1***son 'girdi'mde *, daha sonra sizlerle tartışmayı düşündüğüm kimi fikirlerime zemin oluşturacağını sandığım bir matematik (yoksa mantık mı?) bilmecesini paylaşmıştım.
buraya tekrar alıyorum onu:
'levent ve bülent oğullarıyla birlikte balığa giderler. levent'in oğlu berent 3, babası ise onun 2 katı balık tutar. bülent de oğlunun iki misli balık tuttuğuna ve tutulan toplam balık adedi 21 olduğuna göre her biri kaçar balık tutmuştur ve bülent'in oğlunun adı nedir?'
biraz dikkatli bakınca kolaylıkla anlaşılacağı üzere balığa çıkanlar dede(bülent), baba(levent) ve torun(berent) üçlüsüdür. tuttukları balık sayısı ise dededen başlayarak 12, 6 ve 3'tür.
peki, nasıl muhakeme edelim ki, bu soruyu bi bakışta çözelim?
aslında çok basit, öyle değil mi?
problemde 'verilen bilinenler seti' bize balığa 2 baba ve 2 oğulun gittiğini ima etmekte. bundan hareketle onların 4 kişi oldukları intibaını ediniyoruz başlangıçta. lakin, bilinmeyenlere (bülent'in oğlunun ismi ve kaçar balık tuttukları) baktığımızda 2. oğlun isminin mevcut veri seti içerisinden saptanamayacağını anlayıveriyoruz. o zaman da onların 4 kişi olmadıkları hükmü çıkıveriyor ortaya. '2 baba ve 2 oğuldan tertip edilen bir hey'et 4 kişi değilse, hiç kuşkusuz 5 kişi ya da 2 kişi olamayacağınına göre, olsa olsa 3 kişidir ve bu da dede, baba, oğul trinity'sidir deyip 'şıp diye' çözüyoruz meseleyi. o zaman da tutulan balık sayısı 3, 6, 12 serisi şeklinde oluşuyor. aslında, sorunun balık adetlerine dair olan kısmının, balığa çıkanların sayısının 4 olduğu kabulü üzerinde yükselen bir de 3, 6, 4, 8 şeklinde olan 'doğru' cevabı var ki, bu 'uygunluk' hususu soruya muhattap olanların bir kısmını yanıltabiliyor.
evet, mezkur sorunun ezbere dayanmayan ve bu bakımdan da bana göre 'makbul' sayılması gereken 'hal tarzı' budur efendim.
peki, tam da burada bütün ağırlığı ve meşruluğu ile girmiyor mu şu an içerisinde nefes aldığımız 'negotiation sphere'e şu soru:
'8 yaşındaki bebelere bu soruyu çözdürmek için onlara 'çoktan seçmeli test' mantığına uygun 'çözüm yolları' ezberletmek çocuklarımızın mantık-matematik muhakemesini mi geliştirir, yoksa onları 'başkalarının çıkma aklına muhtaç olan' mukallitlere, papağanlara mı dönüştürür?
işte, çocuklarımızın verili 'çoktan seçmeli test' temelli eğitim vasatları karşısında cevaplamamız gereken hayati sual budur!
2***'girdi' mi doğru, 'giriş'mi? mes'elesine geliyorum 'girdi'min 2. adımında.
efendim, bu suale dair fikir serdederken farklı metotları kullanmak mümkündür:
gramatik - sentakstik metot veya hermenötik - semantik metot gibi.
gramatik metodu kullanarak çözüme erişmeyi bu platformada doğrusu çok da 'sevimli' bulmuyorum. zira, bu yol çok teknik, fevkalade kuru ve sıkıcı gelebilir bu sahaya yabancı eşhasa.
kaygımı bir örnekle somutlamaya çalışıcam.
girmek: fiil; giren: fail; girilen: mef'ul
peki, bu tirinity'de 'giriş' nereye oturuyor, fiil makamına mı, fail postuna mı, mef'ul mevkiine mi?
buradan hareketle, aslında 'giriş' tercihinin 'galat'ı meşhur' derekesine erişmiş sakil ve fevkalade yanlış bir terim olduğunu ispatlamak benim için inanın çok kolay.
ama yapmıcam bunu.
tartışmanın bundan sonrasını, katılımın daha çok olacağına inandığım semantik - hermenötik üzerinden yapacağım.
ha, bu arada bazılarınızın 'hop, orda dur bakalım zahir, dil konvansiyonel bir sistemdir ve 'galat-ı meşhur lügat-ı fasığa evladır'!' diye seslendiğinizi duymadığımı sanmayın.
evet, dil temelde, özünde 'uzlaşımsal' bir tertiptir, buna eyvallah. lakin, ikinci argümana, yani mevzuun 'galat' bahsine teslim olmaya hiç niyetim yok doğrusu. ben burada, sakil duran ve 'galat' olan giriş yerine 'girdi'yi 'teklif ediyorum' ve benim bu teklifimi paylaşacak eşhasla birlikte, buna dair bir konvansiyon inşa etmeye uğraşıyorum.
bir kere şunda anlaşmamız gerekiyor:
girdi çok geniş kullanımlı bir terimdir. ekonomik literatür bu terimin tasarruf edildiği sahaların sadece birisidir, salt birisi değil!
modernite sonrası 'inter-disipliner' çalışmalarda, esasen terimler ait oldukları disiplinlerden ödünç alınarak çok farklı anlam kümelerini tarif ve tavsif için de kullanılır olmuşlardır.
'girdi' ve 'çıktı' gibi birçok sistem analizi terimi inter-disipliner perspektifle yöneylem araştırmalarında, lineer akış şemalarında, sibernetik dolayımlarda, feed - back mekanizmlarında, uzaktan kontrol problemlerinin çözümlerinde, yazılımlarda kullanılır olmuşlardır.
bu bakımdan 'girdi', ekonominin dar kalıplarına, 'input - output' analizlerine mahkum olmaktan kurtulalı aşağı yukarı bir 50 yıl oldu diyebiliriz.
sizi bilmem, ama ben yukarıdaki gerekçelerden dolayı 'giriş' yerine 'girdi'yi tercih ediyorum.
sizin tercihinize de karışmıyorum.
3***'girdi'min başındaki bilmece mantık sahasına mı, yoksa matematiğe mi aittir?' sorusuna gelince, bu sanırım üzerinde hemen ittifak edeceğimiz denli sarih bir cevaba maliktir.
mantık ve matematik arasındaki hudutlar çok fludur ve bu disiplinleri farklı medyumlar olarak görmeyen çok önemli bilim ve felsefe insanları vardır.
ben burada birçokları arasında sadece russell ve whitehead'ı ve onların o anıtsal eserlerini, 'principia mathematica'yı hatırlatmakla iktifa edeceğim.
malumunuzdur, matematiksel mantığın ve mantıksal matematiğin bible'ı addedilen mezkur eser; mantık ve matematiğin arasında varolan 'görülür ve görülmeyen sayısız kılcal irtibat'ın onları farklı disiplinler olmaktan çıkardığına ve 'janus'un kafasındaki birisi öne, diğeriyse arkaya bakan iki yüz gibi bir fenomenin farklı 2 veçhesi kıldığına işaret eder.
ki, ben de bunlara iştirak etmekteyim naçizane.
bu yazı, pardon, bu 'girdi' bu kadar olsun, efendim!
* yukarıdaki metin, yazının ilk kez yayınlandığı http://www.tahinpekmez.org/ terminolojisinde yazarların siteye koydukları metinlere verdikleri ad (giriş, girdi, entry vb..) etrafında yapılan tartışmaya dair bir fikir beyanı olup bundan evvel bu bloğa konulmuş olan yazının da devamıdır.
buraya tekrar alıyorum onu:
'levent ve bülent oğullarıyla birlikte balığa giderler. levent'in oğlu berent 3, babası ise onun 2 katı balık tutar. bülent de oğlunun iki misli balık tuttuğuna ve tutulan toplam balık adedi 21 olduğuna göre her biri kaçar balık tutmuştur ve bülent'in oğlunun adı nedir?'
biraz dikkatli bakınca kolaylıkla anlaşılacağı üzere balığa çıkanlar dede(bülent), baba(levent) ve torun(berent) üçlüsüdür. tuttukları balık sayısı ise dededen başlayarak 12, 6 ve 3'tür.
peki, nasıl muhakeme edelim ki, bu soruyu bi bakışta çözelim?
aslında çok basit, öyle değil mi?
problemde 'verilen bilinenler seti' bize balığa 2 baba ve 2 oğulun gittiğini ima etmekte. bundan hareketle onların 4 kişi oldukları intibaını ediniyoruz başlangıçta. lakin, bilinmeyenlere (bülent'in oğlunun ismi ve kaçar balık tuttukları) baktığımızda 2. oğlun isminin mevcut veri seti içerisinden saptanamayacağını anlayıveriyoruz. o zaman da onların 4 kişi olmadıkları hükmü çıkıveriyor ortaya. '2 baba ve 2 oğuldan tertip edilen bir hey'et 4 kişi değilse, hiç kuşkusuz 5 kişi ya da 2 kişi olamayacağınına göre, olsa olsa 3 kişidir ve bu da dede, baba, oğul trinity'sidir deyip 'şıp diye' çözüyoruz meseleyi. o zaman da tutulan balık sayısı 3, 6, 12 serisi şeklinde oluşuyor. aslında, sorunun balık adetlerine dair olan kısmının, balığa çıkanların sayısının 4 olduğu kabulü üzerinde yükselen bir de 3, 6, 4, 8 şeklinde olan 'doğru' cevabı var ki, bu 'uygunluk' hususu soruya muhattap olanların bir kısmını yanıltabiliyor.
evet, mezkur sorunun ezbere dayanmayan ve bu bakımdan da bana göre 'makbul' sayılması gereken 'hal tarzı' budur efendim.
peki, tam da burada bütün ağırlığı ve meşruluğu ile girmiyor mu şu an içerisinde nefes aldığımız 'negotiation sphere'e şu soru:
'8 yaşındaki bebelere bu soruyu çözdürmek için onlara 'çoktan seçmeli test' mantığına uygun 'çözüm yolları' ezberletmek çocuklarımızın mantık-matematik muhakemesini mi geliştirir, yoksa onları 'başkalarının çıkma aklına muhtaç olan' mukallitlere, papağanlara mı dönüştürür?
işte, çocuklarımızın verili 'çoktan seçmeli test' temelli eğitim vasatları karşısında cevaplamamız gereken hayati sual budur!
2***'girdi' mi doğru, 'giriş'mi? mes'elesine geliyorum 'girdi'min 2. adımında.
efendim, bu suale dair fikir serdederken farklı metotları kullanmak mümkündür:
gramatik - sentakstik metot veya hermenötik - semantik metot gibi.
gramatik metodu kullanarak çözüme erişmeyi bu platformada doğrusu çok da 'sevimli' bulmuyorum. zira, bu yol çok teknik, fevkalade kuru ve sıkıcı gelebilir bu sahaya yabancı eşhasa.
kaygımı bir örnekle somutlamaya çalışıcam.
girmek: fiil; giren: fail; girilen: mef'ul
peki, bu tirinity'de 'giriş' nereye oturuyor, fiil makamına mı, fail postuna mı, mef'ul mevkiine mi?
buradan hareketle, aslında 'giriş' tercihinin 'galat'ı meşhur' derekesine erişmiş sakil ve fevkalade yanlış bir terim olduğunu ispatlamak benim için inanın çok kolay.
ama yapmıcam bunu.
tartışmanın bundan sonrasını, katılımın daha çok olacağına inandığım semantik - hermenötik üzerinden yapacağım.
ha, bu arada bazılarınızın 'hop, orda dur bakalım zahir, dil konvansiyonel bir sistemdir ve 'galat-ı meşhur lügat-ı fasığa evladır'!' diye seslendiğinizi duymadığımı sanmayın.
evet, dil temelde, özünde 'uzlaşımsal' bir tertiptir, buna eyvallah. lakin, ikinci argümana, yani mevzuun 'galat' bahsine teslim olmaya hiç niyetim yok doğrusu. ben burada, sakil duran ve 'galat' olan giriş yerine 'girdi'yi 'teklif ediyorum' ve benim bu teklifimi paylaşacak eşhasla birlikte, buna dair bir konvansiyon inşa etmeye uğraşıyorum.
bir kere şunda anlaşmamız gerekiyor:
girdi çok geniş kullanımlı bir terimdir. ekonomik literatür bu terimin tasarruf edildiği sahaların sadece birisidir, salt birisi değil!
modernite sonrası 'inter-disipliner' çalışmalarda, esasen terimler ait oldukları disiplinlerden ödünç alınarak çok farklı anlam kümelerini tarif ve tavsif için de kullanılır olmuşlardır.
'girdi' ve 'çıktı' gibi birçok sistem analizi terimi inter-disipliner perspektifle yöneylem araştırmalarında, lineer akış şemalarında, sibernetik dolayımlarda, feed - back mekanizmlarında, uzaktan kontrol problemlerinin çözümlerinde, yazılımlarda kullanılır olmuşlardır.
bu bakımdan 'girdi', ekonominin dar kalıplarına, 'input - output' analizlerine mahkum olmaktan kurtulalı aşağı yukarı bir 50 yıl oldu diyebiliriz.
sizi bilmem, ama ben yukarıdaki gerekçelerden dolayı 'giriş' yerine 'girdi'yi tercih ediyorum.
sizin tercihinize de karışmıyorum.
3***'girdi'min başındaki bilmece mantık sahasına mı, yoksa matematiğe mi aittir?' sorusuna gelince, bu sanırım üzerinde hemen ittifak edeceğimiz denli sarih bir cevaba maliktir.
mantık ve matematik arasındaki hudutlar çok fludur ve bu disiplinleri farklı medyumlar olarak görmeyen çok önemli bilim ve felsefe insanları vardır.
ben burada birçokları arasında sadece russell ve whitehead'ı ve onların o anıtsal eserlerini, 'principia mathematica'yı hatırlatmakla iktifa edeceğim.
malumunuzdur, matematiksel mantığın ve mantıksal matematiğin bible'ı addedilen mezkur eser; mantık ve matematiğin arasında varolan 'görülür ve görülmeyen sayısız kılcal irtibat'ın onları farklı disiplinler olmaktan çıkardığına ve 'janus'un kafasındaki birisi öne, diğeriyse arkaya bakan iki yüz gibi bir fenomenin farklı 2 veçhesi kıldığına işaret eder.
ki, ben de bunlara iştirak etmekteyim naçizane.
bu yazı, pardon, bu 'girdi' bu kadar olsun, efendim!
* yukarıdaki metin, yazının ilk kez yayınlandığı http://www.tahinpekmez.org/ terminolojisinde yazarların siteye koydukları metinlere verdikleri ad (giriş, girdi, entry vb..) etrafında yapılan tartışmaya dair bir fikir beyanı olup bundan evvel bu bloğa konulmuş olan yazının da devamıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder