1 - Şike davası Fenerbahçe camiasını Aziz Yıldırım etrafında kenetledi
3 Temmuz 2011'de başlayan şike soruşturması süreci henüz kanuni olarak sonuçlanmadı. Öte yandan, gerek Fenerbahçe Spor Kulübü'ne ve gerekse de Başkanı Aziz Yıldırım'a yönelik olan iddiaların, kamuoyunun gündeminden büyük ölçüde düştüğü de yadsınamaz bir gerçektir. Kamuoyunun gündemine mezkûr tarihte oturuveren ve takip eden yaklaşık 3 yılda da, diğer hiçbir meselesinin tartışılmadığı kadar tartışılan futbolda şike antitesi, Fenerbahçe camiasının birbirine çok güçlü bir şekilde kilitlenmesi sayesinde, bahse konu kulübümüze sanılandan daha az zarar verdi.
2 - Rıdvan Dilmen Aziz Yıldırım'a tam destek verdi
Efsanevi futbolcu ve başarılı futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, nam-ı diğer Şeytan, 3 Temmuz 2011'i takip eden 3 yıllık şike soruşturması süreci sırasında şike davasına ve FB’nin bundaki rolüne dair yaptığı açıklamalarla ilgi odağı oldu. Öte yandan Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının tutuklu yargılanması ve akabinde de ağır bir biçimde cezalandırılması gerektiğini savunan (başını Cemaatçi kanaat önderlerinin çektiği) bazı çevrelerin, aldığı bu pozisyon yüzünden Rıdvan Dilmen’i, Ergenekon Örgütüne dahil olmakla itham etmesi, söz konusu sürecin enteresan bir motifi olarak hafızalardaki yerini almıştır.
3 - Rıdvan’ın GS’a transfer olmaktan son anda vazgeçti
18 Nisan 1987 günü İnönü Stadında oynanan ve Sarıyer’in Galatasaray’ı konuk etiği maç, Rıdvan’ın futbol kariyerindeki en sıkıntılı olaylardan birisi olsa gerektir. 1986 – 87 sezonunun 29. haftasında oynayan bu maçta GS, sahaya kesin galibiyet parolasıyla çıkmıştı. Öyle böyle değil, tamı tamına 14 sezondur şampiyonluk ipini göğüsleyemeyen sarı kırmızılı ekip, şampiyonluğa adeta susamıştı ve o sezon nefes nefese bir mücadele verdiği BJK’ı yakalaması için de, Sarıyer karşısında 2 puan alması, bir diğer deyişle maçı kazanması, zorunluydu (i). Maçın 2. yarısında GS 2 – 1 öndeyken, Smoviç’le karşı karşıya kaldığı bir pozisyonda, mutlak gol pozisyonunu kullanmayarak orta yapmayı tercih etmesi, o sırada sarı kırmızılı ekibe transferi konuşulan yeşil sahaların Şeytan’ının şike ile suçlanmasına yol açmıştı.
Rıdvan Dilmen’in GS’la o sıralarda yaptığı flört bayağı ciddiydi. Öyle ki, Şeytan, sarı kırmızılı forma ile (bu metnin üstünde yer alan fotoğrafa benzeyen) fotoğraflar çektirmiş ve spor muhabiri Fehmi Özgüler’e verdiği röportajda da ‘bir yıl önce sıradan bir insandım. Sarıyer bana hem babalık hem analık yaptı. Bana kişilik kazandırdılar. Başkan Erdal Aksoy’un yaptıklarını inkâr edemem. Başkan Erdal Aksoy izin verdiği takdirde gelecek yıl GS’da oynamak istiyorum. Sarıyer ve Galatasaray’ın dışında hiçbir formayı giymem” ifadelerini kullanmıştı. Galatasaray camiasına katılmak için bu denli iştahlı bir görünüm sergileyen Rıdvan Dilmen, hemen akabinde, başta sarı kırmızılı camia olmak üzere, bütün Türkiye kamuoyuna şaşırtıcı bir ‘çalım atmış’ ve FB’ye transfer olmuştu.
4 - Galatasaray’a transfer olmadı, ama şike töhmetinden de kurtulamadı
GS’a 2 – 1 yenildikleri maçta, Sarıyerli taraftarlarca yuhalanan Rıdvan, aleyhteki ağır tezahüratın zirve yaptığı dakikalarda bunalarak antrenörüne ‘beni oyundan çıkar’ sinyalleri göndermişti. Bu arada, gelecek sezon onun renklerine bağlanacağından çok emin olan GS seyircileri ise, Rıdvan’a karşı maç öncesi, maç sırası ve maç sonrasında büyük sevgi gösterilerinde bulunmuştu. Rıdvan’ın FB’ye transferi bahse konu maçın şaibeli durumunu ortadan kaldırmamış ve onun ilgili maçtaki performansı yüzünden Federasyonca ifadesinin alınmasına yol açmıştı.
5 - Türkiye liglerinde şike 50 yıldır yapılıyor
GS’ı, Sarıyer’i ve Rıdvan’ı içine alan bu 25 yıllık şike söylentisi ne yazık ki tekil, münferit bir vak’a olmaktan çok uzaktır. Futbolla ilgili hemen herkes, aktardığıma benzeyen ve hatta bundan çok daha vahim olan sayısız teşvik ve şike hikâyesini onlarca yıldan beri çeşitli mecralarda ve ortamlarda anlatıp durmaktadır. Bu yüzden de, ülkemizde şikenin çok yaygın olduğunu ve neredeyse 50 yıldan beri sistematik bir şekilde ve aleni olarak yapıldığını söylemek hakikatle mutabık bir iddiayı dillendirmek olacaktır.
3 Temmuz’da Aziz Yıldırım ve diğerlerinin gözaltına alınmasıyla başlayan süreci bu tarihsel perspektif içerisinde değerlendirmek bu bakımdan daha hakkaniyetli ve vicdanlı bir yaklaşım olacaktır. Evet, Türkiye’nin bütün liglerinde, onlarca yıldır şike yapılmaktadır. Evet, hem şampiyonluğa ve hem de küme düşmemeye kilitlenen takımlar şikeyi yoğun bir biçimde kullanmışlardır. Evet, sadece FB değil, başta GS ve BJK olmak üzere irili ufaklı, önemli önemsiz diğer bütün takımlar da şike yapmışlardır. FB’nin halen dava süreci devam etmekte olan şike olaylarının merkezinde gibi gözükmesi, Nisan 2011’de çıkan yasa kapsamında yapılan teknik takibe yakalanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yasayı geçmişe doğru işletmek mümkün olsaydı, bu sefer de GS, Trabzonspor ve BJK’ın merkezi aktörü olduğu şike davaları açmak mümkün olurdu bana kalırsa.
6 - Bir GS’lı bu süreçte nasıl davranmalıydı?
Analizlerimin burasında 'vicdanlı ve insaflı bir Galatasaraylı FB'nin şike davasında nasıl tutum almalıdır?' sorusunu gündeme taşımanın hem makul ve hem de meşru olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa, bahis konusu ettiğim vicdanlı ve insaflı GS'lılar, mezkûr şike davası üzerinden FB’yi yıpratmaya çalışmamalı; hele de, FB’nin küme düşürülmesini hiç ama hiç dillendirmemeliydi. Bu ve benzeri sakil pozisyon alışlar, tarife çalıştığı GS taraftarlarının asla tenezzül etmemeleri gereken tavırlar olmalıydı.
Şurası yadsınamayacak bir hakikattir: vicdanlı, insaflı, onurlu, makûl, mantıklı ve rasyonel her Galatasaraylı, FB’yi yenmeden kazanılmış bir şampiyonluğu içine asla ve kat'a sindiremez!!! Bu akıl yürütmeyi bir adım daha ileriye taşıyor ve diyorum ki; benim de arasında olduğum birçok Galatasaray taraftarı, FB'nin küme düşürüldüğü bir ligde açık ara şampiyon olmaktansa; şampiyon olmuş FB'yi, kendi sahasında 0 - 7 yenerek tarihe geçmiş bir GS'ı kaydetmiş bir futbol sezonunu tercih edecektir. GS her zaman şampiyon olur. Lâkin, FB'yi, üstelik de kendi evinde, 0 - 7 hezimete uğratmak onlarca yılda ancak bir kere gerçekleşebilecek bir a-tipik hadisedir.
Bu yüzden de, FB her ne yapmış olursa olsun, bu olumsuz fiiller, liglerin tarihsel gelişim seyri içinde, arasında Galatasaray'ın da olduğu çok sayıda kulüp tarafından da şu veya bu şekilde, yapılmış olduğundan; şike soruşturması süreci FB’yi ve Aziz Yıldırım’ı çarmıha germek operasyonuna dönüştürülmemeliydi. Bu tutumun adalet, hakkaniyet, insaf ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmadığını ve çifte standart kavramının içerisini dolduran bir cezalandırma olduğuna inanıyorum.
7 - Empatiyle yaklaşmak lâzımdı
1987’de GS’a transfer olacakken, üstelik de bu uğurda hatır şikesi yaptığı iddialarının ayyuka yükselmesine yol açacak davranışlar sergilemişken, bilemediğimiz dinamiklerin devreye girmesiyle aniden sarı lacivertli renklere bağlanan Rıdvan, ismi, bu geçen zaman zarfında artık FB ile özdeşleşmiş olan marka bir kişi, adeta yaşayan bir efsanedir. Yaklaşık 28 yıldır kimliği ve benliği bu camiayla etle tırnak gibi olan Şeytan’ın, Aziz Yıldırım’ı ve FB’yi her hal ve şartta savunmasını yadırgamanın yadırgatıcı olduğunu düşünenlerdenim. 3 Temmuz sürecinde Rıdvan’ı ve FB’yi çeşitli hesaplar, plânlar ve nedenler yüzünden, ‘Ergenekon’cu, şikeci’ diye yıpratmak ne kadar yanlışsa; bugün, futbolumuzun marka değerini yükseltmek ve onu küresel ölçekte izlenen ligler arasına sokmak adına fikir geliştirmekten ve fiillerde bulunmaktan uzak durmanın da o denli sakat, hatalı ve çarpık olacağına inanıyorum.
dipnot:
(i): O sırada henüz galibiyete 3 puan veren sisteme geçilmemişti.
bir kez olsun FB için küme düşürülme cezası kalksın öyle mi? EE Yıllar sonra Mercimekspor şike yapınca ne olacak o adamlar demez mi bir kez olsun bize de kıyak geçin?
YanıtlaSilMesleye böyle bakıyorsanız kendinizi daha çok sorgulayıp gerçek hukuk nedir? diye bir sorun bakalım. Hukuk güçsüze işleyen bir sistem değildir. Söylediklerinizi ancak 3. dünya ülkesi beyin yapısı söyler.