(1 Nisan 1955, Bursa - 28 Temmuz 2022, İstanbul),
0 - sıfır noktası anlatının
2022 Ağustos başı gibi, onun ilk versiyonunu paylaşmamın üzerinden 10 yıl 3 ay geçtikten sonra, yeniden yazarak bloguma eklediğim aşağıdaki metnimi, 17 Eylül 2025'de bir kez daha revize ederek paylaşıyorum.
1*** bidayet / prologue / medhal / giriş
28 Temmuz 2022'de aramızdan ayrılan İlhan İrem Türkiye Toplumsal Formasyonu'nun büyük kesimi tarafından popüler müziğin romantik janrının başarılı ve duayen temsilcilerinden olan bir besteci, söz yazarı ve yorumcu olarak tanınır. İlhan İrem'in teolojik yanı, yâni, inanç dünyası ise çok az kişinin malûmu olan bir mahiyete sahipti: o, 'yeni-çağ maneviyatçılığı' denen post-modern bir teolojinin, nevzuhur bir ilâhiyatın unsuru olan bir itikadi sektler (tarikatlar, mezhepler) setinin parçası sayılan tekno-teolojik bir hizbin / tarikatın lideriydi, şeyhiydi(1). İrem'in eylem ve söylemlerinin parçası olduğu mistik argümanlar kozmosu, metafizik iddialar cümlesi, idealist hipotezler uzay-zaman sürekliliği ve spiritüalist kodlar ve normlar küresi Türkiye'deki Ufolojistlerin (Ancient Alliens / Antik Uzaylılar olarak da okunabilir; ilerleyen satırlarda bu kavramsallaştırmalara referans vermek istediğimde, AU inisiyallerini kullanacağım) amentüsüdür dediğimde, yanılma payı çok düşük ve mevzunun hakikatiyle olan mutabakatı da çok yüksek olan bir argüman serdetmişimdir diye düşünüyorum.
Mayıs 2012'de yazdığım metni, sanatçının ebediyete intikali vesileyle, Ağustos başı 2022 gibi, genişletip güncellemiştim. Yukarıda işaret ettiğim üzere, bugünlerde (Eylül 2025'in ikinci yarısında) ikinci kez revize ettim o metni. Yazımın bu son edisyonunu İlhan İrem'in müziğini sevenlerin merak duygusuna, yanı sıra da; İrem'in, AU (ufo tapınımı) paradigmasını mistik, metafizik, neo-spiritüalist ve yeni çağ maneviyatçılığı ögeleriyle, özellikle de antik Mısır inancının İsis - Osiris kültüne dair olan motifleriyle birleştirerek oluşturduğu senkretik inanç sistemine ve bunun temelinde inşaa edilmiş külte / tarikata inananların ve nihayet 'Yaw biz onu şarkıcı bilirdik; adam tarikat lideri çıktı, ne iş anlamadım!' diyen genel okurun ilgisine emanet ediyorum. AU (ufo tapınımı) demişken, İlhan İrem'in 'Gemiler döner geriye' isimli ve senfonik rock genre'ını andıran tarzıyla dikkat çeken şarkısının bahse konu kültün inanlıları için çok özel anlamlar ifade ettiğinin altını çizmeden geçmeyeyim(2). Dipnottaki linke tıklayıp bu müzik eserini mutlaka izleyin derim.
İlerleyen satırlarda İlham İrem 'in lideri olduğu ufo tarikatının inanç umdeleri, ufo inancını mistik, spiritüel, metafizik iddialarla senkretik bir metotla birleştirmeye çalışan bir başka yeni çağ maneviyatçısı olan Vedia Bülent Çorak'ın vaz'ettiği 'din' ile karşılaştırılarak alınacaktır mercek altına.
2*** İrem Bağı ve Sevecenler, İhsan Güven ve Dost Tarikatı ve Vedia Bülent Çorak
Dünya'nın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi bizde de işlerini, çalışmalarını ve eserlerini metafizik ve kozmik gerilimler ve spiritüel temeller üzerinde bina etmeye çalışan sanatçılar ve kanaat önderleri daima var olmuştur. Asla ciddiye alınmaması gereken Mustafa Topaloğlu gibi dekadans ve şarlatan sîmâları tartışacak değilim hiç kuşkusuz, onlar asla giremediler görüş alanıma ve ilgi odağıma. Benim radarıma girenler İlhan İrem gibi ciddiye alınması gerektiğini düşündüğüm figürlerdir.
Seküler tandanslı ve tekno-teoloji tabanlı bir new age yapının konvansiyonel mahiyetli İbrahimi inanç dizgelerinin tarikat ve cemaatleriyle kıyaslanması bazı ciddi problem alanlarına kapı açacağından, ilerleyen satırlarda bu bağlamda bir mukayeseye girişilmeyecektir. Bu mahiyette bir etüt, kapsamlı bir müstakil incelemeyi gerektirmektedir. Bu yüzden de biz şimdilik İlhan İrem ve Vedia Bülent Çorak kıyası üzerinden ilerleyeceğiz.
İlhan İrem'in lideri / şeyhi olduğu tarikatı, 2004 yılında öldürülen emekli asker İhsan Güven'in lideri olduğu (popçu Çelik'in İhsan Güven'in göz bebeği olduğu ve ondan sonra yerine geçebileceğinin dillendirildiği hatırlansın lütfen) Atatürkçü - spiritüalist Dost Tarikatı ile ya da Vedia Bülent Çorak'ın (VBÇ) lideri olduğu tarikatla karşılaştırmak anlamlı olacaktır(3). Dost tarikatı liderinin öldürülmesine müteakip dağıldığından, bahse konu kıyaslamayı VBÇ üzerinden ilerleyerek yapacağım. Yeri gelmişken şu hususun altını çizmeyi faydalı görüyorum: Coğrafyamızda ve hariçte kurulmuş ve İbrahimi dinlere alternatif olarak gelişen tarikat ve kültlerin ortak noktaları AU inancını post-modern mistisizm ve new age spiritüalizmine dair motiflerle desteklemeleridir. Bunların bir diğer ayırt edici vasfı, çok ileri bir dünya dışı medeniyetten, ışık gibi elektromanyetik dalgalar vasıtasıyla, kozmik bilincin tezahürü olduğu kabul edilen mesajlar alan karizmatik kişilikli bir liderin bahse konu kültün / tarikatın merkezi figürü olmasıdır.
Vedia Bülent Çorak'ın faaliyetleri 1960'ların ortasından bu yana, 60 yıla yakın bir zamandır üzerinde çalışarak geliştirdiği Dünya Kardeşlik Birliği Mevlâna Yüce Vakfı organizasyonuna ve müellifi olduğu ve müritlerine Dünya'daki bütün dinlerin bilgeliğinin müşterek metni olarak sunduğu ve okuttuğu Bilgi Kitabı'na dayanmaktadır. 1923 doğumlu ve lise mezunu birisi Bülent Hanım. Mevlâna'nın reenkarnasyonu olduğunu ve ölümden münezzeh tutulduğunu savunan, peygamberlik ve hatta Tanrılık iddiası güden VBÇ, Türkiye'de ve dışında 2.000 - 3,000 kadar tutkulu inanana sahip (1996 - 1997 yıllarında, bunlardan bazılarını tanımış ve Bülent Hanım'a olan iman ve sadakatlerinin gücüne de şaşırmıştım doğrusu). İnanlıları üzerinde psikolojik baskı oluşturduğu ve onların mal varlıklarını ellerinden aldığı merkezinde şikâyetlerle karşılaşan Bülent Hanım, Church of Scientology ve Moon Tarikatı gibi benzer yapıların sebep olduğu problem alanlarını bünyesinde barındırdığı anlaşılan tarikatına / dinine dair konuşmaktan kaçınıyor(4).
VBÇ'ın vaz'ettiği anlatı, benzerleri gibi senkretik bir yapı arz etmekte; onun telif ettiği Bilgi Kitabı'nda Mevlâna gibi mistik, spiritüel kaynaklar, bazı Kemalist umdeler Kadim Mısır bilgeliği ve Antik Uzaylılar paradigmalarıyla harmanlanarak sunulmakta.
İlhan İrem'e inananlar ise İrem Bağı / irembağı isimli topluluklar / kulüpler oluşturmuşlar, sanatçının konserlerine katılmayı dini vecibe bilmişler ve konserleri 'ayin' olarak isimlendirmişlerdir. Tarikat mensupları birbirlerini 'sevecenler' olarak çağırmakta ve her vesileyle birbirlerine 'ışık ve sevgiyle' diye selâmlamaktadırlar. Bu selâmlama yöntemi, bir masonun 'ateş!' diye bağırması halinde, onunla aynı ortamı paylaşan diğerlerinin de aynı şekilde mukabele etmeleriyle, ya da, bir Müslümanın selamünaleyküm dediğinde, diğerlerinin aleykümselâm demeleriyle aynı anlamı taşımaktadır.
3*** AU paradigmasının kökenleri
AU anlatısı yaklaşık 2 asırdır geliştirilmekte; kuramın teorik evrimine baktığımızda, onun, farklı yataklarda akan ve değişik karakterlere sahip olan akarsuların birleşmesiyle oluşmuş heterojen karakterli bir yapı / paradigma / kuram / inanç sistemi olduğunu teşhis etmemiz işten bile değildir. Helena Petrovna Blavatsky (1831 - 1891) ve Teosofistler, Rudolf Steiner (1861 - 1925) ve Antroposofistler, Georgi Gürciyev (1866 - 1949) ve Dördüncü Yolcular, Zecharia Sitchin (1920 - 2010) ve tilmizleri, Erich Anton Paul von Däniken (1935) bu paradigmayı besleyen kuramsal / düşünsel / ideolojik / teolojik kaynakların belli başlılarındandır. Öte yandan, 7 Temmuz 1947'de ABD'nin New Mexico eyaletinin Corona Beldesi'ndeki hava üssü yakınlarında gerçekleşen ve kayıtlara Roswell Kazası, ya da Roswell UFO Olayı olarak geçen vak'a, AU anlatısına ve paradigmasına, sıraladığım tüm kuramsal gayretlerin ve katkıların nerdeyse tamamından daha fazla katkı sağlamıştır, bilinirlik kazandırmıştır, popülerlik izafe etmiştir.
4*** AU anlatısı ne diyor?
Arthur C. Clark'ın kısa bir öyküsünden hareketle Clark & Kubrick tarafından yazılan senaryo temelinde Stanley Kubrick'in çektiği 2001: A Space Odyssey (1968) filminin tamamı, ama özellikle açılış sekansları, AU anlatısının popüler kültürdeki en kaliteli ve estetik yansımalarındandır. Bahse konu anlatı kabaca şunları söyler muhataplarına:
İnsana göre çok daha zeki olan, bu sayede de bizden milyonlarca, belki de milyarlarca yıl daha ileri bir teknoloji ve medeniyet inşaa etmiş olan bir uzaylı ırk, Evreni dolaşarak, akıllı canlıların yaşayabilecekleri gezegenleri tohumlamakta, oralarda, geleceğin uygarlıklarının embriyonlarını oluşturmaktadır. Bu nitelikteki uzaylılar Dünyamıza da gelmiş ve homo sapiens sapiens'in de dahil olduğu hominidler sınıfının bazı unsurlarının genetik malzemesini modifiye ederek, milyonlarca yıl sürecek bir evrim süresi sonunda, onların gezegenin mutlak hakimi olmasını, akabinde de uzay yolculuğu yapabilecek bir uygarlık inşaa edecekleri teknolojik gelişmişlik düzeyine kavuşmalarını sağlamıştır. AU, tohumladıkları gezegenleri gözlemeye ve orada işler ters gittiğinde müdahil olarak sorunların çözülmesine katkı vermeyi kesintisiz sürdürürler. Yanı sıra, onlar, planetimizde Hz. Musa, Buddha, Hz. İsa, Konfüçyüs, Hz. Muhammed, Plato, Mevlana, Aristo, Kant, Newton, Einstein, George Washington, Atatürk, de Gaulle, Churchill gibi sıra dışı figürlerle bire bir ilgilenmiş, onları eğitmiş, hatta, genetik yapılarına geliştirici / mükemmelleştirici müdahalelerde bulunmuşlardır. Bu yüzden de insanlığın gerçekleştirdiği bütün önemli atılımlarda, büyük devrimlerde ve çağ değiştiren buluşlarda AU'ın ciddi manada rehberliği ve katkısı vardır.