Toplumsal mücadeleler tarihi ışığında Eugène Delacroix'nın 'Halka Yol Gösteren Özgürlük' tablosu / Sanat Tarihinde Doğru Sanılan Yanlışlar - 1


Fransa'da Sarı Yelekliler'e gösteri yasağı! - Dünya haberleri



1 - prologue: Fransızlar sever sokağı ve protestoyu

17 Kasım 2018'de Paris'te patlak veren, takip eden günlerde ise Fransa'nın neredeyse bütün büyük şehirlerine yayılarak 'Horozlar Diyarı'(i) sallayan halk ayaklanmasına damgasını vuran Sarı Yelekler Hareketi Macron'a geri adım attırmış, Fransa cumhurbaşkanı, başta akaryakıt zamları olmak üzere imzaladığı  bir dizi uygulamayı askıya almak zorunda kalmıştı. Akabinde İtalya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelere de sıçrayarak uluslararası mahiyet kazan gösteriler kelimenin gerçek anlamıyla neoliberal kapitalist sisteme güçlü bir küresel itiraz hüviyeti kazanacaktı. Buna dair haberlerin ajanslara düşmesinin ardından, yukarıdaki görsel sosyal medyada hızla yayılmaya başlamış, görseli paylaşanların 'Sarı Yelekliler Hareketi 2. Fransız İhtilâli'ni gerçekleştirerek Macron'a diz çöktürdü' şeklinde yorumlar yaptıkları dikkatlerden kaçmamıştı. Bu değerlendirmenin dayandığı temel argüman örgütlenmiş halkın vereceği sosyopolitik mücadelenin başarıya ulaştığına işaret etmek olsa da, görselin ima ettiği bir detay da yapılan bu analojinin arkaplânında rol oynamıştı kuşkusuz. Söz konusu fotoğrafın Eugene Delacroix'ya (1798 - 1863) ait olan ve Fransız İhtilâli'nin zirvesi diyebileceğimiz bir olayı, Paris halkının 14 Temmuz 1789'da Bastille'i ele geçirerek mahkûmları özgürlüklerine kavuşturmasını resmettiği hususunda umumi bir mutabakatın olduğu 'Özgürlük Halka Liderlik Ediyor (Liberty Leading The People)' isimli imajını aşağıda paylaştığım tabloyu, aynı plastik ve estetik kalitede olmasa da, tematik bakımdan andırıyor oluşuydu bahsettiğim o detay(ii).

Acaba durum gerçekten de böyle midir? Delacroix'nın bu tablosu gerçekten de 1789'un 14 Temmuz'unda Bastille Zindanı'nın zapt edilmesini mi temsil etmektedir?


2 - Delacroix'in tablosu hangi tarihsel olayı resmetmekte?

Delacroix'ın bahse konu ikonik resminin ana teması (konusu, tarihsel bağlamı) hakkındaki doğru bilgiye ressam, galerici, küratör, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni, koleksiyoner, sanat habercisi gibi grafik - plastik sanatlar kozmosunun farklı koordinatlarında konumlanmış olan kişiler sahiptir doğal olarak. Öte yandan resim sanatına ve insanlık tarihine dair asgari düzeyde bilgisi olan geniş kalabalıklara söz konusu resmin hangi tarihsel gerçekliğe referans verdiğini sorduğunuzda alacağınız cevap kuvvetle muhtemeldir ki '1789 Fransız İhtilâli sırasında Bastille Zindanı'nın Parislilerce ele geçirilmesi' olacaktır. 

Aslına bakılacak olursa bu eser 1789 Fransız İhtilâli ile uzaktan ya da yakından alâkalı olan bir temayı işlemez. Sanatçı bu tablosunda Bourbon Hanedanı'nın son kralı olan X. Charles'ın devrilerek yerine Orléans Dükü Louis-Philip'in tahta geçmesiyle sonuçlanan üç günlük bir halk ayaklanmasındaki (27 - 29 Temmuz 1830) bir enstantaneyi canlandırmıştır. 

Sadece ülkesi Fransa'nın ya da Batı resim dairesinin değil, insanlığın grafik sanatlar sahasındaki total müktesebatının en kayda değer romantik artistlerinden olan ve Baudelaire tarafından 'Rönesans'ın finalini yapan son büyük, modern dönemin açılışını yapan ilk büyük ressam' şeklinde tarif edilerek selâmlanan  Delacroix'ın yaptığı (yukarıda paylaştığım çevirisinden bu sefer farklı şekilde dilimize kazandırdığım haliyle) 'Halka yol gösteren özgürlük (Liberty Leading the People)' isimli resmin küresel ölçekte yanlış bilinmesinin, bu yüzden de sanat tarihinde doğru sanılan yanlışlar listesinin zirvesinde olmasının nedenleri ve tarihsel kökenleri komplekstir ve bir başka müzakerenin ve metnin konusudur, bu yüzden de bu etütte kendisine yer bulamayacaktır. 

Bununla birlikte tartıştığımız tema bakımından şu soru bütün acilliği ve yakıcılığıyla cevaplanmayı beklemektedir: 'Tamam, anlaşıldı, Delacroix'nın bu tablosu Büyük Fransız İhtilâli sırasında monarşiye karşı ayaklanan devrimci Paris halkının 14 Temmuz 1789 günü, XVI. Luis'nin askerlerine karşı kazandığı bir muharebe sonrasında Bastille Zindanı'na doğru yürüyüşünü temsil etmiyor; Peki, bir başka ressam tarafından yapılmış bu temalı bir tablo var mıdır? Yoksa bu konuya dair spesifik bir sanat eseri ortaya konmamış mıdır?'


3 - 1789 Fransız İhtilâli'nin tablosu yapılmadı mı yoksa? 

Olur mu öyle şey, pek tabii ki yapıldı, hem de birden çok sanatçı tarafından. İşte bu eserlerden en önemli olanına dair ayrıntılar.

1789 Büyük Fransız Devrimi'ni ve onun zirvesi kabul edilen Bastille Zindanı'nın Parisli devrimciler tarafından ele geçirilişini canlandıran plastik sanat eserleri arasında en popüleri, aynı zamanda da plastik - grafik - estetik metrikler bakımından en seçkini Charles Thévenin (1764 – 1838) tarafından yapılmış olan (okunulan paragrafın üstünde imajını paylaştığım) 'The Storming of the Bastille and the Arrest of Joseph Delaunay (Bastille Baskını ve Joseph Delaunay'ın Tutuklanması)' isimli tablodur(iii). Fransız İhtilâli'ne (1789 - 1794) ve 1. İmparatorluk dönemine (1804- 1815 arasındaki Napoleon Bonaparte hükümdarlığı olarak da okunabilir) dair yaptığı kahramanlık temalı eserlerle tanınan neo-klasik üslûplu eserlerin yaratıcısı Thévenibahse konu tablosunu dört yılda (1789 - 1793) tamamlamıştır. Anlatının tam da burasında, yeri gelmişken, resme dair tematik bir ayrıntıya değinmekte fayda var. Charles Thévenin, analiz ettiğim tablosunda, 14 Temmuz 1789'da gerçekleşen Bastille'in zaptıyla, 1793'de cereyan eden Joseph Delaunay'ın (1752 - 1794) tutuklanmasını anakronik bir yöntemle, yâni, tarihsel olarak eş zamanlı olmayan hadiseleri, sanki birlikte olmuşlar gibi ele alan bir yaklaşımla kompoze ederek aynı tuvalde resmetmiştir. 

Samimi itirafımdır: Fransız İhtilâline ve Bastille Zindanı'nın zaptına dair her düşündüğümde, serebral korteksimin görsel hafıza seksiyonunda canlanan imaj Charles Thévenin'nin paylaştığım tablosu değil, Eugene Delacroix'nın mercek altına aldığım resmi oluyor. 'Düşünce - imaj örtüşmesi' bakımından bunun bilişsel bir hata olduğunun farkında olmama karşın, karmaşık nörolojik süreçler yüzünden zihnim her defasında aynı oyunu oynamaya devam ediyor bana. 'Şu sanatçı büyüktür, bu ise ondan küçüktür' gibi sıralamaların ne denli şapşalca ve meselenin hakikatinden de ne denli uzak olduğunun farkındayım elbette. Bununla birlikte,  Delacroix'nın Thévenin'e kıyasla çok daha kaliteli işler yaptığı da ortadadır bana göre ve zikrettiğim 'sinirbilim versus bilişsel bilim dikotomisi' biraz da işte bu kalite farkının türevi olsa gerektir.

Parçası ve paydaşı olduğunuz entelektüel semere, insanlığın kısmı azamisi tarafından doğru sanılan çok popüler bir resim tarihi yanlışının müşterek hafızamızın sanata dair olan kompartımanından kazınıp atılmasına (en çok da 
sinirbilim versus bilişsel bilim dikotomisi'nin anlağımızda oluşturması olası sisleri dağıtmaya) ve karanlıkta kalmış bir resim tarihi detayının altının çizilmesine hizmet eden mütevazi bir katkı olarak telif ve teklif edilmiştir.

4 - Amaç ve metodoloji:

Bu kısmın esasen metni öncelemesi usuldendir, konvansiyonel olandır bu. Bir diğer deyişle, konfor alanını zorlamaktır tercih ettiğimi tercih etmek. İyidir ama bu, sıçramalı gelişim, üstel ilerleme, geometrik büyüme gelecekse şayet, bu yoldan gelir.

Sanat kozmosu gibi insanlığın sahne aldığı diğer varoluş uzay-zaman süreklilikleri olan ekonomi, siyaset, teoloji, mitoloji, ideoloji, hukuk, etik ve kültür düzlemleri de 'tahayyül - tasavvur - tasarım - teori - pratik - eleştiri & özeleştiri - geri besleme & revizyon' gibi alt kırılımları içerir. Ve bunların hepsi de önemli bir zaafa dûçardır. Bahse konu bu ortak problem alanı onların azımsanmayacak miktarda olan ve iki kategoride tasnif edilebilen 'doğru sanılan yalnışlar'ı içermeleridir. Bunların ilk kategoride yer alanları konunun uzmanı denilebilecek küçük bir kesim dışında kalan büyük kalabalıklar tarafından doğru sanılan 'sözde gerçekler (pseudoreality)'dir. Mütehassıs (eksper, uzman) olarak vasıflandırılan söz konusu küçük azınlığın, mercek altına alınan meselenin doğrusuna vakıf olmaları hali bu ilk kategorinin temel metriğidir. Sanat Tarihinde Doğru Sanılan Yanlışlar başlığı altında paylaşacağım yazılarımın bazıları uzman diye tarif ve tavsif edilen zikrettiğim kesimin zaten bildiği, bu bakımdan benim ancak nakilcisi olabileceğim birinci kategoriye dair metinler olacak. Ele alacağım ikinci kategorideki 'doğru sanılan yanlışlar'a gelince, bunlar, (Kasım 2025 itibarıyla planetimizde yaşayan kabaca) 8.3 milyar kadın ve erkek insan kardeşimizin tamamının doğru sandıkları yanlışlardır. Konunun uzmanları da (yaptığım tanım gereği) doğal olarak bu yanlış bilginin tesiri altındadır ve bu nitelik bu kategorinin kalitatif parametrisidir. Bir diğer deyişle bu ikinci kategoriye giren 'doğru sanılan yanlışlarbirisi onların yanlış olduğunu iddia edene (haykırana) değin mutlak manada doğru muamelesi görürler. Sanat Tarihinde Doğru Sanılan Yanlışlar başlığıyla paylaşacağım yazılarımın diğer bazıları işte bu ikinci kategoriye dahil olup 'Kral ÇIPLAK!!!' diye haykırarak insanlığın haricimdeki bakiyesi tarafından doğru kabul edilen yanlışlardan bazılarının düzeltilmesi sürecinin startını verdiğim metinler olacak. Türümüz homo sapiens sapiensin entelektüel semeremle ('Kral ÇIPLAK!!!' haykırışımı içeren metinlerimle) doğrudan ilişki kurarak, ya da (orijinal çalışmalarımı kaynak gösterenlerin veyahut SATORİ (ANİ UYANIŞ) anlarımın meyvelerine çökerek intihalci tayfaya dahil olan emek hırsızlarının anlatıları vasıtasıyla) dolaylı yoldan keşfimle yüzleşerek bir'doğru sanılan yanlış'ın hakikatle mutabakat noktasındaki zafiyetini aşabilenler, (NAKİLCİSİ DEĞİL!'AKILCISI olduğum ikinci kategorideki bir metnin sağladığı aydınlanmanın münevver kıldıklarıdır. 

Sanat Tarihinde Doğru Sanılan Yanlışlar başlıklı bir dizi çalışmanın ilki olan okunulan metin, yukarıda ilk kategori olarak tanımladığım klasmana giren nakilcisi olduğum hakikat temelli bir etüttür. Nisan 2015'de yayımlanan metnin ilk versiyonunu Aralık 2018'de güncelleyerek tekrar yayımlamıştım. Kasım 2025'in ilk günlerini deneyimlediğim süreçte onu yeniden revize ettim, genişletip güncelledim ve üçüncü kez sundum okurun ilgisine.

5 - epilogue: susmak vs. konuşmak

Müritlerinden yalvaç muamelesi gören Wittgenstein'ın, Bible'ı kabul edilen Tractatus Logico-Philosophicus'un (7 numaralı) son argümanında dillendirdiği: 'Wovon man nicht sprechen kann, darüber muss man schweigen (hakkında konuşulamayacağa dair susmalı.)' hipotezini çıkarmam hiç aklımdan; lâkin, hakkında konuşulabileceğe dair de konuşurum ileri - geri, yukarı - aşağı, sağa - sola, alabildiğine ve sakınmadan(iv), (v), (vi).

6 - dipnotlar ve referanslar:

(i): Ülkelerin bir hayvanla sembolize edilmesi popüler analoji yollarındandır. Buna göre Almanya ve ABD kartal, Birleşik Krallık aslan, Türkiye (aslında Anadolu'nun simgesi ve ahalisince kutsal kabul edilen en başat canlısı geyik olmasına karşın, son 1 asırdır gerçekleşen sosyokültürel ve sosyopolitik süreçlerin etkisiyle onun ikamesi haline gelen) kurt, Rusya ayı, İspanya boğa, Fransa ise horoz ile imlenir. Horozun Fransa ve Fransızlarla özdeşleştirilmesinin (kökeni antikiteye dayanan) kadim bir etimolojik nedeni vardır. MÖ 27 - MS 180 periyoduna damgasını vuran Pax Romana (Roma Barışı) ile Batı Dünyası denilen kozmosu domine eden Roma İmparatorluğu'nun o sırada işgali altında olan Fransa'da yaşayan ahali ülkelerine Galya, kendilerine de Galyalılar diyordu (tarihe ve dil bilimine meraklı olmasanız da, okuduğunuz metnin yazarı gibi Asteriks çizgi romanı tutkunlarındaysanız şayet, bunu zaten biliyorsunuz demektir). Roma'nın resmi dili ve aynı zamanda da çağın lingua franca'sı (küresel anlaşma vasatı ve imkanı) olan Latincede Galya isminin karşılığı Gallus'du. Latincede bu aynı zamanda horoz anlamına gelmekteydi. Başlangıçta Fransızlarla alay etmek, onları aşağılamak için kullanılan horoz adı, ilerleyen zamanda bir anlam kayması yaşayarak olumlu bir içerik kazanmış, cesaret ve yiğitliğin sembolü olarak kabul görmüştür. Gönderme yaptığı anlam dairesindeki bu pozitif transformasyon yüzünden horoz 19. asrın ikinci yarısından itibaren Fransız milleti ve Fransa devleti tarafından milli sembol olarak benimsenmiş; başta pullar, Elysee Sarayı'nın girişi, madeni ve kâğıt paralar, madalyalar, Fransız futbol, ​​ragbi ve hentbol takımlarının formaları, milli sporcularının kılık ve kıyafetleri ve çok sayıdaki sektördeki sayısız ticari işletmelerin sembolleri olmak üzere hayatın hemen her görüngüsünde kullanılır olmuştur. 
(ii): 'Halka yol gösteren özgürlük (Liberty Leading the People)' : 
http://www.eternels-eclairs.fr/images/peinture/tableaux/eugene-delacroix-HD/eugene-delacroix-liberte-guidant-le-peuple.jpg
(iii): Joseph Delaunay'ın tutuklanması ve Bastille fırtınası
(iv): Wittgenstein, Ludwig; TRACTATUS LOGICO-PHILOSOPHICUS, Çeviren ve notlandıran: Oruç Aruoba, Almanca aslı ile birlikte, Yapı Kredi Yayınları'nda 1. baskı: Aralık 1996, sayfa: 170 - 171.
(v): Mayıs 2015'de, yukarıdaki metnin ilk versiyonunu paylaşmamdan kabaca 10 gün sonra Facebook hesabıma bir direk mesaj gönderildi. Mealen şöyle diyordu o mesaj: 'Metinlerinizi zevkle okuduğumu ve ilgi alanlarınızın çeşitliliği karşısında her geçen gün daha fazla hayrete düştüğümü bilmenizi isterim. Emeğinize saygısızlık etmek istemem, bununla birlikte bir kaygımı paylaşmaktan da kendimi alıkoyamıyorum. Yazarın ele aldığı konuları derinlemesine ve meselenin esasıyla mutabık olarak işlemesinin ancak ona dair ayrıntılı çalışma yapmasıyla mümkün olacağına inananlardanım. Bu da uzmanlık temelinde ilerlenilmesini ve odaklanılan ilgi alanlarının çeşitlendirilmesinde 'maymun iştahlılık' olarak etiketlenebilecek savrukluklardan kaçınılmasını gerektirmekte. Özetle, müktesebatımızın uzmanlık üzerine bina etmek ve ilgi alanlarımızı makul bir çeşitlilik seviyesinde tutmak hususlarında sebatkâr olmalıyız diye düşünmekteyim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.' Plastik sanatlar konusunda uzman biriydi mesajın sahibi, özellikle resim, heykel ve geleneksel Türk - İslâm sanatları konusundaki, benim de saygı duyduğum yetkinliği ve verimleriyle tanınıyordu. Karşılaştığımız kültür - sanat etkinliklerinde konuşmaksızın selâmlaşmak ve sosyal medya vasıtasıyla paylaştığımız mesajları 'layketmek' düzeyinde cereyan eden 'seviyeli ve diplomatik' bir münasebet geliştirmiştik aramızda. Cevabım ona müdânâsızdı ve netti: 'Teyitli veriler ve güvenilir referanslar zemininde ve temel mantık kurallarıyla inşa etmek yerine logical fallacy'nin (mantıksal safsata'nın) en önemli komponentlerinden olan argumentum ad hominem'i (söylenene değil, söyleyene göre değerlendirme yapma ve pozisyon alma tekniği) kullanarak gerçekleştirdiğiniz için, eleştirinizi mantıki, akli ve makbul addedemiyorum. İşaret ettiğim nitelikleri haiz olası kritiklerinizi ise coşkuyla karşılayıp iştahla yanıtlayacağımı da bilmenizi isterim. Bir anlatının, okuduğunu lâyığıyla değerlendirebilen birinin berrak yaklaşımıyla değerlendirilmesini ve eleştirilmesini istemenin atla deve olmadığını düşünenlerdenim. Temel mantık okumalarına daha fazla zaman ayırabildiğiniz günleriniz olur umarım.'  

Onlara takıntılı olduğumdan değil, mantık temelli yaklaşımları esas almak gereken (bu dipnotta) paylaştığım türden süreçlerde destekleri hayati önemde olabileceği için sık sık müracaat ederim Wittgenstein'a ve opus magnum'u TLP'a.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder