Yusuf Franko Paşa albümünün serencamı

yusuf franko paşa ile ilgili görsel sonucu
Yusuf Franko Bey'in karikatür albümünün Ömer Koç koleksiyonunda yer alan orijinali.



i - Dünyanın en büyük koleksiyonlarından Ömer Koç arşivi

Ömer Koç, büyük hissedarı ve tepe yöneticisi olduğu Koç Holding’e bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen sergi, yayın, panel ve benzeri kültürel etkinlikler üzerinden, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli kitap, efemera, harita, gravür, resim koleksiyonlarından olan şahsi arşivinin çeşitli unsurlarını yerelde toplumumuzla, globalde de insanlıkla paylaşan işadamlarındandır.


Vehbi Koç Vakfı’nın Ekim 2016’da bastığı ve özel ambalajında bir set halinde birlikte satışa sunduğu iki kitap, akabinde, bu kitaplar temelinde 2017’de yapılan 'Yusuf Franko'nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri' başlıklı sergi ve panel söz konusu kültürel faaliyetlerin yakın zamanda hayatımızı zenginleştiren örneklerindendi. Türk karikatür ve grafik sanatlar tarihinin karanlıkta kalan, esasen çok da enteresan olan, bir sayfasını aydınlatan bu önemli kitapların künye bilgileri şöyledir:

1 - Youssouf Bey – The Charged Portraits of Fin-de-Siecle Pera – Ömer M. Koç Collection,
İngilizce, ‘Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri’ başlığıyla Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) Ocak – Haziran 2017’de döneminde gerçekleştirilen serginin katalogu, Küratör – editör: Bahattin Öztuncay, yazarlar: Bahattin Öztuncay – Sinan Kuneralp – Guillaume Doizy – K. Mehmet Kentel, Vehbi Koç Vakfı Yayını, İstanbul, Aralık 2016, 120 sayfa (metin içinde 120’den fazla renkli ve s-b görsel vardır), orijinal hard cover’ında.

2 - Youssouf, Types et Charges 1884, tıpkı basım, 104 sayfa (124 renkli ve s-b karikatür 84 çerçevede birleştirilmiştir), 36.5 x 28.5 cm ebatlarında; Vehbi Koç Vakfı yayını, December 2016, Yusuf Franco Paşa’nın karikatürlerini içeren ve orijinalı Ömer Koç koleksiyonunda olan defterin tıpkı basımı 500 adet yapılmış olup, her nüshası hard cover kapak içlerinde numaralı sertifikalar taşımaktadır.

Koleksiyonerlerin şimdiden gözdesi haline gelen bu setin kaynağı Yusuf Franco Paşa’nın 1884 - 1896 döneminde çizdiği karikatürleri içeren orijinal defterdir. Bu eserin Ömer Koç’un hak edilmiş bir küresel şöhret sahibi olan koleksiyonuna katılmasının, bir dedektiflik filminin senaryosunu aratmayan, fevkalâde enteresan, bir o kadar da heyecanlı bir hikâyesi vardır. Şimdi gelin birlikte bu sürece bir göz atalım.

ii - Lübnan’da başladı bu hikâye

1907 - 1912 döneminde Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı (Osmanlı İmparatorluğu’nun Lübnan’daki Hristiyan ahalisini yöneten pozisyon) ve 25 Şubat 1922 – 4 Mart 1922 arasında sadece 8 günlüğüne de olsa, Hariciye Nazırlığı yapmış Osmanlı tebâsından Katolik bir Rum olan Yusuf Franko Paşa (Franko Kusa Bey, 1855 – 1933), diğer birçok meziyetlerinin yanı sıra, (bize bıraktığı defteri sayesinde anladığımız kadarıyla), mükemmel de bir ressam ve karikatüristti. Sadece tiyatro tarihimizin değil, sahne sanatları diye tarif ve tavsif edilen çok sayıdaki diğer disiplinlerin de ülkemizdeki milâdı mahiyetindeki faaliyetlere imza atmış o ünlü ve avangart sanat yuvası, Pera'daki Naum Tiyatrosu’nun müessisi ve sahibi olan Michel Naum’la da uzaktan hısım olan Yusuf bey'in zikrettiğim Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı, onun üst düzey Osmanlı Bürokrasisindeki en kayda değer vazifesi ve mesleki kariyerinin de en yoğun dönemiydi. 

Bu metnin kimi muhataplarınca (eriştiğim kaynaklarda altını çizeceğim hususu destekleyen bir bulguya rastlayamadığım, sadece ön sezi düzeyinde bir kavrayışla dillendirdiğim için) 'müellif bu tespitiyle spekülatif davranmış!' şeklinde değerlendirebileceği bir argümantasyon yapıyorum: Mondros Mütarekesine müteakip Enver, Talât ve Cemal Paşalar başta olmak üzere, İttihad-ü Terakki'nin bir çok önder kadrosunun İstanbul dışına kaçtığı yıllarda Lübnan'da oluşu sayesinde; başta Payitaht olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinde rejim aleyhine oluşan atmosferin beslediği reaksiyoner hamlelerden kurtulduğunu varsaydığım Yusuf Franko Bey'in astroloji haritasındaki yükselen yıldızı çok olumlu olmalı ki, devrilen rejimin, Enver Paşa iktidarının bürokrasisinde üst mevkilerden birisindeyken, yerine gelen yeni idare tarafından da çok önemli bir mevkiye, Hariciye Nazırlığı'na getirilmişti.
yusuf franko paşa ile ilgili görsel sonucu
Yusuf Franko Bey'in yaptığı 124 karikatürün en ilginci, eserlerinin başına açabileceği belâları hicvettiği bu çalışması olsa gerektir. Düşünce ve ifade hürriyeti üzerinden yapılmış sıkı bir dönem eleştirisidir bu.

Döneminin tanıdığı yerli ve yabancı neredeyse bütün önemli eşhasının 13 yıl boyunca (1884 – 1896) çok başarılı karikatürlerini çizen ve fakat bunların bir tanesini bile yayınla(t)mayan sanatçı, eserlerini içeren defterinin son (final) karikatüründe, kendisini, hicvettiği önemli şahısların ortasına kurulmuş bir darağacında asılmış olarak resmetmek suretiyle, bir taraftan, 1877 – 1908 döneminde Osmanlı matbuatında gülmece, yergi ve karikatüre izin vermeyen 'zamanın ruhu'na referans verirken; diğer yandan da, eleştiri dozu yüksek retrospektifini yayınlamaktan imtina etmemesi halinde, bunun başına açabileceği gaileleri, bunların en vahim olanını resmederek, hicvetmekten de geri durmamıştı. 

iii - Yusuf Bey resim eğitimini kimden aldı?


Türk resim tarihine dair okumalar yapıldığında, bu satırların yazarının Müşir Arif Mehmed Paşa'nın retrospektifine işaret eden araştırması hariçte tutulduğunda, 
Batılı anlamda 
figüratif Türk resminin milâdı olarak Osman Hamdi Bey'e işaret edilmesi hususunda umumi bir mutabakat olduğunu görürsünüz. Öte yandan, Yusuf Franko Paşa'nın bu metinde mercek altına alınan defterindeki 124 desenin, onun müktesebatının; gerek tiplemelerdeki gerçeklik duygusu, gerek bu animasyonların asıllarıyla olan benzerlikleri, gerek art alanların zenginliği ve sağlamlığı ve gerekse de (belki de en önemlisi) perspektifin mükemmel bir üslûpla kullanılması gibi birçok teknik, estetik ve plastik kriter bakımından, figüratif Türk resminde önemli bir dönemece işaret ettiğini koymaktadır ortaya. 

Osmanlı İmparatorluğu'nda üst düzey bürokratlık ve devlet adamlığı yapmış, dönemin İstanbul'unda, özellikle de Pera'daki sosyal etkinliklerin değişmez aktörlerinden birisi haline gelmiş olan Yusuf Franko Bey'in, bunca meşgalesi içerisinde (retrospektifinin elimize geçen defterden fazla olma ihtimali göz ardı edilmemelidir) vakit bulup bunca resim yapması şayan-ı takdirdir. Argümantasyonun tam da burasında 'Yusuf Bey resim eğitimini hangi okuldan, atölyeden ya da hocadan almıştır?' sorusu bütün yakıcılığı ve ağırlığıyla belirivermektedir muhayyelemizin kıvrımlarında, mutasavveremizin koridorlarında. Maatteessüf muhterem kârim, yaptığım onca okumaya ve araştırmaya karşın, buna dair en ufacıcık bir bilgi kırıntısına dahi erişmeye muvaffak olamadım. Lâkin, bu sorunun peşini de bırakmış değilim. Bu zorunlu parantez içi malûmata müteakip, imdi, söz konusu albümün serüveninin izini sürmeye devam ediyoruz(1).

iv - 135 dolara yurdundan koparıldı

Orijinal karikatür albümü sanatçı ölene kadar onun özel arşivinde saklanmış, akabinde ailesi tarafından (c. 1930'ların sonu - 1940'ları başı gibi) bir halı tüccarına satılmıştı. 1957’de, o sırada Abadan, İran’da vazifeli olan ABD Dışişleri’nin çiçeği burnunda mensubu Herbert Brooks Walker II (Brooklyn, New York, 1927 - ?) ve eşi Joan Allen Walker, ilk tatillerini geçirmek için İstanbul’a gelir ve halı almak için Kapalıçarşı’ya, söz konusu tüccarın dükkânına giderler. H. B. Walker II’ın sanata aşina gözleri, eşi kendisine gösterilen halıları incelerken, dükkândaki kalın ciltli bir kitaba kilitlenir. Onu incelediğinde, Osmanlı İmparatorluğuna dair önemli bir eserle karşı karşıya olduğunu anlar; dükkân sahibiyle kıran kırana bir pazarlığa başlar ve nihayet anlaşmayı başarır. Tarafların (o günün parasıyla) 135 $’da anlaştıkları bu şifahi akite göre, alıcı, üzerinde o kadar nakit olmadığı için, ödemeyi çekle yaparak albümün sahibi olur. Böylece, Yusuf Franko Paşa’nın paha biçilemez albümü tamamlandıktan tam 61 yıl sonra ‘Evi’ni, İstanbul ve Türkiye’yi terk etmiş ve 59 yıl sürecek (İran, Afganistan, Hindistan, Nepal, Burma, Kamboçya, Vietnam, Endonezya, Japonya, ABD, Kanada ve İzlanda'yı kapsayan) kıtalararası çok uzun bir yolculuğun ilk adımını atmıştı(2).

v - Yusuf Bey Albümü’nün başından ABD’de neler geçti?

Albümü koleksiyonuna kattıktan sonra, hakkında ayrıntılı bilgiye erişmek ve onu sanat çevrelerine tanıtmak adına temaslar yapan H. B. Walker II (aynı zamanda sanat eserleri koleksiyoneri ve Fairlee, Vermont’taki özel Walker Museum’un kurucusu ve sahibidir), 1960’ların ilk yarısında ilişkiye geçtiği NY’taki American Heritage ve Columbia University sayesinde bu amacına erişir. Uluslararası sanat camiasında Yusuf Bey Albümü’ne yönelik, sınırlı da olsa, ilgili uyandıran ilk özenli ve önemli yazının yayınlanması mezkûr temasların meyvesidir (söz konusu makale için bknz. Wendy Buehr, ‘The World of Yusuf Bey,…’. Horizon, vol. VIII (no. 3), Summer1966).

Walker Museum’un sağladığı Yusuf Bey Albümü fotoğraflarıyla, H. B. Walker’la bahse konu albüm hakkında görüşen ilk uzmanlardan olan Yakın Doğu - Orta Doğu, Araplar – Yahudiler – Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki araştırma ve kitaplarıyla tanınmış Columbia University’nin küresel şöhret sahibi Tarih Profesörü Jacop Coleman Hurewitz’in (1915 – 2008) sağladığı informatif malzemeye dayanan makale Türkiye’deki karikatür ve kültür tarihçileri arasında lâyık olduğu ilgiyi ne yazık ki uyandıramamıştı. Sadece Hıfzı Topuz, o da, Prof. Hurewitz’i Yusuf Bey Albümü’nü (İstanbul’daki bir sahaftan) satın alan kişi olarak lanse ederek büyük bir yanlışa imza attığı makalesinde (bknz. ‘Yusuf Franko Paşa’nın 19. Yüzyılda çizdiği karikatürler yeni keşfedildi’, Milliyet Sanat Dergisi, sayı 221, 4 Mart 1977, s. 18 – 20, 33) yer vermişti konuya.

vi - Yusuf Franko albümü ilk kez müzayedeye çıkıyor

ABD Dişişleri Bakanlığı adına Asya’daki mesaisi 1960’larda sona eren ve Vermont’a dönen H. B. Walker II, epeydir topladığı sanat eserlerini sergilemek için, oğlu Brooks’un ‘küçük Simithsonian’ dediği Wolker Museum’u kurar. Yusuf Bey Albümü, enteresandır, aile kendisini onca önemsemesine karşın, 1970’lerde kapanan bu müzede hiç sergilenmez; Noel Walker’ın ifadesiyle: ‘bir yastık yüzünün içinde muhafaza edilmiş halde, annesinin yatağının altında saklanır’. H. B. Walker II’ın mirasçıları olan çocukları Noel G. Walker ve Brooks Walker, babalarının ardından, albümün akıbeti hakkında söz sahibi olmuşlardı. ‘İlk kuşak yapar, ikinci kuşak satar’ ilkesi hükmünü icra etmiş, Walker kardeşler Yusuf Franco’nun orijinal defterini elden çıkarmak için teşebbüslere girişmişti. Bunun bir nişanesi olarak albüm, Sotheby’s’in 17 Ekim 1997’de Londra’da düzenlediği ‘The Turkish Sale’in katalogunda boy gösterir.

Walker Kardeşler, bu müzayedede satılamayan albümü 9 yıl sonra (2016) yeniden satmaya teşebbüs eder. Bu seferki alıcı dünya çapında ünlü bir müzedir: Aga Khan Museum of Toronto. Söz konusu müze kendilerine sunulan albümün değerini takdir etmiş, ancak, önceden plânlanmış kısa ve orta vadeli programlarında ona uygun bir yer açamayacaklarını görerek, albümü koleksiyonlarına katmamışlardır. Yusuf Bey Albümü’nün Aga Khan Museum yönetimi ve uzmanları tarafından incelenmesi sürecinin, Ömer Koç Koleksiyonu’ndan sağlanan malzemelerle 2016 Ocak – Haziran periyodunda, söz konusu kurumda gerçekleştirilen ve eş-küratörlüklerini Bahattin Öztuncay ile Filiz Çakır Philipp’in yaptıkları ‘A city Transformed: Images of Istanbul Then and Now’ sergisiyle çakışması, bahse konu albümün el değiştirerek yeniden vatanına dönmesi sağlayan stratejik bir tesadüf olmuştu.
Ömer Koç, yukarıda zikredilen serginin açılışında yaptığı konuşma sırasında.

vii - Albüm Ömer Koç Koleksiyonu’na katılıyor

F. Ç. Philipp’in B. Öztuncay’a tanıtarak incelemesine sunduğu ve Ömer Koç Koleksiyonu için alınmasını önerdiği albüm muhatabında büyük bir heyecana yol açmış, hemen akabinde de Öztuncay, Ömer Koç'tan aldığı yetki zemininde, Walker Ailesiyle pazarlığa girişmişti. Bu görüşmeden (Walker Kardeşlerin istediği çok yüksek fiyat yüzünden) sonuç alınamayınca B. Öztuncay İstanbul’a dönmüş ve ‘albümün, her iki taraf için de makul ve adil olan fiyatı ne olabilir?’ sorusunun cevabını aramaya koyulmuştu. Bu araştırma neticesinde Öztuncay, mezkûr defterin 1997’de Sotheby’s’de yaşadığı başarısız müzayede deneyimini öğrenmiş ve sahipleriyle sürdürdükleri görüşmede bu realiteyi baz almaya başlamıştı. Nihayet fiyat hususunda anlaşan taraflar, satış işleminin tamamlanması için yeniden bir araya gelme kararı almıştı. Albümün el değiştirdiği adres İzlanda’nın başkenti Reykjavik olacaktı. Zîra, Walker Kardeşler adına karar alıcı durumda olan Brooks Walker, orada fotoğrafçılık ve yerel müze yöneticiliği yapmaktaydı. Nihayet 23 Mart 2016’da Ömer Koç Koleksiyonu için satın alınan eser, aksiyon filmlerindekileri aratmayan nefes nefese bir seyahatle, bir gün sonra yapılan yaş günü partisinde, Bahattin Öztuncay tarafından Ömer Koç’a (24 Mart 1962) ‘DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ’ olarak teslim edilmiştir.
Bahattin Öztuncay
Bahattin Öztuncay


Akabinde ANAMED’de düzenlenen sergi, panel ve müzayedemize konu yayınlarla Yusuf Franko Paşa Türkiye’ye ve dünyaya ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. 

viii - Koleksiyonerlerin gözdesi oldu

Bu metin boyunca bütün veçheleriyle - cepheleriyle mercek altına alınarak tanıtılmaya çalışılan iki kitaplık bu setin baskı sayısı nispeten yüksek olan Youssouf Bey – The Charged Portraits of Fin-de-Siecle Pera – Ömer M. Koç Collection başlıklı olanını çeşitli kanallar üzerinden 60 Lira civarında bir bedelle temin etmek mümkünken; 500 adet basılan ve her nüshası numaralı olan tıpkı basım 'Youssouf' Nadir Kitap'ta 1,000 - 1,200 Lira'dan, AbeBooks ve Bookfinder gibi dünyanın en çok ziyaret edilen kitap satış portallarında 300 $'dan başlayan bedellerle satışa sunulmaktadır. Her iki eseri de özel kutusunda ve set halinde 480 Liradan, hem de 5 taksitle, Yapı Kredi Yayınlarının Beyoğlu'ndaki satış noktasından alan bu satırların yazarı, kendisini bu bakımdan epeyce şanslı hissetmektedir. 

Türk karikatür tarihi, son dönem Osmanlı Kozmosu; özellikle de azınlıkların, levantenlerin, yabancı misyon mensuplarının, yüksek bürokrasinin, zengin tüccarların, bankerlerin, sanatçıların sosyal yaşamı, uluslararası ilişkiler, İstanbul ve bilhassa Pera / Beyoğlu'nun kültürel dokusu ve sosyo-politik halleri hakkında hazine değerindeki informasyonla, enteresan ve yer yer de büyüleyici alt metinlerle dolu olan tıpkı basım albüm Youssouf'un baskısının Mart ayında tükenmesi, ikinci baskısının ne zaman yapılacağının cevabının ise, kelimenin hakiki manasıyla, 'Allah bilir!' kipinde olması yüzünden oldu bu hızlı fiyat artışı.

Burada altı çizilen, ya da, yer darlığından dolayı, yeterince değinilemeyen diğer bir çok hususiyeti bakımdan hem araştırmacıların ve hem de koleksiyonerlerin ilgileneceği türden bir yüzük taşı olan tıpkı basım albüm Youssouf'un fiyatının, önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceğini, yapılacak müzayedelerde kayda değer bedellerle el değiştirmeye namzet eserlerin arasına adını yazdıracağını söylemenin isabetli bir projeksiyon olduğunu düşünüyorum. 

Ne demişlerdi kitabiyat Kozmosunun büyükleri, üstatları, namlı bibliyofiller, hatırlayalım: 

'Yeni eseri çıktığında, aradığın bir eski eseri ise rastladığında - bulduğunda alacaksın!'

Youssouf'un tıpkı basımının fiyat gelişimini nazarı dikkate aldığımda, 'kitabiyat âleminin kanaat önderlerinin bu kabil sözlerini dinlemekte faide mülâhaza ediyorum' demenin manalı bir final olduğuna işaret ediyor ve okunulan satırları bu şekilde itmam ediyorum muhterem kârim. 

ix - dipnotlar

(1): 23 Mart 2017'de ANAMED Oditoryumu'nda düzenlenen panelin soru - cevap kısmında 'Yusuf Franko Paşa resim eğitimini hangi okuldan, hangi atölyeden, hangi hocadan aldı? Bu resimlerin İstanbul'da yaşayan Batılı bir sanatçı, ya da Batılı figüratif resim sanatıyla epeyce içli dışlı olmuş azınlıklardan bir Osmanlı ressamı ya da karikatüristi tarafından yapılmış olma olasılığı var mıdır?' sorularını dillendirdiğim de, hem panel konuşmacılarının ve hem de dinleyicilerin bazılarının, nedenini halâ da anlayamadığım bir şekilde, tepkisiyle karşılaşmıştım. Müşir Arif Mehmed Paşa'nın Mecmûa-i Tesâvî-i Osmâniyye kıyafetnamesi (1863, Paris, İstanbul) hakkında çalıştığım dönemde de buna benzer bir şüphenin izini sürmüş; mezkûr eserin aslında İtalyan ressam Giovanni Jean Brindisi'ye ait olma olasılığını mercek altına almıştım. Bunu dillendirdiğim mezkûr çalışmam da maalesef olumsuz tepkilerle karşılanmıştı. Bu gibi sorular ortaya atıldığında onlara olumsuz tepki göstermek ya da görmemezliğe gelmek gibi tutumlar sergilemek yerine 'bilimsel araştırmacılığın en önemli unsurlarından birisinin metodik şüphe olduğu' gerçeğinden hareketle davranmalıyız. Bu tercih ('Kırmızı Hap'ı seçmek) bize cevapların gri ya da karanlık alanların aydınlatılmasında ve peşinde olduğumuz gerçeğe ulaşmada yardımcı olabilecek yegâne alternatiftir. Aksi yollara tevessül etmek ('Mavi Hap'ı seçmek) ise bizi 'ezberlerimizin konforlu alanları'na hapseder, gerçeklere yaklaşmamıza mâni olur.  
(2): Yousssouf albümünün 'gezdiği' Asya ülkeleri H. B. Walker II’ın mesleki kariyeri (ABD Dışişleri bakanlığı görevlisi olması) nedeniyle bulunduğu coğrafyalardır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder