Kıyamam ben yasama, yürütme, yargı denen o kuvvetleri ayırmaya; isterim ki daima bir arada olsunlar, mütemadiyen birlikte dursunlar, her daim kenetlensinler ve atom çekirdeğindeki protonlar ve nötronlar misali, tam manasıyla kaynaşıkaynaşıversinler.
Meselenin bir de Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun verili aktüel uğrakta oluşturduğu resme dair olan kısmı var. Bu noktayı nazardan bakıldığında sorulması gereken meşru, makul, hayati ve zaruri soru şudur: harici ve dahili bedhahların cirit attığı şu zamanda ve dört tarafımızın, yedi kıyımızın ve cümle semamızın komple düşmanlarla çevrili olduğu şu mekânda bir olmaktan, birlikte olmaktan, bütün olmaktan, diri olmaktan başka bir mantıklı seçeneğimiz var mıdır, söyler misiniz Allah aşkına?!?
Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu sırada, ihtiyacımız olan kudret, ecdadımızın da zamanında zikrettiği üzere, kuvvetler birliğinden (vahdet-i kuvvet) geçmektedir. Aksini söylemek saflıktır, cahilliktir, suizandır, lobiciliktir, müvazi (paralel) ile iş tutmaktır, tefrika gütmektir....
Yazılarıma aşina olanlar bilirler: sloganlarla konuşmaya, amigoluk yapmaya, fanatik takılmaya zerre miskal mertebesinde bile prim verenlerden; bu kabil sakilliklere tevessül edenlerden değilimdir. Metnin tam da burasına 'cukkk!' diye oturacak olan bir maxim'i (bunu serdettiğimde, eleştirdiğim mezkûr davranışlarla aynı familyadan olan bir tercihi hayata geçirmiş olmakla itham edilmeyeceğimi umarak) paylaşmadan edemeyeceğim doğrusu:
'Kahrolsun tefrik-i kuvvet, var olsun vahdet-i kudret; muzaffer ve daim olsun cemm'i kuvvet!'
Başta Nobel'ler ve Oscarlar olmak üzere, her sene yapılan prestijli bilim, sanat, film, felsefe, edebiyat yarışmalarında tamamındaki ödüllerin istisnasız hepsini toplamamız için; atom, hidrojen, nötron bombalarını ve bunlardan çok daha etkili olan ve Çin'den ABD'ye, Rusya'dan İngiltere'ya, Hindistan'dan Fransa'ya ve Almanya'dan Japonya'ya kadar bütün lider ülkelerin karşımızda esas duruşta durmasına neden olacak olan 'Kıyamet Bombası'nı yapabilmemiz için; uçaklarımızı, füzelerimizi, uydularımızı, uçak gemilerimizi üretebilmemiz için; kişi başına düşen milli gelirimizin önce 50,000 doları, ardından da 100,000 doları geçebilmesi için; gayrı safi milli hasılamızın önce 5 trilyon doları, ardından da 10 trilyon doları aşabilmesi için; insanımızın ortalama ömrünü önce 100, ardından da 200 seneye eriştirebilmemiz için; önce ayda, ardından mars'ta ve giderek de galaksinin diğer yıldız sistemlerinde ve hatta diğer galaksilerde ve hatta VE HATTA paralel evrenlerde bile uzay kentleri kurarak kâinatı bütünüyle kolonize edebilmemiz için; bilinen bütün hastalıkların tedavisini bularak ölümsüzlüğe giden yolda devasa adımlar atabilmek için ve tabii ki özellikle de demokrasinin ilerisi ve daha ilerisi ve daha da ilerisi için bu şart; anlayın ve yardımcı olun lütfen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder