Tasavvuf'un en büyük sırrı nedir?



Bu kritik, enteresan ve bir o kadar da muhataralı soruyu Ekşi Sözlük'te gördüm ilkin. Görür görmez de, onun ima, ifşa, nispet ve de teklif ettiği bazı hususata dair görüşlerimi paylaşmak istedim.

Okumakta olduğunuz satırların ebesi, işte o Ekşi Sözlük entry'sidir.




Öncelikle ve çok özet olmak şartıyla, meseleyi tarihsel bir perpektif içine konumlandırmaya çalışacağım.

Homo Sapiens Sapiens'in ilksel atalarının ilk ortaya çıktığı andan, yani, kabaca 7 milyon yıl kadar eski bir tarihten, günümüze değin geçen o devasa süreçte, dünyaya gelmiş olan yaklaşık 120 milyar insanı olduğu varsayılmaktadır.

İlm-i Tasavvuf, işte bu 120 milyon insanın %99.999999'unu avam (average people, ortalama insan, sokaktaki adam) nitelemeleriyle tavsif eder..

Avam'a mensup olan insanlığın kısmı azamisi, 'gaybi sır'ra nispetle 'hariciler'dir, ve; bir 'sırru'l esrâr, bir 'sırru'ul ekber', bir 'sırru'l ekber-i tasavvuf' olduğunun farkına dahi varamadan göçmüştür, göçmektedir ve dahi göçecektir ol alem-i gayb'a.

Gelmiş geçmiş insanların .000001'i ise havas'tır. yukarıdaki tanımın mevhum-u muhalifi olması bakımından, bu tanım şöyle devam etmeye icbar edilmiştir: 'Ehl-i havas, 'gaybi sır'ra nispetle 'dahili'dir. Onlar, aramışsa şayet, inisiye olmuşsa şayet, tasavvuf terbiyesiyle pişmiş - yanmış - olmuş ise şayet, bu durumda şu iki yoldan birisinin yolcusudur:

I -Bir 'sırru'l esrâr, bir 'sırru'ul ekber', bir 'sırru'l ekber-i tasavvuf' yoktur; olduğu kanaati hüsn-i zandır; sen sadece 'sen' ol, 'iyi' ol, 'insan' ol!; varoluş(un)a karşı mükellefiyetin budur!

II - Bir 'sırru'l esrâr, bir 'sırru'ul ekber', bir 'sırru'l ekber-i tasavvuf' vardır; olmadığı kanaati su-i zandır; bulacağını ummadan ara; ki, arayanların büyük kısmı da bulamadı! bulursan (erersen) şayet, en üst level'a çıkmışsın ve 'hazreti insan' olmuşsun demektir.

Öyle olursan ne alâ; o durumda söylenecek bir şey yok; zirâ o 'hal' bizim hakkında konuşmaya ehil, mümessil ve mümeyyiz olamayacağımız bir haldir.

Öyleyse, o hal için tlp'un son dizesi, nihai mantrası caridir:

'Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen'

Lâkin, bırakınız bu entry'nin başlığındaki 'tasavvufun en büyük sırrı'nı; çok özel bilgilerle ve tecrübelerle ve mürşitlerle ve mentorlarla bile, inisiyatik hususların ancak ve ancak 'en küçük, küçük, ortanca, büyükçe' kimi sırlarına vakıf olunabilir; ki, onlar dahi burada paylaşıl(a)maz ki!

Malûmu, mes'elenin ehemmiyetine binaen tekrara mecburum:

Gayb'a dair hususatın bilgisi kamusal alana, hariciler'in görüş alanına taşın(a)maz.

Ona sözlük'te ereceğini sanmak, Elif Şafak, İskender Pala ve Paulo Coelho okuyup sufi olacağını zan ile aynı zandır, nafiledir!

Üstad-ı azam ldwgwttgnstn'ın buyurduğu gibi:

Hakkında konuşulamayacağa dair susmalı!

Yukarıdaki satırları okudum, ilgimi de çekti; bu minvalde başka şeyler varsa buralarda, onlara da bir göz atiyim diyen için: http://ziyaversencan.blogspot.com.tr/2014/10/t-asavvufun-en-buyuk-srr-srrul-esrar.html

1 yorum: