İşte gündeme düştüğü andan itibaren adeta bomba tesiri yapan ve Sıvasspor başkanı Mecnun Odyakmaz'a ait olan o 'manidar' fotoğraf |
Futbolumuzdaki şike tartışmaları dinmek bilmediği gibi, Türkiye gündeminde işgal ettiği ağırlıklı yeri de korumaya devam ediyor.
Başta FB olmak üzere, ülkemizin bazı güzide kulüplerinin adının karıştırıldığı şike davası sürerken; 5 Mart 2012 Pazartesi gecesinin ilerleyen saatlerinde ajanslara düşen bir fotoğraf, yayınlandığı andan itibaren sosyal medyayı sarsmaya ve mezkûr şike davasına yeni bir boyut kazandırma istidadı taşıdığını haykırmaya başladı.
Söz konusu fotoğrafın; sahip olduğu manidar görsel imalar ve futbol kriminolojisine yaptığı örtük ve vahim göndermeler yüzünden, kamuoyuna mal olduğu andan itibaren, Türkiye gündeminde adeta bomba etkisi yapmış olmasında, doğrusu, çok da yadırganacak bir vaziyet teşhis etmeyenlerdenim. öte yandan, bu fotoğraftan sonra, şike davasının kapsam ve sınırlarının (hem de çok büyük ölçüde) genişlemesini beklemek, sanırım isabetli bir tahminde bulunmak sayılacaktır.
Ne demek istediğim anlaşılmıştır sanırım. Evet, kastetmeye çalıştığım husus; yukarıdaki fotoğrafın yurttaşlarla paylaşılmasından sonra, bu sezonun en güçlü şampiyonluk adayı olan GS'ın da, şimdiye değin isminin karışmamış olduğu şike sürecine dahil edilmesinin mukadder olduğunu teslim etmek durumunda olduğumuz sevimsiz gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kalacağımızdır.
Nedir bu fotoğrafta saklı olan ve GS'ın da şike davasına ve sürecine dahil edilmesini gerekli ve hatta zorunlu kılan bu aktüel son dakika gelişmesi? Şimdi gelin, birlikte, bunu mercek altına alalım.
Bilindiği gibi GS, 5 Mart 2012, Pazartesi gecesi Sıvasspor'la deplasmanda yaptığı maçı 4 - 0 kazandı.
İşte bu skor, Sıvasspor'un başkanı Mecnur Odyakmaz'ın (Mecnun Otyakmaz) yukarıdaki fotoğrafıyla birleşince, bu maça dair kuvvetli bir şike şüphesi oluşmaması mümkün gözükmemektedir.
Bu fotoğrafta da açıkça görüldüğü üzere, Sıvasspor başkanı, takımına ait stadın şeref türübünü olduğunu sandığım yerde oturur vaziyetteyken, sağ eliyle '4' işareti yapmaktadır. Bu fotoğraf, izân ve insaf sahibi makul, mantıklı ve vicdanlı gözlemcileri tarafından sadece ve yalnızca bir şekilde anlamlandırılabilir. O da şudur: Otyakmaz, birisine, ya da birilerine 'korkmayın, endişe etmeyin, bu maçı daha önce de anlaştığımız üzere, 4 yiyeceğimiz şekilde tamamlayacağız' mesajını vermektedir.
Ne dersiniz, şakası bile kötü, öyle değil mi?
Yapmaya çalıştığım bu lâtifenin, maksadını aşarak sevimsiz bir muhabbet kıvamına bürünmesini önlemek için, onu daha fazla uzatmıyor ve yazımın başında yer alan fotoğrafın menşeine dair çok kısa bir malûmatı paylaşıyorum.
Bu fotoğraf, dikkatli okurun teşhis etmekte pek de zorlanmayacağı üzere, bu geceki maçla alâkası olmayan bir zamanda ve zeminde oluşturulmuş bir görseldir ve aslı da aşağıdaki gibidir.
Yazımın girişindeki fotoğrafın orijinalini paylaşıyorum. Böylelikle, yapmaya çalıştığım lâtifenin yaratabileceği olası olumsuz algının da dağılacağını umuyorum. |
Basınının ne yazık ki çokca başvurduğu demirbaş bir 'habercilik' anlayışı olan asparagas hüviyetinde kaleme almaya çalıştığım yukarıdaki satırların arka plânını açıklayan bu zorunlu (ve elbette hayati) izahatin ardından, bahse konu maçın bende bıraktığı izlenimleri paylaşmaya sıra geldiğini düşünüyorum.
Öncelikle, o elverişsiz, adeta tarla hüviyetindeki sahada çok iyi mücadele ederek futbolseverlere güzel bir mücadele izleten her iki takımı da takdirlerimi sunuyorum. Ardından da, GS'ın bütün oyuncularını, Fatih Terim'i ve ama özellikle de 40 metreden attığı o inanılmaz gol ve maçın tamamına yayılan göz doldurucu performansı yüzünden Necati Ateş'i tebrik ediyorum.
Necati Ateş'in, bu yazımda, kendisinden ayrıca bahsedilmeyi hak eden birisi olduğuna inananlardanım. Bu satırların yazarı, Ateş'in devre arasında yeniden GS'a transferi söz konusu olduğunda olumsuz düşünmüş ve konuşmuştu. Ancak Necati, o transfer gerçekleştikten sonra ortaya koyduğu performansla, başta bu satırların yazarı olmak üzere, aleyhinde konuşan çok sayıda futbolseveri, kelimenin gerçek anlamıyla mahcubiyetin o derin ve koyu karanlık gayya kuyularına atmayı becermiştir.
Necati Ateş merkezinde yaşanan bu performans patlaması; ‘herkese bir ikinci şans tanınmalı, her yeni projenin başında, ona destek veren(ler)e kredi açılmalı’ şeklindeki evrensel ilkenin göz ardı edilmemesi gerekliliğini, benim de arasında olduğum çok sayıda ‘sabırsız ve ön yargılı’ kişinin gözüne soktu, idrakine kazıdı.
Şunu da ekleyerek tamamlamış olayım bu metni: Doğrusu ben, Necati'nin beni mahcup ediyor olmasından hiç ama hiç pişman değilim. Takımdaşlarımın / sevgili GS'lıların ve tabii ki kendisini futbol camiamızın, ‘meşin yuvarlak kozmozumuz’un parçası addeden herkesin de bunu böyle bilmesini isterim doğrusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder