'Cumhuriyet'in en iyi oniki şiirini siz seçin' yarışması vesilesiyle: şiir yarıştırılabilir mi?





1 - Şiir yarıştırılabilir bir şey midir?

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'nin, '18 - 23 Ekim Şiir Günleri' vesilesiyle düzenlediği 'Cumhuriyet'in en iyi oniki şiirini siz seçin' http://onikisiir.com/ anketi vesilesiyle, 'şiirlerin yarıştırılması (kapıştırılması şeklinde de okunabilir) makul mudur, edebi midir?' sorusunu taşımak istedim mercek altına.


2 - Şiir yarıştırmayı Türkiye Yazarlar Birliği icat etmedi hiç kuşkusuz!

Türkiye Yazarlar Birliği'nin (TYB) bu aktivitesinin; kültürü, edebiyatı, özel olarak da şiiri destekleyen ve özendiren yanlar barındırdığını söyleyenler, savunanlar; bu tartışmaya taraf olan unsurların çoğunluğunu teşkil etmektedir (bir). Bu olaya olumlu yaklaşanların elini güçlendiren en önemli argüman; diğer kültür-sanat dallarında olduğu gibi, şiir yarışmalarının da, neredeyse, asırlardır yapılmakta olduğu, ve, bunların doğurduğu toplam tarihsel sonuçları (global büyük resim); ve, insan tekleriyle, (belirli bir tarihsel momentteki yerel aydınlar kümesi gibi) sınırlı topluluklar tarafından deneyimlenen etkileri (mikro, lokal tesirleri) itibarıyla, olumlu ve yapıcı mahiyette olduğu genel kanaatinin kollektif hafızamıza kazınmış olmasıdır(iki).

Özellikle de ilk şiirini, ya da, ilk kitabını yayınlayan şairler arasında yapılan yarışmaların, özendirici ve destekleyici olduğu; zirâ bu gibi etkinlikler sayesinde, 'hayatın olağan seyri, ve, olayların normal akışında, kültür hayatına müdahale etmesi/katılması neredeyse imkânsız gibi gözüken yetenekli kişilerin ilk çıkışlarına vesile ve zemin oluştuğu; bu suretle de, kültür ve edebiyat aleminin yeni aktörler kazandığı' merkezindeki iddia; edebiyatçı, eleştirmen, akademisyen ve kanaat önderinin önemli kısmının üzerinde ittifak ettiği bir argümantasyondur (üç). 

Tarihi, sosyolojik, ve kültürel ard alana verili rengini kazandıran, ve, bir kısmına, ana konturlarıyla olmak kaydıyla, yukarıda 'bir, iki, üç' diye vurgu yaptığım mezkûr 'gerçeklikler'e karşın, bu meseledeki tutumum olumsuzdur.

3 - Şiir ve yarışma arasındaki ontolojik antagonizma!

İlk eserleri için çıkış yapacak mecra ve imkân arayışı içerisindeki genç sanatçılara hitap edenleri de dahil olmak üzere, şiir yarışmalarının tamamına karşı oluşum, 'şiir - yarışma dikotomisi'nin referans verdiği ontolojik çelişkinin resmettiği problem sahasıdır. Şiir ve yarışma kavramların işaret, iddia ve imâ ettiği anlam daireleri arasında zerrece bir ortak alan, en ufacık bir kesişim kümesi, ve, zerre miskal mertebesinde dahi bir ontolojik örtüşme ve mütekabiliyet uzayı olmaması yüzündendir ki, 'şiir yarıştırılabilir ve kapıştırılabilir bir antite değildir!' diyorum.  

Bir diğer deyişle, yukarıdaki itirazı 'şeksiz, şüphesiz, tereddütsüz, amasız, lâkinsiz, fakatsız' olmak kaydıyla, ve, iştahla ve iştiyakla sahiplenmem, 'kapıştırılma ve yarıştırılma'nın işaret ettiği varlık kümesi ve koordinatlar uzayının; 'şiirin fıtratı, tabiatı, naturası, genetiği, kimyası, kumaşı'yla oluşturdukları ortak patternin tercemesi olan o uzlaştırılamaz çelişki, o 'ontolojik antagonizma'dır. 

4 - Sanatın hiç bir branşının unsurları; ama, illâ ki şiirler yarıştırılamazlar!

Yukarıda dillendirilenlerle kısmen benzeşen, ve, kısmen de örtüşen düşünce haritaları ve duygu durumu halitaları yüzünden; benzer bir itirazı roman, öykü, resim, heykel, karikatür, film, tiyatro, müzik vb kültür fenomenlerini yarıştıran benzer etkinlikler için de söz konusu ediyorum hiç kuşkusuz. 

Bütün branşlarda icra-ı sanat eyleyen sanatçıların, ama, en çok da şairlerin hakikatidir 'kapıştırılamaz ve yarıştırılamaz' olmak. Karakterleri, düşünce ve duygu alemleri, ve şairlik kumaşları arasında hiçbir benzerlik olmayan sanatçıların; birbirinden çok farklı süreçler, olgular ve vak'alar temelinde yaşadıkları alâkasız duygu durumlarını ve ruh hallerini yansıtan edebiyat eserlerinin, aynı kulvara sokularak; adeta beygirlermiş, ya da, formula 1 makineleriymişçesine kapıştırılmasındaki garabeti, konuya dair azıcık kafa yoran ortalama zekâ ve kültür sahibi herkesin rahatlıkla teşhis edebileceğine olan inancım ve güvenim tamdır.

5 - Her üç kişisinden beşinin şair olduğu ülke: Türkiye

Etrafımıza alıcı gözüyle baktığımızda, özellikle de gençler arasında gözlem yaptığımızda, Aziz Nesin'e nispet edilen 'Türkiye'de her üç kişiden beşi şairdir!' lâfının çok da abartılı olmadığına hükmetmemiz işten bile değildir. Bu satırların yazarı da, Nesin'in tarif ettiği o dairenin bir bileşenidir meselâ. Bu yazıda dillendirilen görüşlerin hararetinin yüksek oluşu, müellifinin bahse konu bu özgül durumunun sonucudur biraz da.

Öte yandan, şiirlerimle ödül kazanacağıma kesin gözüyle bakılan çok prestijli bir yarışmaya bile katılmayı (yukarıda gerekçelendirebildiğimi sandığım kaygılarım ve kanaatlerim yüzünden) zûl addederim. 

'Senin paylaştığın bu lâkırdılar var ya, işte onların alayı hikâye be hocam; sen aslında, ya 'beni kabul eden yarışmalara ben katılmam, katılmak istediklerim de zaten beni kabul etmez!' diyen Groucho Marx'ın dillendirdiği paradoksal ve marazi ruh halinin esiri olmuşsundur; ya da, zaten hiçbir şekilde kazanma şansı olmadığı için şiir yarışmalarına katılmayı 'sözde' reddeden; üstüne üstlük, bir de, reddiyesini, edebi metaforlarla marine edip, felsefi mecazlardan oluşan entelektüel bir sosa buladıktan sonra okuruna servis eden tekfirci bir 'manifestomaker' rolüne soyunmuş bir 'yeteneksiz edip edepsizliği' numunesisindir!?!' denildiğinde, bunun üzerinde de ciddi ciddi düşünmekten imtina etmem doğrusu.

6 - Türkiye yazarlar Birliğine aleni teşekkür

Her ne kadar burada aleyhine konuşmuş, ve, muhalif manada olmak kaydıyla, bir ton lâkırdı dillendirmiş olsam da; 'Cumhuriyet'in en iyi oniki şiirini siz seçin' etkinliğinin; insanlığa AVM, otoyol, baraj, havaalanı, rezidans, gökdelen, üretim, tüketim, kâr, verimlilik, itaat, kölelik'den başka bir şey teklif etmeyen (edemeyen!) bir dehr'den geçtiğimiz verili aktüel uğrakta, ve, câri tarihsel momentte; bizi şiir üzerine düşünmeye (hatta tefekküre), şiiri derunumuzda yaşamaya ve yaşatmaya, ve, giderek de, 'şair, şuur'la şiir'in tecessüm etmiş halidir' düsturu gereğince şair ve şiir olmaya teşvik edebilecek olan tartışmaların fitilini ateşlemeye ehil, mümeyyiz ve mümessil olduğunu düşünüyor; bu bakımdan da, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'ne, bir şiirperest, bir nazımperver, ve, bir filopoem (philopoem) ollarak aleni teşekkürü bir borç biliyor, ve, bu borcumu da, bu son satırla birlikte eda etmiş oluyorum efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder