*** prologue / medhal
Magnus Quaestione (big questions, büyük sorular) nedir ve meselenin hakikatiyle mutabık olarak cevaplanabilirler mi? Yapay zekâ (ai) nereye evriliyor? Çevirinin o bildik, o konvansiyonel ve o konservatif tarifine alternatif olarak önerdiğim Kozmik Çeviri ve onun öznesi olduğu Kozmik Çeviri Döngüsü ne anlama geliyor? O dar, o her günkü kullanımıyla ele alındığında çeviri ve çevirmen kavramlarının referans verdiği antiteleri bekleyen gelecek nelere gebe? Türümüz homo sapiens sapiens'in (ai'ın imkân ve kâbiliyetlerini de kattığında bünyesine) transandan (aşkın, müteal) bir antite olan HOMO DEUS'a evrileceği iddiaları gerçekçi mi? Aynı kökten gelen, anlam daireleri müşterek olan (akraba) sıfat ve isimlerin İKĀME kullanımı problem yaratır mı?
İlerleyen satırlarda bu soruları mercek altına alacağım, onların işaret ettiği problematikleri ve problem alanlarını sorgulayacağım.
*** Metnin merkezi mevzuu: Kozmik Çeviri ve Kozmik Çeviri Döngüsü
Çeviri, (sözlüklerdeki konservatif, konvansiyonel tanımlanışına göre) kaynak dildeki bir metnin hedef dilde ifade edilmesidir. Benim bakış açıma göre ise bahse konu edim bundan çok daha fazlasıdır, varoluşun merkezindedir, âdeta bütün iş ve işlemlerin en karmaşığı, en kapsamlısı ve en hayatisidir. Dillendirdiğim bu haliyle 'bütün fiillerin anası ve cümle failliğin babası' olduğunu düşünüyorum çevirinin. ZÜBDE-İ ÂLEM diyorum çeviriye yüklediğim geniş içeriğe ve Kozmik Çeviri diye adlandırıyorum onu. Bir başka metnimde ayrıntılı olarak gerçekleştirdiğim bir argümantasyonu yinelemenin tam sırası sevgili okur: Sürekli devinerek akışın içindeyken, aynı zamanda anda kalmayı başaran, bu niteliğiyle de varoluşun temel fonksiyonlarından ve her şeyin kök nedenlerinden olan Kozmik Çeviri, varlıklar kozmosunun bütün katlarını, seviyelerini, kümelerini, branşlarını birbiriyle konuşturduğu ve her birini yek diğerine dönüştürdüğü için Kozmik Çeviri Döngüsü olarak telif ve teklif ettiğim bir kozmik faaliyetin de failidir, öznesidir, eyleyicisidir.
Yukarıdaki radikal kavramsallaştırmamı ilerleyen satırlarda açımlayacağım, ancak metnimin mimarisi (setaksı) ve semantiği gereği, lâfın tam da burasında, çeviri ediminin genel kabul gören konvansiyonel (dar, muhafazakâr) fonksiyonu içerisinden konuşacağım biraz da. ChatGPT başta olmak üzere büyük dil modeline göre makine öğrenmesi yapan çok sayıda üretken yapay zekâ ajanı var ve kimi sektör profesyonellerine göre bunların bazılarının (sürekli kendilerini geliştirmeleri sonucu) yapay genel zekâ (bir başka deyişle beşeri zekânın önce dengi, ardından da daha fazlası) seviyesine erişmesine de çok az zaman kaldı. Çeviri etkinliği yapay zekâ ajanlarının en başarılı oldukları alanlardan. Kötü çeviriden çok çekmiş olan Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun bir ferdi olarak bu durumdan derin bir memnuniyet duyduğumu söylemeliyim.
Üretken yapay zekânın gelişim performansı onun yakın gelecekte şimdikinden daha iyi ve uzak gelecekte de yakın gelecektekinden daha iyi çeviri yapacağını imâ etmekte bize. Bunu okunulan metnin gelişiminde bir örnekle ete kemiğe büründüreceğim. Öncesinde Kozmik Çevirinin faili olduğu Kozmik Çeviri Döngüsünü kabaca teorize etmemde fayda var.
*** 'Nedir Kozmik Çeviri Döngüsü?'
Şudur:
Kozmik Çeviri Döngüsü (döngü >>>özdeştir>>> çevrim, unutulmasın bu) olarak kavramsallaştırdığım bir süreç gerçekleşir ezelden ebede varoluşta (ne denli metafizik bir argümantasyon yaptığımın, nasıl da spekülatif bir önerme serdettiğimin farkında olmadığım sanılmasın). Altını şöyle dolduruyorum bu iddiamın:
i) Fizik ötesinin nicelleştirilebilen unsurları metafiziğin matematiğe tercümesi; ii) ideal matematik nesnelerin kusurlu simulakrası olan maddi varlıklar matematiğin fiziğe tercümesi; iii) maddi varlıkların temel yapı taşları düzeyinde gerçekleşen elektriksel süreçler fiziğin kimyaya tercümesi; iv) cansız moleküllerin canlı protein moleküllerine transforme olmaları kimyanın biyolojiye tercümesi; v) canlı organizasyonların bir 'kendilik', bir 'persona' sahibi olduklarının farkına varması biyolojinin psikolojiye tercümesi; vi) bilinçli varlıkların varoluşun problemlerine türdeşleriyle birlikte çözüm aramaları psikolojinin sosyoloji, iktisat, politik bilimler, tarih gibi sosyal bilimlere tercümesi; vii) yaratılan toplumsal iş bölümüne, gerçekleştirilen kitlesel işbirliğine ve bu süreçte yaratılan kayda değer ortak akla karşın, çözülemeyen problem alanları için verili bilimsel sınırları aşarak spekülatif argümantasyonlara müracaat edilmesi başta sosyoloji olmak üzere beşeri - sosyal - doğal (pozitif?) bilimsel disiplinlerin teolojiye ve metafiziğe tercümesi; viii) fizik ötesinin matematize edilmesine dair gayretler metafiziğin matematiğe tercümesidir.
Görüldüğü üzere Kozmik Çeviri Döngüsü tekamül etti; (i) aşamasında başlayan tercüme / transformasyon / mutasyon süreci (viii) fazında yeniden (i) menziline erişti; bitiş başlangıç oldu ( i >>> viii >>> i), ejderha kuyruğunu ısırdı; bidayet nihayetin bağrından tekrar sadır oldu. Çeviri ediminin varoluşun çeşitli seviyelerini birbirine tahvil eden kozmik döngüsü işte böyle bir haller bütünüdür bana kalırsa.
*** Çeviri ve çevirmenin geleceği hakkında
Çeviri antitesinin gündelik dilde referans verdiği o dar (konservatif, konvansiyonel) anlam dairesi üzerinden konuşmaya devam ediyorum.
Bilişsel psikoloji, sinirbilim, yapay zekâ ve bilgisayar bilimi, dilbilim, zihin felsefesi, epistemoloji, mantık ve matematik gibi temelde formel ve aksiyomatik olan disiplinler, antropoloji, eğitim bilimleri, sosyal psikoloji, bilişsel robotik, davranışsal ekonomi, karar alma ve oyun teorileri gibi disiplinlerin en tartışmalı (isteyen 'muhataralı' diye de okuyabilir) mevzularından olan 'bilebileceklerimizin sınırları sorunsalı' ile, mantığın paradoks bahsinin müşterek alanındaki (tam 25 yıl önce eğitim maksadıyla Kaliforniya'ya gitmeden önce yazdığım) bir metnimi ChatGPT'ye çevirttim, üstelik de 4 farklı stilde olmak kaydıyla. Ortaya çıkan sonuç 'çevirmenlere ihtiyaç kaldı mı?!?' sorusunu sordurttu bana.
Çeviriye konu kaynak metnim şöyle:
Şayet zihnin / aklın / kişiliğin öğrenme, belleğe kaydetme, unutma, ilham, yaratıcılık, demans gibi hallerini mümkün kılan nitelikleri, onları tam olarak anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, akıl / zihin / kişilik tam olarak anlaşılmasını sağlayacak karmaşık düşünce süreçlerini gerçekleştiremez ve anlaşılmaz olurdu. Aksine zihin / akıl / kişilik, mahiyetini anlamamızı engelleyecek kadar karmaşık olsaydı, onu tam olarak anlamamızı sağlayacak karmaşık bilişsel süreçlerin ortaya çıkmasını sağlar ve anlaşılır olurdu. Bir diğer deyişle zihin / akıl / kişilik anlaşılabilirse anlaşılmaz, anlaşılmazsa anlaşılabilirdir. Son dillendirdiğim argümanın 'bir şey neyse o değildir ve ne değilse odur' şeklinde vulgarize edilebilecek olan Russell Pradoksu'nun özel bir hali olduğu mantık ve felsefe disiplinlerinin, bilhassa da paradokslar bahsinin meraklılarınca teslim edilmiştir diye düşünüyorum(1).
Metnimin Chat GPT tarafından gerçekleştirilen 4 farklı stildeki çevirisini paylaşıyorum.
1* Akademik - felsefi çeviri:
'If the qualities of the mind / intellect / personality that make possible states such as learning, memory formation, forgetting, inspiration, creativity, and dementia were simple enough to be fully understood, then the mind / intellect / personality would not be capable of executing the complex cognitive processes that would make such understanding possible — and would thus remain unintelligible. Conversely, if the mind / intellect / personality were so complex as to prevent us from understanding its nature, it would nonetheless generate the very cognitive processes required for its full understanding — and would thereby become intelligible. In other words, if the mind / intellect / personality is understandable, it is unintelligible; and if it is unintelligible, it is understandable. The argument I have just presented will be readily recognized — especially by those interested in the disciplines of logic and philosophy, and particularly in paradoxes — as a specific form of the Russell Paradox, which might be vulgarized as: “Whatever a thing is, it is not; and whatever it is not, it is.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder