, özellikle de bu aşağıda aktaracağım hadisenin ardından imkanı yok yatışamam, rahatlayamam, sakinleşemem!
kusura bakma freko tırsıtım abicim, hem de fena, tırstım; lütfen sen de tırs acık, olmaz mı?
ya, Allahaşkına söyler misiniz bana, bütün bu olan bitenlerden sonra, hele de dün ajanslara düşen rusya menşeyli o dehşet verici haberi de öğrendikten sonra nasıl tırsmamamı, nasıl sakin olmamı beklersiniz ki benden?!?
kuşkusuz komünitinin kısm-ı azamasi, yani bolşetsvo'su haberdardır, lakin bilmeyen bi avuç menşestvo için özetliyim beni alarme eden o son olayı.
birkaç gün önce rusya'da doğan bir bebek 'dakka 1, gol 1' hesabı doktor daha kıçını şaplaklama operasyonunu tamamlayamadan, 'lan lavuk, çek elini oramdan, sen beni şörölöf mü yapacaksın?' deyivermiş. anında hücceten gidiveren doktorun düşürdüğü bu demionic yaratık, usta bir amatör kaleci olan babasının son anda yaptığı bir plonjonla yere çarpmasına ramak kalmışken kurtarılmış.
baba, yaşadıklarının şokunu henüz atlatamamışken, doğumhaneyi hemşirenin çığlığı kaplayıvermesin mi?
ne mi olmuş, ne mi olmuş?
daha soruyor musunuz, şeytan bedenlendi işte, artık her bi bok beklenir bu günlerde.
herif, daha birkaç saatlik olan yeni doğanı kast ediyorum, babasının kucağındayken ani bir hareketle kendisine şaşkınlıklar içinde bakan hemşirenin göğüslerine saldırmış ve çapkın bir edayla gözlerini süzerek 'bebek, söle bakim, mesain kaçta bitiyor senin?' deyivermiş. tabii hemşire de o an şakkadanak bayılarak, biraz önce korkudan beyin kanaması, kalp krizi ve akciğer yetmezliği geçirerek zemine yayılan zavallı doktorun üstüne yığılıvermiş. ve hemen ardından bu veledin kendisine korku, endişe ve panikle bakan babasına yumurtladığı herzelere bakar mısınız: 'ya hocam, senin hatların da beni hiç andırmıyor be! şişt annecik, beni kimden peydahladın ha, benim cici yosmacığım!'.
lafın burasında ayrıntıları daha fazla uzatmanın manalı olmadığını düşünüyorum. ajanslara düşen haberlerden yaptığım bu kadarcık alıntı bile vaziyetimizin ne denli vahim, durumumuzun ne kadar korkunç ve de istikbalimizin ne ölçüde alarme edici olduğu hakkında yeterli kanaat oluşturmaktadır umarım sizlerde.
evet, ben tam manasıyla aydınladım ve de manzarayı (dilini eşşek arısı sokasıca amerikanofillerin deyişiyle, 'büyük resmi') gördüm arkadaşlar, o da şudur: biliniz ki kıyamete çok az kalmıştır, bütün bu olanları başka türlü tevilinin ve tefsirin imkanı da yoktur!
şimdi bana 'peki zahir, anlaşıldı tırsak arkadaş, emeline nail oldun, bizim ruhlarımızı da kendi düşmüş ruhun gibi vesveselerin koyu kara gayya kuyularına terkediverdin. öyleyse oldu olacak bu saatten sonra ne yapmamız gerektiğini de söyleyiver bakalım bize.' diyen o güzel seslerinizi aha da buralardan, bakırköydeki o umarsız vak'aların kapatıldığı tecrit hücremden duyuyorum.
duyuyor ve sizlere, siz caaanım cemaat azalarıma bu ahir zamanda son bir kıyak yapıyorum.
işte kıyamet arefesindeki gaafiller için tecrite kapatıldığım şu son günlerde yazdığım 'kıyamet yolculuğu 101'in canalıcı hususları:
1***iş gücü bırakın! artık bu saatten sonra para kazanmak yok, zira dünyada yeterinden çok para var. gidin ve ihtiyacınız olanı alın.
2***doktor reçeteleri, rejimler, ilkeler, kurallar, kısıtlar, hudutlar, limitler, kayıtlar şu an itibarıyla battaldır. herbikes artıkın canının çektiği herbişeyi yapmak, herbiboku yemek, her sıvıyı içmek, her bi yerde çimmek ve de herbikesi çükmek hususlarında tamamıyla müstakildir, hürdür, serbesttir.
3***bu dediklerimi burasına kadar okuyanlarınız varsa şayet, işte o zaman da diyorum ki:
lan hastane müdürüne sesleniyorum burdan, lan müdüüüüür, müdüüüüüür, lan lavuk asabiyeci, beni tıktın da buralara, niye bu zırvalıkları okuyanları elleri kolları serbest dışarda bırakıyosun, ha, neden?
canlarım, sevgili apocalipsseyahatin talihsiz seyyahları, koridordan bi tıkırtılar geliyor. blekböri'mi eşşek yükü rüşvet karşılığı hücreme sokan ve de kolları arkadan bağlı gömleğimi çözen o zebellah gibi hastabakıcının verdiği süre doldu sanırım. inşallah en kısa zamanda, tabi yine rüşvet vererek alabilirsem donanımı, haberleşicez canlarım, hadi bana bay!
*bu yazı ilk olarak http://www.tahinpekmez.org/ sitesinde yayınlanmıştı.
** freko, yukarıdaki sitenin administrator'ıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder