Yusuf Franko Bey'in karikatür albümünün Ömer Koç koleksiyonunda yer alan orijinali. |
i - Dünyanın en büyük koleksiyonlarından Ömer Koç
arşivi
Ömer
Koç, büyük hissedarı ve tepe yöneticisi olduğu Koç Holding’e bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen
sergi, yayın, panel ve benzeri kültürel etkinlikler üzerinden, sadece Türkiye’nin
değil, dünyanın da en önemli kitap, efemera, harita, gravür, resim koleksiyonlarından
olan şahsi arşivinin çeşitli unsurlarını yerelde toplumumuzla, globalde de insanlıkla paylaşan işadamlarındandır.
1 - Youssouf Bey – The Charged Portraits of
Fin-de-Siecle Pera – Ömer M. Koç Collection,
İngilizce, ‘Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri’ başlığıyla Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) Ocak – Haziran 2017’de döneminde gerçekleştirilen serginin katalogu, Küratör – editör: Bahattin Öztuncay, yazarlar: Bahattin Öztuncay – Sinan Kuneralp – Guillaume Doizy – K. Mehmet Kentel, Vehbi Koç Vakfı Yayını, İstanbul, Aralık 2016, 120 sayfa (metin içinde 120’den fazla renkli ve s-b görsel vardır), orijinal hard cover’ında.
İngilizce, ‘Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri’ başlığıyla Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde (ANAMED) Ocak – Haziran 2017’de döneminde gerçekleştirilen serginin katalogu, Küratör – editör: Bahattin Öztuncay, yazarlar: Bahattin Öztuncay – Sinan Kuneralp – Guillaume Doizy – K. Mehmet Kentel, Vehbi Koç Vakfı Yayını, İstanbul, Aralık 2016, 120 sayfa (metin içinde 120’den fazla renkli ve s-b görsel vardır), orijinal hard cover’ında.
2 - Youssouf, Types et Charges 1884, tıpkı
basım, 104 sayfa (124 renkli ve s-b karikatür 84 çerçevede birleştirilmiştir), 36.5 x 28.5 cm ebatlarında; Vehbi Koç Vakfı yayını, December 2016, Yusuf
Franco Paşa’nın karikatürlerini içeren ve orijinalı Ömer Koç koleksiyonunda
olan defterin tıpkı basımı 500 adet yapılmış olup, her nüshası hard cover
kapak içlerinde numaralı sertifikalar taşımaktadır.
Koleksiyonerlerin
şimdiden gözdesi haline gelen bu setin kaynağı Yusuf Franco
Paşa’nın 1884 - 1896 döneminde çizdiği karikatürleri içeren orijinal defterdir. Bu eserin Ömer Koç’un hak edilmiş bir küresel şöhret sahibi olan koleksiyonuna katılmasının, bir dedektiflik filminin senaryosunu
aratmayan, fevkalâde enteresan, bir o kadar da heyecanlı bir hikâyesi vardır. Şimdi gelin birlikte bu sürece bir göz atalım.
ii - Lübnan’da başladı bu hikâye
1907 - 1912 döneminde Cebel-i
Lübnan Mutasarrıflığı (Osmanlı İmparatorluğu’nun Lübnan’daki Hristiyan
ahalisini yöneten pozisyon) ve 25 Şubat 1922 – 4 Mart 1922 arasında sadece 8
günlüğüne de olsa, Hariciye Nazırlığı yapmış Osmanlı tebâsından Katolik bir Rum
olan Yusuf Franko Paşa (Franko Kusa Bey, 1855 – 1933), diğer birçok meziyetlerinin
yanı sıra, (bize bıraktığı defteri sayesinde anladığımız kadarıyla), mükemmel de bir ressam ve karikatüristti. Sadece tiyatro tarihimizin değil, sahne sanatları diye tarif ve tavsif edilen çok sayıdaki diğer disiplinlerin de ülkemizdeki milâdı mahiyetindeki faaliyetlere imza atmış o ünlü ve avangart sanat yuvası, Pera'daki Naum Tiyatrosu’nun müessisi ve sahibi olan Michel Naum’la da uzaktan hısım olan Yusuf bey'in zikrettiğim Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı, onun üst düzey Osmanlı Bürokrasisindeki en kayda değer vazifesi ve mesleki kariyerinin de en yoğun dönemiydi.
Bu metnin kimi muhataplarınca (eriştiğim kaynaklarda altını çizeceğim hususu destekleyen bir bulguya rastlayamadığım, sadece ön sezi düzeyinde bir kavrayışla dillendirdiğim için) 'müellif bu tespitiyle spekülatif davranmış!' şeklinde değerlendirebileceği bir argümantasyon yapıyorum: Mondros Mütarekesine müteakip Enver, Talât ve Cemal Paşalar başta olmak üzere, İttihad-ü Terakki'nin bir çok önder kadrosunun İstanbul dışına kaçtığı yıllarda Lübnan'da oluşu sayesinde; başta Payitaht olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinde rejim aleyhine oluşan atmosferin beslediği reaksiyoner hamlelerden kurtulduğunu varsaydığım Yusuf Franko Bey'in astroloji haritasındaki yükselen yıldızı çok olumlu olmalı ki, devrilen rejimin, Enver Paşa iktidarının bürokrasisinde üst mevkilerden birisindeyken, yerine gelen yeni idare tarafından da çok önemli bir mevkiye, Hariciye Nazırlığı'na getirilmişti.
Bu metnin kimi muhataplarınca (eriştiğim kaynaklarda altını çizeceğim hususu destekleyen bir bulguya rastlayamadığım, sadece ön sezi düzeyinde bir kavrayışla dillendirdiğim için) 'müellif bu tespitiyle spekülatif davranmış!' şeklinde değerlendirebileceği bir argümantasyon yapıyorum: Mondros Mütarekesine müteakip Enver, Talât ve Cemal Paşalar başta olmak üzere, İttihad-ü Terakki'nin bir çok önder kadrosunun İstanbul dışına kaçtığı yıllarda Lübnan'da oluşu sayesinde; başta Payitaht olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinde rejim aleyhine oluşan atmosferin beslediği reaksiyoner hamlelerden kurtulduğunu varsaydığım Yusuf Franko Bey'in astroloji haritasındaki yükselen yıldızı çok olumlu olmalı ki, devrilen rejimin, Enver Paşa iktidarının bürokrasisinde üst mevkilerden birisindeyken, yerine gelen yeni idare tarafından da çok önemli bir mevkiye, Hariciye Nazırlığı'na getirilmişti.
Yusuf Franko Bey'in yaptığı 124 karikatürün en ilginci, eserlerinin başına açabileceği belâları hicvettiği bu çalışması olsa gerektir. Düşünce ve ifade hürriyeti üzerinden yapılmış sıkı bir dönem eleştirisidir bu. |
Döneminin
tanıdığı yerli ve yabancı neredeyse bütün önemli eşhasının 13 yıl boyunca (1884 – 1896) çok başarılı karikatürlerini çizen ve fakat bunların bir tanesini
bile yayınla(t)mayan sanatçı, eserlerini içeren defterinin son (final) karikatüründe,
kendisini, hicvettiği önemli şahısların ortasına kurulmuş bir darağacında
asılmış olarak resmetmek suretiyle, bir taraftan, 1877 – 1908 döneminde Osmanlı matbuatında
gülmece, yergi ve karikatüre izin vermeyen 'zamanın ruhu'na referans verirken; diğer yandan da, eleştiri dozu yüksek
retrospektifini yayınlamaktan imtina etmemesi halinde, bunun başına açabileceği gaileleri, bunların en vahim olanını resmederek, hicvetmekten de geri durmamıştı.
iii - Yusuf Bey resim eğitimini kimden aldı?
Türk resim tarihine dair okumalar yapıldığında, bu satırların yazarının Müşir Arif Mehmed Paşa'nın retrospektifine işaret eden araştırması hariçte tutulduğunda, Batılı anlamda
figüratif Türk resminin milâdı olarak Osman Hamdi Bey'e işaret edilmesi hususunda umumi bir mutabakat olduğunu görürsünüz. Öte yandan, Yusuf Franko Paşa'nın bu metinde mercek altına alınan defterindeki 124 desenin, onun müktesebatının; gerek tiplemelerdeki gerçeklik duygusu, gerek bu animasyonların asıllarıyla olan benzerlikleri, gerek art alanların zenginliği ve sağlamlığı ve gerekse de (belki de en önemlisi) perspektifin mükemmel bir üslûpla kullanılması gibi birçok teknik, estetik ve plastik kriter bakımından, figüratif Türk resminde önemli bir dönemece işaret ettiğini koymaktadır ortaya.
Osmanlı İmparatorluğu'nda üst düzey bürokratlık ve devlet adamlığı yapmış, dönemin İstanbul'unda, özellikle de Pera'daki sosyal etkinliklerin değişmez aktörlerinden birisi haline gelmiş olan Yusuf Franko Bey'in, bunca meşgalesi içerisinde (retrospektifinin elimize geçen defterden fazla olma ihtimali göz ardı edilmemelidir) vakit bulup bunca resim yapması şayan-ı takdirdir. Argümantasyonun tam da burasında 'Yusuf Bey resim eğitimini hangi okuldan, atölyeden ya da hocadan almıştır?' sorusu bütün yakıcılığı ve ağırlığıyla belirivermektedir muhayyelemizin kıvrımlarında, mutasavveremizin koridorlarında. Maatteessüf muhterem kârim, yaptığım onca okumaya ve araştırmaya karşın, buna dair en ufacıcık bir bilgi kırıntısına dahi erişmeye muvaffak olamadım. Lâkin, bu sorunun peşini de bırakmış değilim. Bu zorunlu parantez içi malûmata müteakip, imdi, söz konusu albümün serüveninin izini sürmeye devam ediyoruz(1).
iv - 135 dolara yurdundan koparıldı
Orijinal karikatür albümü sanatçı ölene kadar onun özel arşivinde saklanmış, akabinde
ailesi tarafından (c. 1930'ların sonu - 1940'ları başı gibi) bir halı tüccarına satılmıştı. 1957’de, o sırada Abadan,
İran’da vazifeli olan ABD Dışişleri’nin çiçeği burnunda mensubu Herbert Brooks
Walker II (Brooklyn, New York, 1927 - ?) ve eşi Joan Allen Walker, ilk
tatillerini geçirmek için İstanbul’a gelir ve halı almak için Kapalıçarşı’ya,
söz konusu tüccarın dükkânına giderler. H. B. Walker II’ın sanata aşina
gözleri, eşi kendisine gösterilen halıları incelerken, dükkândaki kalın ciltli bir kitaba kilitlenir. Onu incelediğinde, Osmanlı İmparatorluğuna dair
önemli bir eserle karşı karşıya olduğunu anlar; dükkân sahibiyle kıran kırana bir pazarlığa
başlar ve nihayet anlaşmayı başarır. Tarafların (o günün parasıyla) 135 $’da anlaştıkları bu şifahi akite
göre, alıcı, üzerinde o kadar nakit olmadığı için, ödemeyi çekle yaparak
albümün sahibi olur. Böylece, Yusuf Franko Paşa’nın paha biçilemez albümü
tamamlandıktan tam 61 yıl sonra ‘Evi’ni, İstanbul ve Türkiye’yi terk etmiş ve
59 yıl sürecek (İran, Afganistan, Hindistan, Nepal, Burma, Kamboçya, Vietnam, Endonezya, Japonya, ABD, Kanada ve İzlanda'yı kapsayan) kıtalararası çok uzun bir yolculuğun ilk adımını atmıştı(2).
v - Yusuf Bey Albümü’nün başından ABD’de neler
geçti?
Albümü
koleksiyonuna kattıktan sonra, hakkında ayrıntılı bilgiye erişmek ve onu sanat
çevrelerine tanıtmak adına temaslar yapan H. B. Walker II (aynı zamanda sanat
eserleri koleksiyoneri ve Fairlee, Vermont’taki özel Walker Museum’un kurucusu
ve sahibidir), 1960’ların ilk yarısında ilişkiye geçtiği NY’taki American
Heritage ve Columbia University sayesinde bu amacına erişir. Uluslararası sanat
camiasında Yusuf Bey Albümü’ne yönelik, sınırlı da olsa, ilgili uyandıran ilk özenli ve önemli
yazının yayınlanması mezkûr temasların meyvesidir (söz konusu makale için bknz.
Wendy Buehr, ‘The World of Yusuf Bey,…’. Horizon, vol. VIII (no. 3),
Summer1966).
Walker
Museum’un sağladığı Yusuf Bey Albümü fotoğraflarıyla, H. B. Walker’la bahse
konu albüm hakkında görüşen ilk uzmanlardan olan Yakın Doğu - Orta Doğu,
Araplar – Yahudiler – Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki araştırma ve
kitaplarıyla tanınmış Columbia University’nin küresel şöhret sahibi Tarih
Profesörü Jacop Coleman Hurewitz’in (1915 – 2008) sağladığı informatif
malzemeye dayanan makale Türkiye’deki karikatür ve kültür tarihçileri arasında
lâyık olduğu ilgiyi ne yazık ki uyandıramamıştı. Sadece Hıfzı Topuz, o da,
Prof. Hurewitz’i Yusuf Bey Albümü’nü (İstanbul’daki bir sahaftan) satın alan
kişi olarak lanse ederek büyük bir yanlışa imza attığı makalesinde (bknz.
‘Yusuf Franko Paşa’nın 19. Yüzyılda çizdiği karikatürler yeni keşfedildi’,
Milliyet Sanat Dergisi, sayı 221, 4 Mart 1977, s. 18 – 20, 33) yer vermişti konuya.
vi - Yusuf Franko albümü ilk kez müzayedeye
çıkıyor
ABD
Dişişleri Bakanlığı adına Asya’daki mesaisi 1960’larda sona eren ve Vermont’a
dönen H. B. Walker II, epeydir topladığı sanat eserlerini sergilemek için, oğlu
Brooks’un ‘küçük Simithsonian’ dediği Wolker Museum’u kurar. Yusuf Bey Albümü,
enteresandır, aile kendisini onca önemsemesine karşın, 1970’lerde kapanan bu
müzede hiç sergilenmez; Noel Walker’ın ifadesiyle: ‘bir yastık yüzünün içinde
muhafaza edilmiş halde, annesinin yatağının altında saklanır’. H. B. Walker
II’ın mirasçıları olan çocukları Noel G. Walker ve Brooks Walker, babalarının
ardından, albümün akıbeti hakkında söz sahibi olmuşlardı. ‘İlk kuşak yapar,
ikinci kuşak satar’ ilkesi hükmünü icra etmiş, Walker kardeşler Yusuf
Franco’nun orijinal defterini elden çıkarmak için teşebbüslere girişmişti.
Bunun bir nişanesi olarak albüm, Sotheby’s’in 17 Ekim 1997’de Londra’da
düzenlediği ‘The Turkish Sale’in katalogunda boy gösterir.
Walker
Kardeşler, bu müzayedede satılamayan albümü 9 yıl sonra (2016) yeniden satmaya
teşebbüs eder. Bu seferki alıcı dünya çapında ünlü bir müzedir: Aga Khan Museum
of Toronto. Söz konusu müze kendilerine sunulan albümün değerini takdir etmiş,
ancak, önceden plânlanmış kısa ve orta vadeli programlarında ona uygun bir yer
açamayacaklarını görerek, albümü koleksiyonlarına katmamışlardır. Yusuf Bey
Albümü’nün Aga Khan Museum yönetimi ve uzmanları tarafından incelenmesi
sürecinin, Ömer Koç Koleksiyonu’ndan sağlanan malzemelerle 2016 Ocak – Haziran
periyodunda, söz konusu kurumda gerçekleştirilen ve eş-küratörlüklerini Bahattin
Öztuncay ile Filiz Çakır Philipp’in yaptıkları ‘A city Transformed: Images of
Istanbul Then and Now’ sergisiyle çakışması, bahse konu albümün el değiştirerek
yeniden vatanına dönmesi sağlayan stratejik bir tesadüf olmuştu.
Ömer Koç, yukarıda zikredilen serginin açılışında yaptığı konuşma sırasında. |
vii - Albüm Ömer Koç Koleksiyonu’na katılıyor
F. Ç.
Philipp’in B. Öztuncay’a tanıtarak incelemesine sunduğu ve Ömer Koç Koleksiyonu
için alınmasını önerdiği albüm muhatabında büyük bir heyecana yol açmış, hemen
akabinde de Öztuncay, Ömer Koç'tan aldığı yetki zemininde, Walker Ailesiyle pazarlığa girişmişti. Bu görüşmeden
(Walker Kardeşlerin istediği çok yüksek fiyat yüzünden) sonuç alınamayınca B.
Öztuncay İstanbul’a dönmüş ve ‘albümün, her iki taraf için de makul ve adil
olan fiyatı ne olabilir?’ sorusunun cevabını aramaya koyulmuştu. Bu araştırma
neticesinde Öztuncay, mezkûr defterin 1997’de Sotheby’s’de yaşadığı başarısız
müzayede deneyimini öğrenmiş ve sahipleriyle sürdürdükleri görüşmede bu
realiteyi baz almaya başlamıştı. Nihayet fiyat hususunda anlaşan taraflar,
satış işleminin tamamlanması için yeniden bir araya gelme kararı almıştı.
Albümün el değiştirdiği adres İzlanda’nın başkenti Reykjavik olacaktı. Zîra,
Walker Kardeşler adına karar alıcı durumda olan Brooks Walker, orada
fotoğrafçılık ve yerel müze yöneticiliği yapmaktaydı. Nihayet 23 Mart 2016’da
Ömer Koç Koleksiyonu için satın alınan eser, aksiyon filmlerindekileri
aratmayan nefes nefese bir seyahatle, bir gün sonra yapılan yaş günü
partisinde, Bahattin Öztuncay tarafından Ömer Koç’a (24 Mart 1962) ‘DOĞUM GÜNÜ
HEDİYESİ’ olarak teslim edilmiştir.
Bahattin Öztuncay |
Akabinde
ANAMED’de düzenlenen sergi, panel ve müzayedemize konu yayınlarla Yusuf Franko
Paşa Türkiye’ye ve dünyaya ayrıntılı olarak tanıtılmıştır.
viii - Koleksiyonerlerin gözdesi oldu
Bu metin boyunca bütün veçheleriyle - cepheleriyle mercek altına alınarak tanıtılmaya çalışılan iki kitaplık bu setin baskı sayısı nispeten yüksek olan Youssouf Bey – The Charged Portraits of Fin-de-Siecle Pera – Ömer M. Koç Collection başlıklı olanını çeşitli kanallar üzerinden 60 Lira civarında bir bedelle temin etmek mümkünken; 500 adet basılan ve her nüshası numaralı olan tıpkı basım 'Youssouf' Nadir Kitap'ta 1,000 - 1,200 Lira'dan, AbeBooks ve Bookfinder gibi dünyanın en çok ziyaret edilen kitap satış portallarında 300 $'dan başlayan bedellerle satışa sunulmaktadır. Her iki eseri de özel kutusunda ve set halinde 480 Liradan, hem de 5 taksitle, Yapı Kredi Yayınlarının Beyoğlu'ndaki satış noktasından alan bu satırların yazarı, kendisini bu bakımdan epeyce şanslı hissetmektedir.
Türk karikatür tarihi, son dönem Osmanlı Kozmosu; özellikle de azınlıkların, levantenlerin, yabancı misyon mensuplarının, yüksek bürokrasinin, zengin tüccarların, bankerlerin, sanatçıların sosyal yaşamı, uluslararası ilişkiler, İstanbul ve bilhassa Pera / Beyoğlu'nun kültürel dokusu ve sosyo-politik halleri hakkında hazine değerindeki informasyonla, enteresan ve yer yer de büyüleyici alt metinlerle dolu olan tıpkı basım albüm Youssouf'un baskısının Mart ayında tükenmesi, ikinci baskısının ne zaman yapılacağının cevabının ise, kelimenin hakiki manasıyla, 'Allah bilir!' kipinde olması yüzünden oldu bu hızlı fiyat artışı.
Burada altı çizilen, ya da, yer darlığından dolayı, yeterince değinilemeyen diğer bir çok hususiyeti bakımdan hem araştırmacıların ve hem de koleksiyonerlerin ilgileneceği türden bir yüzük taşı olan tıpkı basım albüm Youssouf'un fiyatının, önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceğini, yapılacak müzayedelerde kayda değer bedellerle el değiştirmeye namzet eserlerin arasına adını yazdıracağını söylemenin isabetli bir projeksiyon olduğunu düşünüyorum.
Ne demişlerdi kitabiyat Kozmosunun büyükleri, üstatları, namlı bibliyofiller, hatırlayalım:
'Yeni eseri çıktığında, aradığın bir eski eseri ise rastladığında - bulduğunda alacaksın!'
Youssouf'un tıpkı basımının fiyat gelişimini nazarı dikkate aldığımda, 'kitabiyat âleminin kanaat önderlerinin bu kabil sözlerini dinlemekte faide mülâhaza ediyorum' demenin manalı bir final olduğuna işaret ediyor ve okunulan satırları bu şekilde itmam ediyorum muhterem kârim.
ix - dipnotlar
viii - Koleksiyonerlerin gözdesi oldu
Bu metin boyunca bütün veçheleriyle - cepheleriyle mercek altına alınarak tanıtılmaya çalışılan iki kitaplık bu setin baskı sayısı nispeten yüksek olan Youssouf Bey – The Charged Portraits of Fin-de-Siecle Pera – Ömer M. Koç Collection başlıklı olanını çeşitli kanallar üzerinden 60 Lira civarında bir bedelle temin etmek mümkünken; 500 adet basılan ve her nüshası numaralı olan tıpkı basım 'Youssouf' Nadir Kitap'ta 1,000 - 1,200 Lira'dan, AbeBooks ve Bookfinder gibi dünyanın en çok ziyaret edilen kitap satış portallarında 300 $'dan başlayan bedellerle satışa sunulmaktadır. Her iki eseri de özel kutusunda ve set halinde 480 Liradan, hem de 5 taksitle, Yapı Kredi Yayınlarının Beyoğlu'ndaki satış noktasından alan bu satırların yazarı, kendisini bu bakımdan epeyce şanslı hissetmektedir.
Türk karikatür tarihi, son dönem Osmanlı Kozmosu; özellikle de azınlıkların, levantenlerin, yabancı misyon mensuplarının, yüksek bürokrasinin, zengin tüccarların, bankerlerin, sanatçıların sosyal yaşamı, uluslararası ilişkiler, İstanbul ve bilhassa Pera / Beyoğlu'nun kültürel dokusu ve sosyo-politik halleri hakkında hazine değerindeki informasyonla, enteresan ve yer yer de büyüleyici alt metinlerle dolu olan tıpkı basım albüm Youssouf'un baskısının Mart ayında tükenmesi, ikinci baskısının ne zaman yapılacağının cevabının ise, kelimenin hakiki manasıyla, 'Allah bilir!' kipinde olması yüzünden oldu bu hızlı fiyat artışı.
Burada altı çizilen, ya da, yer darlığından dolayı, yeterince değinilemeyen diğer bir çok hususiyeti bakımdan hem araştırmacıların ve hem de koleksiyonerlerin ilgileneceği türden bir yüzük taşı olan tıpkı basım albüm Youssouf'un fiyatının, önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceğini, yapılacak müzayedelerde kayda değer bedellerle el değiştirmeye namzet eserlerin arasına adını yazdıracağını söylemenin isabetli bir projeksiyon olduğunu düşünüyorum.
Ne demişlerdi kitabiyat Kozmosunun büyükleri, üstatları, namlı bibliyofiller, hatırlayalım:
'Yeni eseri çıktığında, aradığın bir eski eseri ise rastladığında - bulduğunda alacaksın!'
Youssouf'un tıpkı basımının fiyat gelişimini nazarı dikkate aldığımda, 'kitabiyat âleminin kanaat önderlerinin bu kabil sözlerini dinlemekte faide mülâhaza ediyorum' demenin manalı bir final olduğuna işaret ediyor ve okunulan satırları bu şekilde itmam ediyorum muhterem kârim.
ix - dipnotlar
(1): 23 Mart 2017'de ANAMED Oditoryumu'nda düzenlenen panelin soru - cevap kısmında 'Yusuf Franko Paşa resim eğitimini hangi okuldan, hangi atölyeden, hangi hocadan aldı? Bu resimlerin İstanbul'da yaşayan Batılı bir sanatçı, ya da Batılı figüratif resim sanatıyla epeyce içli dışlı olmuş azınlıklardan bir Osmanlı ressamı ya da karikatüristi tarafından yapılmış olma olasılığı var mıdır?' sorularını dillendirdiğim de, hem panel konuşmacılarının ve hem de dinleyicilerin bazılarının, nedenini halâ da anlayamadığım bir şekilde, tepkisiyle karşılaşmıştım. Müşir Arif Mehmed Paşa'nın Mecmûa-i Tesâvî-i Osmâniyye kıyafetnamesi (1863, Paris, İstanbul) hakkında çalıştığım dönemde de buna benzer bir şüphenin izini sürmüş; mezkûr eserin aslında İtalyan ressam Giovanni Jean Brindisi'ye ait olma olasılığını mercek altına almıştım. Bunu dillendirdiğim mezkûr çalışmam da maalesef olumsuz tepkilerle karşılanmıştı. Bu gibi sorular ortaya atıldığında onlara olumsuz tepki göstermek ya da görmemezliğe gelmek gibi tutumlar sergilemek yerine 'bilimsel araştırmacılığın en önemli unsurlarından birisinin metodik şüphe olduğu' gerçeğinden hareketle davranmalıyız. Bu tercih ('Kırmızı Hap'ı seçmek) bize cevapların gri ya da karanlık alanların aydınlatılmasında ve peşinde olduğumuz gerçeğe ulaşmada yardımcı olabilecek yegâne alternatiftir. Aksi yollara tevessül etmek ('Mavi Hap'ı seçmek) ise bizi 'ezberlerimizin konforlu alanları'na hapseder, gerçeklere yaklaşmamıza mâni olur.
(2): Yousssouf albümünün 'gezdiği' Asya ülkeleri H. B. Walker II’ın mesleki kariyeri (ABD Dışişleri bakanlığı görevlisi olması) nedeniyle bulunduğu coğrafyalardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder