dinokatür stresle başa çıkmaya birebirdir



dinokatürler, gerek soyu tükenmiş bir hayvan topluluğuna ve gerekse de, çok eski jeolojik devirlere dair olan varsayımlarımızın grafik mizahla dile getirilmesi sonucunda ortaya çıkan karikatürlerdir.

İnternet ve yurttaş haberciliği olmasaydı halimiz perişandı


1 - Küçük aksilikleri asla küçümseme, asla!


Evet, yukarıdaki başlığın ifade ettiği hususu kaale alıyor ve ilk maruz kalındığında önemsiz ve küçük gibi duran ihmal, aksilik ve olumsuzlukların üzerine derhal ve ciddiyetle gidilmelidir diyorum. 

Onları dikkate almaz, küçümser, 'n'olcak canım, telafi edilir nasılsa!' diye tedbirsizlik, tembellik ve eyyamcılık yaparsanız, bu durum, ilerde ağır bir bedel ödeyeceğiniz çok vahim bir gailenin tetikleyicisi olabilir pekalâ.

bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir - hoc unum scio me nihil scire mantıken sorunlu (mu?)




medhal - prologue:

bu metni ilk olarak 15 ağustos 2013'de blogumda ve ekşi sözlükte paylaşmıştım: 

Üzerinde biraz çalıştıktan sonra ortaya çıkan 2. versiyonunu ilk versiyondan yaklaşık olarak 2 sene sonra paylaşıyorum. 2. versiyon, 'bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir' maksimini, yine 15 ağustos 2013'te paylaştığım ve bir başka kâdim grek mottosunu konu alan 
blogundaki 'nemesis versus hubris' maksiminin merkezindeki 'kibir' temasıyla birlikte ele almaktadır.
böylelikle, bir taraftan sokrates'in onca bilgeliğine karşın, kendisini cahil ilân etmesi üzerinden tevazu meselesi ele alınacak, öte yandan da, bilmeye dair mottosunun, sokrates'in mükemmel tatbik ettiğini bildiğimiz aristocu mantıkla çeliştiği iddiası dillendirilecektir.

işte o blogumun revize edilmiş 2. versiyonu:

'felsefenin, insanı olgunlaştıran, mütevazi kılan çok önemli bir işlevi vardır hiç kuşkusuz.

Düşmüş Söz’ü ve Biz’i kurtaracak Alim Çocuklar Destanı



Birçok tariften biri, düşünen hayvandır insan, düşünen ve eğitilebilen 
Lakin tashihe muhtaç bu tarif, insan eşref-i mahlûkattır, her şeyi düşünebilen  

Düşünmek ve eğitim bir müfredat icap ettirir yani söz, logos ve kelâm
İlim, irfan, hikmet dediğin hepsi kelâmdan sadır olmuş cümlesi hasıl-ı kelâm 

Don Kişot, Tintin, Gandalf, Peter Pan, Harry Potter, Darth Vader, Süperman, Red Kit, Ronald Deschain, Tex, Corto Maltese yaşıyor mu; ya da 'nominalizm vs. realizm'




1 - İçime Don Kişot mu kaçtı?

Kuvantum mekaniğine, ontolojiye, epistemolojiye, matematiğe, mantığa, kozmolojiye, teolojiye, 'akıl - benlik - bilinç - zekâ - kendilik - farkındalık'ayapay zekâya, tarihe, edebi klasiklere, dil bilimine ve bilcümle 'meta söylemler'e dair okumalarımı bilenler 'bunca önemli şeyin yanı sıra, kurmaca edebiyat eserleriyle çizgi romanlara neden o kadar çok zaman harcıyorsun?!?' diye sorarlar bazen. 'Hoşlanıyorum da ondan' diyerek kestirip attığım da olmuştur; 'Don Kişot'un reenkarnasyonuyum sanırım; kurmacasız, fantazmasız yapamıyorum' diyerek işi sarkastizme vurduğum da. 


Cervantes'in modern romanın kurucu metni olarak kabul edilen ve ilk kitabı 'Marifetli 
Don Kişot de La Mança (1605)', ikinci kitabı ise 'Marifetli Şövalye Don Kişot 
de La Mança (1615) olan ölümsüz başyapıtının, immortal sanatçı Gustave Dore 
tarafından illüstre edilen edisyonundan ikonlaşmış bir Don Kişot ve dünyası 
illüstrasyonu.

Vaktim müsait ve keyfim de yerinde olduğunda ise, hakkında bir şeyler bilmemizden bağımsız olarak saygı gösterip muteber addettiğimiz (bazılarını yukarıda zikrettiğim) alanlara / konulara verdiğimiz değer kadar kurmacalara da değer vermemin (fantastik ve bilim kurgu edebiyatının; başta 'ana akım (mainstream)' dışındakiler olmak üzere, grafik romanların (siz de onları bundan böyle 'çizgi roman' yerine bu şekilde isimlendirin, olmaz mı?); tv dizilerinin; filmlerin; reklâmların, popüler müziğininternet dedikodularının; 
grafittilerin; bilgisayar oyunlarının, contemporary art'ın çeşitli form ve disiplinlerinin; seyirlik sporların, sahne sanatlarının içerdikleri o çok zengin alt metinlerle; bütün bu antitelerin ima, iddia, itiraz ve nispet ettiği mesajları çok önemsiyor olmamın yanı sıra) en  önemli nedenini paylaşır ve 'aslında kurmaca - uydurmaca falan yok, her şey gerçek'; ya da, 'gerçek dediğin her şey zaten kurmacadan - uydurmacadan ibaret değil mi?!?' merkezindeki görüşlerimi dillendirmeyi tercih ederim.

Kaldırmasan da düştüğümde, düştüğünde kaldıracağım!



Kardeşiz Biz.
Anlaşamayız bazen; tartışıp kavga ettiğimiz, küstüğümüz de olur.
Kardeş olduğumuz gerçeği sonunda galebe çalar, kucaklaşırız gene.
Sonradan pişman olduğumuz ağır şeyler söylemedik mi diğerine?

Rıdvan Dilmen Galatasaray için hatır şikesi yaptı mı?



1 - Şike davası Fenerbahçe camiasını Aziz Yıldırım etrafında kenetledi
















Temmuz 2011'de başlayan şike soruşturması süreci henüz kanuni olarak sonuçlanmadı. Öte yandan, gerek Fenerbahçe Spor Kulübü'ne ve gerekse de Başkanı Aziz Yıldırım'a yönelik olan iddiaların, kamuoyunun gündeminden büyük ölçüde düştüğü de yadsınamaz bir gerçektir. Kamuoyunun gündemine mezkûr tarihte oturuveren ve takip eden yaklaşık 3 yılda da, diğer hiçbir meselesinin tartışılmadığı kadar tartışılan futbolda şike antitesi, Fenerbahçe camiasının birbirine çok güçlü bir şekilde kilitlenmesi sayesinde, bahse konu kulübümüze sanılandan daha az zarar verdi. 

amy winehous'tan kaç post çıkaracaksın ey nebbaş kapitalizm?!?


tam 4 yıl önce, o trajedik ölümünün üzerinden, çok değil, saatler geçtiğinde yazmıştım aşağıdaki satırları. talihsiz sanatçının ölüm yıl dönümünde, söz konusu yazımı yeniden paylaşmanın anlamlı olacağını düşüyorum.

işte o mezkûr amy winehouse yazım:

Martin Luther King: Bir hayalim var!





Dr. Martin Luther King, Jr. (15 Ocak 1929, Atlanta - 4 Nisan 1968, Menphis, Tennessee) Afro - Amerikan babtist papazı ve insan hakları savunucusu ve aktivistiydi. Çok etkileyici bir konuşma stiline sahip olan King'in 28 Ağustos 1963'de Washington'da, 250,000'den fazla izleyiciye karşısında yaptığı yurttaş / insan hakları temelli konuşması tarihe 'Bir hayalim var (I have a dream)' şeklinde geçmiştir. Dr.Matin Luther King'i öldüren çevreler, ne yazık ki bugün de iş başındalar ve insanlık suçu işlemeye devam ediyorlar.




Pensilvanya Türkiye'ye savaş açtı!


Pensilvanya arması.


1 - ABD'nin bir eyaleti Türkiye'ye savaş açtı!
Uluslararası kamuoyunun gündemindeki
soru şu: Pensilvanya,  başlattığı bu savaş
hamlesini ne kadar ileri götürecek?

2014 Haziran'ının sonuna doğru, oldukça enteresan, fakat, meseleyi takip edenler bakımından ise hiç de sürpriz sayılmaması gereken, bir uluslararası politika gelişmesi yaşandı: ABD'nin bir eyaletinin, Pensilvanya'nın, mahalli otoriteleri Türkiye'ye savaş açtı!

Bahse konu 'savaş açma' gelişmenin ne şekilde cereyan ettiğine ve onun arka plânındaki dinamiklere dair mahalli bir kaynak için, bakınız: http://www.brighteningglance.org/pennsylvania-declares-war-on-turkey-26-july-2014.html.

Heybendekine değil, beynindeki bilgiye güven!




1 - 10 asır önce çölün birinde...

1070’lerin sonuna doğru, İran’da, yarı çöl, yarı bozkır nitelikteki uçsuz bucaksız bir arazide büyükçe bir kervan Cürcan’dan Tus’a doğru ilerlemekteydi.

Genç bir alim, devesinin sırtında, bir taraftan doğduğu belde olan Tus kentine, akrabalarına, ahbaplarına dönecek olmanın bahtiyarlığını yaşıyor, öte yandan da güneşin yakıp kavurduğu bu kervanda durumdan pek de şikâyetçi olmayan nadir yolculardan olmasıyla dikkatleri çekiyordu. Devesinin iki yanına sarkan heybelerdeki el yazmalarına uzanıp onları adeta okşayan genç adamın, sadece dönemin değil, o güne değin gelmiş geçmiş bütün çağların en önemli alimlerince yazılmış olan bu eserlere derin bir muhabbetle bağlı olduğunu anlamamak için ya kör, ya da toptan salak olmak icap ederdi.

Nikola Tesla: nefretiniz elektiriğe dönüşse, dünyayı aydınlatırdı!



'Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatırdı' diyen Nikola Tesla (10 Temmuz 1856 , Sırbistan - 7 Ocak 1943, New York) bilim tarihinin hakkı en çok yenmiş, icatları talan edilmiş olan yıldızlarındandır.



3 ölümcül hatamız: o elmayı yemek, Habil’i öldürmek, toprağı çitle çevirmek


Kozmik Yumurta




Cennet'ten kovulma




'İnsanoğlunun milyonlarca yıllık macerasında yaptığı en ölümcül, en önemli, en vahim hataları nedir?' diye sorulsa, bu yazının başlığını, yani ‘cennetten kovulmasına yol açan o elmayı yemesini; Kabil’in kardeşi Habil’i, kıskançlık yüzünden, öldürmesini ve tarım devriminin gerçekleştiği 12,000 yıl önce, kimliği meçhul malperest bir çiftçinin ektiği toprağı ilk defa çitle çevirerek ‘burası benim!’ diye sahiplenmesi demek mümkündür bana kalırsa. 

Bütün harita ve atlaslarınızı çöpe atın!

Tepetaklak Dünya Haritası (Upside Down World Map)
Atın, atın, bütün haritalarınızı ve atlaslarınızı atın!

Evet, yanlış okumadınız; kullanmakta olduğumuz bütün harita ve atlasları, vahim önyargılarla malûl oldukları, taraflı oldukları, gerçeğin sadece bir yanını yansıttıkları iddiaları eşliğinde, esasen olmaları gereken yere, yani çöplüğe göndermeyi teklif ediyorum. Yazımın ilerleyen bölümlerinde bu iddiamın altını doldurmaya çalışacağım.

Önce konuya dair çok temel bazı tarihi notları paylaşacağım.