Adalet ve iktidar, adalet ve güç arasında var olan evrensel ve tarihi gerilime dair bir yazı bu. |
1Kasım 2011'de, http://ziyaversencan.blogspot.com/2011/11/koyu-bir-gsl-olarak-rica-ediyorum-aziz.html linki üzerinden erişebilecek olan bir metin kaleme almıştım. Bu yazımda, özet olarak, GS Başkanı Ünal Aysal'dan, 2 Kasım'ın doğum günü olması nedeniyle, Aziz Yıldırım'ı, tutuklu bulunduğu Metris Tutuk ve Cezaevinde ziyaret etmesini rica etmiştim.
GS ve FB camialarının aklı selim sahibi kimi mensuplarından olumlu geri bildirimler aldığım bu yazıma, 'olup bitenleri analitik olarak masaya yatırmadan yapılacak böylesi bir çağrının altının çok da dolu olmadığı'na dair eleştiriler de almıştım. Bunun üzerine, Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasına neden olan süreci ve akabindeki gelişmeleri mercek altına alan, bunu da, yukarıda link verdiğim ilk yazımda ele aldığım ana temayı 'fikri takip'le geliştirerek yapan ve http://ziyaversencan.blogspot.com/2012/02/aziz-yldrm-nasl-adm-adm-saint-yldrm.html linki ile ulaşılabilecek olan yeni bir metni 16 Şubat 2012'de tamamlayıp koydum bloguma.
Bugün ise takvimler 5 Haziran 2012'yi göstermekte.
Bu demektir ?
Bu, tartıştığım mevzu bakımından şu demektir ki; Aziz Yıldırım'ın hürriyetinin elinden alınmasının üzerinden bu gün itibarıyla tam 11 ay 2 gün geçti!
Hangi kulübe gönül vermiş olursa olsun ve hangi siyasal duruşa sahip bulunursa bulunsun, vicdanlı ve insaflı kişiler an itibarıyla şu soruyu kuvvetlice sormalılar diye düşünüyorum:
'Şayet, şike sahaya yansımadıysa, şayet 2010 - 2011 sezonu şaibesizse, şayet FB'nin şampiyonluğunda iddia edilen, isnat olunan şike teşebbüslerinin etkisi olmamışsa, söyler misiniz Allah aşkına, Aziz Yıldırîm halâ ne için tutukludur?'
Aziz Yıldırım, GS- FB rekabeti, Ünal Aysal, adalet, hukuk, hak, hürriyet, demokrasi, vicdan ve sosyal barış kavramlarının tamamının 'gizli özneler', 'saklı nesneler' ve 'içkin temalar' çok katlı okumalara müsait bir sorudur bu aslında.
Toplumun her kesimini tatmin eden mantıklı ve doyurucu cevaplarına, ne yazık ki, henüz erişemediğimiz bu soruyu dillendirdikten sonra, yazımı, iki temennimi paylaşarak bitiriyorum:
1 - Ünal Aysal'ın, Aziz Yıldırım'ı bugünlerde, yani Yıldırım henüz tahliye olmadan, Metris'te ziyaret etmesi, ülkemizdeki sosyal barışa katkı sağlayacak bir hareket olacaktır.
2 - Devam eden bir davaya müdahale olarak nitelenmeyeceğini umarak dillendiriyorum: Aziz Yıldırım'ın mahkeme edilmesi, onun tutukluluğunun sona erdirildiği koşullarda devam etmelidir. Bunu, ülkemizdeki sosyal fay hatlarından birisinin tamirine katkı sağlayacak ciddi bir hamle olarak nitelendiriyorum.
Adalet, vicdan, insaf, hukuk, hak, demokrasi, hürriyet, özgürlük gibi 'efsunlu' kavramların sadece retorik (belâgat, diskur) düzleminde hayat bulabildiği ortamların insanlığı hakiki manada ileriye götürmediği aşikârdır. Önemli olan, herkesin, hepimizin, zikretmekten hoşlandığımız bu kavramları içselleştirmemiz ve bu kavramların toplumsal yaşamımızın parçaları olması için de elimizden gelen çabayı göstermemizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder