soru(m) şudur:
varoluşun, hayatın, bütün bu yaşadıklarımızın elle tutulur, dişe gelir belirgin bir anlamı var mıdır?
sakın var oluş dediğimiz şu benzersiz destan bütünüyle anlamsız olmasın (en uç örneğini camus'cü literatürde bulan absurd egzistansiyalizm ya da nihilizm)?
şayet varsa, anlam metafizik bir merciden - kaynaktan mı
gelir (ibrahimi, vahye, ilâhi söze dayalı aşkın / göksel / teolojik çözüm)?
şayet varsa, anlam, asla metafizik bir kaynakla irtibatı kurulamayacak bir menbadan, tamamen insani ve / veya materyel bazlı faaliyetlerin ürünü olan gayrı-manevi süreçlerden kaynaklanmış olabilir mi (deizm, ateizm, materyalizm)?
yoksa varoluşun anlamına dair objektif, evrensel bir prensip - kânun - kelâm ortaya koymak mümkün değil midir (bilinemezcilik (a-gnostizm), şüphecilik (sceptisme))?
bu konuda söyelenebilecek şeylerin tamamı (dikkat! bir kısmı ya da çoğu değil, T A M A M I!) konjonktürel olarak şu yada bu bağlamda, şu ya da bu konseptte doğrudur denilebilir mi (olasılıkçılık, rölativizm, ya da çeşitli tonlarıyla o geniş postmodenist tahayyül spekturumu)?
varoluşun, hayatın verili, otonom, belirgin ve diğer fenomenlerden bağımsız bir anlamı vardır. lâkin bu ancak çok özel bir eğitimden geçerek sıradışı bir farkındalığa erişmiş olan seçilmişlerce (choosene people) erilen bir makamdır (masonizm, illüminati, rosecrua / gül&haç, prior of sion mensupları gibi bir çeşit inisiasyona / tekrise / erginleşme prosesine dayalı bir kardeşlik cemaatine tabî olanların parçası oldukları gnostik hakikat tasavvuru ve gnostik varolıuş küresi).
evet, görüldüğü üzere, varoluşun anlamına dair olan bu çok temel ve aşırı bilindik soru, nisbet ve imâ ettiği çok katlı anlam daireileriyle felsefe dediğimiz o devasa literatürün, o akıllara sezâ ummanın diğer bazı çok kritik sorularını, sorunlarınını ve sorunsallarını davet etmektedir tartışma sahamıza.
'yahu yeter be ziyaver şencan!
tam da erken gelen kış mevsiminin soğuğu, rüzgârı ve yağışlarıyla zor belâ başa çıkmaya çalıştığımız şu sırada içine dalınacak muhabbet midir Allah aşkına şu açtığın tartışma! yeter, daha fazla bayma insanı!'
diyenler olabilir diye bu bahsi şu argümanla kapatıyorum değerli kârîm:
varoluşun manası; onun kökten kavranabilirliği noktasındaki o mâlûm kâdîm sıkıntı yüzünden, bilinçli öznenin hayatı anlamlandırmak için giriştiği o devasa mücadelenin manasına aşkın (müteal, transandan) ise, 'bilen özne'nin, idrakine, şuuruna dışsal olan bu keyfiyeti hakikatle mutabık olarak anlamlandırması (içselleştirmesi , içkinleştirmesi) söz konusu olamayacağından, erişilebilir, anlaşılabilir, anlamlandırılabilir bir husus değildir.
bu mudur?
şimdilik kaydıyla, budur.
şimdilik dedim, zira bu yazının içeriği, çok su kaldıran bir pilav gibi, etraflıca tartışılmayı hak eden bir mevzudur.
varoluşun, hayatın, bütün bu yaşadıklarımızın elle tutulur, dişe gelir belirgin bir anlamı var mıdır?
sakın var oluş dediğimiz şu benzersiz destan bütünüyle anlamsız olmasın (en uç örneğini camus'cü literatürde bulan absurd egzistansiyalizm ya da nihilizm)?
şayet varsa, anlam metafizik bir merciden - kaynaktan mı
gelir (ibrahimi, vahye, ilâhi söze dayalı aşkın / göksel / teolojik çözüm)?
şayet varsa, anlam, asla metafizik bir kaynakla irtibatı kurulamayacak bir menbadan, tamamen insani ve / veya materyel bazlı faaliyetlerin ürünü olan gayrı-manevi süreçlerden kaynaklanmış olabilir mi (deizm, ateizm, materyalizm)?
yoksa varoluşun anlamına dair objektif, evrensel bir prensip - kânun - kelâm ortaya koymak mümkün değil midir (bilinemezcilik (a-gnostizm), şüphecilik (sceptisme))?
bu konuda söyelenebilecek şeylerin tamamı (dikkat! bir kısmı ya da çoğu değil, T A M A M I!) konjonktürel olarak şu yada bu bağlamda, şu ya da bu konseptte doğrudur denilebilir mi (olasılıkçılık, rölativizm, ya da çeşitli tonlarıyla o geniş postmodenist tahayyül spekturumu)?
varoluşun, hayatın verili, otonom, belirgin ve diğer fenomenlerden bağımsız bir anlamı vardır. lâkin bu ancak çok özel bir eğitimden geçerek sıradışı bir farkındalığa erişmiş olan seçilmişlerce (choosene people) erilen bir makamdır (masonizm, illüminati, rosecrua / gül&haç, prior of sion mensupları gibi bir çeşit inisiasyona / tekrise / erginleşme prosesine dayalı bir kardeşlik cemaatine tabî olanların parçası oldukları gnostik hakikat tasavvuru ve gnostik varolıuş küresi).
evet, görüldüğü üzere, varoluşun anlamına dair olan bu çok temel ve aşırı bilindik soru, nisbet ve imâ ettiği çok katlı anlam daireileriyle felsefe dediğimiz o devasa literatürün, o akıllara sezâ ummanın diğer bazı çok kritik sorularını, sorunlarınını ve sorunsallarını davet etmektedir tartışma sahamıza.
'yahu yeter be ziyaver şencan!
tam da erken gelen kış mevsiminin soğuğu, rüzgârı ve yağışlarıyla zor belâ başa çıkmaya çalıştığımız şu sırada içine dalınacak muhabbet midir Allah aşkına şu açtığın tartışma! yeter, daha fazla bayma insanı!'
diyenler olabilir diye bu bahsi şu argümanla kapatıyorum değerli kârîm:
varoluşun manası; onun kökten kavranabilirliği noktasındaki o mâlûm kâdîm sıkıntı yüzünden, bilinçli öznenin hayatı anlamlandırmak için giriştiği o devasa mücadelenin manasına aşkın (müteal, transandan) ise, 'bilen özne'nin, idrakine, şuuruna dışsal olan bu keyfiyeti hakikatle mutabık olarak anlamlandırması (içselleştirmesi , içkinleştirmesi) söz konusu olamayacağından, erişilebilir, anlaşılabilir, anlamlandırılabilir bir husus değildir.
bu mudur?
şimdilik kaydıyla, budur.
şimdilik dedim, zira bu yazının içeriği, çok su kaldıran bir pilav gibi, etraflıca tartışılmayı hak eden bir mevzudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder