Efruz Bey - Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Tutunamayanlar; bir zeitgeist okuması

Ömer Seyfettin (1884 - 1920)

0 - prolegomena - medhal:

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın (23 Haziran 1901, İstanbul - 24 Ocak 1962) aramızdan ayrılışının 59. ölüm yıldönümünden yola çıkarak yazdığım bu metinde, edebiyatımızın üç 'akraba' anlatısı 'Efruz Bey - Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Tutunamayanlar' hakkında, aslında epeydir kafamda evirip çevirdiğim bazı tespitleri, kristalize etmeye çalışacağım. Her şeyden önce, bu üç eserin birbirleriyle çok güçlü bir organik eklemlenme içerisinde olduğunu düşünüyorum. Bu nitelikleriyle onların, rahatlıkla, aynı kalemden çıkmış ve yazımı uzunca bir periyoda (1908 - 1970) yayılmış olan bir üçleme oluşturdukları söylenebilir. Bu hipotezimin altını ilerleyen satırlarda dolduracağım. Okunulan satırlar, finaline doğru, grafik sanatçısı Ethem Onur Bilgiç'in Saatleri Ayarlama Enstitüsü hakkında yaptığı üç illüstrasyon üzerinden, ülkemizin grafik roman / çizgi roman yayımcılarına yaptığım bir çağrıyı da içerecek. Dipnotlar bahsinde ise, diğer birçok denememde olduğu üzere, metnin iddialarını açımlamaya matuf bağlantılı yan temalarla, bazı kavramlara leksikolojik yaklaşımlar da yer bulacak kendilerine.

1 - Ahmet Hamdi Tanpınar

Enteresan bir kadere sahip Tanpınar; doğrusu ben, yaşarken ne maddi ve ne de manevi anlamda umduğunu bulamadığını söyleyenlerin tarafındayım. Öte yandan, ölümünün üzerinden geçen süre uzadıkça, daha çok kıymetlenen bir asâra sahip o. Gün geçtikçe bu denli kıymet kazanan bir ikinci müktesebata rastlamak zor kültür dairemizde.

Ahmet Hamdi Tanpınar çok yönlü bir kültür insanı: şair, romancı, denemeci, edebiyat tarihçisi, akademya mensubu (İÜ Edebiyat Fakültesi'nde 'kurulan 19'uncu asır Türk edebiyatı' kürsüsüne, doktorası olmamasına karşın, bizzat dönemin Maarif Vekili Hasan Âlî Yücel tarafından 'Yeni Türk edebiyatı profesörü olarak atandı) ve politikacı (aslında ona siyasetçi demek haksızlık olur, hasbelkader ve partili dostlarının zorlamasıyla giriştiği bu işe hiç ısınamamıştı, Allahtan bu eziyet kısa sürdü, isteksizliğini gören parti onu yeniden aday göstermedi).

Birçokları gibi benim için de başyapıtı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü, girişte altını çizdiğim nedenler yüzünden, Ömer Seyfettin'in, döneminin münevver prototipine satirik bir üslûpla yaklaşan Efruz Bey'i ile Oğuz Atay'ın kanonik şaheseri Tutunamayanlar'ın arasına yerleştirdim ve (kütüphanecilik tekniği bakımından) en doğru raflamanın da böylesi bir konumlandırma olduğunu düşünüyorum.

2 - Zamanın Ruhu vs. Toplumsal Ruh

'Efruz Bey - Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Tutunamayanlar' üçlemesi, hakkında konuştukları 1900 - 1970 periyoduna ait olan çok sayıdaki 'zamanın ruhu' ile, bu dönemi tarife / tasvire ehil olduğunu düşündüğüm bir ana / temel 'Toplumsal Ruh'u dillendirirler hem satırlarında hem de satır aralarında(1). Birbirlerini bütünleyen, tamamlayan ve zenginleştiren bu üç eserin içerdiği ve mezkûr dönemde Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun yaşadığı evrimi / yönelimi / gelişimi simgeleyen çok sayıdaki sosyolojik detayla kültürel kodları ele veren o onlarca 'zamanın ruhu'nu başka bir metinde ele
Oğuz Atay (1934 - 1977)
alacağım. Üç anlatının iskeletini / omurgasını / mimarisinin taşıyıcı sistemlerini teşkil eden 'Toplumsal Ruh'a ise bu denememde kısaca değineceğim.

3 - Toplumsal Ruh

Benim kazandırdığım içerik üzerinden gidecek olursak, Toplumsal Ruh'un çok önemli bir kavram olduğu çıkar ortaya. Öyle ki, İbn-i Haldun'un o pek meşhur argümanına nazire olarak şöyle diyebilirim:

Toplumsal Ruh'u, bir toplumun kaderidir.
Çok sevdiğim bir analojiyi bu temaya uyarlayarak yeniden söylüyorum:
Ahmet Hamdi Tanpınar erken gelmiş bir Oğuz Atay, Oğuz Atay ise gecikmiş bir Ahmet Hamdi Tanpınar'dır.

Bu arada, aşağıda, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ne dair üç başarılı posterini paylaştığım, ülkemizin en önemli grafik sanatçılarımızdan olan Ethem Onur Bilgiç'in eserlerinin en kısa zamanda ona yakışan şıklıkta bir albümde toplanmasını da can-ı yürekten diliyorum. Malûm, E. O. Bilgiç'in tek albümü Bant Magazine tarafından 2015 Eylül'ünde - sanatçının 32 illüstrasyonu A3 formatındaki 16 paftaya / yaprağa arkalı-önlü basılmış, bir de izahat

yaprağı eklenerek bir portfolyo / dosya haline getirilmiş olarak - satışa sunulmuştu. Yayınevinin, bir başka önemli illüstratörümüz Sâdi Güran dosyasından sonra gerçekleştirdiği bu albüm, bu merkezdeki 2. ve son çalışmaları oldu ne yazık ki. Arkası halâ gelebilmiş değil....
Yeri gelmişken, çizgi roman endüstrimizin bazı önemli oyuncularıyla, kimi butik yayıncılarına da buradan bir çağrı yapıyorum:


Ethem Onur Bilgiç başta olmak üzere önemli grafik sanatçılarımızın, işleriyle uluslararası arenada da isim yapmış illüstratörlerimizin retrospektiflerini, onların kalitesine ve sektördeki özgül ağırlıklarına yakışan nitelikteki albümler halinde basınız lütfen. Bu
nidânın, bu ricanın muhatapları hiç kuşkusuz biz çizgi roman severlerin, grafik roman tutkunlarının ve grafik sanatlar meraklılarının dostu ve paydaşı bildikleri Babobab Yayınları, KaraKarga Yayınları, Arkabahçe Yayınları, Desen Yayınları, Presstij Çizgiroman vd yayımcılardır.

dipnotlar:
(1): Zamanın Ruhu (zeitgeist), bir toplumun belirli bir döneme dair duygu

durumlarıyla düşünsel haritasının oluşturduğu müşterek momentumdur. Toplumun ana yönelimini kısa bir süreliğine domine eden bu momentum, tarihsel bir kesite özgüdür. Bu bakımdan o, bir andan çok fazlasına; çağları kuşatan bir dönemselliğe göre ise oldukça mütevazı bir sürece karşılık gelir.

'Toplumsal Ruh' 'zamanın ruhu'na kıyasla, çok daha geniş tabanlı bir dönemselliğe gönderme yapan bir kavramsallaştırmadır. Bu yüzden de o, bir coğrafyayı yurt edinen bir cemiyetin, bir uzay-zaman sürekliliğine 'vatanım' diyen bir toplumun temel kültürel kodlarının asırlara sârî bir süreçte hangi evrelerden geçtiğini, verili bir andaki aktüel halinin nasıl bir geçmiş üzerinde yükselip, olası hangi geleceğe doğru seyahat ettiğini teorize eden kavrama referans verir. Bu kavramsallaştırmalarımı bir adım öteye taşıdığımda, onların semantiğinin geometrik izdüşümü kabaca şudur:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder