Başbakan Erdoğan Time Dergisinin yaptığı geleneksel Yılın Kişisi (Person of the Year) anketinde en çok oy alan şahıs oldu. Erdoğan, iki farklı kategoride toplam 301,500 oy aldı.
Başbakan, yılın kişisi (bunu en beğenilen kişisi olarak da okumak mümkün) sıralamasında 122,931 oyla açık arayla birinci oldu. Aynı oylamada dünyaca ünlü futbolcu Lionel Messi 74,415 alıken; Tahrir Meydanındaki kararlı duruşlarıyla bütün dünyaya ilham veren 'Arap Baharı'nın isimsiz kahramanlarından ‘Wall Street’i işgal et’çilere kadar çok geniş bir entervale yayılan ve 2011'de dünyayı gerçekten sarsan eylemlerin faili ve müellifi olan 'meçhul küresel protestocular' ise 61,388 oy toplamayı başardılar.
Erdoğan’ı sevenler, ona oy vermek için seferber olurken, başbakana karşı olanlar da boş durmadılar bu oylama sürecinde. Tayyip Erdoğan’a karşı olumsuz düşünce ve duygular besleyen söz konusu katılımcılar, bahse konu anketin bir başka kategorisinde, yılın en az popüler kişisi (bu başlığı yılın en az sevilen kişisi olarak okumak da mümkündür) olarak kabul ettikleri Erdoğan'a, kelimenin tam manasıyla oy yağdırdılar. Erdoğan’ın aldığı 301,500 kümülatif oyun büyük kısmını oluşturan 180,564 tercihin ortaya çıkışı işte bu suretle, yani ona karşı olanların gayretleriyle gerçekleşti.
Öyle anlaşılıyor ki, Başbakanı sevenler ve sevmeyenler, onu, Time anketinin olumlu ve olumsuz listelerinin zirvesine taşımak adına, misli zor görülen organize gayretler içerisine girmişler.
Öte taraftan, derginin internet sitesinde ve basılı edisyonunda kamuoyuyla paylaştığı anket sonucu, ankete katılanların iradesinden farklıydı.
Time, bu gibi durumlarda zaman zaman yaptığı üzere, katılımcıların ortaya çıkan oyları doğrultusunda değil de, kendi bünyesindeki editörlerin tercihleri çerçevesinde karara bağlamıştı bu anket sonuçlarını. Böylelikle, Erdoğan’a göre her iki kategoride de çok mütevazi miktarlarda oy alan ve ‘% 99’ ya da ‘Protestocular’ başlığıyla anılan küresel aktivistler, derginin editörleri tarafından yılın kişisi ilân edildi.Time editörlerinin bu tercihlerinin arkasında, onların, organize oy kullanımına ve bu doğrultuda yapılan güdümlü kampanyalara sıcak bakmamalarının yattığını teşhis etmek zor olmasa gerektir.
Nitekim, aynı dergi, geçen yıl da, katılımcıların oylarıyla birinci olan Wikileaks'in kurucusu Julien Assange yerine editörleri vasıtasıyla Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'i Yılın kişisi seçmiş ve kapağına yerleştirmişti. Bu tercihi belirleyen faktörlerle, bu yıl, yılın kişisi olarak Time'ın kapağına 'Küresel Meçhul Protestocuları' yerleştiren saiklerin örtüştüğünü ileri sürmek mesnetsiz bir vehim olarak nitelendirilemez bana kalırsa.
Gerek yabancı ve gerekse de ulusal medyamızda bu konu tartışılırken, atlanan bir hususu tartışmaya açmak istiyorum. Yeterince mercek altına alınıp yorumlanmayan mezkûr husus, Başbakanın aldığı yüksek oydur. Erdoğan’ın her iki kategoride aldığı toplam 301,500 oyun önemini ve anlamını kavramak için ABD Başkanı Obama’nın aldığı toplam oya göz atmak yetecektir.
Obama, yılın kişisi anketinde 11,165 oy alırken, sevilmeyen kişilerin klase edildiği listeden de 15,462 oy çıkarmayı başardı. Böylelikle, dünyanın, konumu gereği en önemli küresel politikacı olan ABD başkanı toplamda 27,000 civarında oy almış oldu. Erdoğan'ı ve Obama'yı sevmeyenlerin, sevenlerden daha gayretli ve daha organize oldukları, verdikleri oyun sevenlerinkinden fazla olmasıyla anlaşılmaktadır. Anlayacağınız, Obama ve Erdoğan taraftarlarıyla karşıtları, Time'ın anketi üzerinden sanal ortamda kapışmaya girmişler ve her iki lidere de karşı olanlar, bu süreçte işi daha sıkı tutmuşlardır.
'Rakamlar yalan söylemez' (aslında öyle bir söylerler ki! Bu yüzden de, 'Üç tür yalan vardır: basit yalan, kuyruklu yalan ve istatistik' esprisini hepimiz kullanmıyor muyuz?). Ancak, ben yine de ihtiyatla kullanılması gereken rakamların üzerinden giderek net bir istatistiki sonucu paylaşmadan edemeyeceğim. İki liderin sevenlerinin ve sevmeyenlerinin birbirine zıt başlıklar altında verdikleri oyları toplayarak eriştiğimiz kümülatif skorlara baktığımızda; Erdoğan’ın Obama’dan tam 11 misli daha fazla oy aldığı, ya da, ABD Başkanının, TC Başbakanının ancak % 9’u kadar oy alabildiği ortaya çıkmaktadır.
Yaptığım bu hesaplamalara ‘Erdoğan ve Obama’yı kıyaslarken, onları beğenen ve beğenmeyen kişilerin verdikleri oyları toplamak metodolojik olarak yanlış değil midir?’ diyerek karşı çıkılabilirse de, bu itirazın meşruiyet zemini bana kalırsa bir hayli zayıftır.
Zira, Tıme’ın yaptığı, bana göre, bir küresel popülarite oylamasıdır. Bu çeşit oylamalara katılanlar, beğendikleri / sevdikleri ve beğenmedikleri / sevmedikleri kişi ve olayları oylarken, tabi ki hem düşüncelerini ve hem de duygularını kaale alarak oy verme davranışını gerçekleştirirler. Neticede, bir kişiyi ya da olayı bazılarımız olumlu, diğer bazılarımız da olumsuz olarak değerlendirip o doğrultuda oy tercihlerimizi hayata geçiririz.
Bir kişinin ya da olayın popülaritesi, onun derlediği / devşirdiği olumlu ve olumsuz tepkilerin toplamından oluşmaktadır. Bu yüzden de, verilen oyları şöyle yorumlamak makul olacaktır: Erdoğan, Time Dergisinin editörleri bunu kabul edip onaylamasalar da, 2011 yılının en popüler politik figürüdür.
Bazılarının, yukarıda dillendirdiğim analizlerim yüzünden, Erdoğan’ı desteklediğim, ya da onun yandaşlarıyla aynı yerde durduğum merkezindeki muhtemel / potansiyel eleştirilerini peşinen kabul etmediğimi de belirtmek durumundayım. Yukarıdaki tespitleri yapmak, tamamen matematik veriler temelinde davranmak ve bilimin ve mantığın araçlarıyla objektif bir durumun ve verili bir realitenin hakkını teslim etmek demektir.Yaptığım analizlere, matematiksel ve mantıki çıkarımlar dışında ideolojik anlamlar giydirmeye çalışmak, doğrusu benim murat etmediğim bir şeyi bana nisbet etmektir.
Böylesi bir gayret, amacı, sadece küresel kamuoyunun ıskaladığı istatistiki bir hususu ramp ışıkları altına taşıyarak tartışılmasını sağlamak olan bu satırların yazarını anlamamak, ya da yanlış anlamak demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder