Cevaplanması kolay gibi gözükse de, aslında hiç de öyle olmayan (sınav stresi yaşayan öğrenci deyişiyle) 'çok ama çok kazık' ya da (felsefi jargondaki dillendirilişiyle) 'demir leblebi' denilen tarzda sorular vardır.
'Zaman nedir?', 'aşk nedir?', 'varoluşun amacı nedir?', 'niçin 'hiçbir şey' değil de, 'BİR ŞEY' var?!?'... gibi.
'Hayat nedir?' zor olarak tarif ve tasvir edilen bu sorular ailesindendir.
Bunlar gibi sorgulamalara verilmiş sayılamayacak denli çok cevap olduğu su götürmez bir gerçektir. İlerleyen satırlarda, 'hayat nedir?' sorusunu verilmiş kimi cevaplar alınacaktır mercek altına.
Dedim ya, sayısız cevabı olan sorulardandır 'hayat nedir?'. Okunulan satırların yazarına ait olan aşağıdaki ifade, bu cevaplar deryasında bir damlacıktır ancak:
'Hayat, ben'e aplike edilen geçici - uçucu - zaruri bir protezdir; idrak ettiğinde nirvana'ya erersin, nirvana'da erirsin.'
Kim bilir hangi düşüncelerden, ne gibi duygu durumlarından hareketle yaratıverdiğim ve Ekşi Sözlük'teki 'öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler' başlığına, 13 Ocak 2015 tarihinde, entry olarak girdiğim bu ifadeyi başka hangi dijital platformlarda paylaştığımı doğrusu hatırlayamıyorum; uzunlu kısalı metinlerimi paylaştığım söz konusu mecraların sayısı oldukça fazla çünkü. Bu yüzden de onu sadece Ekşi'de paylaştığımı varsayarak devam ediyorum.
Yeniden okuduğumda, (yaptığını metheden birisi olarak algılanmayacağımı umarak söylüyorum) kapsayıcı ve orijinal buldum bu hayat tanımımı. Sadece söz konusu platformla sınırlı bir bilinirliğe sahip olmasına gönlümün razı olmaması da, bloguma eklememe yol açtı onu.
Bu kısacık tanımı madem bloguma almıştım, üzerinde biraz daha çalışmalı, olabildiğince inceltmeliydim onu. Nitekim öyle de yaptım. Birincisi (yaptığı minicik bir dokunuşla) nüansa dair bir çok katlılık yaratan, ikincisi ise, ifadenin toplamında kökten / dramatik bir değişikliğe yol açan iki tadilattan sonra, onu aşağıdaki hale sokuvermiştim:
'Hayat, BEN(lik)'e aplike edilen geçici - uçucu - olumsal bir protezdir;idrak ettiğinde nirvana'ya erersin, nirvana'da erirsin.' (i)
Yeri gelmişken, bu metnin üstündeki görselin içerdiği (bir matematik operasyonu şeklinde dillendirilmiş) 'bir ölçek hayat = yarım ölçek mutluluk + yarım ölçek üzüntü' şeklindeki hayat tanımının, öyle pek de yabana atılmaması gereken, gerçekçi bir yaklaşım olduğuna da işaret etmeliyim.
'Hayat nedir?' sorusuyla başladığım denemeye, buna dair olan (bazıları çok basit ve banal, bazılarıysa oldukça sofistike ve komplike) birkaç cevapla devam etmenin anlamlı olacağını düşünüyorum.
Forrest Gump'da Tom Hanks'in canlandırdığı ana karakterin (aynı zamanda spesifik bir hayat tanımı da içeren) o unutulmaz repliği, sıradan ABD'lilere özgü olan karakteristik naifliğin (salaklık diye de okunabilir) mükemmel bir özeti gibidir:
'Annem daima söylerdi, 'hayat bir kutu çikolata gibidir, içinden ne çıkacağını asla bilemezsin (My momma always said, "Life was like a box of chocolates. You never know what you're gonna get'')''
Seviyeyi Forest Gump'a kadar düşürünce, ergen işi hayat tanımlarının popüler versiyonlarından bazılarını daha paylaşmadan olmazdı. İşte (ilki doğrudan iktibas edilmiş, ikincisi ise tarafımdan modifiye edilerek geliştirilmiş geyik muhabbeti kıvamındaki) Ekşi Sözlük menşeyli iki tanım daha:
Douglas Adams (1952 - 2001) |
'Çikolata dişlerinizi, hayat düşlerinizi çürütür.'
'Hayat bir dal sigara içmek gibidir; zevkli, zararlı ve çok kısa!'
Seviyeyi bir miktar yükseltiyor, daha derinlikli ve kuşatıcı bir tanımla devam ediyorum. Yine Ekşi'de rastladığım bir başlıktan, 'hayat hayattır'dan ilham alarak geliştirdiğim bir tanımla devam ediyorum:
'Hayat hayattır. Geri bildirimle / geri beslemeyle kendi kendisini düzenleyen, uyarlayan, geliştiren kaosun kıyısındaki karmaşık sistemler gibidir hayat: kendi kendisidir, özetlenemez, kısaltılamaz, sıkıştırlamaz, simüle edilemez, anlatılamaz, aktarılamaz, kopyalanamaz, başka bir şeye benzetilemez. Sadece deneyimlenir, hissedilir, yaşanır.'
Geldiğimiz noktada, bilim kurgunun efsanevi yazarlarından Douglas Adams'ın o popüler tanımını paylaşmanın tam sırasıdır diye düşünüyorum. Adams, küresel 'long seller'ı 'Otostopçunun Galaksi Rehberi'de (Hitchhiker's guide to the Galaxy)' 'hayatın, evrenin ve her şeyin nihai anlamı nedir?' diye soruyor ve ardından da şöyle cevaplıyor: '42' (iii). 'Niçin 41 ya da 43 değil de 42? Niçin bir sayı da sözel bir ifade değil?' diyenler, yazarın söz konusu kitabını okuyarak meraklarını giderebilirler. Daha fazlasını söyleyip spoiler yapmak istemiyorum.
Finali, bir başka yazımda yaptığım insan tanımı üzerinden gerçekleştirdiğim (yukarıdaki tanımların sadece yüzeysel olanlarından değil, felsefi kaygı taşıyanlarından da komplike ve çok katlı olan) hayat tarifi ile yapıyorum:
Nâmâruf muharrirlerden Ziyaver Şencan böyle buyurdu işte. |
Alı Şafak |
'HAYAT; 'şimdi' dediğimiz (tarif edilmesi zor o sanal / imaginary) zamansal antitede kesişen kişisel geçmiş kümesi (şahsi yaşanmışlıklar konisi) ile, kişisel gelecek kümesi (şahsi yaşanmışlıklar konisi)'ni kapsayan ve fakat geçmişinde ve geleceğinde birbirini dışlayan iki müstakil beşer kümesine de
bölünemeyen / ayrıştırılamayan; kaosun (içinde değil!) eşiğinde dinamik ve non-lineer (karmaşık) olarak davranan, başlangıç koşullarına / sınır şartlarına yüksek oranda bağımlı, geri beslemeli, ('1/f gürültüsü' ve 'kuvvetler yasası' çerçevesinde) kendi kendisini düzenleyebilen, eco-evolution zemininde kendi kendisini üreten (autopoiesis), zeki (kendisinin farkında olan ve kendisinin farkında olduğunun da farkında olan) bir antiteye referans veren İNSAN'ın potansiyellerini gerçekleştirme teşebbüsüdür.' (ii)
Bu denemede madem ki hayata dair son iddia bana aittir, öyleyse yukarıdaki minnak (ekranların 'delifişek' yüzü Aslı Şafak'ın kulakları çınlasın) fotoğrafımın altına da dercettiğim üzere 'nâmâruf muharrirlerden Ziyaver Şencan hayat hakkında böyle buyurdu işte'.
dipnot:
(i): Olumsal (İng. contingency) durumsal olan, olmasının ve olmamasının olasılıkları eş ağırlıkta olan, olabilirliği (0 - 1) aralığına dağılmış olan dünya hallerinin toplamını tarifte kullanılır.
(ii): https://ziyaversencan.blogspot.com.tr/2014/10/mikrokozmos-insan-makroinsan-kozmos.html
(iii): Duglas Adam'la ilgili kısmı oğlum Berent Şencan'la yaptığımız bir sohbete müteakip ekledim; bu katkısından dolayı kendisine müteşekkirim.
Merhaba,
YanıtlaSilBen Bayan Stacey Buckley, meşru, saygın bir para havalandırıcısı. Biz finansal yardım alan bir firmayız. Mali yardıma ihtiyacı olan kişilere, ya da faturaları ödemek için paraya ihtiyacı olan kişilere, işyerinde yatırım yapmak için borç veriyoruz. Sana bir kredi teklif ettiğim için memnun olurum. Şimdi bize e-posta ile e-posta gönder: (staceybuckley81@gmail.com) Whatsapp (+2348131292723)
Yararlanıcının Adı:.........
Ülke: .............
Gereken Tutar ............
Kredi Süresi: ............
Telefon numarası.............
Saygılarımızla.
Bayan Stacey Buckley.