bu haber doğruysa b.k'u yediğimizin resmidir desek yeridir *

dün vatan'da ilginç bir haber vardı.
haberin ilginçliği muhtevası kadar, bana göre yer aldığı mecra ile olan uyumsuzluğundan da kaynaklamaktaydı.
efenim, dünyanın muteber tıp merkezlerinden birisinde insanların beyin mr'ları çekilmiş. bu mr'lar sigara içen; sigara ve içki içen; sigara, içki ve kahve içen; bunların hiçbirisini içmeyen ve nihayet alzheimer'lı insanlara aitmiş.

aslında haber gazetenin foto-galeri kısmındaydı ve haliyle de büyük ölçüde bahis konusu mr'ların görüntülerinden oluşmaktaydı.
bilmekteyim ki benim canım komünitimin keyifperver azaları mezkur keyif verici maddelerle pek bi içli dışlıdırlar. yine bilmekteyim ki mezkur azalar fevkalade hassas halet-i ruhiyelere maliktirler. işte bu bilmekliklerimin bende husule getirdiği derin farkındalıklar yüzündendir ki, vakt-i kerahate ve akşam yemeğine doğru ilerlediğimiz şu sularda, hassasiyet eşikleri tp cematine göre çok daha düşük olan  yurdumun avarage insanlarının bile midelerini kaldırabilecek evsaftaki bu görüntüleri sizlerle paylaşamıyorum efenim.

sadece çok kısacık, bir bukletçik şifahi izahatla yetinicem:
efenim, bu keyif bahşeden maddelerin hiçbirisini kullanmayanların, bir zaviyeden bakıldığında 'otçul takılanlar'ın beyni zımba gibi imiş. sigara içenlerde ise dejeneratif bölgeler peydahlanmış, yani ölen ve yerini ne yazık ki yenilerinin alamadığı 'arızalı seksiyonlar' oluşmuş. kolaylıkla tahmin edilebileceği üzere, sigara ve kahve içenlerde bu tahribat daha fazla imiş. şimdi sıkı durun: sigara, kahve ve alkole olan muhabbeti bunları her gün tüketmek düzeyinde olan eşhasın beyni ne yazık ki alzheimer hastalarınki ile aynı kıvamda imiş. yani, bu keyif vericilerin müptelalarının beyinleri beyin kanseri olarak da anılan alzheimer hastalarınki ile aynı vahim resmi vermekte imiş. anlayacağınız, keyifperver arkadaşların beyinleri ya tam anlamıyla turşu olmuş, ya da turşu olmak yolunda emin adımlarla ilerlemekte imiş.
ben tıbbi araştırmayı yapanların ve de bunu aktaranların yalancısıyım efenim.
haberi okuyunca, daha doğrusu görselleri izleyince birden 'acaba ben vakit gazetesinin sitesindeyim? diye düşünmedim değil. zira bu kabil haberleri ya vakit, ya zaman, ya da türkiye yapar.
vakit ya da ona muadil bir başka mecranın (gerçi yurdum medyasında vakit nam mevkuteye muadil bir başka ceride, ya da site, ya da kanal var mıdır, olabilir mi, bundan da emin değilim ya, neyse) bu kabil haberlerini 'ideolojik yaklaşıyorlar, tıbbi araştırmayı çarpıtıyorlar, bunlar zaten yeminli alkol düşmanı' felan diyerek savuşturmak ve de mevzubahis keyif vericilerle olan münasebetimizi istikbale taşımak pek kolaydır kuşkusuz.
lakin, yaptığım kontrolle gördüm ki, heyhat, vakit'te değil hakikaten, vatanımda, vatan'dayım!
işte şimdi yazımın girişindeki 'haberin ilginçliği muhtevası kadar, bana göre yer aldığı mecra ile olan uyumsuzluğundan da kaynaklamaktaydı' tespitimi gerekçelendirmeye geldi.
söyler misiniz bana Allah aşkına, bu gazetenin, vatan'ın sahibinden genel yayın yönetmenine, yazarından muhabirine kadar olan bütün bir entellektüel kadrosu içinde bu maddelerin tamamıyla arası kötü olan birisini bulmak mümkün müdür acaba?

Allah Allah, bu işte bir iş var, ama ne?
haber esas olarak fotoğraflardan oluştuğu için detay yoktu, bu da yorum yapmayı güçleştiren bir durum hiç kuşkusuz.
hipokrat'ın geçerliliğini hala koruyan o tadına doyulmaz tıbbi aforizmalarından birisini, tam yerine denk geldiğinden, mealen alıyorum buraya: herşey zehirler, önemli olan miktardır.
haberi yapanlar bu keyif vericilerin ne miktarda kullanımının tehdit ve tehlike oluşturduğunu ne yazık ki belirtmemişler.
sigarada bu miktar hiç kuşku yok ki akla gelecek en alt sınırdır, yani günden tek dal bile zararlıdır, eyvallah.
lakin, içki ve hele de kahve de durum bundan farklı olmalıdır, öyle değil mi?
yani, günde 1 kadeh kaliteli kırmızı şarap, ya da bir parmak fransız konyak, ya da bir parmak skoç viski de mi beynimizi hoşaf etmektedir, bunu mu ima ve iddia etmektedir bu haber?
ve hele de çoğumuzun içmeden güne, çalışmaya, hatta düşünmeye bile başlayamadığımız o misler kıvamındaki aromalı filtreli kahveler, o canım türk kahvesi, o otantik expressolar ve de capuçinolar (kararında bırakıldıkları ve mesela günde iki fincanı aşmadıklarında)da mı beynimizi hoşaf etmektedirler, bunu mu ima ve iddia etmektedir bu haber?
ben doğrusu epeydir haberleri okurken ve izlerken, özellikle de bunlar yandaşlık ve tarafgirlik hususlarında kabarık bir kötü sicile sahip mecralarda iseler 'bu bir manüplasyon olabilir mi? bu haber neyi örtüyor, neyi gizliyor? birilerini köşeye mi sıkıştırmak istiyorlar? acaba reklam alamadılar da ondan mı bu haber oluştu? nereye, kime, hangi mahfile selam sarkıtıyor ya da hangi çevreleri tehdit ediyorlar?' gibi rezervlerin eşliğinde yapmaktayım bunu. diyelim ki bu seferde böyle oldu ve vatan bu haberi mesela kahve, mesela alkollü içecekler, mesela sigara sektörlerini hizaya getirmek için yaptı, eğer öyle ise korkacak bir şey yok, en azından bu keyif vericilere yukarıda değindiğim çerçevede yaklaşırız, yani sigaraya bye by, deriz, alkol ve kahveyi ise kararında bırakırız, olur biter.
yok, şayet sadece sigaranın değil, alkolün ve hele de kahvenin bile makul miktarlarda mesela gurmelik ve tadımlık nispetlerde tüketilmeleri durumunda dahi mezkur haberin ima ve iddia ettiği üzere 'beynimizin hoşaf olması, gri hücrelerimizin bir nev'i 'serebral vaginalis'e uğramaları ve de akıbetimizin beyin kanseri denen alzheimer tablosuna doğru adım adım ilerlemesi hakikatse, napçaz o zaman ?!?
bu haber doğruysa bok'u yediğimizin resmidir desek yeridir.


* öyle ümid ediyorum ki, başlık ve yazıdaki b.k'a takan çıkmayacaktır, freko bile bu hususta soğukkanlılığını muhafaza etmeyi becerecektir. şayet buna laf eden olursa, memleketin en mutena, en müstesna, en tutucu ve en steril kültür ve sanat dergisinde çıkan ve b.k. temelli olan şiiri ona anımsatırım efenim. anlayacağınız dünya çok değişti, şimdi ana akım mecralarda bile artık insanlar kemal-i afiyetle ve de ciddiyetle ve dahi sebatla feçes temelli san'at yapabiliyorlar efenim. ancak ben yine de, sizlerin muhtemel hassasiyetlernizi gözeterek, bu kavramı olabildiğince, 'peçeli', mümkün mertebe müeddep ve de elimden geldiğince şifreli yazdım, umarım tatminkar bulunur bu gayretlerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder