29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun



Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!

Bugün, yurdumuzda ve yeryüzünün hemen her coğrafyasına dağılmış olan Türkiye Toplumsal Formasyonu Diasporası'nda, cumhuriyetin kuruluşunu anma ve kutlama etkinlikleri gerçekleştirilecek. Bunlar içerisinde, hiç kuşkusuz, özellikle Ankara'daki geleneksel devlet törenlerinin, en üst seviyeden katılımlarla ve oldukça görkemli bir formda ve tarzda yapılması beklenmekte. Protokoler zevatın damgasını vuracağı başkentteki bahse konu bu resmi ve bürokratik devlet etkinlikleri; deruhte edildikleri her seferinde olduğu üzere, son derecede formel ve kesin kurallı olacaklar.En üst seviyeden de güvenlik tedbirleri uygulanacak oralarda haliyle.

İzleyeninde 'DEVLET GÜÇÜDÜR!!!' algısını yaratmaya matuf bütün o resmi, protokoler, formel, gösterişli, ağırbaşlı, yüksek güvenlikli kutlamaları biran için unutmanızı ve (aşağıda paylaşacağım bir fotoğraf üzerinden) muhatabında bambaşka bir ruh halinin, çok farklı bir ambiyansın; o resmi, bürokratik törenlerle uzaktan yakından alâkası olmayan alternatif bir hakikat evrenine nispet eden bir samimiyet ve sahicilik atmosferinin oluşmasına yol açan 'paralele bir evren'in duygu ve düşünce aleminin kapılarından içeriye girmenizi öneriyorum. 

İşte Cumhuriyet Bayramı'nın en sivil, en samimi, en spontane, en sevimli kutlamalarından birisine ait olduğunu düşündüğüm bir resmi geçidi ölümsüzleştiren o mezkûr fotoğraf:

1950'lerde (yoksa 60'larda mı demeliydim?) Anadolu'nun 'kuş uçmaz, kervan geçmez' ve ama cennet bir köşesindeki bir köyde, ilkokul çocukları, Cumhuriyet Bayramı'nı kendi kendilerine ve kendilerince kutluyorlar. Çocukların yaşadıkları ve yüzlerine, gözlerine sirayet etmiş olan o samimi coşku ve sevince bakar mısınız lütfen...

Evet; Gâzi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Cumhuriyet rejiminin kuruluşunun 
TBMM'nde ilân edildiği o tarihi oturumdan, yâni, 29 Ekim 1923'den bu yana, tamı tamına  92 yıl geçti. 

Yaşadığımız şu sıkıntılı ve muhataralı dönemde, Türkiye toplumsal formasyonunu ileriye taşıyan bu sosyo-politik hamleye daha kuvvetli sahip çıkmalı; onu (hayatın sosyolojik, politik, kültürel ve diğer bütün veçhelerinde bizlere sağladığı kazanımlarını demokrasi, özgürlükler, halk idaresi, sosyal hukuk devleti ve lâiklik gibi içeriklerle mütemadiyen zenginleştirmek, derinleştirmek ve geliştirmek kayd-ı şartıyla) istikbale, gelecek kuşaklara taşımalıyız.

Ve tabii ki, başta Gâzi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyet rejiminin inşâsına emeği geçenleri de hürmetle ve rahmetle yad etmeyi ihmal etmeden yapmalıyız bütün bunları. 

Günün mana ve ehemmiyetine binaen bir kez daha ve tekraren 'Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!' diyor ve sizleri, okunulan satırlarla ilgili birkaç görselle baş başa bırakıyorum:

Kime ait olduğunu tespit edemediğim yukarıdaki tablo, Cumhuriyetin ilânının yarattığı coşku ve sevinç iklimini resmetmekte.


Cumhuriyet'İn ilânının gerçekleştirileceği oturum öncesinde TBMM adeta gelinlik bir kız gibi süslenmişti.


Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 29 Ekim 1923 tarihli nüshasında, Cumhuriyetin ilânını Türkiye efkâr-ı umumiyesine işte böyle duyurmuştu.


Gazi yurttaşlara cumhuriyet idaresinin fazilet ve avantajlarını anlatırken.


Atatürk ve protokoler zevat 1930'ların başlarında bir Cumhuriyet bayramı kutlaması sırasında.


Uşak ili hudutları içerisinde yaşanan cumhuriyet coşkusunu belgeleyen o efsanevi fotoğrafta da işaret edildiği üzere, 'evet, Cümhuriyeti biz işte böyle kazandık ve kurduk!'



Cumhuriyet'in ilân edildiği gün İstanbul'da yapılan kutlamalar çerçevesinde İstiklâl Caddesi'ndeki süslemeler ve kurulmuş 'tâk-ı zafer'.

eski cumhuriyet bayramı kutlamaları ile ilgili görsel sonucu

1930'larda Anadolu'nun mütevazi bir beldesinde yapılan Cumhuriyet kutlaması.
eski cumhuriyet bayramı kutlaması ile ilgili görsel sonucu

1930'larda Ankara'da yapılan bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması enstantanesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder