01 Ocak - 31 Aralık 2024 döneminde, Pazartesi'nden Cuma'ya hafta içi her gün 14.55 - 15.00 saatleri arasında TRT Radyo 1'de yayınlanan, bütün yıl boyunca da toplamı 262'ye erişecek olan Sayfaların Dilinden programının metinlerini yazıyorum. 2025 yılında kitaplaştırılacak olan mezkûr metinlerden 15 Nisan - 19 Nisan döneminde yayınlanacak olanlar aşağıdadır. Onlara dair görüş, öneri, katkı ve eleştirilerinizi metinlerimin altındaki yorumlar kısmında ya da sosyal medya hesaplarım üzerinden paylaşabilir, programları, TRT Dinle'yi cep telefonunuza indirerek Dünya'nın bütün coğrafyalarından dinleyebilirsiniz.
76)
Konu: 1 Nisan Şakası, kaynak: Wikipedia
Radyo 1'in değerli dinleyicileri, merhaba;
Ziyaver Şencan'ın metnini yazdığı, Berivan Erin'in yapımcılığını üstlendiği,
Rıza Okur'un sunduğu Sayfaların Dilinden programının
bugünkü konusu 1 Nisan Şakası, bahsedeceğimiz kaynak Wikipedia.
Bilinen
geçmişi kabaca 6.5 asra yaklaşan güçlü bir global eğlenme ve sosyalleşme
geleneği olan 1 Nisan Şaka Günü etkinlikleri, 20 yıl önce, internet küreselleşmeye
başladığında, eski ağırlığın kaybetmeye, akıllı telefonlar ve sosyal medya
kullanımının pandemik bir antite haline gelip 8.1 milyar kadın ve erkek
dünyalıyı hükmü altına aldığı son 10 yılda ise iyiden iyiye gündem dışı kalmaya
başladı. Bunun nedeninden önce, mezkûr günde şaka yapma, hediye verme ve yalan
haberle kandırarak eğlenmenin tarihi kökenlerine, fikri – sosyolojik –
psikolojik – mitolojik kaynaklarına kuş bakışı bakıverelim. Asırlarca Lingua
Franca olarak global iletişimi sağlayan İngilizce ve Fransızcada
konuya dair en eski referanslar Geoffrey Chaucer imzalı, 1392 tarihli ilk modern anlatılardan Canterbury Hikâyeleri’ndeki ‘Rahibenin rahibinin öyküsü’ ile, 1508’de Fransız şair Eloy d’Amerval imzasını taşıyan şansonlardır. İlk defa
Fransızcada görünüp diğer dillere sirayet eden ‘Poison d’Avril’, yâni
Nisan Balığı, ya da Nisan Şakası ifadesinin İngilizce konuşulan toplumlardaki
mütekabili ‘April Fools' Day’, yâni Nisan Aptallar Günüdür. Bu geleneğin
kanonik zemini, Hristiyanlık öncesi pagan inancıdır. Çok tanrılı ve panteizme
yatkın olan paganlar, yeni yılı İlkbahar
Ekinoksu olan 21 Mart’a
müteakip, 25 Mart – 1 Nisan
döneminde kutlardı. 1564’de Fransa kralı IX. Charles, Katolik Kilisesi Trento
Konsili’nin kararı gereğince yeni
yıla artık 1 Ocak’ta
girileceğini içeren bir ferman yayımlamasına karşın, ülkenin birçok yerinde, özellikle
de büyük kentler dışında ve kırsalda, zirvesi 1 Nisan günü yapılan faşingler
olan yeni yıl kutlamaları sürmüştür. Başta Paris olmak üzere şehirlerde yaşayan
burjuva halk, pagan köylülerin 1 Nisan’da yeni yılı kutlamaya devam etmesini
onların geri kalmışlığına, saflığına ve heterodoksiliğine bağlamış, bununla
alay etmek için de köylülüğü, kırsal yaşamı ve pre-hristiyan itikadı hicveden
gerçek dışı haberler ve şakalar üretmiş, kendilerinden olanı olumlamak adına da
birbirlerine hediyeler vermiştir. Böylece gelenekselleşen 1 Nisan Şaka Günü kutlamaları Kıta Avrupası ve Birleşik Krallık’tan
sonra Kuzey ve Güney Amerika, Asya – Pasifik, Afrika ve Avustralya’daki kolonilere
sirayet etmiştir. ‘Bu gelenek niye sönümlenmekte?’ suali, son 20 yıldır giderek
ağırlığı ve derinliği artan ekonomik krizler, küresel gelir
adaletsizliği, bölgesel savaşlar, kitlesel göçler, kuraklık – kıtlık – tabii afetler
şeklinde tezahür eden global iklim krizi, başta covid-19 olmak üzere pandemi ve
endemiler gibi gailelerin insanlığı şakalaşmak temelli sosyalleşmelere mesafeli
durmaya sevk ettiğiyle açıklanabilir bir miktar. Bu gerilemenin sıklet merkezi
ise, 1 Nisan etkinliklerinin Sevgililer Günü, Anneler Günü, Noel, yılbaşı, Ramazan ve Kurban Bayramları,
Şahane Cuma dediğimiz, orijinali ABD'de Şükran Günü'nden sonraki ilk Cuma günü kutlanan Black
Friday aksiyonları gibi kapitalize edilememiş, sermayenin
ve pazar ilişkilerinin emrine amade kılınamamış, tüketim toplumunun alâmet-i
fârikası olan ‘en çok tüketen en makbuldür’ zihniyetine dahil edilememiş
olmasıyla açıklanabilir.
Programımızın kaynakları olan Dijital ansiklopedi Wikipedia’nın
İngilizce edisyonunun April Fools’ Day ve List
of April Fools’ Day Jokes maddeleri, konuya dair daha detaylı malûmata
erişmek isteyenler için ideal referanslardır. Bunların, diğer birçok Wikipedia
maddesi gibi, bir an önce eksiksiz ve hatasız olarak Türkçe çevrilmesini ve
Türkçe okuma yapmak isteyenlerin hizmetine sunulmasını diliyoruz. Bir
sonraki programımızda birlikte olmak
dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler.
77) Konu: George
Berkeley, kitap: Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma.
Radyo 1'in değerli dinleyicileri, merhaba; Ziyaver
Şencan'ın metnini yazdığı, Berivan Erin'in yapımcılığını üstlendiği, Rıza
Okur'un sunduğu Sayfaların Dilinden programının bugünkü konusu George Berkeley, bahsedeceğimiz
kitap Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma.
Filozof, subjektif idealizmin, yâni immateryalizmin
kurucusu, akademisyen ve Protestan din adamı George Berkeley 1685’de İrlanda’da
doğdu. Trinity College'ı bitirip 1707’de profesör olan
Berkeley, 1709’dan öldüğü 1753’e değin, son 20 yılında piskopos olmak üzere,
İrlanda Protestan Kilisesi’ne hizmet etti. İlk üç eseri Yeni Bir Görme Kuramı Üzerine,
İnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine Bir İnceleme ve Hylas ile Philonous Arasında Üç
Konuşma başyapıtları olup, 24 – 28 yaş döneminde yayımlamıştır.
Akabinde İngiltere’ye giden Berkeley, Londra’da büyük ilgi uyandırmış, dâhi bir
hiciv yazarı ve emperyalizm ve savaş karşıtı bir politikacı olan Jonathan Swift
tarafından saraya takdim edilmiştir.
Esse est percipi, yâni, var olmak algılanmaktır
mottosuyla özetlenen ve aşırı bir yorumu sadece düşünen özneye varlık imkânı
tanıyan solipsizme kadar giden
felsefesinin yanı sıra Berkeley, üstün ikna gücüyle de sivriliyordu. Amerikan
yerlileriyle İngiliz yerleşimcilere Anglikanizm adına misyonerlik yapmak için,
evlenir evlenmez eşiyle gittiği Kuzey Amerika’da 1728 – 1731 döneminde yaşamış,
umduğunu bulamayınca dönme kararı almış, Londra’ya hareketinden önce evini ve
kütüphanesini Yale Üniversitesi’ne bağışlamıştı. Mezkûr kurum ona duyduğu
şükrana binaen bir fakültesine, cemaati ise Kaliforniya’daki bir kente ismini vererek
onu onurlandırmıştır. John Locke, David Hume, Thomas Hobbes ve Roger Bacon gibi
İngiliz ampirizminin, Ada duyumculuğunun ve Anlosakson deneyciliğinin
zirvelerinden olmasına karşın Berkeley; Lockçu ampirizmin ‘Tanrı’nın ilahi müdahalesine
ihtiyaç duymayan, bütünüyle mekanik temelde ve kendiliğinden işleyen’ niteliğiyle
materyalizme ve ateizme giden yolu açtığını, bunun inancı ve ahlâkı tehlikeye
attığını savunuyordu. ‘Varlığından ve gerçekliğinden emin
olabileceğimiz olgular, algılarımızın zihnimizde oluşturduğu fikirlerdir’
diyen Berkeley, buradan alâmet-i fârikası olan o kesin hükme varıyordu: ‘var
olmak algılanmaktır!’ ‘Kimse
tarafından algılanmayan bir şeyin var olmadığına mı inanıyorsun?’ sorusunu
‘o
durumda da, her yerde hazır ve nazır olan Tanrı tarafından algılandığından,
mezkûr şey var olmaya devam eder’ cevabını veren filozofun
argümantasyonları, bilimsel devrimler ve teknolojik atılımlarla beslenen pozitivist
ve neo-pozitivist ekollerce 1750 – 1900 periyodunda bastırılsa da, 20. asrın
başından günümüze değin Ernst Mach,
Albert Einstein, Niels Bohr, David Bohm gibi görelilik teorisi ve kuantum
fiziği çalışan bilimcilerin katkılarıyla yeniden popüler olmuştur. Zaman, 21.
asırda görüşleri kuramsal fizik, kozmoloji, felsefe, edebiyat, teoloji ve
popüler kültür alanlarında etkili olmayı sürdüren Berkeley’in özgün ve önemli
bir filozof; onu ‘Behey Berkley! behey on sekizinci asrın
filozof peskoposu. Felsefenden tüten günlük kokusu başımızı döndürmek içindir.
Hayat kavgasında bizi dizüstü süründürmek içindir. Behey Berkley, behey on
sekizinci asrın en filozof katili, behey bir karış boyuna bakmadan Karpatları
inkâr eden cüce!’ diyerek tekfir ve demonize eden Nazım Hikmet’in ise iyi bir
şair, ama kötü bir felsefeci olduğunu kanıtladı bizlere.
1713’de 28 yaşında bir akademisyen ve kilisesi hiyerarşisinde yükselmeye namzet bir rahip iken yayımladığı başvuru kaynağımız Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma, Berkeley’in sübjektif idealist müktesebatının ve immateryalist külliyatının temel metni, kurucu anlatısı ve kanonik ifadesi olup; kolay anlaşılır üslûbu sayesinde, genel okur için de asırlardır cazip bir teorik seçenek olagelmiştir. Bir sonraki programımızda birlikte olmak dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler.
78) Konu: Nermin Abadan Unat, kitap: Yüz Yıllık Umut
Radyo 1'in
değerli dinleyicileri, merhaba; Ziyaver Şencan'ın metnini yazdığı, Berivan
Erin'in yapımcılığını üstlendiği, Rıza Okur'un sunduğu Sayfaların
Dilinden programının bugünkü konusu Nermin Abadan Unat,
bahsedeceğimiz kitap Yüz Yıllık Umut.
Akademisyen, hukukçu, sosyolog, siyaset bilimci, iletişimci, yazar,
çevirmen ve Cumhuriyetimizin en önemli bilim insanlarından olan ‘Hocaların
Hocası’ Nermin Abadan Unat 18 Eylül 1921’de Alman bir anne ve Türk bir
babadan Viyana’da dünyaya geldi. İzmir Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesini bitirmesine müteakip, 1944 – 1950 döneminde Ulus Gazetesi’nde
çalışan Unat, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki doktora çalışmasını Kamuoyu ve Etki
Alanı adlı teziyle taçlandırdı. Burslu olarak gittiği ABD’de halkla
ilişkiler yüksek lisans eğitim alan Nermin Hoca, 1953’de Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesinde asistan, 1958’de doçent ve 1966’da da profesör
oldu. Siyasal Davranış Enstitüsü’nü kurduğu SBF’de bu kürsünün başkanlığını da
yapan Unat, Eskişehir İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi’ndeki anayasa hukuku
hocalığının yanı sıra, başta Hür Berlin, Münih, New York, Denver, Georgetown ve
Los Angeles üniversiteleri olmak üzere, çok sayıda prestijli yabancı
üniversitede de konuk profesör olarak dersler verdi. Nermin Abadan, 1970 - 1978 döneminde Ankara
Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nun müdürlüğünü yaptıktan sonra, bu
kurumun İletişim Fakültesi olarak reorganizasyonuna katıldı. Göç, göçmen, mülteci,
iltica, entegrasyon, asimilasyon ve kamuoyu temelli problemlerle, kadınların
toplumsal ve cinsel rolleri ve konumları hakkındaki akademik çalışmaları
Türkçe, Fransızca, İngilizce ve Almanca olarak basılan Unat, bu temelde Federal
Almanya’da Devlet Başkanlığı nişanına lâyık görüldü. 12 Eylül 1980 darbesi
öncesinde Cumhuriyet Senatosuna seçilerek parlamenterlik yapan Nermin Hoca,
yerli ve yabancı akademik kuruluşların yöneticiliğinin yanı sıra, Avrupa
Konseyi Kadın - Erkek Eşitlik Komisyonu Başkan Yardımcılığını da îfâ etti. SBF hocalığından
emekli olduğu 1989’dan itibaren Boğaziçi Üniversitesi ile İstanbul
Üniversitesi’nde Kadın Sorunları Araştırmaları ve Uygulama Merkezi’nde
de dersler veren Nermin Hoca, Vehbi Koç Ödülü, Mülkiyeliler Birliği Büyük Ödülü, Sakıp Sabancı Uluslararası
Araştırma Ödülleri Jüri Özel Ödülü gibi onurlandırmalara lâyık
görülmüştür. Kamuoyu ve Halkla Münasebetler kavramlarını
dilimize kazandıran ve iletişim bilimlerinin ülkemizde kurulup gelişmesini
sağlayan öncülerden olarak büyük takdir toplayan Nermin Abadan, kimi çevrelerce
kaliteyi değil, niceliği esas almakla ve psikolojiyi psikometriye,
antropolojiyi antropometriye, ekonomiyi ekonometriye, arkeolojiyi arkeometriye,
sosyolojiyi sosyometriye indirgeyen ABD bilimsel metodolojisinin teorem ve
praksislerinin bizdeki acentesi olmakla da itham edilmiştir.
Ayla Yüksel’in yayıma hazırladığı, ilk baskısı Kum Saatini İzlerken ismiyle 1996’da yayımlanan Nermin Abadan Unat otobiyografisinin 2021’de yapılmış Yüz Yıllık Umut başlıklı genişletilmiş 2. baskısı, referans metinlerimizdendir. Mezkûr eserde ve bir dizi söyleşinin mahsulü olan Kendisini Seçen Kadın: Hocaların Hocası başlıklı bir diğer otobiyografik kitapta samimi, öznel ve ayrıntıcı bir üslûp kullanan, değerler setini ve temel kabullerini paylaşan Nermin Hoca, Türkçe, Almanca ve İngilizce yazdığı çok sayıdaki ilmi makale ve kitaplarında, türün doğası gereği olsa gerek, renksiz, kuru, didaktik, aşırı kantitatif ve değer yargısı paylaşmaktan imtina eden bir sitili tercih etmiştir. Beşeri ve sosyal sahalardaki küresel ölçekte kaliteli ve ufuk açıcı çalışmalarıyla Türkiye bilim panteonunun zirvesine yerleşen Nermin Hoca, insanımızın ve insanlığın dertleriyle hemhal ve hemdert olmayı 103 yaşında olduğu günümüzde de sürdürmektedir. Bir sonraki programımızda birlikte olmak dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler.
79) Konu: Bilgelik Sanatında Nihai Ustalık, kitap: Âlem
Bir Kitap İçre.
Radyo 1'in değerli dinleyicileri, merhaba; Ziyaver Şencan'ın metnini yazdığı,
Berivan Erin'in yapımcılığını üstlendiği, Rıza Okur'un sunduğu Sayfaların
Dilinden programının bugünkü konusu Bilgelik Sanatında Nihai
Ustalık, bahsedeceğimiz kitap Âlem Bir Kitap İçre.
1279
doğumlu Mısırlı bürokrat, edip ve âlim Şihâbeddin
Ahmed bin Abdüllvehhâb en-Nüveyrî, hadis başta olmak üzere dinî ilimler, tarih,
Arap edebiyatı, hüsn-i hat ve bir edebi tür olarak inşâ alanında döneminin en
derin ve arif hocalarından dersler alarak, mezkûr sahalarda kayda değer bir
birikime ve marifete malik olmuş, tedrisatının masraflarını ise, talebeliği
süresince insanlığın immortal eserlerini intinsah ederek karşılamıştır.
Bilâhare başladığı Memlük İmparatorluğu’nun mali idaresindeki başarılı memuriyet
hayatını, ilmi çalışmalarına odaklanmak için, nihayetlendirerek Kahire’de
inzivaya çekilmiştir.
Nüveyrî’nin
zamanımıza kalan yegâne eseri, Sultan Muhammed bin Kalavun’a ithaf ettiği Nihâyetü’l-ereb fî
fünûni’l-edeb, yânî, Bilgelik Sanatında Nihai Ustalık isimli
otuz bir ciltlik ve iki milyon kelimelik ansiklopedik çalışmasıdır. Müellifinin, telifini 1321
– 1333 dönemindeki 13 yılda insanüstü gayretlerle itmam ettiği mezkûr eser
beş ana bölümden mürekkeptir: 1-
bütün bileşenleriyle kâinatı tasvir eden kozmografya bölümü; 2- Hz. Peygamber ve ashabından
bahisle başlayıp, devamında beşeriyeti bütün veçheleriyle ele almaya çalışan
insanat bölümü; 3- dönemin
bilinen bütün türlerini ve onların hususiyetlerini içermesiyle dikkat çeken
hayvanat bölümü; 4- özellikle İslâm aleminde
tanınan bitki türleriyle, onlara dair aktüel malûmatı kapsayan nebatat bölümü; 5- ansiklopedik eserin 11. ile 31. ciltleri
arasındaki 21 kitabı kapsayan tarih bölümü. Bu bölüm ansiklopedinin %75’inden
fazlası olup, İslâm tarihçilerinin daha önceki müktesebatına
benzememekte, sadece kuru kronolojik malûmattan ibaret olmamasıyla onlardan
ayrılmaktadır. Nüveyrî ‘cemiyetteki her fert tarih bilgisine muhtaçtır’
hükmünü paylaştıktan sonra, tarihi simaları, olayları, olguları ve süreçleri
birbirleriyle olan çok yönlü organik ilişkileri içinde ve sebep – netice diyalektiği
bağlamında değerlendirmiştir. Mezkûr bölümde sırasıyla peygamberlerin hayatı ile Çin, Hint, Türk, Farisi gibi belli başlı milletlerin tarihleri ve Moğol istilasının İslâm alemindeki tesirleri mercek
altına alınmıştır.
1333 Ramazan ayında Kahire’de ebediyete irtihâl eden Nüveyrî’nin, Arap – İslâm ansiklopedi yazıcılığının en iddialı yapıtı olarak nitelenen eseri Nihâyetü’l ereb’in, İslâm ansiklopedizminin en parlak dönemi olan 13. ile 15. asırlar arasında ve bu kabil bir entelektüel hasılanın yeşermesinin en çok beklendiği mahal olan Kahire – Şam aksında ortaya konulmuş olması tesadüf değildir. Muhtasaren tanıtmaya çalıştığımız İslâmi ansiklopediyi ustaca ihâta eden başvuru kaynağımız Âlem Bir Kitap İçre’nin yazarı, Brown Üniversitesinde Karşılaştırmalı Edebiyat ve Tarih hocası olan Ellias Muhanna, İslâmi çalışmalar yapan akademik çevrelerde Memlükler alanında en yetkin âlim olarak bilinir. Onun mezkûr etüdünü bir diğer yetkin İslâmi çalışmalar uzmanı, Universität Hamburg’dan Konrad Hirschler şöyle özetlemiş: ‘Elias Muhanna’nın bu eseri, Arap-İslam dünyasındaki kültürel üretimin, Memlük tarihinin ve Arap edebiyatının anlaşılmasına esaslı bir katkıda bulunan mükemmel ve özgün bir çalışma olup, Nüveyrî’nin anıtsal eseri hakkında İngilizce kaleme alınan ilk etüt ve herhangi bir dilde de yapılmış en iyi araştırmadır.’ Zevkle ve öğrenerek okuduğumuz eseri mukayeseli medeniyet tarihi meraklısına hararetle önermekteyiz. Bir sonraki programımızda birlikte olmak dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler.
80) Konu: Tulpa, kitap: Hakikat
Bürosu
Radyo 1'in değerli dinleyicileri, merhaba;
Ziyaver Şencan'ın metnini yazdığı, Berivan Erin'in yapımcılığını üstlendiği,
Rıza Okur'un sunduğu Sayfaların Dilinden programının
bugünkü konusu Tulpa, bahsedeceğimiz kitap Hakikat
Bürosu.
Ezoterizm, mistisizm, tayyi mekân ve tayyi
zaman temelli Muhyiddîn İbnü’l-Arabî
sufizmi, Tibet Budizmi ve okültizm gibi metafizik merkezli paranormal, supernaturel,
mutasavver ve muhayyel argümanları Kuantum Fiziği, Süper Sicim Teorisi,
Holografik Evren ve Çoklu Evrenler gibi uygulamalı ve kuramsal fizik ve kozmolojinin
cârî ve aktüel bilimsel iddialarıyla mezcederek, buradan her derde deva ve her sadra şifa mucizevi reçeteler, İsviçre çakısı
misali kullanışlı çözümler üretmek, modern aklın, onun özellikle de 2. Emperyalist
Paylaşım Savaşından sonra zuhur eden varyantlarının sıklıkla müracaat ettikleri
bir yol ve yöntem olmuştur.
Kuantum dalga mekaniğinin Kopenhag Yorumunun
serbest bir okuması şöyledir: ‘Var olan
diğer şeyler gibi insan da özünde madde değildir, o, temelde enerji olup belli
boyları, tepeleri ve çukurları olan dalgalardan oluşur. Bu da insanların
frekansı olduğuna ve sürekli titreştiğine işaret eder. Buradan hareketle, bedenimizin
bir parçası olan beynimizin ve onun marifet ve istihsali olan düşüncelerimizin de
ışık gibi elektromanyetik dalgalar olduğuna hükmedebiliriz. Birden çok dalga, 4 boyutlu uzayzaman sürekliliğinde temas
ettiğinde, 2 hal cârîdir: 1- bunların
tepeleri tepeleriyle ve çukurları da çukurlarıyla örtüştüğünde oluşturdukları
girişim patterni, bu iki dalganın toplamından kuvvetli olan yeni bir dalgadır; 2-
dalgaların tepelerinin onların çukurlarıyla örtüştüğünde oluşan girişim örüntüsü
ise, dalgaların birbirlerini sıfırladıkları bir yok oluşa yol açar’’. Bunu ‘olumlu ya da olumsuz düşüncelerimizin
frekansları ile, bu düşüncelerin ete kemiğe bürünmüş, maddileşmiş, cismanileşmiş
ifadeleri olan Kâinat’taki olumlu ve olumsuz antitelerin frekansları aynı dalga
boyunda olduklarından, bunlar birbirlerini çekerler. Bu yüzden de olumlu
düşündüğümüzde, gelecekte olumlu bir tecrübe yaşayacağımızı hayal ettiğimizde
başımıza gelecek olan işte tam da bu olumlu düşüncenin maddeleşmiş halidir.
Yâni, olumlu düşünerek, o olumlu hali olasılık aleminden çekip çıkarırız ve geleceğimizin
parçası kılarız’ diye yorumlayıp ‘Evren’den
ne istersen, o olur, o halde, İSTE GELSİN!’ diyen o çok popüler ‘The Secret’ / SIR’ kitabı,
bahsettiğimiz o mucizevi reçetelerdendir. İlkin 1927’de Tibet’in Ölüler Kitabı’nda bahsedilen THOUGHTFORM yânî TULPA
fenomeni, SIR kitabında zirve yapan
anlayışın temellerindendir. Çok yoğun bir konsantrasyonla meditasyon yapan
tercihan en az 3 kişi, aynı şeyi düşünüp, onun imajını net bir biçimde ve aynı
anda zihinlerinde canlandırdıklarında, bir müddet sonra o imajın yavaş yavaş
maddileşeceğini vaz’eder TULPA Teorisi.
Şayet çok sayıda insan büyük bir inanç, disiplin ve konsantrasyonla
gezegenimizin düz olduğunu düşünürse, bu düşünce gerçekleşir der TULPA inanlıları. Öte yandan, buna
inanmak da tamamen size kalmış bir iştir, bunu da ekleyelim.
Komplo kuramları, alternatif tarih
anlatıları ve esoterik – okültist temaları bir potada mezcederek oluşturduğu
senaryolarla okurunun konforunu bozan, onu verili kalıpların, stereotip
yargıların, beylik argümanların ve klişe kabullerin tasallut ve tahakkümünden
özgürleştiren Eisner ödüllü yazar James
Tynion IV tarafından senaryosu yazılan; Amerikan çizgi romanının bağımsız
işler alanında sivrilen tekinsiz atmosferler, ürperten sahne ve sekanslar
yaratmak hususunda çok mahir olan illüstratörlerinden Martin Simmonds tarafından çizilen Hakikat Bürosu serisinin dilimize kazandırılan ve bu programa da kaynak
oluşturan ilk 2 albümü, muhatabını adeta görsel bir şölenle ödüllendirdiğinden,
sadece mezkûr temalarda okuma yapmak isteyen için değil, aynı zamanda, bahse konu
temaları asal eksenine oturtmuş tv dizisi ve filmlerin tutkunları için de şayanı
tavsiyedir. Bir sonraki programımızda birlikte
olmak dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli
dinleyenler.
--------------------------------------------------------------------
Önceki 75 metne erişmek için bknz. ltfn.:
https://ziyaversencan.blogspot.com/2024/03/trt-radyo-1-sayfalarn-dilinden-program_25.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder